6- İKİNDİ NAMAZINA
SIKICA DEVAM ETME BABI
حدّثنا أحمد
بْن عبدة.
حدّثنا حماد
بْن زَيْد،
عَنْ عاصم بْن
بهدلة، عَنْ
زر بْن حبيش،
عَنْ عَلَى
بْن أبي طالب؛
-
أَن رَسُول
اللَّه صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَم قال
يوم الخندق:
((ملأ اللَّه
بيوتهم وقبورهم
نارا، كَمَا
شغلونا عَنْ
الصلاة الوسطى)).
Ali bin Ebi Talib
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Hendek günü kafirler hakkında buyurdular ki:
«Onlar, bizi orta
namazdan alıkoydukları gibi Allah da onların evlerini ve kabirlerini ateşle
doldursun.»"
AÇIKLAMA :
Bu hadisi
Kütüb-i Sitte sahiplerinin hepsi az bir lafız farkıyla rivayet etmişlerdir.
Buhari ve Müsliın'in rivayetlerindeki hadisin sonunda; " ... Güneş
batıncaya kadar ... '' ifadesi de bulunur.
Bazı
rivayetlerde Hendek günü yerine Ahzab günü ifadesi bulunur. Meşhur Hendek
savaşına Ahzab savaşı da denildiği için ikisi aynı manayı ifade eder.
Buhari'nin
tercihine göre Hendek savaşı, hicretin 4. yılı Şevval ayında vuku bulmuştur. 5.
yılı vuku bulduğunu söyleyenler de vardır. Medine etrafında hendek kazıldığı
için ve savaş Hendek dolaylarında cereyan ettiği için savaşa bu isim
verilmiştir. Kureyş müşrikleri, Yahudiler ve onlardan yana çıkan düşman
taifeleri, müslümanlarla savaşmak üzere toplandıkları için Hizibler demek olan
Ahzab ismi de bu savaşa verilmiştir. Savaşa katılan müslümanların kuvveti 3000
kişi idi. Müşrikler 10.000 kişi idi. Savaş nedenleri, safhaları ve sonucunu
öğrenmek isteyenler Sİyer kitabIarına müracaat etsinler.
Hadisin
manasına gelince; ''Onlar, bizi orta namaz'dan alıkoyduklarl...'' parçasının
manası şudur: Kafirler orta namazı kılmamıza mani oldular. Çünkü onların
yüzünden hendek kazmakla meşgul olduk ve dolayısıyla orta namazı kılmadık veya
kılamadık.
Ebu Davud ve
Müslim'in rivayetinde orta namazın ikindi namazı olduğu belirtilmiştir.
Müslim'in, Aişe (r.anha)'nın azatlısı Ebu Yunus'tan rivayet ettiğine göre; Aişe
(r.anha), kendisi için bir mushaf yazmasını Ebu Yunus'a emretmiş ve:
"Namazlara ve orta namaz'a devam edin.'' (mealindeki Bakara suresinin
238.) ayetine ulaşıldığı zaman haberdar edilmesini istemiş. Ebu Yunus Mushaf'ı
yazarak, o ayete varınca Aişe (r.anha)'ya haber vermiş; Aişe (r.anha) da ona
ayeti şöyle yazmasını emretmiş: ''Namazlara, ve orta namaza (ikindi namazına)
devam ediniz .." Ve Resulullah (s.a.v.)'den böyle işittiğini bildirmiş,
Ebu Yunus da böyle yazmıştır.
EI-Menhel yazarı
''Orta namaz babında rivayet olunan Ali (r.a.)'in hadisini açıklarken şöyle
der:
''Hadis, orta
namazın ikindi namazı olduğunu söyleyenler için delildir. Ali, İbn-i Mes'ud,
Ebu Eyyub, İbn-i Abbas, Ebu Said-i Hudri, Ebu Hureyre, Ubeyde Ee-Selmani, Hasan-ı
Basri, İbrahim en-Nahai, Katade, Dahhak, EI-Kelbi, Mukatil, Ebu Hanife, Ahmed,
Davud, İbnü'l-Münzir (r.anhum) ve bir çok alim bu görüştedir. Tirmizi: Ashabtan
ve onlardan sonra gelenlerden alimlerin ekserisinin kavli budur, demiştir.
EI-Menhel yazarı bu arada mezkur alimlerin delillerini sırayla zikretmiş daha
sonra sözlerine devamla şöyle demiştir :
Ömer bin
EI-Hattab, Muaz bin Cebel, Cabir, bir rivayete göre İbn-i Abbas ile İbn-i Ömer
ve ashabtan sonra gelen alimlerden Ata', İkrime, Mücahid, Rabi' bin Enes, Malik
ve Şafii (r.anhum) orta namazın sabah namazı olduğunu söylemişlerdir.
EI-Menhel
yazarı, bu görüşteki alimlerin delillerini ve gösterdikleri gerekçeyi beyan
ettikten sonra şöyle der: Orta namazın sabah namazı olduğunu söyleyen alimlerin
gösterdikleri deliller, orta namazın ikindi namazı olduğunu söyleyen alimlerin
delillerine denk gelecek durumdan uzaktır. Orta namazın ikindi namazı olduğu,
merfu' ve sahih olan hadislerde açıkça bildirilmiştir.
Nevevi,
EI-Mühezzeb'in şerhinde: Sahih hadislerin gerektirdiği sonuç, orta namazın
ikindi namazı olduğudur. Muhtar olan da budur, demiştir.
