DEVAM: 90- TEYEMMÜM
SEBEBİ (HAKKINDA) GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْن أَبِي
شَيْبَةَ.
حَدَّثنَا
أَبُو أسامة،
عَنْ هشام بْن
عروة، عَنْ
أَبِيْهِ،
عَنْ
عَائِشَة؛
أَنَّها استعارت
مِنْ أسماء
قلادة. فهلكت.
-
فأرسل
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
أناسا فِيْ
طلبها.
فأركتهم الصلاة.
فصلوا بغير
وضوء. فلما
أتو
الْنَّبِيّ صَلى
اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
شكوا ذلك إليه.
فنزلت آية
التيمم.
فَقَالَ أسيد
بْن حضير:
جزاك اللَّه
خيرا. فوالله
مَا نزل بك
أمر قط إِلاَّ
جعل اللَّه لك
منه مخرجا،
وجعل
للمسلمين فيه
بركة.
Aişe (r.anha),
(kız kardeşi) Esma (r.anha)'dan emaneten bir gerdanlık almış idi. (Resul-i
Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber yapılan bir yolculuk esnasında)
bu gerdanlık kaybolmuş ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (Useyd bin Hudayr
(r.a.)'ın başkanlığında) bir kaç kişiyi gerdanlığı aramaya gönderdi. Gidenler,
namaz vakti olunca su bulamadıkları için abdestsiz olarak namazlarını
kılmışlardı. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına (dönüp) gelince
hallerini O'na arzettiler. Bunun üzerine teyemmüm (Maide 6) ayeti nazil oldu.
Useyd bin Hudayr {r.a.), Aişe (r.anha)'ya:
Allah seni
hayırla mükafatlandırsın. Vallahi senin başına ne gelmiş ise mutlaka Allah
senin için onda bir çıkar yol ihsan kılmış ve o işte müslümanlar için bir
bereket kılmıştır.
AÇIKLAMA (565, 566, 567, 568) :
568 nolu Hz.
Aişe (r.anha)'nın hadisini Buhari, Müslim, Ebu Davud, 'Nesai, Beyhaki ve Ahmed
uzun ve kısa metinler halinde müteaddit senedlerle rivayet etmişlerdir. Buhari
ve Müslim rivayetlerinde Hz, Aişe (r.anha) , gerdanlığın Beyda veya Zatü'l ceyş
denilen mevkide kaybolduğunu belirtmiştir. Hadiste söz konusu olan yolculuğun,
Beni Mustalik savaşına veya Zatü'r-Rika savaşına aİt olduğu hususunda ihtilaf
vardır. Muhammed bin Habib El-Ahvari: Aişe (r.anha)'nın gerdanlığı bir defa
Zatü'r-Rika savaşında, bir defa da Beni Mustalik savaşında olmak üzere iki defa
kaybolmuştur. Meşhur İfk hadisesi, Beni Mustalik savaşında vuku' bulmuş olduğu
için buradaki hadislerde anlatılan gerdanlık hadisesinin, ondan sonra vuku
bulmuş olması gerekir. Çünkü Müslim ve İbn-i Mace'nin buradaki rivayetinde
Ussyd bin El-Hudayr'ın Hz. Aişe (r.anha)'ya:
''Allah seni
hayırla mükafatlandırsın ... '' diyerek, övmesi ve gerdanlığın kaybolmasının
daha önce müslümanlar için bereket vesilesi olduğuna işaret vardır. Müslim'in
diğer bir rivayetinde Useyd bin Hudayr (r.anh) , Aişe (r.anha)'ya: ''Ey Ebu
Bekir'in hane halkı! Bu sizin ilk bereketiniz değildir.'' şeklindeki sözleri de
İfk' hadisesine bir işarettir. Taberani'nin rivayetinden de İfk hadisesinin,
teyemmümün. meşru' kılınmasından önce vuku' bulduğu anlaşılır. Çünkü orada Aişe
(r.anha):
''Benim
gerdanlığım hadisesi geçtikten ve müfteriler dedikodularını yaptıktan sonra
Peygamber (s.a.v.) ile beraber. başka bir savaşa çıktım. Yine gerdanlığım düştü
ve aranması için ordunun bekletilmesine sebep oldum. Şafak söktü. Ben de Ebu
Bekir (r.anh)'den bir hayli azar işittim. Bana:
"Her
yolculukta halkın başına bela oluyorsun. Halkın abdest almasi için su yok''
dedi. Bunun üzerine Allah teyemmüme ait ruhsatını indirdi. Ebu Bekir (r.anh) de
Bana: 'Senin böyle mübarek olduğunu bilmemişim' dedi. der.
