DEVAM:11. RESUL-İ EKREM
S.A.V.'İN ASHABININ FAZİLETİ - EBU UBEYDE BİN
EL-CERRAH
حَدَّثَنَا
عَلِيّ بْنُ
مُحَمَّدٍ.
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
آدمَ.
حَدَّثَنَا
إِسْرَائِيلُ،
عَنْ أَبِي
إِسْحَاقَ،
عَنْ صِلَةَ
ابْن زُفَرَ،
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ؛
-
أَن رَسُولَ
اللَّهِ صَلى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلمْ
قَالَ لأَبِي
عُبَيدَةَ بْنُ
الجَرَّاحِ
((هَذَا
أَمِينُ
هَذِهِ الأُمَّةِ)).
Abdullah (İbni Mes'ud) r.a.’den rivayet
edildiğine göre kendisi şöyle söylemiştir:
Şüphesiz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Ebu Ubeyde
bin el-Cerrah’ı göstererek onun hakkında:
‘’İşte bu adam,
İslam ümmetinin eminidir.’’ buyurdu.
AÇIKLAMA:
Necran; Yemen tarafında ve Mekke'ye 7 konak mesafede bir
şehirdir. Halkı hıristiyan idi. Aralarında yahudiler de var idi. Yahudi olan Yemen Meliki Ebu Nuvas, hıristiyanları
baskı ile kendi dinine döndürmek istedi. Direnenlere işkence yapmak için
hendekler kazdırıp onları bu hendekler içinde yakmak suretiyle cezalandırdI. Kur'an-ı Kerim bu
zalimlere Ashab-ı Uhdud (=
uzun hendekler sahibIeri) ismini veriyor. Ve Buruc suresinin 4,5,6 ve 7.
ayetlerinde bu feci olayı zikrediyor.
İbn-i Sa'd'ın beyanına
göre; Resul-i Ekrem Necran hıristiyanlarına
yazdığı bir mektup ile onları Medine'ye davet ediyor. Bu davet üzerine emirleri
Abdulmesih Akib'in
başkanlığında 14 kişilik bir hey'et Medine'ye
geliyor. Hey'et içinde en büyük bilginleri Ebu'l-Haris Alkama ile Seyyid Eyhem de var idi. Bunlar
Resul-i Ekrem'in huzuruna çıktılar Selamlaşmadan sonra İslama
davet edildiler. Fakat hey'et İslamiyete
girmeyi kabul etmedi. Resul-i Ekrem onlara Kur'an
okudu. İsa (Aleyhisselam) hakkında uzun konuşmalar ve
tartışmalar oldu. Buna rağmen bir türlü hakkı kabul etmediler. Bunun üzerine
Nebi s.a.v. onlara:
«Benim tebliğimi kabul etmiyorsunuz, gidiniz!
Ailenizle geliniz, sizinle mulaana edelim» buyurdu. Mulaana teklifi ve
uygulaması Al-i İmran suresinin 61'inci ayetinde mealen şöyle bildiriliyor:
«İsa'nın Allah'ın kulu ve Resnlü
olduğuna dair sana ilim geldikten sonra onun hakkında kim seninle münakaşaya
kalkışırsa şöyle de:
Geliniz
oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlannızı,bizleri
ve sizleri çağıralım, sonra hepimiz dua edip yalvaralım da Alla.h'ın lanetini yalancıların üzerine okuyalım.,.
Hey'et teklif edilen mulaaneden
de çekindi ve Necran'lılar cizye verme'ye
rıza gösterdiler.
Buhari'nin yine Huzeyfe r.a.'den naklettiği hadis metni daha
geniştir. Buhari Kıssatll Ehl-i Necran. başlığı
altında zikrettiği hadis uzundur. Baş kısmında Necran'ın
iki liderinin Nebi'e gelişleri ve mülaana
etmemeyi kararlaştırdıkları anlatılıyor. Daha sonra buyuruluyor
ki:
" Necran'ın iki başkanı Nebi'e
gelerek:
- (Hıristiyan kalacağız. Fakat) bizden
istediğin vergiyi ödiyeceğiz! Ancak bizimle itimada
şayan bir memur gönderiniz! Göndereceğiniz zat muhakkak emin olsun, dediler.
Nebi s.a.v. de:
- "Ben şüphesiz, hakkıyla emin ve itimada layık bir
kişiyi gönderirim» buyurdu. Nebi'in bu sözü üzerine Sahabiler (anılan emniyet ve itimad
kime aid olacak diye) beklediler. Bundan sonra ResuluIlah s.a.v. :
"Kalk ya Eba Ubeyde bin Cerrah!» buyurdu. Ebu Ubeyde
ayağa kalkınca da Nebi onu göstererek:
-- «İşte bu
gördüğünüz sima İslam ümmetinin eminidir» buyurdu."
jbn~i Sa'd'in beyanına
nazaran yapılan antlaşmaya göre Necran halkı yılda 2
bin kat elbise, 80 dirhem nakid' verecektir; Yemen'de
bir karışıklık olursa Necran'lılar emaneten zırh,
kargı, at ve deveden otuzar adet vereceklerdi. Bu antlaşma Hz. Ömer r.a.'in
hilafeti zamanına kadar yürürlükte kaldı. Hz. Ömer r.a. devrinde Arap
yarımadası gayr-i müslimlerden temizlenince bunların
emlak ve arazilerinin normal bedelleri verilereh: Kufe civarında yine Necran adı
verilen bir yere naldedildiler.