Şafii
alimlerinden EI-Havi sahibi: ''Şafii orta namazın sabah namazı olduğunu
söylemiştir. Sahih hadisler de orta namazın ikindi namazı olduğunu tesbit etmiştir.
Şafii'nin mezhebi, sahih hadise uymaktır. O halde Şafii'nin mezhebi, orta
namazın ikindi namazı olmasıdır. Bazı arkadaşlarımızın sandıkları gibi orta
namaz meselesi hakkında Şafii'nin iki kavli yoktur, demiştir.
Zeyd bin Sabit,
Usame bin Zeyd, Ebu Said-i Hudri, Aişe, Abdullah bin Şeddad ve Ebu Hanife
(r.anhum)'dan yapılan bir rivayete göre orta namaz öğle namazıdır.
EI-Menhel
yazarı, bu görüşteki alimlerin delillerini de zikrettikten sonra, orta namazın
akşam namazı olduğunu söyleyenlerle, orta namazın yatsı namazı olduğunu
söyleyenlerin görüşlerini delilleriyle zikretmiştir. Daha sonra orta namazın
beş vakit namaz içinde gizli olduğunu söyleyenleri delilleriyle birlikte
zikretmiştir.''
Hadisin:
''Allah da evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun.'' bölümüne gelince; bu
parça, Buhari ve Müslim'in bazı rivayetlerinde: ''Allah karınlarını ve
kabirlerini ateşle doldursun.'' şeklinde geçer. Buna benzer değişik ifadeli
rivayetler de vardır. Parça, müşrikler için bir bedduadır. Mazi fi'liyle
gelişi, beddua'nın kabul edilmesinin kuvvetle umulduğuna alametlir.
Tıybi bölümü
şöyle yorumlamıştır: Yani Allah, müşrikleri dünya ve ahirette ateşle ta'zib
eylesin. Hem dünyada hem ahirette onlara azab versin.
Bazıları da,
beddua ile kasdedilen mana şudur: Allah, dünyada evlerini tahrib ettirmek,
mallarını talan ettirmek ve çoluk çocuklarını esir ettirmekle ta'zib eylesin.
Ölümlerinden sonra da kabirleri ateşle dolup taşsın. demişlerdir.
Diger bir kısım
alimler; müşrikler için istenen dünya ateşinden maksad ateş gibi. dayanılması
çok zor olan çeşitli belalara çarpılmalarıdır, demişlerdir.
Yukarıda
belirtilen yorumların hangisi olursa olsun Allah, Nebi (s.a.v.)'in bedduasını
kabul buyurarak müşrikleri Dünya'da çeşitli felaketlere uğratmıştır. Kafir
olarak ölmekle ebedi azaba da müstehak kılınmışlardır.
Hadiste
belirtildiği gibi Hendek savaşı yüzünden ikindi namazı kazaya bırakılmıştır.
Ahmed ve Nesai'nin rivayetlerine göre Ebu Said (r.a.) şöyle demiştir:
'Müşrikler, Peygamber (s.a.v.)'i öğle, ikindi ve akşam namazından alıkoydular.
Müslümanlar geceleyin bu namazları kılabildiler. Bu olay, korku halinde yaya
veya binek üzerinde yürürken namaz kılınabileceğine dair ilahi emir gelmeden
önce vuku bulmuştur.'
Tirmizi ve Nesai'nin
İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet ettiklerine göre; 'Müşrikler, Hendek günü
Peygamber (s.a.v.)'i dört vakit namazından alıkoymuşlar ve geceden, Allah'ın
dilediği bir süre geçtikten sonra bu namazlar kılınmıştır.' Fakat yatsı namazı
zamanı çıkmadığı için kazaya bırakılan namaz sayısı dört değil, üçtür.
Buhari ve
Müslim'in Ali ve Cabir'den rivayet ettiklerine göre Hendek günü yalnız ikindi
namazı kaçırılmıştır. Bunun için İbnü'l-Arabi. rivayetler arasında tercih
yolunu tutarak: Sahih olanı yalnız ikindi namazının kazaya bırakıldığına dair
Ali ve Cabir'in rivayetidir, demiştir.
Nevevi,
rivayetler arasını şöyle bulmuştur: Hendek vak'ası bir kaç gün devam etmiş,
bazı günlerde şu namaz, bazı günlerde bu namaz veya o namaz kazaya kalmıştır.
Nebi (s.a.v.)'in namazı kazaya bırakması muhtemelen kasten olmuştur. Henüz
korku namazı ayetleri inmediği için düşmanla meşguliyet, namazı bilerek kazaya
bırakmak için meşru bir özür sayılmış olur. Düşmanla meşguliyeti dolayısıyla
namazı unutmuş olması muhtemeldir. Müslim'in rivayetinde belirtildiği gibi Nebi
(s.a.v.) kazaya bıraktığı ikindi namazını akşam ile yatsı arasında kılmıştır.
Bugün ise,
savaş için vakit namazını kazaya bırakmak caiz değildir. Duruma göre korku
namazını kılmak mecburiyeti vardır.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- Kederler
diyarı olan Dünya hayatında kafirin müslümana eziyet edebilmesi mümkündür.
2-
Peygamberliğe noksanlık getirmeyen beşeri arızaların Peygamber'de husule
gelmesi mümkündür.
3- Zalim adama,
yaptığı zulme uygun bir cezaya çarptırılması için beddua etmek caizdir.
4- Orta namaz
ikindi namazıdır.
5- Peygamber
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve arkadaşları, düşmanla meşguliyetleri
dolayısıyla ikindi namazını kazaya bırakmışlardır. Çünkü korku namazı emri,
henüz gelmemişti.