SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

TAHARE

<< 530 >>

DEVAM: 78- BEVLİN İSABET ETTİĞİ YERİN NASIL YIKANACAĞl

 

حَدَّثنَا مُحَمَّد بْن يَحْيَى. حَدَّثنَا مُحَمَّد بْن عَبْد اللَّه، عَنْ عُبَيْد اللَّه الهذليِّ؛ قَالَ مُحَمَّد بْن يَحْيَى، وَهُوَ عندنا ابْن أَبِي حميد. أَنَا أَبُو المليح الهذلي، عَنْ واثلة بْن الأسقع؛ قَالَ:  - جَاءَ أعرابي إِلَى الْنَّبِيّ صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ، فَقَالَ: اللهم ارحمني ومحمدا. ولا تشرك فِيْ رحمتك إيانا أحدا. فَقَالَ ((لَقَدْ حظرت واسعا، ويحك! أَوْ ويلك!)) قَالَ، فشج يبول. فقل أصحاب الْنَّبِيّ صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمْ: مه. فَقَالَ رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلمْ: ((دعوه)) ثُمَّ دعا بسجل مِنْ ماء فصب عليه.

 

فِيْ الْزَوَائِدِ: إسناد حديث واثلة بْن الأسقع ضَعِيْف لإتفاقهم عَلَى ضعف عَبْد اللَّه الهذليّ. قَالَ الحاكم: يروى عَنْ أَبِي المليح عجائب. وَقَالَ البخاريّ: منكر الحديث.

 

Vasile bin el-Eska' (r.a. )'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir A'rabi, Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelerek: Allah'ım! Bana ve Muhammed'e rahmet et ve bize olan rahmetinden hiç kimseyi ortak etme, dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem): «Sana yazıklar olsun. Veya veyl olsun. Sen, hakikaten çok geniş olan bir şeyi daralttın.» buyurdu.

 

 Ravi dedi ki, A'rabi, ayaklarını açıp işemeye başladı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem)'in ashabı (A'rabi'ye) hey dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem): «Onu bırakınız.» buyurdu. Sonra, su dolu bir kova isteyip, o bevlin üzerine döktü.

 

Not: Ravi Ubeydullah EI-Huzeli'nin zayıf olduğunda alimler ittifak ettikleri için Vasile bin EI-Eska'nın hadisine ait isnadın zayıf olduğu Zevaid'de bildiril miştir. El-Hakim: Anılan Ubyedullah'ın Ebü'I•Melih'ten acaip şeyler rivayet ettiğini söylemiş, Buhari de: Ubeydullah EI-Huzeli'nin hadisleri münkerdir, demiştir.

 

 

AÇIKLAMA: (528, 529 ve 530): Bu babta geçen Hz. Enes r.a.'in hadisini Buhari ve Müslim de, müteaddit senedIerle ve manayı değiştirmeyen, fakat lafız bakımından az farklı metinler halinde rivayet etmişlerdir. Ebu Hureyre (r.a.)'in hadisini de Buhari, Tirmizi, Nesai ve Ebu Davud. yine aynı manayı ifade eden ve lafız bakımından az farklı metinler halinde rivayette bulunmuşlardır.

 

Vasile bin El-Akra'ın hadisi ise Ahmed ve Taberani tarafından da rivayet edilmiştir. Ancak, notta belirtildiği gibi isnadı zayıftır: Bununla beraber, metin bakımından Ebu Hureyre'nin hadisine benzemekte ve benzer manayı ifade etmektedir.

 

A'rabi'nin yaptığı duayı kendi şahsına inhisar ettirmesini uygun görmeyen Resul-i eKrem (s.a.v.), Allah'ın geniş olan rahmet ve mağfiretini şahsına tahsis etmek isteğinin hayırhahlık prensibine aykırı oıduğunu nazik bir ifade lle belirtmek uzere : «Sen, pek geniş olan bır şeyi daraltmış oldun.» buyurmuştur.

 

A'rabi'nin mescidde işemesi hususuna gelince; EI-Menhel yazarı bu konuda şöyle der: 'A'rabi, yeni müslüman olduğu için mescidlerin pislikten korunmasının gerektiğini bilmiyordu, Nitekim Müslim'in Enes r.a.'den ve Müellifimizin Ebu Hureyre r.a.'den olan rivayetlerinde belirtildiği gibi Peygamber (s.a.v.) A'rabi'ye mescidlerin yapılış gayesini ve kirletilmemesinin gerekliliğini beyan buyurmuştur.'

 

A'rabi, su dökmeye başlayınca cemalatin bir kısmının yerlerinden sıçrayarak hızla ona doğru gitmeleri ve uyarıda bulunmaları, onu bu işten men etmek içindi. Ancak, yine hadislerde belirtildiği gibi Resul-i Ekrem s.a.v. cemaatı ona müdahale etmekten menederek: "Onu bıralun işini bitirsin'' buyurmuştur. EI-Menhel yazarı: 'Peygamber s.a.v.'in cemaatı müdahale etmekten men etmesinin sebebini şöyle açıklar: Çünkü cemaat bevletmesini yarıda kestirseydi, şu iki şeyden birisi olacaktı: Ya A'rabi bevlini yarıda kesecekti, bu takdirde bevlini hapsetmekten dolayı sağlık yönünden zarar görecekti. Yahut, A'rabi bevlini kesmiyecekti. Bu takdirde müdahale nedeniyle elbisesi ve bedeni necis olurdu, Necaset, mescidde yayılırdı, Mahzurlu olan bu iki şıkkı men etmek A'rabi'nin bevlini tamamlamasından daha önemlidir.' demiştir,

