38- DENİZ SUYU İLE
ABDEST ALMA BABI
حَدَّثنَا
هشام بْن
عَمَّار،
حَدَّثنَا مَالِك
بْن أَنَس.
حَدَّثني
صفوان بْن
سليم، عَن
سَعِيْد بْن
سلَمْة، هُوَ
مِنْ آل ابْن
الأزرق؛ أَن
الَمْغيرة
بْن أَبِي
بردة، وَهُوَ
مِنْ بني
عَبْد الدار
حدثه أَنَّهُ سمع
أَبَا
هُرَيْرَة
يَقُولُ:
-
جَاءَ رَجُل
إِلَى رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
فَقَالَ: يَا
رَسُولَ
اللَّه! إنا
نركب البحر.
ونحمل معنا القليل
مِنْ الَمْاء.
فإن توضأنا
بِهِ عطشنا.
أفتتوضأ مِنْ
ماء البحر؟
فَقَالَ
رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلمْ:
((هُوَ الطهور
ماؤه، الحل
ميتته)).
Ebu Hureyre
r.a.’den: Şöyle demiştir: Bir adam, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e
gelerek:
Ya Resulallah!
Biz deniz'e binerek beraberimizde (tatlı) az su taşırız. Eğer onunla abdest
alırsak susamış (susuz) kalırız.Bu sebeple deniz suyu ile abdest alabilirmiyiz?
diye sordu. Buna cevaben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
'' Deniz, suyu
tahür (temizleyici)dir, meytesi (ölmüşü) helaldir. ''
Diğer tahric:
Malik, Ahmed, Nesei, Tirmizi. İbn-i Ebi Şeybe, İbn-i Huzeyme, İbn-i Hibban,
Darimi, El-Hakim. Darekutni, ve İbnü'l-Carud
AÇIKLAMA :
Tirmizi,
hadisin hasen-sahih olduğunu söylemiş, İbn-i Abdi'l-Ber, İbnü'l-Münzir ve Ebu
Muhammed El-Bağavi de hadisin sıhhatına hükmederek alimlerc.e makbul
sayıldığını belirtmişlerdir.
Resul-i Ekrem
(s.a.b.)'e müracaat eden zatın Abdullah El-Müdlici olduğu Darekutni'nin bazı
senedIerinde belirtilmiş, Darimi'nin rivayetinde de «Beni Müdlic» kabilesinden
bir adam ... diye geçer. El-Hakim'in rivayetinde ise: Bir avcı geldi...»
ifadesi kullanılmıştır.
Soru sahibinin
maksadı: EI-Hakim ve El-Beyhaki'nin tafsilatlı olan rivayetinde açıklandığı
gibi, avlanmak için denize açıldığında bazen abdest almak veya ğusletmek
gerekir. Beraber götürülen tatlı su az olup hem içme hem taharet için bazen
yetmez. Abdest veya ğusülde kullanıldığı takdirde içme suyu kalmaz. Deniz suyu
acı olduğundan içmeye elverişli değildir.
Acaba taharette
kullanılabilir mi?
Verilen cevapta
deniz suyunun temizleyici olduğu bildirilmekle, abdest ve gusül'de
kullanılabildiği gibi necasetin (pisliğin), giderilmesinde de kullanılabileceği
belirtiliyor.
Tahur:
Temizleyici demektir. Tahur sayılan bir su hadesten taharette (abdest ve
gusülde) ve necasetten (pislikten) taharette kullanılabilir. Soru sahibi, deniz
suyunun abdest için kullanılıp kullanılamıyacağını sormuş, fakat Resul-i Ekrem
(s.a.v.) daha kapsayıcı bir cevap vererek deniz suyunun taharetin her çeşidine
elverişli olduğunu bildiriyor.
Meyte:
Boğazlanmadan ölen hayvan demektir. Çekirgeden başka karada yaşayan bütün
hayvanlann meytesi necistir. Soru sahibi denizde yaşayan hayvanların meytesinin
helal olup olmadığını sormadığı halde önemine binaen Resul-i Ekrem (s.a.v.)
meytenin hükmünü bildirmekle bunun açıklanmasını gereğine işaret buyurmaktadır.
