SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

MUKADDİME

<< 224 >>

DEVAM: 17 - ALİMLERİN FAZILETİ VE İLiM TALEBİNE TEŞVİK BABl

 

حَدَّثنَا هِشَام بْن عَمَّار. حَدَّثنَا حَفْص بْن سليمان. حَدَّثنَا كثير بْن شنظير، عَن مُحَمَّد بْن سيرين، عَن أنس بْن مالك؛ قَالَ:

 - قَالَ رَسُول اللّه صَلى اللّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ: ((طلب العلم فريضة عَلَى كُلّ مسلم.وواضع العلم عَنْد غَيْر أهَلْه كمقلد الخنازير الجوهر واللؤلؤ والذهب)).

 

فِي الْزَوَائِدِ: إِسْنَادُهُ ضَعِيْف، لضعف حَفْص بْن سليمان. وَقَالَ السيوطي: سئل الشيخ محي الدين النوويّ رحمه اللّه تعالى عَن هَذَا الحديث، فقَالَ: اَنَّهُ ضَعِيْف، أَي سندا. وإن كَانَ صحيحا، أَي معَنْى. وَقَالَ تلميذه جمال الدين المزي: هَذَا الحديث روى من طرق تبلغ رتبة الحسن. وَهُوَ كَمَا قَالَ. فإني رَأَيْت لَهُ خمسين طريقا وقد جمعتها فِي جزء. كلم الإمام السيوطيّ.

 

Enes bin Malik r.a.’den, rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

'' İlim aramak her müslüman üzerine farzdır. Ehil olmayan insanların yanına ilim bırakan kimse, domuzların boynuna cevher, inci ve altın gerdanlık takan adama benzer. ''

 

Not: Zevaid yazarı, Hadis’in senedindeki ravilerden Hafs bin Süleymanın zayıflığı nedeniyle isnadın zayıf olduğunu bildirmiştir. İmam Suyuti: ‘’Müslim şarihi Nevevi’ye Bu hadis sorulmuş, İmam Necevi: Bu Hadis sened bakımından zayıf ve mana olarak ise sahihtir.’’ Diye cevap vermiştir. Nevevinin öğrencisi Cemaluddin el-Mizzi de: Bu Hadis hasen mertebesine ulaşacak kadar yollarla rivayet edilmiş. Demiştir. Hakikaten dediği gibidir. Zira ben bu hadis’e aid elli rivayet gördüm ve bu rivayetleri bir fasikül de topladım, demiştir. 

 

 

AÇIKLAMA:

 

Hadiste aranmasının farz olduğu bildirilen ilim ve hangi bilgilerin kasdedildiği yolunda çok sayıda yorumlar yapılmıştır. Çünkü bu kelime ile bütün ilimierin kasdeclilmediği malumdur. Zira kişinin her ilim dalına çalışması mümkün değildir. Farz olan bir şeyi yapmamak ise azabı gerektiren bir haramdır. Dolayısıyla bu takdirde bütün mu'minler farz olan bir ibadeti terk etmekle haram işlemiş sayılırlar ve hepsinin azaba müstahak olması neticesi çıkmış olur. Allah Teala. kuIlarına takatları dışında bir yükümlülük ve teklif vermediğine göre bu manada ilim arama mükellefiyetini vermediği anlaşılıyor. Bu sebeple İslam alimleri buradaki ilim ile ne kasdedildiği hususunda çeşitli yorumlarda bulunmuşlardır.

 

Sindi bu yorumIarı şöyle naklediyor:

 

AbduIIah b. Mubarek'ten bu hadisin açıklamasını istemişler. Kendisi: Hadisin manası halkın sandığı gibi değildir. Maksad şudur:, Kişinin dini bir mes'ele hakkında müşkilatı olduğu zaman bunu halletmek için soruşturması ve öğrenmesi farzdır, demiştir.

 

Beydavi de: Buradaki ilimden murad, kainatın yaratıcısını tanımak, O'nun tekliğini ve Resulullah'ın peygamberliğini bilmek ve namazın nasıl ve ne gibi hükümler çerçevesinde kılınacağına dair bilgilerdir, demiştir.

 

Süfyan-ı Sevri ise: Bu ilimden maksad; Bilmemesi halinde kulun mazur sayılmadığı bilgilerdir' demiştir.

 

Beyhaki de: Erginlik çağına varıp akıllı olan kişinin normal olarak bilmesi beklenen ve bilmemesi düşünülemeyen genel dini bilgiler burada kasdedilmiş olabilir. Yahut da faydalı olan ve ihtiyaç duyulan ilimIerin hepsi kasdedilmiş olabilir. Her ilim dalında müslümanların ihtiyacını karşılıyabilecek bir kadro temini ve farz-ı kifayenin ifasının sağlanması sorumluluğu bu hadiste bütün müslümanlara veriliyor. Herkes bu mes'uliyet altındadır. Ancak işaret edilen kadro ve hizmetlerin ifası sağlanınca diğerlerinden farziyet ve sorumluluk kalkmış olur, demiştir.

 

Bazı alimler; helal rızık talebi herkese farz olduğu için helal ve haramı öğrenmek burada farz kılınmış, diye yorumlarken, bazıları da: İslamın şartları ile ilgili bilgiler, şeklinde yorum yapmıştır. Bir kısmı da burada akaid ilminin murad olduğunu söylemiştir.

 

İlim ile batın ilmi kasdedilmiş, diyenler de vardır. Çünkü batın ilmi ile kulun imanı kuvvetlenir. Bu ilim, salihler, veliler ve Allah'a yakın kullarla iş birliği yapmak, onların sohbetlerinde bulunmak ve sıkı temas yapmakla kazanıIır.

 

Hadisteki: «Her müslümana ... » tabirinden maksad, çocuk ve deli olmıyan mükelleflerdir. Mükellef, erkek olabildiği gibi kadın da olabilir.

 

Sehavi demiştir ki: Bazı musannifler hadisin sonuna «Müslime = müslüman kadın» kelimesini eklemişler, bu ilave mana yönünden sahih ise de hadisin hiç bir rivayetinde bu ek yoktur.

 

Hadisin: -Ehil olmıyan insanlann ... » fıkrası hakkında Tıybi şöyle demiştir:

 

Bu fıkra her müslümanın kendisine göre bir kabiliyeti bulunduğunu ve ilmin gerektirdiği özel kabiliyette olan ehil mu'minIerin bulunduğunu bildiriyor. Bu kabiliyeti taşımıyan insanlara ilim aktarmaya çalışmuk en adi hayvanı en kıymetli mücevheratla süslemeye kalkışmaya benzetilmiş ve böyle davranışlardan nefret ettirilmiştir. Bir taraftan ilim talebi farz kılmırken diğer taraftan ehliyet ve kabiliyeti olmıyana ilim vermenin abesle iştigal olduğu belirtiIdiğine göre hadis şu yola rehberlik ediyor:

 

Müslümanlar lüzumlu olan genel dini bilgiyi kazandıktan sonra herkes seviyesine uygun ve kabiliyeti ile mütenasip sahaya yönelmelidir. Eğitimci ve öğretimci olan alimler de öğrencilerini kabiliyetlerine göre branşlara ve işlere ayırmalıdır.