26- SİDİK HAKKINDA
TEŞDİD BABI
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْن أَبِي
شَيْبَةَ.
حَدَّثنَا
أَبُو
معاوية، عَن
الأَعْمَش، عَن
زَيْد بْن
وهب، عَن
عَبْد
الرَّحْمَن
بْن حسنة؛
قَالَ:
-
خرج علينا
رَسُول اللَّه
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ،
وَفِي يده
الدرقة.
فوضعها ثُمَّ
جلس فبال
إليها. فَقَالَ
بعضهم: انظروا
إليه، يبول
كَمَا تبول
الَمْرأة.
فسمعه
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ،
قفال ((ويحك!
أما علَمْت
مَا أصاب صاحب
بني إسرائيل؟
كاموا إِذَا
أصابهم البول
قرضوه
بالَمْقاريض.
فنهاهم عَن
ذلك. فعذب فِيْ
قبره)).
قَالَ أَبُو
الحسن بْن
سلَمْة:
حَدَّثنَا أَبُو
حاتم.
حَدَّثنَا
عُبَيْد
اللَّه بْن
موسى.
أَنْبَأَنَا
الأَعْمَش
فذكر نحوه.
Abdurrahman bin
Hasana r.a.’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Resulullah s.a.v.,
(bir defa) elinde bir daraka bulunduğu halde bize çıkıp geldi. (Bu arada)
elindeki kalkanı siper yaparak oturdu ve ona doğru dönüp küçük abdestini bozdu.
Orada bulunanlardan birisi: O’na bakınız kadın gibi küçük abdestini bozuyor,
dedi. Resulullah s.a.v. onu duydu da bunun üzerine şöyle buyurdu:
'' Sana yazıklar
olsun! Beni İsrail’in sahibinin başına geleni bilmedin mi? Onlara sidik isabet
ettiği zaman, sidiğin dokunduğu yeri makaslarla keserlerdi (çünkü şeriatları
bunu gerektirirdi). Sonra Beni İsrail’in sahibi, onları, kesmek işinden
menetti. Bunun neticesinde kabrinde ta'zib edildi. ''
Ebu'l Hasan bin
Seleme dedi ki: Bize Ebu Hatim, ona Ubeydullah bin Musa, ona El-Ameş r.a.’den
rivayetle aynı hadis metnini zikretti. (Yani el-Ameş’ten sonra ikinci bir
senedle de hadis, müellife rivayet edilmiştir.)
Diğer Tahric
edenler: Nesai ve Tirmizi, tahare
AÇIKLAMA:
Sidik
damlalarından şiddetle kaçınmanın geregine ait hadisler için açılan bu bab'ın
ilk hadisinde Resulullah s.a.v.'in küçük abdestini bozması için halkın gözünden
gizlenmek ve üzerine sidik damlalarının sıçramasından sakınmak istegi ile
elindeki kalkanı kendisine siper yaptığı, sipere doğru oturup su döktüğü ifade
ediliyor. Resulullah s.a.v.'ın edep ve haya örnegi olan bu davranışını
kadınların davranışına benzetmek suretiyle ayıplayan şahsın münafıklardan
oldugu söylenmiştir. Bu şahıs, Resul-i Ekrem'in koyduğu bir marufu (= Fi'li
sünnetini) kınamak suretiyle nehiy etmiş oldugu için marufu nehiy eden Beni
İsrail'in sahibine benzemiş olur.
Sindi diyor ki:
Rivayetlerin tetkiki, bu şahsın münafıklardan olmayıp mu'minlerden olduğu
ihtimaline ağırlık veriyor. Mu'min olan bu şahıs, alışkın olduğu cahiliyet
adetine muhalif gördüğü bu duruma hayret etmiş ve yeni müslüman olduğu için
hayret ettiği durumun değerini kavrıyamadığı için bu sözü söylemiş olmuştur.
Hadisin 'Kadın
gibi küçük abdestini bozuyor' fıkrasındaki benzetme ile ilgili olarak da Sindi
şöyle söyler:
Nevevi'ye göre
bu benzetme, halkın gözünden gizlenmek bakımındandır. Çünkü Araplar, erkeklerin
abdest bozarken gizlenmelerinden hoşlanmazlardı ve gizlenmenin erkeklerin
onuruna yakışmadığını sanırlardı.
Bahis konusu
benzetmenin küçük su dökerken oturmak bakımından olduğunu söyleyenler de
olmuştur. Bazıları da: Hem oturmak hem de gizlenmek hususu benzetme yönünü
teşkil eder, demiştir.
Arapların adeti
küçük abdesti ayakta bozmak idi. Onların oturarak su dökmeyi yadırgadıkları
bazı rivayetlerde belirtilmiştir.
Hadis'in:
'Onlara sidik isabet ettiği zaman sidiğin dokunduğu yeri'. fıkrası ile ilgili
olarak Sindi diyor ki: Sidiğin dokunduğu yer elbiseden olduğu takdirde o yeri
makasla keserlerdi. Bu yer elbiseden olsun bedenden olsun keserlerdi, diyenler
dş vardır. Bu kesrnek işi şeriatlarının bir emri idi. Onların sahibi,
kendilerini bu maruf (dini vecibe) den nehiy ettiği ve bevilden kaçınmalarını
engellediği için kabir azabına müstahak oldu ... Nebilerin küçük abdest bozma
adabını yadırgayarak bundan nehiy edenin durumu onun nehyine benzer,
dolayısıyla azab edilmesine sebep olabilir .