SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

MUKADDİME

<< 164 >>

11. RESUL-İ EKREM S.A.V.'İN ASHABININ FAZİLETİ  -  E N S A R

 

حَدَّثنَا عَبْد الرَّحْمَنِ بْنُ إِبْرَاهِيْمَ. حَدَّثنَا ابْن أَبِي فدَيْكٍ، عَنْ عَبْد الْمُهَيْمِنِ بْنُ عَبَاس ابْن سَهْلِ بْنُ سَعْدٍ، عَنْ أَبِيهِ، عَنْ جَدِّهِ؛

 - أَن رَسُولَ اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ قَالَ َ((الأَنْصَارُ شِعَارٌ وَالْنَّاس دِثَارٌ. وَلَوْ أَن الْنَّاس اسْتَقْبَلُوا وَادِياً أَوْ شِعْبَاً، وَاسْتَقبَلَتِ الأَنْصَارُ وَادِياً، لَسَلَكْتُ وَادِيَ الأَنْصَارِ. وَلَوْلاَ الْهِجْرَةُ لَكنْتُ امُرَءًا مِنْ الأَنْصَارِ)).

 

فِي الْزَوَائِدِ: إِسْنَادُهُ َضعيف. والآفة من عَبْد المهيمن، وباقي رجاله ثقات.

 

Sehl bin Sa'd r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur :

 

‘‘Ensar, şiar (= Bedene en yakın iç elbise) gibidir.Diğer insanlar da disar (= nisbeten tenden uzak olan en üst elbise) gibidir.Eğer insanlar bir dere veya dağ yoluna yönelip ve Ensar da başka bir dere yoluna yönelmiş olsalardı şüphesiz ben Ensar’ın yöneldiği dere yolunda giderdim ve eğer hicret(in yüce şeref ve üstün fazileti) olmasaydı muhakkak ben (kendimi) Ensar’dan bir kişi (saymış) olurdum. ‘‘

 

Not ;Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Abdülmuheymin yüzünden sened zayıftır, Diğer raviler sıkadır.

 

 

AÇIKLAMA:

 

Hadisin metninde geçen Şiar. kelimesi en altta giyilen ve insan cildine temas eden,iç elbisedir; Ensar-ı Kiram Resül-i Ekrem'in sırdaşları, itimada şayan, dostları olmaları ve verdikleri sözlere sadakat göstermeleri sayesinde öyle bir mertebeye yücelmişlerki, Nebi' e olan yakınlıkları Şiar denilen iç elbisenin vücüda olan yakınlığı gibidir. Burada benzetme edatı ve benzetme yönü mezkür olmadığı için teşbih-i beliğ san'atı vardır.

 

Disar. kelimesi ise insanın en üstte giydiği• elbiseye denir. Diğer insanlar, Ensar ve üstünlükleri malüm olan Muhacirler gibi Nebi'e yakın olmadıkları için Disar diye tabir edilen dış elbiseye benzetilmişlerdir.

 

Buhari, bu hadisi Menakıbü'I-Ensar babında Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Ancak oradaki metinde;

 

«Ensar, şiar (gibi) 've nas disar (gibi) dır  Parçası yoktur. Hadisin kalan kısmında biraz kelime değişikliği var ise de bu farklılık manaya etki yapacak durumda değildir.

 

Hadisin «Eğer insanlar bir dere veya dağ yoluna .... fıkrası ile Resülullah Ensar'ı başkalarına tercih buyurduğunu en açık bir ifade ile belirtmiştir.

 

Onun, Ensar'ı Kiram'ı tercih etmesinin sebebi de şüphesiz Ensar'ın Akabe biatında kabul ettikleri taahhütleri tamamen yerine getirmiş olmaları, fedakarlıkları, misafirperverlikleri, komşuluk hakkına ve arkadaşlık hukukuna fazlası ile riayetleri, ferağatkarlıkları ve İslamiyet uğruna mallarını ve canlarını feda etmeleri gibi meziyetleridir. Ensar ve Muhacirler daima Nebi'e uymuşlar. Nebi'in bunlara uyması bahis konusu değildir. Bu nedenle ilk bakışta sanıldığı gibi Resulullah Ensar'a tabi olmuş gibi 'yanlış bir mana bu fıkradan çıkarılamaz.