Gerdanlık
aramaya giden sahabilerin su bulamayınca abdestsiz olarak. namaz kıldıklarına
dair parçanın izahını yaparken EI-Menhel yazarı şöyle der: Gerektiğinde
abdestsiz olarak namaz kılınanın vacipliğineı bu bölüm delalet eder. Çünkü bu
sahabiler. namazın onlara farz olduğuna itikad ederek namaz kılmışlar, Resul-i
Ekrem (s.a.v.)'de onların yaptıklarına karşı susmuştur. Eğer bu haliyle namaz
onlara farz olmamış olsaydı, Nebi (s.a.v.) onların itikad ettikleri namaz kılma
mecburiyetinin söz konusu olmadığını ve onların yaptıkları işin haksız olduğunu
kendilerine bıldırecekti.,
Şafii, Ahmed.
hadisçilerin cumhuru, Malik'in arkadaşlarının ekserisi bu görüştedirIer. Yani
şer'i taharet yapma imkanı bulunmadığı zaman abdestsiz olarak namaz kılmak
gerekir demişlerdir.
Ancak bilahare
bu namazın iadesinin vacib olup olmadığı hususunda bunlar arasında ihtilaf
vardır. Şafii ve arkadaşlarının çoğu, iadenin gerekliliğine hükmederek bu özür
nadirdir. İade etmek gereğini düşürmez, demişlerdir. Ahmed bin Hanbel'in meşhur
kavline göre bilahare iade gerekmez. El-Müzeni, Sahnun ve İbnü'i-Münzir de
böyle demişlerdir. Onların delili bu hadistir. Çünkü eğer kılınan namazın
iadesi vacib olsaydı, Resul-i Ekrem (s.a.v.), durumu onlara açıklayacaktı. Bu
gerekçe, Şafii ve. arkadaşlarınca reddedilmiştir. Böyle kılınan namazın ilk
fırsatta iadesi zorunlu değildir. Tehir edilebilir. Acele etme mecburiyeti
olmadığı için durumun beyanı da gecikebilir.
Ebu Hanife ve
Malik'ten yapılan meşhur rivayete göre abdest ve teyemmüm imkanı olmadığı zaman
namaz kılmak sahih değildir. Gerdanlığı aramaya gidenlerin kıldıkları namazın
yanlış olduğunu, belki Nebi (s.a.v.) bildirmiştir. Hadiste böyle bir şeyin
anlatılmaması, bu işin vuku' bulmamasını gerektirmez. Hal böyle olunca onların
namaz kılmaları içtihada dayalıdır. Müctehid hata yapabilir ... Bu alimlerin
Ebu Hanife. O'nun arkadaşları. Sevri ve Evzai; abdest ve teyemmüm imkanı
bulamayan kimsenin bilahare namazı kaza etmesi gerekir, demişlerdir. Medine
alimlerinin Malik'ten rivayetlerine göre kaza gerekmez.
Hadiste indiği
bildirilen teyemmüm ayeti El-Menhel yazarının dediğine göre Hicret'in 5. yılı
Beni Mustalik savaşında inmiştir. Bu ayetle Nisa ayetinin mi, Maide ayetinin mi
kasdedildiği hususunda ihtilaf vardır. Çünkü:
'' ... Eğer
hasta veya yolculukta iseniz veya ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara
dokunmuşsanız ve su bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm ediniz.
Yüzleriniz ve ellerinize sürün ... '" Nazm-ı celil'i, Nisa suresinin 43.
ve Maide suresinin 6. ayetinde geçmektedir.
