119- HAYIZLI KADIN
NAMAZ'I KAZA ETMEZ BABI
حَدَّثنَا
أَبُو بَكْرِ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ.
حَدَّثنَا
عَلِيّ بْن
مسهر، عَنْ
سعيد بْن
أَبِي عروبة،
عَنْ قتادة،
عَنْ معاذة
العدوية،
عَنْ
عَائِشَة؛
-
أَن امرأة
سألتها: أتقضي
الحائض
الصلاة؟ قالت
لَهَا
عَائِشَة:
أحرورية أنت؟
قَدْ كنا نحيض
عند
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
ثُمَّ نطهر.
ولم يأمرنا
بقضاء الصلاة.
Aişe (r.anha)'dnn
rivayet edildiğine göre; Bir kadın, kendisine :
Hayızlı kadın'ın
(hayızdan temizlendikten sonra hayız zamanında kılmadığı) namazı kaza etmesi
gerekir mi? diye sormuş, Aişe (r.anha):
Sen Haruriyye
misin? Biz Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanında hayız adetini
görürdük, sonra (temizlenince) ğuslederdik. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
namazı kaza etmemizi bize emretmezdi, diye cevap vermiştir.
Diğer tahric:
Buhari, Müslim, Nesai ve Ebu Davud ve Tirmizi.
AÇIKLAMA :
Tirmizi hadisin
hasen - sahih olduğunu bildirmiştir.
Aişe
(r.anha)'ya soru soran kadın'ın ismi burada bildirilmemiştir. Buhari'nin bir
rivayetinde kadının Muaze bint-i Abdillah El-Adeviyye olduğu belirtilmiştir.
Haruriye kelimesi, Kufe'ye iki MİL mesafedeki Harura köyüne nisbet edilen bir
kelimedir. Hariciler ilk olarak bu köyde toplandıkları için onlara Haruriye
ismi verilmiştir. Hariciler, dinde çok taassup ederek çirkin dalaletlere
sapmıştır. Sapıklıkları cümlesinden olarak hayız adetinde kılınmayan namazların
bilahare kaza edilmesinin gerekli olduğunu iddia ederler. Hadislere inanmazlar.
Aişe (r.anha) , bu kadın hayızda kılınmayan namazıarın kaza edilmesinin
gerekliliğini sorunca: Sen haruriyye'den misin? diye sormuştur. Kadın, başka
bir rivayete göre Hz. Aişe (r.anha)'ya şöyle sormuştur: Hayız gören kadın niçin
orucunu kaza eder de namazını kaza etmez. Şer'i hükmü inkar eder gibi soru
yöneltilmesinden şüphelenen Aişe (r.anha): Sen Haruriyye misin? diye taaesubunu
beyan buyurmuştur. Bir rivayete göre kadın: Hayır. Ben Haruriyye değilim.
Lakin, ben şer'i hükmü öğrenmek için sordum, demiştir.
Aişe (r.anha)
"Biz ... " demekle Nebi (s.a.v.)'in hanımlarını kasdetmiştir.
Hadis, hayız
adetini gören kadının temizlendikten sonra hayız günlerinde kılmadığı namazları
kılmakla mükellef olmadığına delalet eder. Bu hususta icma' vardır. Yalnız
Hariciler'den bir taife, namaz'ın kaza edilmesinin gerekli olduğunu
söylemiştir.
EI-Menhel
yazarı, Nevevi'nin Mühezzeb şerhinde şöyle deliğini nakletmiştir: 'Bizim
mezhebimiz ve: Selef ile halef alimlerinin cumhurunun mezhebine göre hayız
gören kadın namaz kılmakla mükellef olmadığı gibi abdest almak, tesbih veya
zikir yapmakla da mükellef değildir. Evzai, Malik, Sevri, Ebu Hanife ve
arkadaşları böyle hükmeden alimlerdendirler. Hasan-i Basri ve Ebu Ca'fer'den
rivayet edildiğine göre bu iki zat, hayızlı kadının abdest alıp tesbih ve zikir
etmelerini istemişlerdir. Onlar, bu isteyişleri müstahablık anlamına
yorumlamışlardır Tesbihin müstahablığı hususu için hiç bir mesned olmamakla
beraber mahzuru da yoktur. Fakat abdest alması, bizce ve cumhurca sahih
değildir. Bilakis kadın bu abdestle bir nevi ibadet maksadını güderse bununla
günaha girer.
Orucun kazası
gerekirken namazın kaza edilmemesinin hikmeti açıktır. Çünkü oruç, yılda bir
aydır. Fakat namaz yıl boyunca devam eder. Bunun kazasının vücubu güçlüğe ve
meşakkate yol açar. Bunun için kadın, namazın kazasından muaf tutulmuştur.