DEVAM: 78- BEVLİN
İSABET ETTİĞİ YERİN NASIL YIKANACAĞl
حَدَّثنَا
مُحَمَّد بْن
يَحْيَى.
حَدَّثنَا
مُحَمَّد بْن
عَبْد
اللَّه، عَنْ
عُبَيْد اللَّه
الهذليِّ؛
قَالَ
مُحَمَّد بْن
يَحْيَى،
وَهُوَ عندنا ابْن
أَبِي حميد.
أَنَا أَبُو
المليح
الهذلي، عَنْ
واثلة بْن
الأسقع؛
قَالَ: - جَاءَ
أعرابي إِلَى
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ،
فَقَالَ: اللهم
ارحمني
ومحمدا. ولا
تشرك فِيْ
رحمتك إيانا أحدا.
فَقَالَ
((لَقَدْ حظرت
واسعا، ويحك!
أَوْ ويلك!))
قَالَ، فشج
يبول. فقل
أصحاب
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ:
مه. فَقَالَ
رَسُول اللَّه
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلمْ:
((دعوه)) ثُمَّ
دعا بسجل مِنْ
ماء فصب عليه.
فِيْ
الْزَوَائِدِ:
إسناد حديث
واثلة بْن الأسقع
ضَعِيْف
لإتفاقهم
عَلَى ضعف
عَبْد اللَّه
الهذليّ.
قَالَ الحاكم:
يروى عَنْ
أَبِي المليح
عجائب.
وَقَالَ
البخاريّ:
منكر الحديث.
Vasile bin
el-Eska' (r.a. )'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir A'rabi, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelerek: Allah'ım! Bana ve Muhammed'e rahmet et
ve bize olan rahmetinden hiç kimseyi ortak etme, dedi. Resulullah (Sallallahu
aleyhi ve sellem): «Sana yazıklar olsun. Veya veyl olsun. Sen, hakikaten çok
geniş olan bir şeyi daralttın.» buyurdu.
Ravi dedi ki, A'rabi, ayaklarını açıp işemeye
başladı. Nebi (Sallallahu aleyhi ve sellem)'in ashabı (A'rabi'ye) hey dediler.
Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem): «Onu bırakınız.»
buyurdu. Sonra, su dolu bir kova isteyip, o bevlin üzerine döktü.
Not: Ravi
Ubeydullah EI-Huzeli'nin zayıf olduğunda alimler ittifak ettikleri için Vasile
bin EI-Eska'nın hadisine ait isnadın zayıf olduğu Zevaid'de bildiril miştir.
El-Hakim: Anılan Ubyedullah'ın Ebü'I•Melih'ten acaip şeyler rivayet ettiğini
söylemiş, Buhari de: Ubeydullah EI-Huzeli'nin hadisleri münkerdir, demiştir.
AÇIKLAMA: (528, 529 ve 530): Bu babta geçen Hz. Enes r.a.'in hadisini Buhari
ve Müslim de, müteaddit senedIerle ve manayı değiştirmeyen, fakat lafız
bakımından az farklı metinler halinde rivayet etmişlerdir. Ebu Hureyre
(r.a.)'in hadisini de Buhari, Tirmizi, Nesai ve Ebu Davud. yine aynı manayı
ifade eden ve lafız bakımından az farklı metinler halinde rivayette
bulunmuşlardır.
Vasile bin
El-Akra'ın hadisi ise Ahmed ve Taberani tarafından da rivayet edilmiştir.
Ancak, notta belirtildiği gibi isnadı zayıftır: Bununla beraber, metin
bakımından Ebu Hureyre'nin hadisine benzemekte ve benzer manayı ifade
etmektedir.
A'rabi'nin
yaptığı duayı kendi şahsına inhisar ettirmesini uygun görmeyen Resul-i eKrem
(s.a.v.), Allah'ın geniş olan rahmet ve mağfiretini şahsına tahsis etmek
isteğinin hayırhahlık prensibine aykırı oıduğunu nazik bir ifade lle belirtmek
uzere : «Sen, pek geniş olan bır şeyi daraltmış oldun.» buyurmuştur.
A'rabi'nin
mescidde işemesi hususuna gelince; EI-Menhel yazarı bu konuda şöyle der:
'A'rabi, yeni müslüman olduğu için mescidlerin pislikten korunmasının
gerektiğini bilmiyordu, Nitekim Müslim'in Enes r.a.'den ve Müellifimizin Ebu
Hureyre r.a.'den olan rivayetlerinde belirtildiği gibi Peygamber (s.a.v.) A'rabi'ye
mescidlerin yapılış gayesini ve kirletilmemesinin gerekliliğini beyan
buyurmuştur.'
