11. RESUL-İ EKREM
S.A.V.'İN ASHABININ FAZİLETİ - E N S A R
حَدَّثنَا
عَبْد
الرَّحْمَنِ
بْنُ إِبْرَاهِيْمَ.
حَدَّثنَا
ابْن أَبِي
فدَيْكٍ، عَنْ
عَبْد
الْمُهَيْمِنِ
بْنُ عَبَاس
ابْن سَهْلِ
بْنُ سَعْدٍ،
عَنْ
أَبِيهِ،
عَنْ
جَدِّهِ؛
-
أَن رَسُولَ
اللَّه صَلى
اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
قَالَ
َ((الأَنْصَارُ
شِعَارٌ
وَالْنَّاس
دِثَارٌ.
وَلَوْ أَن
الْنَّاس
اسْتَقْبَلُوا
وَادِياً
أَوْ
شِعْبَاً،
وَاسْتَقبَلَتِ
الأَنْصَارُ
وَادِياً، لَسَلَكْتُ
وَادِيَ
الأَنْصَارِ.
وَلَوْلاَ
الْهِجْرَةُ
لَكنْتُ امُرَءًا
مِنْ
الأَنْصَارِ)).
فِي
الْزَوَائِدِ:
إِسْنَادُهُ
َضعيف. والآفة
من عَبْد
المهيمن،
وباقي رجاله
ثقات.
Sehl bin Sa'd r.a.’den
rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmuştur :
‘‘Ensar, şiar (= Bedene en yakın iç elbise) gibidir.Diğer insanlar da disar (=
nisbeten tenden uzak olan en üst elbise) gibidir.Eğer
insanlar bir dere veya dağ yoluna yönelip ve Ensar da
başka bir dere yoluna yönelmiş olsalardı şüphesiz ben Ensar’ın
yöneldiği dere yolunda giderdim ve eğer hicret(in yüce şeref ve üstün fazileti)
olmasaydı muhakkak ben (kendimi) Ensar’dan bir kişi
(saymış) olurdum. ‘‘
Not ;Zevaid'de şöyle denilmiştir: Ravi Abdülmuheymin
yüzünden sened zayıftır, Diğer raviler
sıkadır.
AÇIKLAMA:
Hadisin
metninde geçen Şiar. kelimesi en altta giyilen ve insan cildine temas eden,iç elbisedir; Ensar-ı Kiram Resül-i Ekrem'in sırdaşları, itimada şayan, dostları
olmaları ve verdikleri sözlere sadakat göstermeleri sayesinde öyle bir
mertebeye yücelmişlerki, Nebi' e olan yakınlıkları
Şiar denilen iç elbisenin vücüda olan yakınlığı
gibidir. Burada benzetme edatı ve benzetme yönü mezkür
olmadığı için teşbih-i beliğ san'atı vardır.
Disar. kelimesi ise insanın en
üstte giydiği• elbiseye denir. Diğer insanlar, Ensar
ve üstünlükleri malüm olan Muhacirler gibi Nebi'e yakın olmadıkları için Disar
diye tabir edilen dış elbiseye benzetilmişlerdir.
Buhari, bu hadisi Menakıbü'I-Ensar babında Ebu Hureyre'den rivayet etmiştir. Ancak oradaki metinde;
«Ensar, şiar (gibi) 've nas disar (gibi) dır Parçası yoktur. Hadisin kalan kısmında biraz
kelime değişikliği var ise de bu farklılık manaya etki yapacak durumda
değildir.
Hadisin «Eğer
insanlar bir dere veya dağ yoluna .... fıkrası ile Resülullah Ensar'ı başkalarına tercih buyurduğunu en açık bir ifade
ile belirtmiştir.
Onun, Ensar'ı Kiram'ı tercih etmesinin
sebebi de şüphesiz Ensar'ın Akabe biatında
kabul ettikleri taahhütleri tamamen yerine getirmiş olmaları, fedakarlıkları, misafirperverlikleri, komşuluk hakkına ve
arkadaşlık hukukuna fazlası ile riayetleri, ferağatkarlıkları
ve İslamiyet uğruna mallarını ve canlarını feda etmeleri gibi meziyetleridir. Ensar ve Muhacirler daima Nebi'e
uymuşlar. Nebi'in bunlara uyması bahis konusu
değildir. Bu nedenle ilk bakışta sanıldığı gibi Resulullah
Ensar'a tabi olmuş gibi 'yanlış bir mana bu fıkradan
çıkarılamaz.