Deniz meytesine ait hükmün cevapta yer alması sebebi şöyle de olabilir:
Genel olarak
meyte, necis olup içine düştüğü az suyu da necis eder. Deniz meytesinin diğer
meytelerden farklı olup necis sayılmadığı bildirilmekle, deniz suyunun,
içindeki meytesinden dolayı pislenmediği belirtiliyor. Böylece soru sahibinin
ve emsalinin deniz meytesi ile deniz suyunun pislendiğini sanmaları önlenmiş
oluyor.
DENİZ MEYTELERİ
HAKKINDAKİ ALİMLERİN FETVALARI:
Taharet
Kitabından bir babı konuya ayıran Ebu Davud'un Sünen şerhi EI-Menhel'de verilen
geniş malumat şöyledir:
'Deniz meytesi
hakkındaki alimlerin verdiği cevaplarda ayrıntılar vardır: Buhari'nin şarihi
El-Ayni şöyle demiştir:
Malik. Şafii ve
Ahmed, bu hadise dayanarak deniz hayvanlarının hepsinin meytesi helaldır. Ancak
Şafii ve Ahmed'den gelen bir rivayette kurbağa bu hükümden hariç tutulmuştur.
Bu üç imam'a göre karada eti yenmeyen hayvanın denizdeki türünün meytesi de
haramdır.
Bizim
arkadaşlarımız yani Hanefi alimleri ise; 'deniz hayvanlarından balık, bütün
çeşitleri ile helaldır. Diğer deniz hayvanlarının eti yenmez. Çünkü Allah
Teala;
'' ... Ve
murdar şeyleri de üzerlerine haram kılıyor ...'' mealindeki El-A'raf suresinin
157'nci ayetinde murdarları haram kılmıştır. Balıktan başkası murdardır.
Hadisteki meyte (murdar) ise; balık ile yorumlanır. Nitekim Resul-i Ekrem
(s.a.v.) :
'Bizim için iki
meyte ve iki kan helal kılınmıştır. İki meyte balık ve çekirgedir ...'
buyurmuştur; demişlerdir. (Ayni'den
yapılan nakil burada bitti).
Hanefi alimlere
göre zahiren sebepsiz olarak ve kendi kendine ölüp su yüzüne çıkan ve karın
kısmı yukarı çıkan balıklar yenilemez. Ama sıcak, soğuk veya başka sebeple ölen
balık anılan durumda su yüzüne çıkmış olsa bile yenir.
Kurbağa ve
kaplumbağa gibi denizde ve karada yaşıyabilen .deniz hayvanının yenilmesi hususunda
Maliki mezhebinde ihtilaf vardır. El-Baci, Muvatta' şerhinde diyor ki: Deniz
hayvanı iki kısımdır. Bir kısmı karada yaşıyamaz. Balık türleri gibi. Diğeri
karada da yaşıyabilendir. Kurbağa, yengeç ve kaplumbağa gibi. Balık ne şekilde
ölürse ölsün tahirdir ve yenilir. Malik ve Şafii böyle hükmetmişlerdir. Ebu
Hanife ise, kendi kendine ve sebepsiz ölen balık yinilmez, demiştir.
= «Deniz altı
ve taamı sizler için helal kılındı.» (Maide 96) ayeti ve (bu babta geçen) hadis
bizim delilimizdir. Lügat ehli olan Ömer bin El-Hattab r.a. ayetin tefsirinde:
Deniz avı senin avlandığındır. Taamı da denize atılandır, demiştir. Meyte
kelimesi kayıtsız olarak şer-i şerifte kullanıldığı zaman boğazlanmadan ölen
hayvan demektir.
