72- HER NAMAZ İÇİN
ABDEST ALMAK VE BÜTÜN NAMAZLARI BİR ABDESTLE KILMAK
حَدَّثنَا
سُوَيْد بْن
سَعِيْد.
حَدَّثنَا شريك،
عَنْ عمرو بْن
عامر، عَنْ
أَنَس بْن مَالِك؛
قَالَ:
-
كَانَ رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
يتوضأ لكل
صلاة. وكنا
نحن نصلي
الصلوات كلها
بوضوء واحد.
Enes bin Malik
(r.a.j'dea rivayet edildiğine göre şöyle söylemiştir :
«Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve sellem), her (farz) namaz için abdest alırdı. Biz de
bütün (farz) namazları bir abdestle kılardık.»
Diğer tahric:
Buhari. Ebu Davud, Nesai, Tirmizi, Beyhaki ve Tahavi
AÇIKLAMA :
Bu hadisin
hasen-sahih,olduğunu Tirmizi belirtmiştir. EI-Menhel yazarı, hadisin açıklaması
ile ilgili olarak aşağıdaki malumatı vermiştir:
«Hadisteki
namaz'dan maksad farz namazıdır. Peygamber (s.a.v.)'in abdestli olsun olmasın
her farz namaz için abdesti tazelediği Tirmizi'nin rivayetinde belirtilmiştir.
Resulullah (s.a.v.) ekseriyetle abdest tazelerdi. Bazen de iki veya daha çok
farz namazı bir abdestIe kılardı. Nitekim 510 ve 511 nolu hadislerde bu durum
belirtilmiştir. Buhari'nin Süveyd bin Numan'dan rivayet ettiği hadiste (492.de)
belirtildiği gibi Hayber savaşına gidildiğinde Sahba: denilen mevkide
konaklanıp Resulullah (s.a.v.), ikindi namazını kıldırmış ve namazdan sonra
yemek yenmiştir. Akşam namazı vakti girince Resulullah (s.a.v.), abdest almadan
've (yemek yediğinden dolayı) ağzını çalkalayıp akşam namazını kıldırmıştır.
Bazıları:
Peygamber'in müstahab olmak üzere her farz namaz için abdest aldığı, sonra,
bunun vacib olduğunun sanılmasından endişelendiğinden dolayı bu adete
muhalefetle caizliğini beyan mahiyetinde bir kaç farz namazı bir abdestle
kılmış olması muhtemeldir, demişlerdir.
Diğer bir kısım
alimler de : Muhtemelen her farz namaz için abdest almak yalnız Peygamber için
vacip idi. Bilahare fetih günü Büreyde'nin (510 nolu) hadisiyle bu vücub
neshedilmiştir, demişlerdir. Bu takdirde nesih durumu Mekke fethinden daha önce
vuku bulmuştur. Çünkü yukarıda işaret edilen Süveyd bin Numan'ın hadisinde
anlatıldığı gibi Hayber seferinde Nebimiz bir abdestle ikindi ve akşam namazını
kılmıştır. Hayber seferi ise Mekke fethinden bir süre öncedir. Şöyle demek de
mümkündür: Enes'in verdiği haber kendisinin muttali olduğu duruma münhasırdır.
O'nun bilmediğı durum da olmuş olabilir.
Hadisin:
"Biz de bütün (farz) namazları bir abdestle kılardık.» parçasından murad,
bir günlük farz namazıardır. Sahabiler, bazen böyle yaparlardı. Ama devamlı
olarak böyle yaptıkları kasdedilmemiştir. Çünkü fazileti kazanmak üzere onların
her namaz için abdest aldıkları sabittir.
BİR ABDESTLE
BİRDEN FAZLA FARZ NAMAZIN KILINIP KILINMAYACAĞI HUSUSUNDA ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ
" Şii ve
Zahiriye mezhebierine mensub bir taife: Mukim olan kimselerin her farz namaz için
abdest alması gerekir. yolcular için bu mecburiyet yoktur, demişlerdir.
İbn-i Ömer, Ebu
Musa, Cabir bin Abdillah, Ubeyde Es-Selmani, Ebu'l-Aliye, Said bin Müseyyeb,
İbrahim, Hasan ve Amr bin Ubeyd gibi bazı alimler: Kişi mukim olsun, misafir
olsun, abdestli olsun olmasın her farz namaz için abdest almak
mecburiyetindedir, demişlerdir.
Nevevi.
