DEVAM: 111- SÜNNET
YERLERİ BİRBİRİNE KAVUŞTUĞU ZAMAN ĞUSLÜN GEREKLİLİĞİ HAKKINDA GELEN (HADİSLER)
BABI
حَدَّثنَا
مُحَمَّد بْن
بشار.
حَدَّثنَا عثمان
بْن عمر.
أَنْبَأَنَا
يونس، عَنْ
الزهري؛
قَالَ: قَالَ
سهل بْن سعد
الساعدي.
أَنْبَأَنَا
أَبِي بْن
كعب، قَالَ:
-
إنما كَانَتْ
رخصة فِيْ أول
الإسلام،
ثُمَّ أمرنا
بالغسل،
بَعْد.
Ubeyy bin Ka'b
(r.a.)'den; şöyle demiştir:
O hüküm (= su,
meniden dolayı gerekir hükmü) İslamiyetin ilk zamanlarına ait bir ruhsat idi.
Sonra, gusül etmekle emrolunduk.
Diğer tahric:
Beyhaki, Ahmed, Darimi, Ebu Davud ve Tirmizi
AÇIKLAMA :
Tirmizi'nin
lafzı şöyledir: ''Su, meni'den dolayı gerekir, hükmü İslamın başlangıcına
mahsus bir ruhsat idi. Sonra bu ruhsat yasaklandı.'' Ebu Davud'un rivayeti ise
şöyledir: ''Resulullah (s.a.v.), İslam'ın ilk zamanlarında elbiselerin azlığı
nedeniyle, su meni'den dolayı gerekir, hükmünü halk için bir ruhsat kılmıştı.
Sonra (meni gelmese bile, cima olunca) ğusletmeyi emretti. Ve o ruhsatı yasakladı.''
Tirmizi bu hadisin hasen-sahih olduğunu ve ilim ehlinin ekserisinin bununla
amel ettiğini söylemiştir. İbn-i Huzeyme ve İbn-i Hibban da, bunun sahih olup
hüccet olmaya elverişli olduğunu söylemişlerdir.
EI-Menhel
yazarı 'İksal babı'nda rivayet olunan bu hadisi açıklarken aşağıdaki ma'lumatı
veriyor:
''İslamiyetin
ilk zamanlarında müslümanların elbiseleri azdı. Sık sık ıslatılması, onun çabuk
çürümesine sebebiyet verirdi. Müslümanların çok ğusül yapmaları halinde onlara
zarar dokunabilirdi. Bu nedenle meni gelmeden yapılan her duhulün ğuslü icab
ettirmesi müslümanların için güçlük ve sıkıntı olabilirdi. Bu nedenle kolaylık
olsun diye müslümanlara bu ruhsat verildi. Sonra duhul ile ğuslün gerekliliği
hükmü kondu. Hulafa-i Raşidin, Sahabilerin cumhuru ile fıkıhçıların cumhuru,
meni gelmese bile mutlak duhul ile ğuslün gerekliliğine hükmetmişlerdir.
Nevevi, Müslim'in şerhinde: 'Bilki meni gelmese bile cima' ile ğuslün
gerekliliği üzerinde ümmetin tümü ictima etmiştir. Sahabilerden bir grup: Meni gelmedikçe
ğusül icab etmez demişse de bilahare bir kısmı bu fetvadan rücu' etmiş ve kalan
kısımdan sonra, meni gelmese bile, sırf cima' ile ğuslün gerekliliği üzerinde
icma' olmuştur. Cumhur, bu hususta varid olan bir çok hadisi delil
göstermişlerdir. Bunların bir kısmı bu babta geçen hadislerdir. (EI-Menhel
yazarı, Ebu Davud'un süneninde rivayet olunmayan ve Cumhurun delil gösterdiği
Buhari ve Müslim'deki bazı hadisleri de nakleder. Bunlardan birisi 610 nolu Ebu
Hureyre (r.a.)'in hadisidir. Cumhur, meni gelmedikçe ğusül gerekmez diyenlerin
gösterdikleri delillerin, Ubeyy bin Ka'b (r.a.)'ın bu babtaki hadisi
(kitabımızdaki 609 nolu hadisi kasdeder ve Tahavi'nin Yezid bin Ebi Habib'den
rivayet ettiği Rifaa (r.a.)'nın şu hadisiyle mensuh olduğunu söylemişlerdir:
Rifaa (r.a.)