Deniz kurbağası
ve kaplumbağası gibi karada hayatını sürdürebilen hayvan Malik'e göre temiz ve
helaldır. Boğazlanması gerekmez. İbn-i Nafi ise; bunlar sebepsiz ölürse pistir
ve haramdır, demiştir. tmam Malik'e göre bunlar balık gibi deniz hayvanı olup
boğazlanmasına ihtiyaç yoktur. İbn-i Nafi'e göre ise bunlar kuş gibi karada
yaşıyabilen hayvandır. (El-Baci'nin sözü burada bitti.)
Hanbeli
alimlerine göre deniz hayvanlarından kurbağa, yılan ve timsah yiyilmez,
diğerlerin hepsi yiyilir.
Şafii
alimlerince genel hüküm budur:
Yalnız denizde
yaşayan ve karada yaşıyamayan hayvanlar balık şeklinde olmasa bile yinilir.
Deniz köpeği ve deniz domuzu gibi. Fakat hem denizde hem karada yaşıyabilen
hayvanların yinilmesi haramdır. Kurbağa, yengeç, yılan, kaplumbağa ve timsah
gibi. Minhac'ın şerhi Nihayetü'I-Muhtaç müellifi El-AIIame Muhammed Er-Remli
konu hakkında şöyle der:
Karada
yaşıyamıyan deniz hayvanlarından balık türü nasıl ölürse ölsün yenilir. Çünkü
Cenab-ı Allah: «Deniz avı ve taamı sizin için helal kılındı» buyurmaktadır.
(Maide 96) Sahabilarin ve tabiilerin cumhüru ayetteki «taamı» su yüzünde kalan,
diye yorumlamışlardır. (Bu babta geçen) hadis de sahihtir. Evet su yüzünde
kalan balık şayet şişerek sıhhi yönden zarar verecek durumda ise yinilmesi
haramdır. Karada yaşıyamıyan diğer deniz hayvanları da nasıl ölürse ölsün en
sahih kavle göre balık gibi helaldır. Er-Ravda'da belirtildiği gibi karada
yaşayamayan bütün deniz hayvanlarına Semek = balık». deniIir.
Balıktan. başka
deniz hayvanlarının helal olmadığına dair bir kavil vardır. Bu kavIin delili :
''Bizim için
iki meyte helal kılındı. Bunlar da balık ve çekirgedir.'' hadisidir. Fakat
'Semek - Balık' kelimesinin bütün deniz hayvanlarına verilen bir isim olduğu
gerekçesi ile bu kavil reddedilmiştir.
Şafii
mezhebindeki diğer bir kavle göre deniz hayvanı. eğer karadaki benzeri yiyilen
cinsten ise yenilir. Aksi takdirde yenmez. Buna göre deniz merkebi ve deniz
köpeği yenmez.
Kurbağa,
yengeç, yılan ve kaplumbağa gibi hem denizde hem de karada yaşıyabilen hayvan
yinilmez. Çünkü bunlar ham habistir hem de zararlıdır. Mutemed olan kavil
budur. (Nihaye'nin sözü burada bitti.)
HADİSTEN
ÇıKARILAN FIKHİ HÜKÜMLER:
1. Kişi
bilmediği bir sorunu ilim ehline sormalıdır.
2. Susuzluk
korkusu bulunduğu takdirde içme suyunun abdestte kullanılmaması mübahtır.
3. Acı olan
deniz suyu ile abdest almak caizdir. Selef ve halef'in cumhuru böyle demiştir.
4. Deniz
hayvanları yenilir. Bunun tafsilatını yukarda gördük.
5. Balığın
boğazlanması gerekmez. Diğer deniz hayvanları da balik gibidir.
6. Müftü,
sorulan soruya uzaktan veya yakından ilişkin hususlar soru sahibinin ihtiyacını
sezdiğinde sorunun cevabını verirken bu hususları da anlatmalıdır.
Hulasa bu
hadis, bir çok hükümleri ve önemli kaideleri içermektedir. Bu nedenledir ki
Şafii (Rahimehullah): Bu hadis taharet ilminin yarısıdır. demiştir .