DEVAM: 14- NAMAZ'A YÜRÜ
(YEREK GİT) MEK BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
بشار.
حَدَّثَنَا مُحَمَّد
بْن جعفر.
حَدَّثَنَا
شعبة، عَن إبراهيم
الهجري، عَن
أبي الحوص،
عَن عَبْدُ
اللَّه؛
قَالَ:
-
من سره أن
يلقى اللَّه
غداً مسلماً،
فليحافظ على
هؤلاء
الصلوات
الخمس، حيث
ينادى بهن.
فإنهن من سنن
الهدى. وإن
اللَّه شرع
لنبيكم صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلِّمْ
سنن الهدى.
ولعمري. لو أن
كلكم صلى في
بيته، لتركتم سنة
نبيكم. ولو
تركتم سنة نبيكم
لضللتم. ولقد
رأيتنا وما
يتخلف عنها
إلا منافق،
معلوم النفاق.
ولقد رأيت
الرجل يهادى
بين الرجلين
حتى يدخل في
الصف. وما من
رجل يتطهر فيحسن
الطهور،
فيعمد إلى
المسجد فيصلي
فيه، فما يخطو
خطوة إلا رفع
اللَّه له بها
درجة، وحط عنه
بها خطيئة.
Abdullah (bin
Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Kim yarın
müslüman olarak Allah'a kavuşmaktan sevinirse şu beş vakit namazını ezan okunan
yerde muhafaza etsin. Çünkü bu namazlar hidayet sünnetlerindendir ve şüphesiz
Allah, Nebiiniz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e hüda (= hidayet) sünnetlerini
meşru kılmıştır. Andolsun ki, eğer her biriniz kendi evinde namaz kılmış
olsaydı siz Nebiiniz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sünnetini terketmiş
olurdunuz. Ve Nebiiniz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sünnetini terketmiş
olsaydınız, şüphesiz dalalete düşmüş olurdunuz. Vallahi ben, bizleri
(sahabileri) bilirim ki münafıklığı bilinen münafıklardan başka hiç kimse
cemaattan geri kalmazdı. Vallahi saf'a girinceye kadar iki kişi arasında
tutularak mescide getirileni bilirim. Hiç kimse yoktur ki tertemiz ve güzelce
abdestini alıp mescide gider, içinde namaz kılar da attığı her adımla Allah onu
bir derece yükseltmesin ve her adımla onun bir günahını affetmesin."
Diğer tahric:
Müslim, mesacid; Ebu Davud ve Nesai de İbn-i Mes'ud (r.a.)'dan mevkuf olarak
rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA:
''Şu beş vakit
namazları." parçasından maksad, beş vakit namazı, şartlarına, rükünlerine
ve adabına riayet ederek mescidlerde cemaatla eda etmektir.
Hadiste beş
vakit namazın, hidayet sünnetlerinden oldugu bildiriliyor. Sünnet, yol
demektir. Hidayet de hak ve doğru demektir. Hidayet sünneti demek, hidayetin ta
kendisi olan. yol demektir. Buna göre sünnetten maksad, farz ve vacibten sonra
yapılması istenilen ve fıkhi bir terim olan sünnet değildir.
İkinci ihtimal,
fıkhi terimdir. Yani farz ve vacibten sonra, yapılması istenen ibadetler çeşidi
anlamında kullanılmış oluyor. Fıkıh ve Usul-i Fıkıh'ta sünnetler ikiye
ayrılmıştır:
1- Sünen-i
Huda, 2- Sünen-i Zevaid.
Sünnet-i Huda:
Dini mükemmelleştirmek için devamlı olarak yapılması istenen sünnettir. Bu tür
sünneti özürsüz olarak, sürekli surette. terk etmek mekruhtur. Ve terk eden
kişi, kınanmış olur. Cemaata devam etmek, ezan, kamet ve benzeri ibadetler bu
tür sünnettendir.
Sünnet-i
Zevaid: Nebi (s.a.v.)'in adet üzere yaptığı fiillerdir. Nebi (s.a.v.)'in kalkıp
oturması, yiyip içmesi, uzanıp uyuması gibi durum ve davranışlarıdır. Bunları
tutmak güzeldir, sevabı vardır. Terketrnek ise mekruh değildir, kınanmayı
gerektirmez.
İbn-i Abidin
Durru'l-Muhtar haşiyesinde şöyle der: 'Meşru kılınan ibadetler, farz, vacib,
sünnet. ve nafile olmak üzere dört kısma ayrılır:
Yapılması
yapılmamasından evla, olup, bırakılması yasak olan ibadet kat'i bir delil ile
sabit olursa ona 'Farz' denir.
