DEVAM: 84- MESTLER
ÜZERİNE MESHETMEK HAKKINDA GELEN (HADİSLER)
حَدَّثنَا
مُحَمَّد بْن
رمح. أَنَا
الليث بْن
سعد، عَنْ
يَحْيَى بْن
سَعِيْد،
عَنْ سعد بْن
إبراهيم،
عَنْ نافع بْن
جبير، عَنْ
عروة بْن المغيرة
بْن شعبة،
عَنْ
أَبِيْهِ
المغيرة بْن
شعبة، عَنْ
رَسُول
اللَّه صَلى
اللَّه عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ؛ -
أَنَّهُ خرج
لحاجته.
فاتبعه
المغيرة بإداوة
فيها ماء.
حَتَّى فرغ
مِنْ حاجته،
فتوضأ ومسح
عَلَى الخفين.
Muğtre bin Şu'be
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre:
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve sellem) abdestini bozmaya çıktı. Muğire de içinde su
bulunan bir matara ile Onu izledi. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem)
ihtiyacını giderdikten sonra (gelip) abdest aldı ve mestler üzerine
meshetti."
AÇIKLAMA :
Bu hadisi
Buhari, Müslim ve, Sünen sahipleri' uzun ve kısa metinler halinde rivayet
etmişlerdir.
Bazı lafızlarda
değişiklik varsa da hepsi Peygamber (s.a.v.)'in abdest aldığında mestler
üzerine meshettiğini bildirmektedirler.
Bu hadisde mestler
üzerine meshetmenin meşruluğuna delalet eder. İmamiye mezhebine mensub olanlar
ile hariciler ve Ebu Bekir bin Davud Ez-Zahiri. mestler üzerine meshetmenin
caiz olmadığını söylemişlerdir. Bunlarabdest almaya dair Maide suresinin 6.
ayetini delil göstererek; bu ayette ayakların yıkanması emredilmiştir, derler.
Ayrıca Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in abdest almayı öğrettiği şahsa: ''... Ve
ayağını yıka .'' buyurması ve mestler üzerine meshetmekten bahsetmemesine
dayanırlar. Bir de: 'Abdestte yıkanmayan topuklara azab olsun.' ile ayakları
yikadıktan sonra: 'Ayakların yıkanması olmaksızın, Allah namazı kabul etmez.'
mealIerindeki hadisleri mesned gösterirler ve meshe aİt hadislerin
abdestayetiyle mensuh olduğunu söylerler.
Alimlerin
cumhüru mestler üzerine meshetmenin caizliğine hükmetmişlerdir.
Hanefi
alimlerinden İbnü'l-Himan Fethu'l-Kadir'de: 'Meshe ait hadisler çoktur. Ebu
Hanife: Gün ışığı gibi apaçık delilleri bulduktan sonra mestler üzerine
meshetmeyi caiz gördüm. Bunu caiz görmiyenin küfre gitmesinden endişelenirim.
Çünkü bu hususta gelen eserler, tevatür haddini bulmuştur, demiştir. Ebu Yusuf
da; Meshe ait haber meşhur olduğu için bununla ayetin neshi caizdir, demiştir'
diye nakleder.
El-Ayni de :
Meshetmenin caizliğini hiç kimse inkar edemez. Ancak sapık bid'atçı inkar
edebilir, demiştir.
Hasan-i Basri
de: 'Ben, yetmiş sahabiyle görüştüm. Hepsi mestler üzerine meshetmeyi meşru
sayıyorlardı.' demiştir.
Şafiiler'den
Nevevi: İcma'ın oluşmasında sözü muteber olan bütün alimler hazarda ve seferde,
ihtiyaç olsun olmasın mestler üzerine meshetmenin caizliği husüsunda, icma'
etmişlerdir. Hatta. evinden çıkmayan kadın ve yürüyemeyen sakat kimse bile
meshedebilir. Yalnız, Şiiler ve Hariciler, meshin caizliğini inkar etmişler ki,
bunların muhalefeti muteber değildir.
Malik'in
mezhebi de meşhur rivayete göre cumhurun mezhebi gibidir.
Sayılamıyacak
kadar çok tabii bu hususu sahabilerden rivayet etmişlerdir.
Ali, Aişe,
İbn-i Abbas ve Ebu Hureyre (r.anhum)'un mestler üzerine meshetmeyi kabul
etmediklerine dair yapılan isnad sabit değildir. Hz. Ali (r.a.)'e «Kitab.
mestleri geçti.» şeklinde izafe edilen eser muttasıl bir isnad ile rivayet
edilmemiştir. Hz. Aişe (r.anha)'nın: Mestler üzerine meshetme hükmü Ali bilir,
diyerek mes'eleyi Hz. Ali'ye havale ettiği sabittir. İbn-i Abbas ise, abdest
ayetinin inişinden sonra Peygamber (s.a.v.)'in meshetmesi sabit olmadığı zaman
bundan kerahat ettiği, bilahare Peygamber (s.a.v.)'in meshettiği sabit olunca
buna rücu' ettiği sabittir. Ahmed bin Hanbel; Meshin inkarı hakkındaki Ebu
Hureyre'nin hadisi sahih olmayıp batıldır, demiştir.
Menhel yazarı
yukarıda verilen bilgiyi naklettikten sonra şöyle der: «Yukarıda işaret edilen
abdest ayetine ve hadislere dayanarak meshin caiz olmadığını söyliyenlerin sözü
reddedilmiştir. Şöyle ki; Ayetin hadisleri nesh ettiğine dair sözleri
tutarsızdır. Çünkü Ayet Müreysi savaşında nazil olmuş, halbuki Muğire'nin bu
hadiste anlattığı olay, Müreysi' savaşından sonra vuku bulan Tebuk savaşında
meydana gelmiştir. Cerir (r.a.)'in (543 nolu) hadisi, Peygamber (s.a.v.)'in bu
ayetin inişinden sonra meshettiğini ispata kafidir.