SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’S-SALAT

<< 671 >>

DEVAM: 2- SABAH NAMAZININ VAKTİ BABI

 

حدّثنا عَبْد الرحمن بْن إبراهيم الدمشقي. حدّثنا الوليد بْن مسلم. حدّثنا الاوزاعي. حدّثنا نهيك بْن يريم الاوزاعي. حدّثنا مغيث بْن سملى؛ قال:

 - صليت مع عَبْد الله بْن البية الصبح بغلس. فلما طعن عمر أسفر بِهَا عثمان.

 

Muğis bin Sümeyye (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:

 

Ben, Abdullah bin Ez-Zübeyr (r.a.) ile beraber sabah namazını alaca karanlıkta kıldım. Abdullah (r.a.) selam verince ( = biz namazdan çıkınca) ben (Abdullah) bin Ömer (r.a.)'e dönerek :

 

Bu namaz nedir? diye sordum, İbn-i Ömer (r.a.): (Tağlisle kılınan) bu namaz bizim Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber ve Ebu Bekir ile Ömer (r.a.) ile beraber kılageldiğlmiz namazımızdır. Ömer (r.a.) (tağlisle kıldırdığı sabah namazında) vurulunca, Osman (r.a.) sabah namazını isfarda kıldı, (ortalık aydınlanınca kıldı.) diye cevap verdi."

 

 

AÇIKLAMA :

 

Hadiste belirtildiğine göre Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) zamanında ve Ebu Bekir (Radiyallahu anh) ile Ömer (r.a.)'in hilafetleri devrinde sabah namazında tağlise devam ediliyormuş. Hz. Ömer (r.a.) henüz ortalık karanlık iken sabah namazını kıldırdığında şehid edilince, katilin karanlıktan faydalandığı nedeniyle halife Hz. Osman (r.a.) ortalık aydınlandıktan sonra sabah namazına durmayı tercih etmiş ve anılan maslahat nedeniyle sahabiler de Hz. Osman (r.a.)'e' muvafakat etmişlerdir. Çünkü güvenlik bakımından isfar, tağlisten daha iyi görülmüştür. Tahavi'nin rivayet ettiğine göre İbrahim En-Nehai: Sahabiler isfar üzerinde ittifak ettikleri kadar hiç bir şey üzerinde ittifak etmemişlerdir, demiştir.

 

Sindi: 'İbrahim, Osman (r.anhuma)'nın hilafeti vaktinde uygulanan isfarı kasdetmiştir. Halbuki belirtilen maslahat nedeniyle yapılan isfar uygulanması, tağlisin mensuhluğuna delalet etmez. Bilakis varlığını te'yid eder, demiştir.

 

Zevaid'de hadisinin isnadının zayıf olduğu bildirilmiştir. Sindi, Zevaid'den naklen bu bilgiyi verdiğine göre hadis Kütüb-i Sitte'den yalnız sünenimizde rivayet olunan Zevaid kısmındandır.