Şayet zanni bir
delil ile sabit olursa ona 'Vacib' denir.
Yapılması yapılmamasından
evla olan bir ibadetin terkedilmesi yasak kılınmamışsa bakılır: Eğer Nebi
(s.a.v.)'in ve ondan sonra Hulafa-i Raşidin'in devamlı surette yaptıkları
ibadetlerden ise ona Sünnet denir.
Devamlı
yapmamışlarsa ona Mendub ve Nafile denir.
Sünnet iki
çeşittir. Birisi Sünnet-i Huda'dır. Bunun terki mekruhluk ve isaeyi gerektirir.
Cemaat, ezan ve kamet bu tür sünnettendir. Diğeri Sünnet-i Zevaid'dir. Bunun
terki isae veya keraheti gerektirmez. Nebi (s.a.v.)'in giyim kuşamı, oturup
kalkması bu tür sünnetlerdendir. Nafile ve mendubun faili sevab kazanır. Terk
edeni kınanmaz Bazıları: Nafile Zevaid sünnetlerinden değer bakımından geridir,
demişlerdir.'
''Vallahi Ben
bizleri (sahabileri) bilirim... '' parçasının manası şudur: Vallahi ben
kendimin ve sahabilerin bütün namazıarı cemaatla kılageldiğimizi bilirim ve
münafıklıkları besbelli olan münafıklardan başka hiç kimse bu sürece cemaattan
geri kalmazdı.
Münafıklık,
küfrü gizlemek ve imanlı görünmektir. Münafık da küfrünü gizleyen ve mü'min
görünen kişidir.
''ValIahi saf'a
yerleştirilinceye kadar... '' parçasının manası da şudur: ValIahi zayıflığından
dolayı kendi başına mescide gelemeyecek durumda olan adamın; iki kişi
tarafından tutularak ve bunlara dayanmak suretiyle yürüyerek mescide geldiğini
ve böylece saf'a yerleştirildiğini bilirim,
Bu parça,
cemaatle namaz kılmanın önemine, cemaate gitmek uğrunda güçlüğe tahammül
etmenin gerekliliğine ve hasta ile benzerinin imkan nisbetinde cemaate
katılmasının müstahablığına delalet eder.
Hadisin: ''Eğer
her biriniz kendi evinizde ... '' parçasının manası şudur: Eğer sizler beş
vakit namazınızı evlerinizdeki namazgahlarda kılmış olsaydınız Nebiinizin
(s.a.v.) yolunu bırakmış olurdunuz. Çünkü 0, farz namazları umumi mescidde eda
ederdi ve bir özür olmadıkça evinde kılmazdı ve eğer Nebiiniz (s.a.v.)'in
sünnetini terketmiş olsaydınız dalalete düşerdiniz. Ebu Davud'un rivayetinde;
''dalalete düşerdiniz.'' cümlesi yerine: ''küfre gitmiş olurdunuz.'' cümlesi
bulunur.
Farz namazları
cemaatle kılmak, Farz-ı Ayn'dır, diyenler bu parçayı delil göstermişlerdir.
Lakin parça, namazın cemaatle kılınmasının Farz-ı Ayn olduğuna dalalet etmez.
Çünkü: '' ... dalalete düşerdiniz.'' veya '' ... küfre giderdiniz.'' ifadesi,
cemaat namazını terketmeye ait tehdid ve teşdid anlamına yorumlanmış olur.
Yahut cemaatle namaz kılmayı küçümseyerek ve hakir görerek terketmeye
yorumlanır.
Hattabi şöyle
yorum yapmıştır: Nebi (s.a.v.)'in sünnetini terketmiş olsaydınız, bu haliniz
İslami emirleri tedricen terk ede ede maazallah bir gün küfre gitmiş
olabilirdiniz.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- Beş vakit
namazın; şartlarına, rükünlerine ve adabına riayet etmek kaydıyla cemaatle
kılınmasına teşvik edilmiştir.
2- Beş vakit
namazın cemaatle ve mescidde kılınması, huda sünnetlerinden ve hidayet
yollarındandır.
3- Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in sünnetini terketmek çok tehlikelidir.
4- Cemaate
gitmemek, münafıkların karıdır.
5- Hasta
adam'ın, imkan bulduğunda başkasının yardımıyla da olsa cemaate gitmesi
arzulanır.
6- Adab, şart
ve rükünlerine riayet ederek abdest alıp mescide giden ve orada cemaatle namaz
kılan kimsenin, adım başına bir derecesi yükselir ve bir günahı bağışlanır.
MÜSLİM RİVAYETİ VE İZAH İÇİN BURAYA
TIKLAYIN