Kurtubi:
'Hadiste indiği bildirilen ayet, Nisa suresindeki ayettir. Çünkü Maide
suresindeki ayete, abdest ayeti, ismi verilir. Nisa suresindeki ayette
abdestten bahsedilmez. Bu nedenle Nisa ayetinin teyemmüm ayeti olarak tahsisi
uygundur. demiştir. EI-Menhel yazarı: Hadisteki ayet ile Maide ayetinin
kasdedildiği daha açıktır. Buhari buna temayül etmiş, bu hadisi Maide suresinin
tefsirinde tahric etmiş ve bu görüşü, Amr bin El-Haris'in. Abdurrahman bin
El-Kasım'dan rivayet ettiği şu eserle te'yid etmiştir: Bu hadiste anlatılan
olay hakkında; Maide 6 Ayeti naziI
olmuştur.
Bu duruma göre
anılan ayetin nüzulünden önce de abdest almak vacibti. İbn-i Abdi'l-Berr: Namaz
farz olduğu andan itibaren Paygamber s.a.v.'in abdest alarak namaz kıldığı,
siyer ehlinin hepsince bilinmektedir. Ayette abdest alınış şekli anlatıldığı
halde ravinin buna teyemmüm ayeti demesi de sahabilerin bu ayetle teyemmüm
hükmünü öğrenmiş olduklarına ve abdest hükmünü daha önce bilmiş olduklarına
işaret vardır. Sahabiler, abdest almayı ayetin inişinden önce bilmelerine
rağmen abdest şeklinin ayet ile bildirilmesinin hikmeti, bunun farziyetinin
Kur'an-ı Kerim ile bilinmesidir.
565 nolu Ammar
bin Yasir (r.anh)'in hadisini Ebu Davud daha uzun metinle rivayet etmiş, Tahavi
de ona benzer bir metinle tahric etmiştir. Burada da Hz, Aişe (r.anha)'nın
gerdanlıgının düşmesinden, bulunması için beklenmesinden, Ebu Bekr (r.a.)'in
Aişe (r.anha)'ya öfkelendiğinden, bu olay dolayısıyla teyemmüm ayetinin
inmesinden ve Ebu Bekr (r.anh)'in bilahare Aişe (r.anha)'ya giderek; mübarek
olduğunu bildirmesinden bahsedilmektedir. Ayrıca yapılan teyemmümde omuzlara
kadar kollara toprak sürülmesinden bahsedilmektedir, 565 nolu sened ile rivayet
olunan Ammar bin Yasir (r.a.)'in hadisinde yine -sahabilerin Nebi (s.a.v.)'in
beraberinde omuzlarina kadar teyemmüm yaptıkları bildirilmektedir, Teyemmümün
yapılış tarzını, bunu takip eden 91 ve 92 nolu bablarda anlatacağımız zamam
Ammar (r.anh)'ın bu rivayetlerini ele alacağız.
567 nolu Ebu
Hureyre (r.a.)'in buradaki hadisi. Buhari ve Müslim'de daha uzun olarak Cabir
bin Abdullah (r.a.)'tan rivayet etmiştir. Oralardaki hadisin meali şöyledir:
Resul-i Ekrem
(s.a.v.) : ''Bend'en önce hiç kimseye verilmemiş olan beş şey bana verilmiştir:
Bir aylık mesafede (bulunan düşmanlarımın kalbine) korku (verilmek) ile yardım
edildim. Yer (yüzü) bana mescid ve taharet sebebi kılındı. Bu nedenle
ümmetimden olan herhangi bir adam, namaz vaktine erişti mi namazını hemen
kılıversin. Ganimetler bana helal edildi. Halbuki benden önce hiç kimseye helal
değildi. Bana şefaat stme yetkisi verildi. Her peygamber yalnız kendi kavmine
gönderiliyordu. Ben bütün insanlara gönderildim.''
Bu hadis de yer
yüzünün taharet sebebi kılınmış olduğunu, yani toprak ve benzeri maddelerle
lüzumu halinde teyemmüm yapılabiİeceğini ve toprağın da su gibi bir taharet
aracı olduğunu hükme bağlamıştır.