A'rabi, su
dökmeye başlayınca cemalatin bir kısmının yerlerinden sıçrayarak hızla ona
doğru gitmeleri ve uyarıda bulunmaları, onu bu işten men etmek içindi. Ancak, yine
hadislerde belirtildiği gibi Resul-i Ekrem s.a.v. cemaatı ona müdahale etmekten
menederek: "Onu bıralun işini bitirsin'' buyurmuştur. EI-Menhel yazarı:
'Peygamber s.a.v.'in cemaatı müdahale etmekten men etmesinin sebebini şöyle
açıklar: Çünkü cemaat bevletmesini yarıda kestirseydi, şu iki şeyden birisi
olacaktı: Ya A'rabi bevlini yarıda kesecekti, bu takdirde bevlini hapsetmekten
dolayı sağlık yönünden zarar görecekti. Yahut, A'rabi bevlini kesmiyecekti. Bu
takdirde müdahale nedeniyle elbisesi ve bedeni necis olurdu, Necaset, mescidde
yayılırdı, Mahzurlu olan bu iki şıkkı men etmek A'rabi'nin bevlini
tamamlamasından daha önemlidir.' demiştir,
Hadiste
anlatılan olaydan sonra Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in fiili sünnetinden yani işenen
yere bir kova dolusu su döktürmesinden çıkarılan şer'i hükme gelince; EI-Menhel
yazarı bu hususta şöyle der: 'Pislenen yerin toprağı gevşek olsun, sert olsun
üzerine su dökmekle temizlenmiş olacağına bu hadisler delalet eder, Cumhur'un
kavli budur Ebu Hanife: Necasetin rutubeti ulaşan yere kadar kazılıp, toprağı
atılmadıkça, su dökmekle o yer temizlenmez, demiştir, Onun arkadaşları ise
gevşek ve sert yerleri şer'i hüküm bakımından ayrı ayrı hükme bağlıyarak şöyle
demişlerdir : Islak bir necaset, bir yere isabet ettiği zaman eğer o yerin
toprağı gevşek ise, toprak altına iyice ininceye kadar üzerine su dökülür.
Suyun kaç defa döküleceği önemli değildir. İşin dönüm noktası o yerin
temizlendiğine d[Ür kuvvetli kanaata varmaktır. Suyun toprak altına inişi,
pislenen elbise gibi bir şeyi sıkmak yerine geçer. Şayet pislenen yerin toprağı
sert ise ve arazi meyilli ise pislenen yerin aşağı kısmında bir çukur kazılır
ve yukardan aşağı doğru üç defa su akıtılır. Sonra çukur toprakla örtülür.
Şayet sert olan arazi düzlük ise yıkanmaz. Çünkü yıkamak fayda vermez. Bu yerin
kazılması ile yetinilir. Hanefi alimleri, Darekutni'nin İbn-i Mes'ud'dan
rivayet ettiği şu mealdeki hadisi delil göstermişlerdir:
"Bir
A'rabi gelip mescidde işedi. Resulullah (s.a.v.) o yerin kazılmasını emretti.
Sonra bir kova suyu döktürdü.'' Fakat Darekutni, bu hadisteki ravilerden
Sem'an'ın meçhul olduğunu Ebu Zur'a. onun hadislerinin münker olduğunu
söylemişlerdir. Hanefi alimlerinin delillerinden birisi de Ebu Davud'un
AbduIlah bin Ma'kil'den rivayet ettiği ve yine işenen toprağın kazılmasıyla
oraya su dökülmesini emreden hadistir. fakat Ebu Davud, bu hadisin mürsel
olduğunu ve İbn-i Ma'kil'in Peygamber (s.a.v.)'e ulaşmadığını bildirmiştir.
Bununla
cumhür'un mezhebinin daha kuvvetli olduğu anlaşılır. İbn-i Dakiki'l-iyd'de Ebu
Hureyre'nin hadisinde toprak nakli emredilmemiştir. Bunun zahirine göre su
dökmek kafidir. Çünkü eğer yerin kazılması gerekseydi, onunla emredilecekti. Ve
emredilmiş olsaydı hadiste zikredilecekti. Diğer taraftan yerin
temizletilmesinde toprak nakli gerekli olsaydı bununla yetinilirdi. Çünkü artık
o yere su dökme emri fazla bir teklif ve maksada yönelik bir menfaat olmaksızın
bir eziyetten ibaret kalırdı. Süfyan bin Uyeyne'nin hadisinde de toprak nakli
emredilmemiştir. Lakin, o hadisin sıhhati tartışma konusudur.
HADİSLERDEN
ÇIKARILAN FIKIH HÜKÜMLERİ :
1. Mu'min
yaptığı duayı şahsına inhisar ettirmemelidir.
2. Cahil kimse,
alay etmek veya inatçılık maksadı olmaksızın. dine muhalif bir şey işlediği
zaman, onu tatlılıkla uyarmak daha iyidir.
3. ReisIerinin
huzurunda bulunan müslümanlar din'e muhalif bir hareketi gördükleri zaman
reisIerinden izin istemeden o muhalif harekete müdahale edebilirler.
4. Büyük bir
zararı defedebilmek için, nisbeten hafif olan zarar tercih edilmelidir.
5. İnsan bevli
necistir. Nevevi: Sözü muteber olanların icmaı ile bu hüküm sabittir. Büyüğün,
küçüğün farkı yoktur. Ancak henüz yemek yemeyen erkek çocuğun bevline su
serpmek kafidir. Bu çocuğun bevlini yalnız Davud-i Zahiri temiz saymıştır,
demiştir.
6. Mescidlere
hürmet etmek ve pisliklerden temiz tutmak gerekir.
7. Pislenen
yerin necasetini gidermek için, üzerine su dökmek kafidir. Oranın toprağını
nakletmek şart değildir.
8. Hadisler pislenen
böyle yerin kurumakla temizlenemiyeceğine ve ancak su ile temizlenebileceğine
delalet eder.
9. Bulunan
engel kalkınca din'e muhalif şeyleri gidermeye hız verilmelidir. Çünkü, A'rabi
bevlini tamamlayınca Peygamber (s.a.v.), hemen oraya su dökülmesini emretti.
10. Hadisler,
Resul-i Ekrem'in üstüm ahlak ve büyük merhamet sahibi olduğunu bir kez daha
ifade eder.