DEVAM: 17 - ALİMLERİN
FAZILETİ VE İLiM TALEBİNE TEŞVİK BABl
حَدَّثنَا
نصر بْن
عَلِيّ
الجهضميّ.
حَدَّثنَا
عَبْد اللّه
بْن داود، عَن
عاصم بْن رجاء
بْن حيوة، عَن
داود بْن
جميل، عَن
كثير بْن قيس؛
قَالَ: -
كُنْت جالسا
عَنْد أبِي
الدرداء فِي
مسجد دمشق.
فأتاه رَجُل،
فقَالَ: يا
أَبَا الدرداء!
أتيتك من
المدينة،
مدينة رَسُول
اللّه صَلى
اللّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
لحديث بلغني
أنك تحديث
بِهِ عَن
الْنَّبِيّ
صَلى اللّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ.
قَالَ: فَمَا
جَاءَ بك تجارة؟
قَالَ: لاَ.
قَالَ: لاَ.
قَالَ: ولا
جَاءَ بك
غيره؟ قَالَ:
لاَ. قَالَ:
فإني سَمِعْت
رَسُول اللّه
صَلى اللّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ يَقُولُ:
((من سلك طريقا
يلتمس فِيه
علما سهَلْ اللّه
لَهُ بِهِ
طريقا إِلَى
الجنة. وإن
الملائكة
لتضع أجنحتها
رضا لطالب
العلم. وإن
طالب العلم
يستغفر لَهُ
من فِي السماء
والأرض. حتى
الحيتان فِي
الماء. وإن
فَضْل العالم عَلَى
العابد
كفَضْل القمر
عَلَى سائر
الكواكب. أَن
العلماء ورثة
الأنبياء لم
يورثوا دينارا
ولا درهما.
إنما ورثوا
العلم. فمن
أخذه، أخذ بحظ
وافر)).
Kesir bin Kays
r.a.’den rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir:
Ben Dımışk
(Şam)’ın camiinde Ebu'd-Derda r.a.’ın yanında oturuyordum. Bu esnada bir adam
onun yanına gelerek:
Ey Ebu'd-Derda!
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet ettiğini haber aldığım bir hadisi
(senden dinlemek) için ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şehri olan
Medine(i Münevvere)den sana geldim, dedi Ebud Derda ona :
Senin (Şam’a)
gelişin ticaret için değil mi? diye sordu. Adam:
Hayır! (Hadisi
dinlemekten başka bir iş için değil) dedi. Ebud Derda:
Ben Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem’den şüphesiz şöyle buyururken işittim:
'' Kim bir yola
ilim aramak üzere giderse Allah onun için Cennete giden bir yolu kolaylaştırır
ve şüphesiz melekler ilim öğrencisinin rızasını istedikleri (veya) ondan razı oldukları için kanadlarını indirirler. Yine şüphesiz
göktekiler ve yerdekiler, hatta sudaki balıklar bile ilim talibi için istiğfar
ederler. Keza gerçekte alim adam'ın abid kişiden üstünlüğü gök ay'ının diğer
yıldızlardan üstünlüğü gibidir. Muhakkak, alimler Nebilerin mirasçılarıdır.
Şüphesiz Nebiler ve altın ne de gümüşü miras bırakırlar. Nebiler miras olarak
ancak ilim bırakırlar. Bu itibarla kim, Nebilerin mirası olan ilmi elde ederse
tam bir hisse almış olur. ''
Hal tercemesi:
Kesir bin Kays:
Bu zat Ebu'd-Derda'nın ravisidir. Onun ravisi de Davud bin Cemil'dir.
İbn-i Hibban
onu sika saymıştır. Hulasa, salı. 320
AÇIKLAMA:
Sindi diyor ki:
Medine-i Münvvere'den Şam'a gelen adam'ın Ebu'd-Derda r.a.'den dinlemek
istediği hadisin bu hadis olması muhtemeldir. Şayet onun istediği hadis bu
değil ise. adamın bir hadis için bu kadar uzun yolculuk zahmetine katlanması
dolayısı ile Ebu'd-Derda r.a. bu hadis ile onu müjdelemiş ve bu nevi çalışmayı
sürdürmeye teşvik etmiş oluyor.
Hadiste geçen
«Allah onun için Cennet'e giden bir yolu kolaylaştırır., fıkrasından maksad, ya
onun dünyada hayırlı işlere muvaffak kılınmasıdır, yahut da ahirette bir zorluk
çekmeden ve kolayca Cennet'e girdirilmesidir.
Hadisteki
" ... Melekler kanadıarını indirirler.» fıkrası da müteaddid şekillerde
yorumlanmıştır. Sindi ve Miftahu'I-Hace'de bu yorumlar şöyle byan edilmiştir:
1. Melekler
kanadıarını ilim taliblerinin yoluna indirip yere gererler ki, kanadıarı
talibler için adeta yolluk olsun.
2. Melekler ilim
talibIerinin ilmi çalışmalarını izlemek için kanadlarını indirirler ve
uçmazlar.
3. Melekler,
ilim öğrencilerini yüceltmek ve ilme karşı sevgilerini açıklamak için saygı ve
tevazu ifadesi olarak kanadlarını indirirler.
4. Melekler
ilim öğrencilerini gölgelemek için kanadlarını indirirler.
Metinde:
Göktekiler ile yerdekilerin ilim talibIeri için istiğfar ettikleri
bildiriliyor. İlmi çalışmanın faydası umumi olup beşeriyetin hayır ve
mutluluğunu hedef aldığı için Allah Teala'nın verdiği bir ilham ile göldeki ve
yerdekiler, ilmi çalışmalarına bir karşılık, büyük memnuniyet ve teşekkürün
ifadesi olarak, talibler için istiğfar ederler, hir hata işledikleri takdirde o
hatadan dolayı azab görmemeleri için Allah'a dua ederler. İstiğfar: Günahın
örtülmesini talep etmektir.
"Alim'in
abid'e üstünlüğü gök ay'ının yıldızlara olan üstünlüğü gibidir.'' fıkrasına
gelince, alim'den maksad, zaruri amelleri yapmakla beraber, zamanının çoğunu
ilimle geçiren kimsedir. Abid'den maksad ise bilinmesi zarüri olan şeyleri bilmekle
beraber, vaktinin çoğunu ibadetle dolduran kimsedir. Bunların dışında kalan
kimselerin üstünlüğü pek söz konusu edilmez. Alim, ilmi ile çevresini
aydınlattığı ve topluma ışık tuttuğu için dünyamızı aydınlatan ay'a
benzetiimiştir. Abid'in yaptığı ibadet daha çok kendi şahsına yönelil< olup,
ibadeti ile çevresini ve toplumu aydınlatmadığı için ışığı ile dünyamızı pek
aydınlatmayan yıldıza benzetilmiştir. Sindi diyor ki alimin ay'a
benzetilmesinde şu incelikte vardir:
Ay'ın
kendisinde ışık bulunmadığı ve ışığını güneşten aldığı gibi alimde görülen
olgunluk nuru da saadet güneşi olan Resulullah s.a.v.'den alınmadır. Çünkü dini
ilimIerin tek kaynağı O'dur. Her ilim sahibinin edindiği bilgi O'na dayanır.