DEVAM: 10. KADER
HAKKINDA BİR BAB
حَدّثَنا
علي بن
مًحَمَّد،
حَدّثَنا
إسحاق بن
سليمان،
قَالَ: سمعت
أبا سنان،
عَنْ وهب ابْن
خالد الحمصي،
عَنْ ابْن
الديلمي،
قَالَ:
-
وقع في نفسي
شيء مِن هذا
القدر، خشيت
أن يفسد علي
ديني وأمري.
فأتيت أبي بن
كعب، فقلت:
أبا المنذر!
انه قد وقع في
نفسي شيء مِن هذا
القدر فخشيت
على ديني
وأمري.
فحَدّثَني مِن
ذلك بشيء. لعل
اللّه أن
ينفعني به.
فقَالَ: لو أن
اللّه عذب أهل
سماواته وأهل
أرضه لعذبهم وهو
غير ظالم لهم.
ولو رحمهم
لكانت رحمته
خيراً لهم مِن
أعمالهم. ولو
كان لك مثل
جبل أحد
ذهباً، أو مثل
جبل أحد تنفقه
في سبيل اللّه
ما قبلَ منك
حتى تؤمِن
بالقدر. فتعلم
أن ما أصابك
لم يكن
ليخطئك. وأن
ما أخطأك لم
يكن ليصبك.
وأنك ان مت
على غير هذا
دخلت النَّار.
ولا عليك أن
تأتي أخي،
عَبْدُ اللّه
بن مسعود
فتسأله. فأتيت
عَبْدُ اللّه
فسألته فذكر
مثل ما قَالَ
أبي. وقَالَ
لي: ولا عليك أن
تأتي حذيفة.
فأتيت حذيفة
فسألته.
فقَالَ مثل ما
قَالَ.
وقَالَ: ائت
زيد بن ثابت
فاسأله. فأتيت
زيد بن ثابت
فسألته.
فقَالَ: سمعت
رَسُول اللّه
صلى اللّه
عليه وسلم
يَقُولُ: ((لو
أن اللّه عذب
أهل سمواته
وأهل أرضه
لعذبهم وهو
غير ظالم لهم.
ولو رحمهم
لكانت رحمته
خيراً لهم مِن
أعمالهم. ولو
كان لك مثل
أحد ذهباً أو
مثل جبل أحد
تنفقته في
سبيل اللّه ما
قبَلَه منك
حتى تؤمِن
بالقدر كله.
فتعلم أن ما
أصابك لم يكن
ليخطئك. وما
أخطأك لم يكن
ليصيبك. وأنك
إن مت على غير
هذا دخلت
النَّار)).
İbni’d-Deylemi r.a.’den gelen
rivayete göre kendisi şöyle demiştir: Kader konusunda bir şey (şüphe) benim
içime girdi. Ben bunun, dinimi ve durumumu bozmasından korktum. Bunun üzerine Ubey bin Kab r.a.’e vardım ve ‘’Ey
Ebe'l-Münzir! Bu Kader
meselesi hakkında gerçekten bir şey (şüphe) kalbime girdi. Ben de dinim ve
halimden korktum. Kader meselesi ile ilgili aydınlatıcı bir şeyler bana söyle.
Senin sözlerinden istifade ettirmesini Allah’tan umarım.’’ dedim. Ubey r.a.: ‘’ Eğer Allah, sahip
olduğu göklerin halkını ve yer'in halkına azab
etseydi onlara zulüm etmiş olmadan azab vermiş
olurdu. Eğer onlara merhamet etseydi Allah’ın rahmeti, onlar için
kendilerinin işledikleri amellerinin karşılığından daha hayırlı olurdu ve eğer
senin uhud dağı kadar altının veya Uhud dağı kadar (malın) olup hepsini Allah yolunda
harcasaydın sen kadere inanmadıkça ve senin başına gelmiş olan şeylerin
gelmemesinin imkansızlığını ve başına gelmemiş olan bir şeyin gelmesinin imkansız
olduğunu bilmedikçe, harcadığın hayratın kabul edilmiş olmazdı. Şayet bu itikaddan başka bir inanç üzerinde ölürsen muhakkak
Cehennem'e gireceğini bilmedikçe bu hayratı yapmış olsaydın bile kabul
edilmezdi. Kardeşim Abdullah İbni Mes'ud’a
varıp ona (da Kader meselesini sormanda senin için
mahzur yok’’, dedi
(İbnu'd-Deylemi diyor ki): Bunun
üzerine ben Abdullah İbni Mes'ud
r.a.’a vardım. Ona sordum. O da Ubeyy bin Kab’ın söylediklerinin benzerini anlattı ve ‘’Huzeyfe
r.a.’e gitmen fena olmaz> dedi. Bundan sonra Huzeyfe r.a.‘in yanına gidip
(bu meseleyi) ona sordum. Kendisi de Ubeyy ve İbni Mes'ud r.a.’in sözlerine
benzer sözler söyledi ve: <Zeyd bin Sabit’e git
o'na sor.’’ dedi. Bunun üzerine Zeyd r.a.’e vardım.
