DEVAM: 1- NAMAZA
BAŞLAMAK BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة،
وعلي بْن
مُحَمَّد؛
قالا:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
فضيل، عَن
عمارة بْن
القعقاع، عَن أبي
زرعة، عَن أبي
هُرَيْرَة؛
قَالَ: - كان
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ إذا
كبر سكت بين
التكبير
والقراءة. قال
فقلت: بأبي
أنت وأمي.
أرأيت سكوتك
بين التكبير
والقراءة،
فأخبرني ما
تقول. قَالَ
((أقول: اللّهم
باعد بيني
وبين خطاياي
كما باعدت بين
المشرق
والمغرب.
اللّهم نقني
من خطاياي
كالثوب
الأبيض من
الدنس. اللّهم
اغسلني من خطاياي
بالماء
والثلج
والبرد)).
Ebu Hureyre
(r.a.) şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (namaza
başlarken) tekbir aldığı zaman, tekbir ile (açıktan) okuyuşu arasında sükut
ederdi. (Açıktan bir şey okumazdı).
Ebu Hureyre
(r.a.) demiştirki: Ben:
Babam annem Sana
feda olsun. Tekbir ile kıraat arasındaki sükutundan bana haber verir misin? Ne
dediğini bana söyle, dedim. O da :
'Allah'ım! Doğu
ile batıyı birbirinden uzaklaştırdığın gibi ben ile hatalarımı birbirinden
uzaklaştır. Allahım! Beyaz elbise kirden temizlendiği gibi beni hatalarımdan
temizle. Allah'ım! Su, kar ve dolu ile beni hatalarımdan yıka.' söylerim.»
buyurdu."
Diğer tahric:
Buhari, Müslim, Nesai, Ebu Davud ve Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA:
Peygamber
(s.a.v.)'in taharrüm tekbiri ile açıktan kıraatı arasındaki sükutundan Ebu
Hureyre (r.a.)'in maksadı Peygamber (s.a.v.)'in susması değil, gizli olarak ne
okuduğudur. Çünkü Ebu Hureyre (r.a.) Peygamber (s.a.v.)'in sükutunu sorarken
ikinci cümlede: « ... Ne dediğini bana söyle. demiştir. Şu halde Peygamber
(s.a.v.)'in gizli olarak bir şey okuduğunu, Ebu Hureyre (r.a.) seziyordu. Eğer
sükut, hakiki manasında kullanılmış olsaydı Peygamber (s.a.v.)'in ne dediğini
sorması düşünülemezdi.
Dua edilirken
söylenen: " ... Ben ile hatalarımı birbirinden uzaklaştır...'' parçasından
maksad; vuku bulmuş olan günahları silmek ve gelecekte vuku bulması muhtemel
vakalardan korumaktır. Bu uzaklaştırmanın mecazi olduğu malumdur.
''Şark (doğu)
ile ğarbı (batıyı) birbirinden uzaklaştırdığın gibi ... '' terkibindeki
teşbihten maksad; şarkile ğarb'ın birbirine yaklaşması ve kavuşması mümkün
olmadığı gibi, benim işlediğim günahlara veya bundan sonra işlemem muhtemel
olan günahlara yaklaşmam ve kavuşmamın imkansız kılınmasıdır.
Bundan sonraki
dua cümlesinde: ''Beyaz elbise kirden temizlendiği gibi...'' diye bir teşbih
(benzetme) vardır. Beyaz elbiseye benzetmenin hikmeti, beyazlığı nedeniyle
temizliğin onda daha açık bir şekilde görülebilmesidir.
Son dua
cümlesinde su, kar ve dolu ile yıkatılmak isteniyor. Manevi pislik olan
günahların bu maddelerle giderilemiyeceği bilinmektedir. Gaye, çeşitli kirler
bu maddelerle giderildiği gibi, çeşitli hataların kökünden giderilmesi için
ilahi mağfiretin çeşitlerinin istenmesidir.
Hattabi, bu dua
cümlesiyle ilgili olarak şöyle der: Hadiste su, kar ve dolunun kendileri
kasdedilmemiştir. Maksad, hataların kökünden silinmesi ve kişinin bunlardan
iyice temizlenmesidir. Kar ve dolu ellerin dokunmadığı ve hiç kullanılmamış
olan iki su çeşididir. Bunların zikredilmesi, temizlenmenin en iyi şekilde
olmasını pekiştirmek içindir.
Tıybi: Bu
cümlede sudan sonra kar ve dolunun zikredilmesinden maksad, ilahi afvdan sonra,
son derece sıcak olan cehennem hararetini söndürmek için son derece soğuk olan
kar ve doluya benzer rahmet ve mağfiret çeşitlerini dilemektir. Nitekim
araplar, bazen dua ederken: Allah; kabrini soğutsun, derler. Yani Allah ona
rahmet etsin ve ateş azabından korusun. Keza Müslim'in rivayetinde bu cümlede
'soğuk su' ifadesi kullanılmıştır. Hatalar, cehennem ateşi mevkiine konmuş,
çünkü Cehennem azabı ondan doğar. Hataların hararetinin söndürülmesi için soğuk
maddelerin kullanılması tercih edilmiştir denilebilir, demiştir.