DEVAM: 17 - ALİMLERİN
FAZILETİ VE İLiM TALEBİNE TEŞVİK BABl
حَدَّثنَا
هِشَام بْن
عَمَّار.
حَدَّثنَا حَفْص
بْن سليمان.
حَدَّثنَا
كثير بْن
شنظير، عَن
مُحَمَّد بْن
سيرين، عَن
أنس بْن مالك؛
قَالَ:
- قَالَ
رَسُول اللّه
صَلى اللّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ:
((طلب العلم
فريضة عَلَى
كُلّ مسلم.وواضع
العلم عَنْد
غَيْر أهَلْه
كمقلد الخنازير
الجوهر
واللؤلؤ
والذهب)).
فِي
الْزَوَائِدِ:
إِسْنَادُهُ
ضَعِيْف، لضعف
حَفْص بْن
سليمان.
وَقَالَ
السيوطي: سئل
الشيخ محي
الدين
النوويّ رحمه
اللّه تعالى
عَن هَذَا الحديث،
فقَالَ:
اَنَّهُ
ضَعِيْف، أَي
سندا. وإن
كَانَ صحيحا،
أَي معَنْى.
وَقَالَ
تلميذه جمال
الدين المزي:
هَذَا الحديث
روى من طرق تبلغ
رتبة الحسن.
وَهُوَ كَمَا
قَالَ. فإني
رَأَيْت لَهُ
خمسين طريقا
وقد جمعتها
فِي جزء. كلم
الإمام
السيوطيّ.
Enes bin Malik
r.a.’den, rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle
buyurmuştur:
'' İlim aramak
her müslüman üzerine farzdır. Ehil olmayan insanların yanına ilim bırakan
kimse, domuzların boynuna cevher, inci ve altın gerdanlık takan adama benzer. ''
Not: Zevaid
yazarı, Hadis’in senedindeki ravilerden Hafs bin Süleymanın zayıflığı nedeniyle
isnadın zayıf olduğunu bildirmiştir. İmam Suyuti: ‘’Müslim şarihi Nevevi’ye Bu
hadis sorulmuş, İmam Necevi: Bu Hadis sened bakımından zayıf ve mana olarak ise
sahihtir.’’ Diye cevap vermiştir. Nevevinin öğrencisi Cemaluddin el-Mizzi de:
Bu Hadis hasen mertebesine ulaşacak kadar yollarla rivayet edilmiş. Demiştir.
Hakikaten dediği gibidir. Zira ben bu hadis’e aid elli rivayet gördüm ve bu
rivayetleri bir fasikül de topladım, demiştir.
AÇIKLAMA:
Hadiste
aranmasının farz olduğu bildirilen ilim ve hangi bilgilerin kasdedildiği
yolunda çok sayıda yorumlar yapılmıştır. Çünkü bu kelime ile bütün ilimierin
kasdeclilmediği malumdur. Zira kişinin her ilim dalına çalışması mümkün
değildir. Farz olan bir şeyi yapmamak ise azabı gerektiren bir haramdır.
Dolayısıyla bu takdirde bütün mu'minler farz olan bir ibadeti terk etmekle
haram işlemiş sayılırlar ve hepsinin azaba müstahak olması neticesi çıkmış
olur. Allah Teala. kuIlarına takatları dışında bir yükümlülük ve teklif
vermediğine göre bu manada ilim arama mükellefiyetini vermediği anlaşılıyor. Bu
sebeple İslam alimleri buradaki ilim ile ne kasdedildiği hususunda çeşitli
yorumlarda bulunmuşlardır.
Sindi bu
yorumIarı şöyle naklediyor:
AbduIIah b.
Mubarek'ten bu hadisin açıklamasını istemişler. Kendisi: Hadisin manası halkın
sandığı gibi değildir. Maksad şudur:, Kişinin dini bir mes'ele hakkında
müşkilatı olduğu zaman bunu halletmek için soruşturması ve öğrenmesi farzdır,
demiştir.
Beydavi de:
Buradaki ilimden murad, kainatın yaratıcısını tanımak, O'nun tekliğini ve
Resulullah'ın peygamberliğini bilmek ve namazın nasıl ve ne gibi hükümler
çerçevesinde kılınacağına dair bilgilerdir, demiştir.
Süfyan-ı Sevri ise:
Bu ilimden maksad; Bilmemesi halinde kulun mazur sayılmadığı bilgilerdir'
demiştir.
Beyhaki de:
Erginlik çağına varıp akıllı olan kişinin normal olarak bilmesi beklenen ve
bilmemesi düşünülemeyen genel dini bilgiler burada kasdedilmiş olabilir. Yahut
da faydalı olan ve ihtiyaç duyulan ilimIerin hepsi kasdedilmiş olabilir. Her
ilim dalında müslümanların ihtiyacını karşılıyabilecek bir kadro temini ve
farz-ı kifayenin ifasının sağlanması sorumluluğu bu hadiste bütün müslümanlara
veriliyor. Herkes bu mes'uliyet altındadır. Ancak işaret edilen kadro ve
hizmetlerin ifası sağlanınca diğerlerinden farziyet ve sorumluluk kalkmış olur,
demiştir.
Bazı alimler;
helal rızık talebi herkese farz olduğu için helal ve haramı öğrenmek burada
farz kılınmış, diye yorumlarken, bazıları da: İslamın şartları ile ilgili
bilgiler, şeklinde yorum yapmıştır. Bir kısmı da burada akaid ilminin murad
olduğunu söylemiştir.
İlim ile batın
ilmi kasdedilmiş, diyenler de vardır. Çünkü batın ilmi ile kulun imanı
kuvvetlenir. Bu ilim, salihler, veliler ve Allah'a yakın kullarla iş birliği
yapmak, onların sohbetlerinde bulunmak ve sıkı temas yapmakla kazanıIır.
Hadisteki: «Her
müslümana ... » tabirinden maksad, çocuk ve deli olmıyan mükelleflerdir.
Mükellef, erkek olabildiği gibi kadın da olabilir.
Sehavi demiştir
ki: Bazı musannifler hadisin sonuna «Müslime = müslüman kadın» kelimesini
eklemişler, bu ilave mana yönünden sahih ise de hadisin hiç bir rivayetinde bu
ek yoktur.
Hadisin: -Ehil
olmıyan insanlann ... » fıkrası hakkında Tıybi şöyle demiştir:
Bu fıkra her
müslümanın kendisine göre bir kabiliyeti bulunduğunu ve ilmin gerektirdiği özel
kabiliyette olan ehil mu'minIerin bulunduğunu bildiriyor. Bu kabiliyeti
taşımıyan insanlara ilim aktarmaya çalışmuk en adi hayvanı en kıymetli
mücevheratla süslemeye kalkışmaya benzetilmiş ve böyle davranışlardan nefret
ettirilmiştir. Bir taraftan ilim talebi farz kılmırken diğer taraftan ehliyet
ve kabiliyeti olmıyana ilim vermenin abesle iştigal olduğu belirtiIdiğine göre
hadis şu yola rehberlik ediyor:
Müslümanlar
lüzumlu olan genel dini bilgiyi kazandıktan sonra herkes seviyesine uygun ve
kabiliyeti ile mütenasip sahaya yönelmelidir. Eğitimci ve öğretimci olan
alimler de öğrencilerini kabiliyetlerine göre branşlara ve işlere ayırmalıdır.