O'na da sordum. Zeyd r.a.:
Ben Resulullah s.a.v.’den işittim. Şöyle buyurdu: ‘’Eğer Allah,
sahip olduğu göklerin halkını ve yer'in halkını ta'zib
etseydi onlara zulüm etmiş olmadan azab vermiş
olurdu. Eğer onlara merhamet etseydi Allah’ın rahmeti onlar için kendilerinin
işledikleri amellerinin karşılığından daha hayırlı olurdu ve eğer senin Uhud kadar altın veya Uhud dağı
kadar altının olup hepsini Allah yolunda harcasaydın, sen Kader’in hepsine
inanmadıkça ve senin başına gelmiş olan şeylerin gelmemesinin imkansızlığını ve başına gelmemiş olan şeylerin gelmesinin
imkansız olduğunu bilmedikçe; keza anlatılan bu itikaddan
başka bir akide üzerinde ölürsen şüphesiz cehennem'e gireceğini kesinlikle
kabullenerek bilmedikçe (yaptığın harcama) senden kabul edilmezdi.’’
Diğer tahric: Ebu Davud,
sunne; Ahmed b. Hanbel, V,317. VI,442.
AÇIKLAMA: İlk ravi İbnu'd-Deylemi (r.a.)'in Zeyd bin Sabit
(r.a.)'den rivayet ettiği Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
buyruğunu aynen U bey bin Ka'b, AbduIIah
İbn-i Mes'ud ve Huzeyfe
r.a.)'den işittiğini, fakat bu 3 sahabfnin,
metni Resulullah'a isnad
etmedikleri anlaşılıyor.
Ravi bu mümtaz zatlarla ayrı ayrı
görüşüp hepsinden aldığı aynı cümlelerden ibaret cevabı en son müracaat ettiği Zeyd bin Sabit (r.a.)'den Resulullah'ın
hadisi olarak almış oluyor.
Hadis, Kader'in
varlığını, onun değişmesinin bahis konusu olmadığını, Allah tarafından takdir
ve tesbit edilmiş olan bir şeyin aynen vuku
bulacağını, bildiriyor; Kader'e inanmayan kimsenin Cehennemlik olduğunu ve Uhud dağı miktarınca altını olup hepsini Allah yolunda sarfetse bile Allah katında hiç bir kıymet ifade etmediğini
belirtiyor ve böylece Kader'e iman etmenin önemini açık bir şekilde ifade etmiş
oluyor. Hadiste geçen:
''Eğer Allah
gökler ve yer ehilni tazib
etmiş olsaydı zulüm etmiş olmazdı.'' cümlesi, Sindi'nin
Tıy bi'den naklen söylediği
gibi Kader mes'elesindeki şübheyi
gideren büyük bir irşaddır. Şöyle ki: .
Zulüm ve
haksızlık başkasının sahip olduğu bir şeye tecavüz etmek ve onun mülkünde
tasarruf etmektir. Bir kimse kendi mülkünde dilediği gibi tasarruf edebilir.
Sahibi bulunduğu mülkünde yaptığı tasarruftan dolayı zalimlikle itharnı düşünülemez. Hadiste, göklerin. yerin ve buralarda
yaşayan yaratıkların kayıtsız, şartsız ma!ikinin Allah olduğu, dolayısı ile O'nun diledigi
gibi mülkünde tasarruf edebildiği ve her hangi bir tasarrufundan ötürü zulüm le ithamının tasavvur edilemiyeceği
bildiriliyor.
Bir şeyin güzel
veya çirkin olduğuna hükmetmek için aklın yeterli olduğunu söylemenin
geçersizliği de bu hadisten anlaşılıyor. Küçük aklımıza göre zulüm ye çirkin
sayılan azabın Allah katında adalet ve güzel olduğu ifade' edilmiş oluyor.
Hadisin ''Eğer
Allah onlara merhamet etseydi ... '' kısmı da azab'tan kurtuluşun, amellerle değil, ancak ilahi merhamet
sayesinde olabildiğini ve bu sebeple rahmet-i ilahiyenin
onların amellerinden hayırlı olduğunu ifade ediyor. Miftahu'l-Hace de: «Buradan anlaşılıyor ki Allah, irade ve dilemesi
ile kullarına merhamet eder; buna mecbur değildir; bütün yaratıklara merhamet etmesi
de O'nun kudreti dahilindedir.'' deniliyor.
EBU DAVUD RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA TIKLAYIN