DEVAM: 62- UYUMAKTAN
DOLAYI ABDEST ALMAK
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْن أَبِي
شَيْبَةَ.
حَدَّثنَا
سُفْيَان بْن
عيينة، عَنْ
عاصم، عَنْ
زر، عَنْ
صفوان بْن
عسال؛ قَالَ:
-
كَأَن رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
يأمرنا أَن
لاَ ننزع خفافنا
ثلاثة أيام،
إِلاَّ مِنْ
جنابة. لَكِن
مِنْ غائط
وبول ونوم.
Safvan bin Assal
(El-Muradi El-Cemeli) (Radiyallahu anh)'den rivayet edildiğine göre şöyle
söylemiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), mestlerimizi üç güne
kadar büyük abdest bozmak, küçük abdest bozmak ve uyku uyumak nedenleri ile
çıkarmamızı, fakat cünüblük halinden dolayı çıkarmamızı emretti."
AÇIKLAMA: (474, 475, 476, 477 ve 478)
Bu babta geçen
ilk iki hadis'e göre Resul-i Ekrem'in horlayıncaya kadar uyuduktan sonra kalkıp
namaz kılmış. ve uykudan dolayı abdestini tazelememiştir. Üçüncü hadiste (476)
İbn-i Abbas Peygamber'in bu uykusunun oturarak vuku bulduğunu ifade etmiştir.
İlk (474.) hadisin ravilerinden Veki'in beyamına göre Peygamber'in söz konusu
uykusu secdede iken meydana gelirdi.
Sindi bu konu
ile ilgili olarak şöyle der: Sahih
hadislerde açıkca belirtildiği gibi Peygamber'in uyku halinde gözü uyurdu.
Fakat kalbi uyumazdl. Bu sebeple uykusu abdestini bozmaz. Çünkü uykunun abdesti
bozmasının sebebi uyuyan kişinin farkına varmadan yellenmiş olması endişesi ve
ihtimalidir. Kalbi uyumayan kimse için bu durum söz konusu değildir. Yani
mak'adından bir şey çıktığı takdirde kalbi uyanık olduğu için farkına varır.
Peygamber'in uykudan sonra abdest almaksızın namaz kılmasının sebebi bu olunca
ne şekilde uyumuş olursa olsun netice değişmez. Yani ister secdede iken, ister
otururken veya yatarken uyumasının hükmü aynıdır. Dolayısıyla İbn-i Abbas'ın
üçüncü hadiste ''... Kendisi otururmuş halde iken ... " sözüne ve Veki' in
birinci hadisi yorumlarken ''Secde halinde iken ... " ifadesine hacet
yoktur. Aslında Peygamber'in uykusu ile ilgili hadisleri bu babta zikretrnek
uygun degIldir. Ancak Peygamberler içerisinden O'nun uyku ile abdestinin bozulmadığı
hükmünü açıklamak ve özel durumunu belirtmekle beraber bu hadisleri nakletmek
yerinde olur.
Dördüncü ve
beşinci hadis ise uykunun abdesti bozduğuna delalet eder.
UYKU HAKKINDA
ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ
1. Uyku hiç bir
surette abdesti bozmaz. Ebu Musa El-Eş'ari, Said bin El-Müseyyeb, Ebu Miclez,
Humeyd bin Abdirrahman, El~ A'rac, Evzai ve Şia mezhebine mensup alimlerin
görüşü budur.
2. Uyku ne
suretle olursa olsun abdesti bozar. Hasan-i Basri, Müzeni, Ebu Ubeyd El-Kasim
bin Selam ve İshak bin Raheveyh böyle demişlerdir. Şafii'nin garib bir kavli
(tek kanaldan gelen ) budur. İbnü'l-Münzir ben de bu görüşteyim, İbn-i Abbas ve
Ebu Hureyre'den bu yolda rivayet vardır.
3. Çok uyku ne
suretle olursa olsun abdesti bozar, az uyku ise hiç bir halde abdesti bozmaz.
Zühri, Rabia, Evzai, Malik ve bir rivayete göre Ahmed'in mezhebi budur.