Müslim'in şerhinde şöyle der: Ebu Ca'fer Et-Tahavi ve Ebu'l-Hasan bin Battal,
alimlerden bir taifenin: Abdestli olunsa bile kişinin her farz namaz için abdest
alması vaciptir, dediklerini ve delil olarak, abdest hakkındaki Maide suresinin
şu mealdeki ayetini gösterdiklerini nakletmişlerdir : "Ey Mu'minler! Namaza durmak istediğiniz
zaman yüzlerinizi ve dirseklerle beraber kollarınızı yıkayınız, başlarınızı meshedin
ve topuklarla beraber ayaklarınızı yıkayınız ... "
Nevevi.
sözlerine devamla: Ben, bu mezhebin sıhhatli olarak kimseden sabit olduğunu
sanmam. Söz konusu alimlerin her farz namaz için abdest tazeIemenin müstahab
olduğunu kasdetmiş olmalarını umarım. Bize İbrahim En-Nehai'nin bir abdestle
beşten fazla namaz kılmadığı rivayet edilmiştir.'
Hanefi. Şafii.
Maliki ve Hanbeli mezhebIerine mensub alimler ile hadis alimlerinin çoğu ve
diğer alimlerin görüşü şudur ki; Abdest bozulmadıkça yeniden abdest almak
zorunluluğu söz konusu değildir. Bunların elinde delil olarak sahih hadisler
mevcuttur. Örneğin; Buhari'de rivayet olunan Süveyd b. Numan'ın hadisi, Müslim
hariç Kütübi Sitte sahiplerinin rivayet ettiği Enes bin Malik'in hadisi, Buhari
hariç diğer Kütübi Sitte sahiplerinin rivayet ettikleri Büreyde'nin hadisi. ..
Bunların anlamını taşıyan diğer hadislerden bahsetmek gerekirse mesela; Arefe
ve Müzdelife'de iki farz namazı cem etmeye ait hadis, yolculuk halinde yine iki
farz namazın cem'ine ait hadis, Hendek günü kazaya kalan farz namazları cem
etmeye ait hadisler gösterilebilir.
Yukarıdaki
meali alınan abdeste ait ayete gelince, bundan maksad şudur: «Ey Mu'minler! Siz abdestsiz iken namaza
durmak istediğiniz zaman ... »
Darimi, ayetin
bu şekilde yorumlanmasına delil olarak şu hadisi göstermiştir:
"Abdestsizlik
halinden başka hiç bir şeyden dolayı abdest almak zorunluğu yoktur.»
Şafii de
görüştüğü alimlerin ayeti şöyle yorumladıklarını anlatmıştır: "Ey
Mu'minler! Uykudan kalkarak namaza durmak istediğiniz zaman ... »
Zemahşeri de.
şöyle der: Eğer sen desen ki, ayetin zahirine göre abdestsiz olsun olmasın
namaza durmak isteyen herkesin abdest alması gerekir. Bunun yorumu nasıldır?
Biz, şöyle cevaplarız: Ayetteki emrin vucub için olması muhtemeldir. Bu
takdirde ayetin muhatabları yalnız abdestsiz olanlardır. Eğer ayetteki emir
mendupluk için ise mesele açıktır. Yani, abdestli olsun, olmasın kişi namaza
durmak istediği zaman yeniden abdest almalıdır. Bu onun için daha sevaptır.
Tahavi de
demiştir ki: . Büreyde'nin hadisinde rivayet olunduğu gibi Peygamber'in her
farz namaz için abdest almasının sebebi, böyle yapması kendisine vacib olduğu
için değil, daha çok sevap kazanması için olabilir. Enes bin Malik'ten rivayet
olunan şu mealdeki hadis de bizim görüşümüzü te'yid eder. Şöyle ki; Amr bin
Amir'den rivayet edildiğine göre Enes bin Malik şöyle demiştir:
«Resulullah
(s.a.v.)'e abdest suyu getirildi ve kendisi abdest aldı. Ben Enes'e: Resulullah
(s.a.v.) her farz namaz için abdest alır mıydı? diye sorunca; evet, diye cevap
vHdi. Bunun üzerine, Ben O'na: Ya siz? diye sordum. Enes şöyle dedi: Biz birkaç
farz namazı bir abdestle kılardık.»
Burada
görüldüğü gibi Enes r.a.'in, Resul-i Ekrem'in fiilini bildiği ve buna uymayı
farz telakki etmediği meydandadır. Çünkü, eğer Resul-i Ekrem s.a.v.'in bu fiili
fazla fazilet kazanması maksadıyla olmayıp mecburiyet nedeniyle olmuş olsaydı
ne Enes'in, ne de başkasının O'na muhalefet etmeleri düşünülemez.