DEVAM: 5- İKİNDİ
NAMAZININ VAKTİ BABI
حدّثنا
أَبُو بكر بْن
أبي شيبة.
حدّثنا سفيان بْن
عيينة، عَنْ
الزهرى، عَنْ
عروة، عَنْ عَائِشَة؛
قالت:
-
صلى النَبِي
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم
العصر، والشمس
فِيْ حجرتي،
لم يظهرها
الفىء بَعْد.
Aişe (r.anha)'den
rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Güneş benim
hücrem içinde olup gölgesi henüz hücremin üstüne yükselmemiş iken Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize ikindi namazını kıldırdı.
Kütüb-i Sitte
sahiplerinin hepsi bu hadisi rivayet etmişler,
AÇIKLAMA :
Tirmizi: ''Bu
hadis hasen-sahihtir. Sahabi ve tabiilerden ilim ehlinin bir kısmı Aişe
(r.anha)'nın hadisini seçerek ikindi namazının erken kılınmasına ve tehirinin
mekruh olduğuna hükmetmişlerdir. Ömer, Abdullah İbn-i Mes'ud, Aişe ve Enes
(r.anhum) ile Abdullah, İbn-i Mübarek, Şafii, Ahmed ve İshak (r.anhum) böyle
demişlerdir.'' demiştir.
Aişe
(r.anha)'nın: "Güneş benim hücrem içinde ... '' sözünden maksadı Güneş
ışığı O'nun odasının zemininde iken ve güneş gölgesi O'nun odasının tabanının
tamamını kaplamamış iken ikindi namazına durulduğunu beyan etmektir. Keza:
(Güneş) gölgesi henüz hücremin üstüne yükselmemiş ... '' cümlesinden maksadı
güneş ışığının hücre tabanından doğu duvarına yükselmemiş olduğunu
belirtmektir. Hattabi: Bu cümledeki ''Zuhur''un manası Güneş ışığının
yükselmesidir, demiştir.
Nevevi: Aişe
(r.anha)'nın hücresi dardı. Duvarları kısaydı. Öyle ki duvarlarının yüksekliği,
hücrenin genişliğinden biraz fazlaydı. Duvarın gölgesi bir boyu kadar uzayınca
ikindi vakti girmiş olurdu. Ve Güneş ışığı, hücre tabanının sonlarına çekilmiş
olurdu. Bu esnada gölge henüz doğu cephesindeki duvara gelmemiş olurdu. Aişe
(r.anha)'nın bu hadisi, cisimlerin gölgesi bir misli uzadığı zaman ikindi
vaktinin girdiğine ve Peygamber (s.a.v.)'in ikindi namazını ilk vakitte
kıldırdığına delalet eder, demiştir.
El-Hafız,
EI-Fetih'te: İkindi namazının ilk vaktinde kılınmasının sünneti Nebeviyye'ye
uygunluğu bu hadisten anlaşılıyor. Aişe (r.anha)'nın ravisi Urve'nin görüşleri
budur. Urve, buna dayanarak ikindi namazını tehir eden Ömer bin Abdü'l-Aziz'i
uyarmıştır, der.
Tahavi: Bu
hadis ikindi namazının erken kılındığına delalet etmez. Çünkü hücre duvarının
alçak olması muhtemeldir. Bu takdirde Güneş ışığı, ancak batmaya yakın,
hücreden kalkmış olur ve dolayısıyla hadis ikindi namazının erken değil bilakis
tehirine delalet eder, demiştir. Fakat, hücre tabanı geniş olduğu takdirde
Tahavi'nin dediği şey düşünülebilir. Halbuki müşahade ve bir çok rivayetlerle
sabit olmuştur ki, Peygamber (s.a.v.)'in muhterem eşlerinin odaları (hücreleri)
geniş değillerdi. Dar olan bir odanın tabanında güneş ışığının bulunması, ancak
güneş yüksekte iken mümkün olabilir. Güneş, tam olarak eğildiği zaman, ışığı
dar olan hücrenin tabanından kalkar.
Şafii, bu
hadisi zikrettikten sonra: Bu hadis, ikindi namazının ilk vakitte kılındığına
dair rivayetlerin en açık olanlarındandır. Çünkü Peygamber (s.a.v.)'in
zevcelerinin hücreleri Medine'nin alçak bir semtinde idiler. Ve hücreler geniş
değildi. Bu nedenle ikindi'nin ilk vaktinde Güneş ışığının hücrelerden kalkması
sağlam görülmektedir.