4. Ruku',
secde, kıyam ve kıraat gibi namazın içindeki durumlardan birisi üzerine meydana
gelen uyku abdesti bozmaz. Bu durumlar ve haller namazIn içinde olsun dışında olsun
hüküm. aynıdır. Fakat namazın içinde
bulunmayan durumlar üzerinde vuku bulan uyku abdesti bozar. Mesela; sırt üstü
yatarak veya bir şeye dayanarak uyuyan kişinin abdesti bozulur. Ebu Hanife ve
Davud-i Zahiri'nin mezhebi budur. Şafii'den ğarib bir kavil olarak bu görüş
rivayet edilmiştir.
5. Uyku yalnız
rüku' sücud halinde ise abdesti bozar, aksi takdirde bozmaz. Bu kavil Ahmed'
den rivayet edilmiştir.
6. Yalnız secde
halindeki uyku abdesti bozar, başka türlü uyku abdesti bozmaz. Bazı alimler
böyle demişler. Ahmed'den de böyle bir rivayet vardır. En-NeyI yazarı El-Bahr'e
atfen verdiği malumata göre Zeyd bin Ali ve Ebu Hanife'nin böyle söyledikleri
rivayet olunmuştur.
7. Oturarak
veya mak'adını yere yerleştirerek uyuyan bir kimsenin abdesti bozulmaz. Bu
hususta az uyumak ile çok uyumak arasında bir fark yoktur. Keza namaz içinde ve
namaz dışında olmanın bir ayırımı yoktur. Başka türlü uyku abdesti bozar. Şafii
mezhebi budur.
Ebu Davud'un
süneninde, burada olduğu gibi uykudan dolayı abdest almak başlığı altında
açtığı babtaki hadisleri EI-Menhel yazarı açıklarken yukardaki görüşleri
delilleri ile beraber zikretmiş ve gösterilen delillere verilen cevapları da
kaydetmiştir. Daha sonra kendi görüşünü şu cümlelerle ifade etmiştir:
«Yukarda geçen
görüşleri, delilleri ve delillere vaki itirazları tetkik ettiğin zaman son 7.
mezhebin en kuvvetli ve tercihe şayan olduğunu görürsün. Çünkü delilleri
çoktur. Ve bu konuda mevcut bütün delillerin işlerliği bu görüşle sabit
olur."
EI-Menhel
yazarı, Nevevi'den şunu nakleder: «Şafii mezhebine göre oturarak ve mak'adını
iyice yere yerleştirerek uyuyan kişinin abdesti bozulmaz. Şafii'ye göre uyku
bizatihi abdesti bozmaz. Ancak uyku mak'addan yel'in çıkmasına defildir.
Şafii'nin bu sözünün delili Hz. Ali'nin (477 nolu) hadisi ve Hz. Muaviye'nin
hadisidir. Bence konu hakkında beyan edilen görüşlerin en isabetlisi budur.
Çünkü ancak bu görüşle mevcut delillerin arası bulunur.»
EI-Menhel
yazarının burada Nevevi'den naklettiği parça iki üç sayfayı doldurur uzunlukta olduğu
için buraya aktarmadık. Arzu edenler bu yere müracaat etsinler. (Menhel 2.cilt
238,239,240 vd 241. sayfalar)
EI-Menhel
yazarı daha sonra şöyle söyler:
''Yukarıda
geçen tafsilat ve uykunun abdesti bozup bozmaması hususunda alimler arasındaki
mezkur ihtilaf ümmetin (Nebi s.a.v. dışındakilerin) uykusu hakkındadır. Resul-i
Ekrem hakkında değildir. Çünkü sahih hadislerle sabit olduğu gibi O'nun uykusu
ne şekilde olursa olsun abdesti bozmaz. Alimler burada ittifak etmişlerdir. O
hüküm O'nun özelliklerindendir.»