Metinde geçen
"Eğer ben Muhacirlerden olmasaydım kendimi Ensar'dan
sayardım,., cümlesi ile de Ensar'ın
faziletinin yüceliği ve hicretten sonra en üstün meziyetin İslama
yardım etmek olduğu belirtiliyor. Ensar'ın kazandığı
bu şeref ve faziletin bir Nebi'e bile layık bir
meziyet olduğu ifade ediliyor.
Buhari'nin tahric ettiği metnin
sonunda ravi Ebu Hureyre'nin «Babamı ve anamı feda ettiğim Resulul!ah
s.a.v.'in Ensar hakkmdaki
bu yüce tezkiyesi gerçeğin ta kendisidir. Çünkü hakikaten Ensar
Resulullah'ı sinelerine bastılar. ona
büyük yardımlarda bulundular»' dediğini de nakleder.
Ensar-ı Kiram hakkında bu hadisin buyurulmasının
sebebine gelince; Buhari'nin Huneyn
savaşı bahsinde Enes b. Malik'den rivayet ettiği
hadis ile siyer yazarlarının verdikleri malumata göre durum şöyle olmuştur:
Mekke'nin fethedildiği
gün Nebi s.a.v. yeni müslüman olan Kureyş'in ileri gelenlerinin her birisine kalbIeri İslam'a ısınsın diye Hevazin
ganimet mallarından yüz'er deve vermişti. Savaşan müslümanlara bu kadar hisse verilmemişti. Ensar'dan sayılan bazı gençler bu durumu görünce hikmetini anlıyamıyarak:
ValIahi kıhçlarımızdan Kureyş kanı damlarken kazandığımız ganimetlerin Kureyş ileri gelenlerine verilmesi gerçekten şaşılacak
şeydir. Resululah artık kavmine kavuştu. Haliyle bizi
artık bırakacaktır», demişlerdi. Halbuki
Nebi'in Kureyş'e dağıttığı
develer ganimet malının umumundan çıkarılmamıştı. Tasarrufu tamamen Resululah'a ait olan ve Fey
denilen
ganimetin beşte bir hissesinden verilmişti.
Bu çirkin
dedikodu Nebi'e ulaşınca Ensar'ı
bir çadır içinde toplayarak onlara şöyle hitabetti:
«Ey Ensar! Sizden bana
erişen sözler nedir?» diyerek yapılan dedikoduların
mahiyetini sordu. Ensar da gerçeği gizleyecek ve haşa yalan söyleyecek durumda olmadıklarından:
- Evet içimizden bazısı size ulaşan bu sözleri söyledi,
diyerek itirafta bulunmaları üzerine Nebi'yaptığı
taksimin sebeplerini izah ederek:
«Ey Ensar! İnsanlar
ganimet develeriyle, mallarıyla evlerine dönüp giderken sizler de Resulullah s.a.v. ile birlikte evlerinize dönmeye razı
olmaz mısınız?» diye sordu, Heyecan verici bu soru
üzerine Ensar, Resulullah'ın
kendilerini bırakmıyacağını anlayarak ve duygulanarak
hep bir ağızdan:
- Razıyız ya Resulallah! diye haykırdılar. Bunun uzerine Resulullah:
«Ensar ne tarafa giderse ben de o tarafa giderim
... » mealindeki bu hadisi buyurdu ve Ensar ile yaptığı toplantı bu suretle sona ermiş oldu.
Hadisin
senedindeki ravilerden Abdü'l-Müheymin'in zayıf olduğu ve diğer ravilerin
sika olduğunu belirten Zevaid yazarı, hadis metninin
sahih olduğunu ifade ediyor. Zaten yukarda belirttiğimiz gibi ilk fıkra hariç,
hadisin metni Buhari'de de rivayet edilmiştir,