 

Hadiste anlatılan olaydan sonra Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in fiili sünnetinden yani işenen yere bir kova dolusu su döktürmesinden çıkarılan şer'i hükme gelince; EI-Menhel yazarı bu hususta şöyle der: 'Pislenen yerin toprağı gevşek olsun, sert olsun üzerine su dökmekle temizlenmiş olacağına bu hadisler delalet eder, Cumhur'un kavli budur Ebu Hanife: Necasetin rutubeti ulaşan yere kadar kazılıp, toprağı atılmadıkça, su dökmekle o yer temizlenmez, demiştir, Onun arkadaşları ise gevşek ve sert yerleri şer'i hüküm bakımından ayrı ayrı hükme bağlıyarak şöyle demişlerdir : Islak bir necaset, bir yere isabet ettiği zaman eğer o yerin toprağı gevşek ise, toprak altına iyice ininceye kadar üzerine su dökülür. Suyun kaç defa döküleceği önemli değildir. İşin dönüm noktası o yerin temizlendiğine d[Ür kuvvetli kanaata varmaktır. Suyun toprak altına inişi, pislenen elbise gibi bir şeyi sıkmak yerine geçer. Şayet pislenen yerin toprağı sert ise ve arazi meyilli ise pislenen yerin aşağı kısmında bir çukur kazılır ve yukardan aşağı doğru üç defa su akıtılır. Sonra çukur toprakla örtülür. Şayet sert olan arazi düzlük ise yıkanmaz. Çünkü yıkamak fayda vermez. Bu yerin kazılması ile yetinilir. Hanefi alimleri, Darekutni'nin İbn-i Mes'ud'dan rivayet ettiği şu mealdeki hadisi delil göstermişlerdir:

 

"Bir A'rabi gelip mescidde işedi. Resulullah (s.a.v.) o yerin kazılmasını emretti. Sonra bir kova suyu döktürdü.'' Fakat Darekutni, bu hadisteki ravilerden Sem'an'ın meçhul olduğunu Ebu Zur'a. onun hadislerinin münker olduğunu söylemişlerdir. Hanefi alimlerinin delillerinden birisi de Ebu Davud'un AbduIlah bin Ma'kil'den rivayet ettiği ve yine işenen toprağın kazılmasıyla oraya su dökülmesini emreden hadistir. fakat Ebu Davud, bu hadisin mürsel olduğunu ve İbn-i Ma'kil'in Peygamber (s.a.v.)'e ulaşmadığını bildirmiştir.

 

Bununla cumhür'un mezhebinin daha kuvvetli olduğu anlaşılır. İbn-i Dakiki'l-iyd'de Ebu Hureyre'nin hadisinde toprak nakli emredilmemiştir. Bunun zahirine göre su dökmek kafidir. Çünkü eğer yerin kazılması gerekseydi, onunla emredilecekti. Ve emredilmiş olsaydı hadiste zikredilecekti. Diğer taraftan yerin temizletilmesinde toprak nakli gerekli olsaydı bununla yetinilirdi. Çünkü artık o yere su dökme emri fazla bir teklif ve maksada yönelik bir menfaat olmaksızın bir eziyetten ibaret kalırdı. Süfyan bin Uyeyne'nin hadisinde de toprak nakli emredilmemiştir. Lakin, o hadisin sıhhati tartışma konusudur.

 

 

HADİSLERDEN ÇIKARILAN FIKIH HÜKÜMLERİ :

 

1. Mu'min yaptığı duayı şahsına inhisar ettirmemelidir.

 

2. Cahil kimse, alay etmek veya inatçılık maksadı olmaksızın. dine muhalif bir şey işlediği zaman, onu tatlılıkla uyarmak daha iyidir.

 

3. ReisIerinin huzurunda bulunan müslümanlar din'e muhalif bir hareketi gördükleri zaman reisIerinden izin istemeden o muhalif harekete müdahale edebilirler.

 

4. Büyük bir zararı defedebilmek için, nisbeten hafif olan zarar tercih edilmelidir.

 

5. İnsan bevli necistir. Nevevi: Sözü muteber olanların icmaı ile bu hüküm sabittir. Büyüğün, küçüğün farkı yoktur. Ancak henüz yemek yemeyen erkek çocuğun bevline su serpmek kafidir. Bu çocuğun bevlini yalnız Davud-i Zahiri temiz saymıştır, demiştir.

 

6. Mescidlere hürmet etmek ve pisliklerden temiz tutmak gerekir.

 

7. Pislenen yerin necasetini gidermek için, üzerine su dökmek kafidir. Oranın toprağını nakletmek şart değildir.

 

8. Hadisler pislenen böyle yerin kurumakla temizlenemiyeceğine ve ancak su ile temizlenebileceğine delalet eder.

 

9. Bulunan engel kalkınca din'e muhalif şeyleri gidermeye hız verilmelidir. Çünkü, A'rabi bevlini tamamlayınca Peygamber (s.a.v.), hemen oraya su dökülmesini emretti.

 

10. Hadisler, Resul-i Ekrem'in üstüm ahlak ve büyük merhamet sahibi olduğunu bir kez daha ifade eder.