Bu babta geçen
ve Resul-i Ekrem'in uyuyup horladıktan sonra kalkıp abdest almaksızın namaz
kıldığını beyan eden ilk üç hadisten çıkan hüküm Peygamber'in bir özelliğine
ait olduğu cihetle bunun hakkında bir şey söylemeye gerek görmüyorum. Hz. Ali'den
rivayet olunan (477 nolu) hadis'e gelince, bu hadiste geçen kelimelerden :
Ayn: Göz
manasınadır. Burada uyanıklık halinden kinayedir. Vika': Kırba, kese ve
benzerinin ağzını bağlamak işinde kullanılan bağdır.
Seh: Kalça
anlamındadır. Burada mak'ad anlamı kasdedilmiştir. Hadisin ilk cümlesi
"Uyanıklık mak'adın bağıdır.,. şeklinde terceme edildi. Yani kırba'nın
ağzına bağlanan bağ nasıl kırbanın içindeki maddenin dışarıya çıkmasına
engeloluyor ise uyanıklık hali de mak'adden yelin istek dışı çıkmasına
engelolur. İnsan uyanık olduğu sürece mak'adı bir bağ ile bağlanmış gibidir.
Ondan bir şey çıkmaz. Şayet çıkarsa sahibi duyar. Kişi uyuyunca bu bağ çözüıür.
Ve bunun içindir ki uyku abdesti bozar. Çünkü uyku halinde mak'adden bir şeyin
çıkması muhtemeldir.
Uykunun her
türü, az olsun çok olsun abdesti bozar diyenler bu hadisi delil göstermiş ise
de red edilmiştir. Çünkü İbn-i Ebi Hatim Ebu Zur'a'dan EI-İlel ve EI-MerasiI
kitaplarında İbn-i Aiz'in Ali'den olan rivayetinin mürsel olduğunu
nakletmiştir. El-Ayni de: Bu hadis iki yönden malul'dur. Birinci yön munkati'
olmasıdır. İkinci yön senedindeki ravi Bakiyye'nin El-Vadin'den rivayetinin
sıhhati hakkında bazı itirazların olmasıdır. Hadisin sıhhati kabul edildiği
takdirde de diğer hadislere ters düşmemesi için bu hadis mak'adı iyice yere
yerleşmemiş olarak ve iyice uyuyan kimse hakkındadır, diye yorumlanır,
demiştir.
Hattabi: Bu
hadis uykunun bizatihi abdesti bozmadığı ve mak'adden bir şeyin çıkmasına
vesile olması dolayısıyla uyku ile abdestin bozulduğunu teyid eder, demiştir.
Hadis Resul-i
Ekrem'in, ümmetine, muhtaç oldukları dini hususları, hatta utanılan incelikleri
bile öğrettiğine ve uykunun abdesti bozduğuna delalet eder.
Bu hadisi Ebu Davud,
Ahmed, Darekutni, Beyhaki ve Taberani de rivayet etmişlerdir.
478 nolu
hadiste uyku, küçük abdest ve büyük abdest bozmak ile beraber zikredildiğinden
dolayı uykunun gaita ve idrar gibi abdesti bozduğuna delalet eder. Ayrıca
yolculuk halinde, kişinin üç güne kadar mest üzerine mesh edebileceğine ve mest
giymiş olan bir kimsenin cunüp olması halinde mestini çıkarıp ayaklarını boy
abdesti meyanında yıkamasının gereğine delalet eder.
Nevevi diyor
ki: Delilik, baygınlık, içki veya başka şeyden dolayı sarhoşluk nedeniyle aklın
gitmesi alimlerin ittifakı ile abdesti bozar. Uyuklamak abdesti bozmaz. Bunda
da ihtilaf yoktur. Uyumuş olmanın alameti uykunun aklı yenmesi, göz ve diğer
duyu organlarının durmasıdır. Uyuklamak ise akla galebe çalmaz, duyu organlarında
gevşeme olur. Uyuklamanın en bariz alameti, uyuklayanın,yanında yapılan
konuşmaları duymasıdır. Yapılan konuşmayı anlamaz ise de sadece ses duyması
kafidir. Bir kimse uyudu mu, uyukladı mı diye tereddüt ederse abdest alması
müstahab olur. Alimler: Uyumuş olmanın alametlerinden birisi kişinin rüya
görmesidir, demişlerdir.