DEVAM: 11. RESUL-İ
EKREM S.A.V.'İN ASHABININ FAZİLETİ - ALİ R.A.
حَدَّثَنَا
عُثُمَان
بْنُ أَبِي
شَيْبيَةَ.
حَدَّثَنَا
وَكِيْعٌ.
حَدَّثَنَا
ابْن أَبِي
لَيْلَى.
حَدَّثَنَا
الْحَكَمُ،
عَنْ عَبْدِ الرَّحْمَنِ
بْنُ أَبِي
لَيْلَى؛
قَالَ: - كَانَ
أَبُو
لَيْلَى
يَسْمُرُ
مَعَ عَلِيّ.
فَكَانَ
يَلْبَسُ
ثِيَابَ
الصَّيْفِ
فِي الشِّتَاءِ،
وَثِيَابَ
الشِّتَاءِ
فِي الصَّيْفِ.
فَقُلْنَا:
لَوْ
سَأَلْتَهُ.
فَقال: إن
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
بَعَثَ
إِلَيَّ
وَأَنَا
أَرْمَدُ
الْعيْنِ،
يَوْم
خَيْبَرَ.
قُلْتُ: يَا
رَسُولَ اللَّه!
إِنِّي
أَرْمَدُ
العَيْنِ.
فَتَفَلَ فِي
عَيْنِي.
ثُمَّ قَالَ
((الِلَّهِمَّ
أَذْهِبْ
عَنْهُ
الْحَرَّ
وَالْبَرْدَ))
قَالَ: فَمَا
وَجَدْتُ
حَرَّاً
وَلاَ
بَرْدَاً
بَعْد يَوْمِئِذٍ.
وَقَالَ
((لأَبْعَثَنَّ
رَجْلاً يُحِبُّ
اللَّه
وَرَسُولُهُ،
وَيُحِبُّهُ
اللَّه
وَرَسَولُهُ،
لَيْسَ
بِفَرَّارٍ))
فَتَشَرَّفَ
لَهُ
النَّاسُ.
فَبَعَثَ
إِلَي عَلِيّ،
فَأَعْطَاهَا
أَياهُ.
فِي
الْزَوَائِدِ:
إِسْنَادُهُ
ضَعِيْف. ابْن
أَبِي ليلى،
شيخ وَكِيْعٌ،
وَهُوَ
مُحَمَّد،
ضَعِيْف
الحفظ. لأَيحتج
بما ينفرد
بِهِ.
Abdurrahman bin
Ebi Leyla r.a.’dan rivayet edildiğine göre kendisi demiştir ki : (Babam) Ebu
Leyla r.a., Ali r.a. ile akşamları görüşüp sohbet ederlerdi. Ali r.a., kışın
yazlık elbise, yazın da kışlık elbise giyerdi. Biz (onun bu haline şaştığımız
için kendisi ile iyi görüşen Ebu Leyla’ya) : ‘Keşke o’na sorsaydın (Neden
mevsimlerin şartlarına göre giyinmiyor?)’ dedik. Bu talebimiz üzerine Ali r.a.
şöyle dedi: ‘‘Hayber günü (Kale’nin fethi uzayınca) Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem haber göndererek beni huzuruna çağırttı. Halbuki, Hayber’(in
fethi için çalıştığı) günü benim gözlerim ağrıyordu. Ben: - ‘‘Ya Resulallah!
Gerçekten gözüm fena ağrıyor’’ dedim. Bunun üzerine Resulullah s.a.v., gözlerime
tükürdü. Sonra: ‘‘Allahım! Sıcaklığı ve soğukluğu ondan (Ali’den) izale et’’
diye dua etti. Ali r.a : Artık ben o günden sonra ne sıcaklık ne de soğukluk
duymadım, dedi.Ve Resulullah s.a.v.’in şöyle buyurduğunu anlattı: ‘‘Hayber
halkı ile savaşmak için artık öyle bir adam göndereceğim (ona Müslümanların
sancağını vereceğim) ki o, Allah’ı ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de onu
sever, o, geri çekilecek adam da değildir.> Bu emir üzerine orada bulunan
Sahabiler artık bu övülen zat'ın kim olduğunu merak ve umutla düşünüp beklemeye
başladılar. Daha sonra Resulullah s.a.v. Müslümanların sancağını vermek üzere
Ali r.a.’e haber gönderip huzura çağırttı ve Sancağı ona verdi.’’
