84- MESTLER ÜZERİNE
MESHETMEK HAKKINDA GELEN (HADİSLER)
حَدَّثنَا
عَلِيّ بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثنَا وَكِيْع،
عَنْ
الأَعْمَش،
عَنْ
إبراهيم، عَنْ
همام بْن
الحَارِث؛
قَالَ: - بال
جرير بْن
عَبْد اللَّه
ثُمَّ توضأ
ومسح عَلَى
خفيه؛ فقيل
لَهُ: أتفعل
هَذَا؟ قَالَ:
وما يمنعني؟
وقد رَأَيْت
رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
يفعله.
قَالَ
إبراهيم:
كَانَ يعجبهم
حديث جرير؛
لأن إسلامه
كَانَ بَعْد
نزول المائدة.
Hemmam bin
el-Haris (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Cerir bin
Abdillah (El-Beceli (r.a.), küçük abdestini bozduktan sonra abdest aldı ve
mestleri üzerine mesnetti. Bunun üzerine kendisine: Sen böyle mi yaparsın? diye
soruldu. Kendisi: Ben Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)'in bunu
yaptığını gördüğüm halde beni bunu yapmaktan alıkoyan nedir? dedi.
Ravi ibrahim
En-Nehai (dediki): Onlar (= Abdullah İbn-i Mes'ud'un arkadaşları) Cerir'in
hadisinden çok hoşlanırlardı. Çünkü Cerir'in İslam'a girişi Maide suresinin
(abdeste ait 6. ayetinin) inişinden sonra idi."
Diğer tahric
edenler: Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud Tahare
AÇIKLAMA :
Kütüb-i Sitte
sahiplerinin hepsi bu hadisi az bir lafız farkıyla ve aynı manayı ifade eder
mahiyette rivayet etmişlerdir. Buhari'nin rivayetinde Cerir (r.a.), abdest
alıp, mestler üzerine meshettikten sonra kalkıp namaz kılıyor, namazdan sonra
kendisine soru yöneltiliyor. Ebu Davud'un rivayetinde Cerir (r.a.) soruyu
cevaplandırdıktan sonra oradakiler: Peygamber s.a.v.'in mest üzerine meshetme
işi Maide suresinin (abdest'e ait 6. ayetinde) inişinden önce idi, dediler.
Cerir (r.a.): Ben, Maide suresinin (mezkur ayetinin) inişinden sonra müslüman
oldum, diye cevap verdi. Beyhaki'nin süneninde İbrahim bin Ethem'in: Mestler
üzerinde meshetme hakkında Cerir r.a.'in hadisinden daha güzel bir hadis
işitmedim, dediği rivayet edilmiştir. '.
Hadisin Manası:
Hadis, Resul-i Ekrem s.a.v.'in mest üzerine meshettiğini ve bunu bizzat
müşahede eden meşhur sahabi Cerir (r.a.)'in de aynı şeyi yaptığını ifade
ediyor. Hadis'in ravilerinden İbrahim En-Nehai (r.a.)'in belirtiğl gibi
AbduIlah İbn-i Mes'ud'un ashabı, Cerir'in hadisini çok güzel bularak
beğenmişlerdir. Sebebi ise; mest üzerine meshetmeyi caiz görmeyenler şöyle
iddia ederler: Resulullah s.a.v. ilk zamanlarda abdest alırken mest üzerine
mesh yapardı. Abdeste ait Maide suresinin, 6. ayeti inince ayette ayakların
yıkanması emredilmekle mest üzerine yapılagelen meshetme hükmü neshedilmiş
oldu. Cerir (r.a.)'in hadisi bu iddiayı kökünden çürütür. Çünkü Cerir (r.a.)'in
müslüman oluşu bu ayetin inişinden sonraki zamana rastlar. Çünkü abdest ayetl
Beni Mustalik savaşmda inmiştir. Bu savaş hicretin 4'üncü veya 5. yılı vuku'
bulmuş, Cerir (r.a.) ise hicretin 10. yılı ra.mazan ayında müslümanlığı kabul
etmiştir. Eğer bu ayetin nüzulünden önce Cerir (r.a.) müslüman olmuş olsaydı
söz konusu hadisinin bu ayetle mensuh olmasma ihtimal verilirdi. Bu zatın
müslümanlığı ayetin nüzulumdan sonraki zamana rastlayınca anılan hadisinin
mezkur ayetle mensuh olmayıp yürürlüğünün devamını bilmiş oluruz. Bu durumda
hadis, ayeti hususileştirir. Yani ayakları yıkamaya ait ayetin emri ayağında
mest bulunmayanlara mahsustur. Ayetle bu mananm kasdedilğini mezkur hadisler
açıklar.
