SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

MUKADDİME

<< 230 >>

18- BİR İLMİ TEBLİĞ EDENİN FAZİLETİNİN BEYAN BABI

 

حَدَّثنَا مُحَمَّد بْن عَبْد اللّه بْن نمير، وعَلِيّ بْن مُحَمَّد. قَالَاَ: حَدَّثنَا مُحَمَّد بْن فضيل. حَدَّثنَا ليث بْن أبِي سليم، عَن يَحْيَى بْن عباد، أبِي هبيرة الأنصاري، عَن أبِيه، عَن زَيْد بْن ثابت؛  - قَالَ رَسُول اللّه صَلى اللّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ: ((نضر اللّه امرأ سمع مقَالَتي فبلغها. فرب حامل فقه غَيْر فقيه. ورب حامل فقه إِلَى من هُوَ أفقه منه)) زاد فِيه عَلِيّ بْن مُحَمَّد ((ثلاث لا يغل عَلِيّهن قلب امرئٍ مسلم: إخلاص العمل لله، والنصح لأئمة المسلمين، ولزوم جماعتهم)).

 

Zeyd bin Sabit r.a.’den rivayet edildiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Selem şöyle buyurmuştur: '' Benim sözümü işitip de (başkasına) tebliğ eden adamın yüzünü Allah ağartsın. Çünkü fıkıh (kaynağı olan hadisleri) ezberleyen nice adamlar fıkıhçı değillerdir. Ve fıkıhçı olan nice (hadis) hafızları kendilerinden daha kuvvetli fıkıhçılara (hadisleri) iletebilirler. ''

 

(Senedeki ravilerden) Ali bin Muhammed, hadisin metninde şu fıkranın da bulunduğunu rivayet etmiştir.

 

'' Bir müslüman kişinin kalbi, (şu) üç meziyete sahib olduğu müddetçe hiyanet, kin ve husumet beslemez. Bu meziyetler: Ameli, tam bir ihlas ile Allah için yapmak, müslümanların başındaki insanlar için hayır dilemek ve müslümanların cemaatından ayrılmamaktır. ''

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, ilim. 2656

 

AÇIKLAMA:

 

Hadisin baş kısmında Nebi s.a.v.'in bir sözünü rivayet eden kimseler için -Yüzünü Allah ağartsın,. şeklinde terceme ettiğimiz dua cümlesi Sindi'nin beyanına göre şöyle açıklanmıştır:

 

Hattabi: Resulullah bu hadiste ravi kimse için -Nadaret. dilemiştir. Nadaret kelimesinin sözlük manası: Yüz güzelliği ve parlaklığıdır. Burada ise ravi kimsenin yüzünün ve değerinin güzelliği ve nimetIerle bezenmesidir. Dua cümlesinin manası: Benim bir sözümü işitip tebliğ eden kimseyi Allah süslesin, güzelleştirsin, Cennetin güzelliğine ve nimetlerine eriştirsin, yüzünü maddeten ve ma'nen ağartsın, demek oluyor, demiştir.

 

Camiu's-Sağir Şarihi el-Azizi de: Hadisleri tebliğ eden bir kimse ilmin parlamasına ve Sünneti Seniyyenin canlanmasına çalışmış olduğu için, çalışması ile mütenasip bir tarzda ona dua edilerek, dünyada ak bir yüzle ve sağ duyu sahibi halk arasında itibarlı. değerli ve güzel bir şekilde yaşaması; ahirette de Cennetin parlak nimetIeri ile taltif edilmesi ve böylece dünyada ve ahirette, mutlu. sevinçli, parlak, ak ve güzel yüzlü olması dilenmiştir, demiştir.

 

İbn-i Uyeyne de hadis talibi olan herkesin yüzünde bir manevi parlaklığın bulunduğu bu hadis ile sabittir, demiştir.

 

Kadi Ebu't-Tayyib et-Tabari de: Ben Resulullah s.a.v.'i rüyamda gördüm ve:

 

Ya Resulallah! Bu duayı sen yaptın mı? diye sordum. Ve hadisin tamamını O'nun huzurunda okudum. O'nun mübarek ve nurlu yüzü parlıyordu. Ben hadisin tamamını okuduktan sonra ResuluIlah s.a.v. bana cevaben:

 

Evet ben onu söyledim. buyurdu, demiştir.

 

Hadisin: "Çünkü nice hadis ezberleyenler fıkıhçı değillerdir ... fıkrasının manası şudur: «Fıkıh kaynağı olan hadisleri ezberleyen nice adamlar, bu kaynaklardan fıkha ait hükümleri çıkarmaya muktedir değillerdir."

 

Bu fıkra, hadis ravisinin fıkıhçı olmasının şart olmadığını, fıkıh bilgisi olmıyan kimsenin hadis rivayetinde bulunabildiğine, böyle adamlardan da hadis alınabildiğine ve bunların da tebliğe memur olduklarına delalet eder.

 

Hattabi diyor ki bu fıkra, kuvvetli fıkıhçı olmıyan bir kimsenin hadis metnini kısaltamayacağına delalet eder. Çünkü onun böyle bir kısaltma yoluna gitmesi, kendisinden sonra gelen fıkıhçıların o hadisten fıkıh hükümlerini çıkarmalarına engel olabilir.

 

Hadisin son fıkrasında geçen ..... kelimesi şu iki şekilde okunabilir: «iğlal = hiyanet etmek» masdarından alınma «YeğiIlu = hıyanet eder,. veya ..... = kin ve düşmanlık,. masdanndan yapılma "Veğillii = kin ve düşmanlık eder,..

 

Fıkranın manası da yukarda belirttiğimiz gibi: Müslüman bir adam'ın kalbi anılan 3 meziyete sahip olduğu sürece o kalb hiyanet kin ve husumet beslemez, hak ve hukuktan ayrılmaz, duygusal hareket etmez.

 

Fıkrayı şu şekilde yorumlamak da mümkündür:

 

«(Şu» üç meziyete tam manası ile sahib olmak müslüman adamın kalbinin şiarıdır. Bu meziyetleri noksan yapmak hiyaneti, müslüman adamın kalbine yakışmaz.,.