şöyle demiştir: 'Ben, Ömer birı El-Hattab (r.a.)'ın yanında oturuyordum. Aniden
bir adam gelerek: Ya Emire'l-Mu'minin! Şu Zeyd bin Sabit, cünüblükten ğusül
hakkında kendi re'yi ile halka fetva veriyor, dedi. Bunun üzerine Halife: Bana
acele Zeyd'i getirin, dedi. Biraz sonra Zeyd geldi. Halife Zeyd (r.a.)'e:
- Nebi
(s.a.v.)'in mescidinde senin kendi re'yinle cünüblükten ğusül hakkında halk'a
fetva verdiğin haberi bana ulaştı, dedi. Zeyd (r.a.) O'na':
- Ya
Emire'l-Mu'minin! Vallahi ben kendi re'yimle fetva vermedim. Lakin amcalarımdan
bir şey işitmiştim. Onunla hükmettim, diye cevap verdi. Halife ona:
- Hangi
amcalarından? diye sordu. Zeyd: - Ubeyy bin Ka'b, Ebu Eyyub ve Rifaa bin Rafi
(r.a.)'den işittim, dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.), bana bakarak:
Bu genç ne
diyor? diye sordu. Ravi
Rifa'a bin
Rafi' dedi ki: Bu soru üzerine ben halife'ye: - Biz, Resulullah (s.a.v.),
zamanında hakikaten bunu yapardık. Sonra ğusletmezdik, dedim. Halife:
- Siz; şu
yaptığınızı Nebi (s.a.v.)'e sordunuz mu? dedi. Ben: Hayır, dedim. Halife:
- O halde
sahabileri bana toplayın, dedi. Bunun üzerine toplanan halk;
''Su, ancak
meni'den dolayı gerekir.'' hükmünde ittifak ettiler. Yalnız Ali ve Muaz bin
Cebel (r.anhuma) tarafından gelen bilgi böyle değildir. Onlar; Sünnet yeri
içeri girince ğusül gerekir, dediler. Bunun üzerine ravi: Ey Mu'minlerin Emiri!
Bu hususta Resulullah (s.a.v.)'in emrini muhterem zevcelerinden daha iyi bilen
hiç bir kimseyi bulamam, dedi. Bundan sonra Halife, Hz. Hafsa (r.anha)'ya haber
gönderip sordu. Hz; Hafsa (r.anha): Bu hususta bilgim yok diye cevab gönderdi.
Sonra Halife, Hz. Aişe (r.anha)'ya haber gönderdi.
Hz. Aişe
(r.anha): Sünnet yeri, sünnet yerini geçince ğusül vacib olmuş olur dedi. Bunun
üznine Halife hiddetlendi ve ''Vallahi bir kimsenin böyle yapıp ğusletmediği
haberini alırsam. o'nu cezalandırırım, dedi.'
Cumhurun delil
olarak gösterdikleri hadislerden birisi de yine Tahavi'nin Ubeydullah, bin
Adiyy bin El-Hiyar (r.a.)'dan rivayet ettiği hadistir ki. bu hadiste de
Rifaa'nın anlattığı olay zikredilmiştir.
Tahavi: 'İşte,
Halife Ömer (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in sahabilerinin huzurunda halkı
ğusletmeye zorlamış, sahabilerden hiç kimse bu hükme karşı çıkmamıştır' der.
HADİSTEN
ÇIKARILAN FIKIH HÜKÜMLERİ :
1- Meni gelmese
bile cima: ile ğusül vacibtir.
2- Ğuslün,
yalnız meni gelmesine tahsisi İslamiyetin ilk zamanlarına ait olup, sonradan
neshedilmiştir.
3- Şer'i
hükümlerin bir kısmı, diğer bir kısmı ile neshedilir.
4 - Hadis,
hadis ile neshedilir.