Ebu Davud'un
rivayetinde Cerir r.a.'m: Ben, Maide suresinin nüzulundan sonra müslüman oldum,
mealindeki haberinden ve musannifimizin rivayetinde İbrahim (r.a.)'in: Çünkü
Cerir r.a.'in müslümanlığı kabulü Maide suresinin nüzulundan sonra idi.
şeklindeki sözünden maksat Maide suresinin tamamı olmayıp, suredeki abdest
ayetidir. Biz de tercemede parentez içi ifadeyle buna işaret ettik. Çünkü
sure'nin bazı ayetleri Cerir (r.a.)'in İslamiyeti kabulünden sonra nazil
olmuştur. Nitekim hicretin 10. yılı Ramazan ayında Cerir müslüman olmuş, o yıl
yapılan meşhur Veda haccında arefe günü; .... eBu gün şizin için dininizi
kemale erdirdim ... » ayeti inmiştir. (Maide: 3)
Mestler üzerine
meshetmeyi kabul etmeyenler, mesh hadisinin ravisi Cerir r.a. 'in, Hz. Ali r.a.
ile Hz. Muaviye ve taraftarları arasında cereyan eden olaylarda Hz. Ali
r.a.'den ayrıldığını iddia ederek, onu zayıflatmak istemişler ise de bu
tutarsızdır. Çünkü Cerir (r.a.} , Hz. Ali r.a.'den ayrılmamış olup, bazı
mazeretler sebebiyle bu olaylara katılmamıştır. Kaldı ki İmam ve Hafız olan
Muhammed bin İbrahim El-Vezir, Ehl-i Beyt'in büyük imamları ve etbalannın
rivayetleriyle sabit olduğu vechile, sahabiler arasında cereyan eden müessir
olaylar:'dan önce olsun sonra olsun sahabilerin rivayetinin makbul oldugu
hususunda icma' vardır. Mest hadislerinden kurtulmak için bu yüce sahabiye
kusur isnad etmek yersiz olup islam alimleri kat'iyyen böyle bir şeye iltifat
etmemişlerdir .. İbnü'l-Münzir, . İbnü'l-Mübarek'in şöyle soylediğini
nakletmiştir: 'Mestler üzerine meshetmenin caizliği hususunda sahabiler
arasında ihtilaf yoktur. Çünkü caizliği inkar ettiği rivayet olunanlardan başka
caizliği sabit gördüğü rivayeti de vardır.'
EI-Hafız da
EI-Fetih'te şöyle der: Hadis hafızlarından bir cemaat; mestler üzerine meshetmek
mütevatirdir demişlerdir: 'Hadisçilerden bir cemaat meshe ait ravileri
toplamışlar, sayılan sekseni bulmuştur.
İmam Ahmed:
'Mesh 'hakkında sahabilerden kırk tane merfu' hadis vardır, demiştir.
Ebul'l-Kasım
İbn-i Müneddeh, Tezkiresinde mesh hadisinin ravilerini ismen zikrederek seksen
sahabi'yi bulduğunu zikretmiştir. Tirmizi ve Beyhaki de sünenlerinde bu
sahabilerden, bir cemaati zikretmişlerdir.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- Mestler
üzerine meshetmek meşrudur.
2- Zamanına
göre şer'i şerif'e muhalif bir şeyi gören kimse susmamalı. Güzel yolla itiraz
etmelidir.
3- Yaptığının
doğruluğuna inanan kimse, bir itiraza maruz kaldığı zaman dayandığı delili
açıklamalıdır.
4- İtiraz eden
kişi, gösterilen delile vaki tenkitleri söyleyebilir.
5 - İtiraza maruz
kalan kişi, o tenkitleri cevaplamak suretiyle delilinin sıhhatını
göstermelidir.
6 - İhtiyaç
zamanında, tarihi delil göstermek caizdir. Nitekim Cerir r.a., müslümanlığı
kabul ettiği tarihi; mestler üzerine meshetme hükmünün devam ettiğine ve mensuh
olmadığına delil göstermiştir .