Not: Zevaid de:
‘’Bu hadis’in ravilerinden Veki’ ‘nin şeyh’i olan Muhammed bin Ebi Leyla’nın
tek başına rivayet ettiği hadisler hüccet sayılmamaktadır. Zira hıfzı zayıf
idi.’’ Deniyor.
AÇIKLAMA: Bu isnad zayıf ise de Hayber'in fethinin uzadığı günlerde Hz. Ali r.a.'in
gözlerinin ağrıdığı, Resul-i Ekrem r.a. tarafından huzura çağırıldığı, göz
hastalığının beyan edildiği, Nebi s.a.v.'in mübarek tükürüğü ile Ali r.a.'in
şifaya kavuştuğu, s.a.v. tarafından övülen bir kişiye Sancağın verileceğinin
Nebi efendimiz tarafından açıklandığını ve daha sonra Ali r.a.'in huzura
alınarak Sancağın ona verildiğini ifade eden, fakat lafızlar bakımından az çok
farklı metinler müteaddit senedler ile Buhari''de Hz. Ali r.a.'in menkıbeleri
babında rivayet edilmiştir. Bunlardan bir tanesinin tercemesini almakla iktifa
edelim:
Ashab-ı
Kirdam'dan Sehl bin Sa'd es-Saidi r.a.'den, kendisinin şöyle söylediği rivayet
edilmiştir:
Hayber'in fethi
uzayınca Resul-i Ekrem s.a.v.'in şöyle buyurduğunu kendisinden işittim:
«Artık
müslümanların sancağını yarın öyle bir adam'a vereceğim ki Allah onun iki eliyle
fetih ve zaferi ihsan edecektir.»
Nebi'in bu emri
üzerine orada bulunan Sahabiler, sancağın ertesi gün kime verileceğini
düşünerek gecelediler. Sabahleyin herkes sancağın kendisine verileceği ümidi
ile. Resul-i Ekrem s.a.v.'in huzuruna vardı. Biraz sonra Nebi s.a.v. :
- «Ali bin Ebi
Talib nerdedir?» diye sordu. Ashab :
- Ali iki
gözünden şikayetçidir (hastadır) Ya Resulallah! diye cevap verdiler. Bunun
üzerine Resulullah s.a.v. :
- «Ona haber
gönderin, onu bana getirin!,. buyurdu. Ali gelince Nebi s.a.v. onun gözlerinin
içine tükürdü ve ona dua etti. Ali sanki hiç hastalık hali geçirmemiş gibi
derhal tamamen şifa buldu. Bundan sonra Resulullah s.a.v. sancağı ona verdi. ..
Miftahü'l-Hace
müellifi bu hadis ile ilgili olarak şöyle söyler:
Bu hadiste Hz.
Ali'nin apaçık faziletleri, cesareti, Resul-i Ekrem'in talimatına kesin
riayeti, Allah ve Resülünü sevdiği, Onların da kendisini sevdikleri beyan
ediliyor. Diğer taraftan hadiste, Resulullah'ın sözlü ve fiili mucizeleri
vardır. Kavli mucizesi, Hayber Kalesinin Ali'nin elleri üzerinde bir gün sonra
fethedilecğini açıklaması ve bunun aynen gerçekleşmesidir. Fi'li mucizesi ise
Hz. Ali'nin hasta gözlerine tükürmesi ile derhal şifasını sağlamasıdır.