DEVAM: 9- MESCİDLERİ
TEMİZ TUTMAK VE GÜZEL KOKULARLA GÜZELLEŞTİRMEK BABI
حَدَّثَنَا
رزق اللَّه
بْن موسى.
حَدَّثَنَا
يعقوب بْن
إسحاق
الحضرمي.
حَدَّثَنَا
زائدة بْن
قدامة، عَن
هشام بْن
عروة، عَن
أبيه، عَن
عائشة؛ قالت:
-
أمر رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ أن
تتخذ المساجد
في الدور وأن
تطهر وتطيب.
Aişe (r.anha)'den
rivayet edildiğine,göre şöyle demiştir :
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) mahallelerde mescidlerin (veya) evlerde namaz
yerlerinin ittihaz edilmesini ve temiz tutulup güzel koku sürülmesini
emretmiştir.»
AÇIKLAMA (757, 758 ve 759):
Müellifin ikİ
senedIe rivayet ettiği aynı ma'nadaki Aişe (r.anha)'nın hadisini Ebu Davud,
İbn-i Hibban, Ahmed ve Tirmizi de rivayet etmişlerdir.
Ebu Davud'un,
'Mahallelerde (veya) evlerde mescidlerin ittihazı babı'nda rivayet ettiği Aişe
(r.anha)'nın hadisini açıklayan el-Menhel, özetle şu bilgiyi vermiştir:
''Dur: 'Dar'ın
çoğuludur. Dar kelimesi bina, arsa ve mahalle anlamlarına gelir. Çünkü araplar,
bir kabilenin toplu halde bulunduğu mahalleye Dar adını verirler. Hadisteki Dur
kelimesi mahalleler anlamına yorumlandığında hadisteki 'Mesacid' kelimesi ile
meseidler anlamı kasdedilmiş olur. Bu takdirde cümlenin manası şöyle olur:
'Resulullah (s.a.v.) mahallelerde mescidleri yapmayı emretmiştir.'
Şayet 'Dur'
kelimesi: 'Evler' anlamına yorumlanırsa, Mesacid kelimesi ile namaz kılınan
yerler kasdedilmiş olur. Yani bu kelime 'Mescid'in çoğulu değil, secde ve namaz
yeri anlamını taşıyan 'Mesced'in çoğulu olmuş olur. Buna göre cümlenin manası
şudur: 'Restilullah (s.a.v.), evlerde namaz yerlerinin yapılmasını emretmiştir.
'
EI-Mirkat
sahibi: Birinci yorum tercihe şayandır. Tatbikat. da ona göredir. Nebi
(s.a.v.)'in her mahalle halkının kendileri için birer mescid yapmalarını
emretmesinin hikmeti, bir mahalle halkının başka mahalledeki mescide
gitmelerinin zorluğu veya imkansızlığı ve bu nedenle mescıdde namaz kılmanın ve
cemaatın faziletinden mahrum kalınmasıdır. Her mahalle halkının güçlük çekmeden
bu faziletleri kazanmaları için kendi mahallelerinde mescid yapmalarını
emretmiştir, demiştir.
Hattabi, ikinci
yorumu anlatmış, birinci şekilde yorum yapıldığını da söylemiştir.
Ayni de,
Hattabi gibi ikinci yorumu daha açık, görerek şöyle demiştir: 'Bir yer sahibi
tarafından vakfedilmedikçe ve halk orada cemaatla namaz kılmadıkça mescid
sayılmaz, diyen arkadaşlarımız için bu hadis bir delildir. Eğer yer sahibinin
mescid ismini vermesiyle iş tamamlanmış olsaydı, şahısların kendi evlerinden
mescid olarak ayırdıkları köşe veya oda, onlarıri mülkü olmaktan çıkmış
olacaktı. Şu halde bir yere mescid ismini vermek, o yerin mescid sayılması için
yeterli değildir. Bunun için Hidaye sahibi: Eğer kişi evinin içinden bir yeri
mescid edinerek halkın oraya girip namaz kılmalarına izin verirse, o yeri
satabilir ve ölümü halinde mirasçıların malı olur. Çünkü mescid, içine
girilmesine hiç kimsenin mani olamıyacağı bir yerdir. Kişinin, evinden mescid
olarak ayırdığı yer, onun mülkü ile çevrili olduğu için oraya kimseyi
sokmayabilir. O halde orası mescid hükmüne girmiş değildir, demiştir.
Mahallelerde
mescidlerin ve evlerde namazgahların yapılmasına ait verilen emir vueub için
değil, izin mahiyetindedir. Çünkü bundan gaye uzak mescidlere gitmek meşakkatinden
kurtulmalarıdır.
Nebi (s.a.v.)
mescidlerin temiz tutulmasını emretmekle mescidde bulunması münasib olmayan her
şeyden arınmasını, pis kokudan kirlerden korunmasını ve tertemiz muhafazasını
istemiştir. Bunun yanında mescidlere güzel kokuların sürülmesini emretmiştir.
Çünkü bu yerlerde namaz kılındığı için, camiler gibi hürmet edilmesi gerekir.
İbn-i Reslan:
'Mescidlere erkeklerin kullandıkları ve renk izi bırakmayan güzel koku türleri
sürülmelidir. Çünkü renk izi namaza duranların dikkatini çekebilir. Mescidlere
güzel koku sürülürken en iyisi cemaatın namaz kıldıkları ve secde ettikleri
yerlere Sürülmelidir, demiştir.
Güzel koku
sürmek diye terceme ettiğimiz "Tatyib' kelimesini, buhurla tütsülemek diye
yorumlamak caizdir. Bunun içindir ki İbn-i Hacer: Mescidi buhurla tütsülemenin
müstahablığı hadisten anlaşılır. Malik bunu mekruh görmekle muhalefet etmiştir.
Halbuki Ömer bin el- Hattab (r.a.) minber üzerinde oturduğu zaman Abdullah
(r.a.) mescidi buhurla tütsülerdi. Selefin bir kısmı, mescide za'feran ve güzel
koku sürülmesini müstahab saymışlardır. Nebi (s.a.v.)'in de bunu yaptığı
rivayet olunmuştur, der.
Şa'bi: Mescide
güzel koku sürmek sünnettir, demiştir. İbn-i Ebi Şeybe'nin tahric ettiğine göre
Abdullah İbn-i Zübeyr, Ka'be'yi yaptığı zaman duvarlarını misk ile sıvamıştır.
Hadis, evlerde
namazgahların ittihaz edilmesinin meşruluğuna delalet eder, Nebi (s.a.v.)'in,
ashabtan İtban bin Malik (r.a.)'in evinin bir köşeşini mescid olarak ittihaz
etmesini sağladığı sabittir.''