 

Metinde geçen "Eğer ben Muhacirlerden olmasaydım kendimi Ensar'dan sayardım,., cümlesi ile de Ensar'ın faziletinin yüceliği ve hicretten sonra en üstün meziyetin İslama yardım etmek olduğu belirtiliyor. Ensar'ın kazandığı bu şeref ve faziletin bir Nebi'e bile layık bir meziyet olduğu ifade ediliyor.

 

Buhari'nin tahric ettiği metnin sonunda ravi Ebu Hureyre'nin «Babamı ve anamı feda ettiğim Resulul!ah s.a.v.'in Ensar hakkmdaki bu yüce tezkiyesi gerçeğin ta kendisidir. Çünkü hakikaten Ensar Resulullah'ı sinelerine bastılar. ona büyük yardımlarda bulundular»' dediğini de nakleder.

 

Ensar-ı Kiram hakkında bu hadisin buyurulmasının sebebine gelince; Buhari'nin Huneyn savaşı bahsinde Enes b. Malik'den rivayet ettiği hadis ile siyer yazarlarının verdikleri malumata göre durum şöyle olmuştur:

 

Mekke'nin fethedildiği gün Nebi s.a.v. yeni müslüman olan Kureyş'in ileri gelenlerinin her birisine kalbIeri İslam'a ısınsın diye Hevazin ganimet mallarından yüz'er deve vermişti. Savaşan müslümanlara bu kadar hisse verilmemişti. Ensar'dan sayılan bazı gençler bu durumu görünce hikmetini anlıyamıyarak:

 

ValIahi kıhçlarımızdan Kureyş kanı damlarken kazandığımız ganimetlerin Kureyş ileri gelenlerine verilmesi gerçekten şaşılacak şeydir. Resululah artık kavmine kavuştu. Haliyle bizi artık bırakacaktır», demişlerdi. Halbuki Nebi'in Kureyş'e dağıttığı develer ganimet malının umumundan çıkarılmamıştı. Tasarrufu tamamen Resululah'a ait olan ve Fey denilen

ganimetin beşte bir hissesinden verilmişti.

 

Bu çirkin dedikodu Nebi'e ulaşınca Ensar'ı bir çadır içinde toplayarak onlara şöyle hitabetti:

 

«Ey Ensar! Sizden bana erişen sözler nedir?» diyerek yapılan dedikoduların mahiyetini sordu. Ensar da gerçeği gizleyecek ve haşa yalan söyleyecek durumda olmadıklarından:

 

- Evet içimizden bazısı size ulaşan bu sözleri söyledi, diyerek itirafta bulunmaları üzerine Nebi'yaptığı taksimin sebeplerini izah ederek:

 

«Ey Ensar! İnsanlar ganimet develeriyle, mallarıyla evlerine dönüp giderken sizler de Resulullah s.a.v. ile birlikte evlerinize dönmeye razı olmaz mısınız?» diye sordu, Heyecan verici bu soru üzerine Ensar, Resulullah'ın kendilerini bırakmıyacağını anlayarak ve duygulanarak hep bir ağızdan:

 

- Razıyız ya Resulallah! diye haykırdılar. Bunun uzerine Resulullah:

 

«Ensar ne tarafa giderse ben de o tarafa giderim ... » mealindeki bu hadisi buyurdu ve Ensar ile yaptığı toplantı bu suretle sona ermiş oldu.

 

Hadisin senedindeki ravilerden Abdü'l-Müheymin'in zayıf olduğu ve diğer ravilerin sika olduğunu belirten Zevaid yazarı, hadis metninin sahih olduğunu ifade ediyor. Zaten yukarda belirttiğimiz gibi ilk fıkra hariç, hadisin metni Buhari'de de rivayet edilmiştir,