DEVAM: 15- KİŞİNİN
RÜKU'YA GİTTİGİ VE RÜKU'DAN BAŞINI KALDIRDlĞI ZAMAN ELLERİNİ KALDIRMASI BABI
حَدَّثَنَا
حميد بْن
مسعدة.
حَدَّثَنَا
يزيد بْن
زريع.
حَدَّثَنَا
هشام، عَن
قتادة، عَن نصر
بن عاصم، عَن
مالك بْن
الحويرث؛ - أن
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ كان
إذا كبر رفع
يديه حتى يجعلهما
قريباً من
أذنيه. وإذا
ركع صنع مثل
ذلك. وإذا رفع
رأسه من
الركوع، صنع
مثل ذلك.
Malik bin
el-Huveyris (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (namaz için) iftitah tekbirini aldığı zaman
kulaklarının yakınına kadar ellerini kaldırırdı. Rüku'a gittiği zaman aynı şeyi
yapardı. Ve rüku'dan başını kaldırdığı zaman onun gibi yapardı."
Diğer tahric: Buhari,
Müslim, Ahmed ve Ebu Davud
AÇIKLAMA: Her iki hadiste Nebi (s.a.v.)'in namaza başlarken,
rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken ellerini kaldırdığına delalet ederler.
I- İftitah
tekbiri alındıgı zaman elleri kaldırmak cumhura göre müstahabtır. Davud-i
Zahiri, Evzai, İbn-i Huzeyme, Ahmed bin Seyyar ve Nisaburi namaz'a başlarken
elleri kaldırmanın vacib (farz) olduğunu söylemişler ise de her hangi bir delil
gösterememişlerdir, Ancak Nebi (s.a.v.)'in daima böyle yapması vacibliğe
delalet eder, denilebiliyor ise de Nebi (s.a.v.)'in bir şeye devam etmesinin o
şeyin vacibliğine delalet edip etmemesi ihtilaflı bir mes'eledir. Delalet
etmemesi daha kuvvetlidir.
II- Ellerin
nasıl kaldırılacağı hususunda ihtilaf vardır. EI-Menhel yazarı şöyle der:
Bazılarına göre eller kaldırılırken açık tutulacak ve el ayası kıbleye
yöneltilecektir. Delilleri de Taberani'nin İbn-i Ömer (r.a.)'den merfu' olarak
rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:
''Sizden birisi
namaz için iftitah tekbiri almak istediği zaman ellerini kaldırsın ve ellerinin
içini kıbleye yöneltsin. Çünkü Allah'ın azameti onun karşısındadır...'' Diğer
bir delil Tirmizi'nin Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki
hadistir:
''Resulullah
(s.a.v.) tekbir alırken parmaklarını açardı.''
Bazılarına göre
eller dik tutulacak, parmak uçları kıbleye doğru hafifçe eğilecektir.
Bir de şöyle
denmiştir: Eller açılarak içi göğe ve dışı yere doğru tutulacaktır.
Sahnun ise: Ellerin
ayası yere ve tersi semaya doğru tutulacaktır, demiştir. Gazali: de: Eller
kendi hali üzerine bırakılacak, parmakları birbirinden uzaklaştırmak veya
birbirine yapıştırmak için bir külfete girmeye hacet yoktur, demiştir.
Birinci hadiste
Nebi (s.a.v.)'in mübarek ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırdığı; ikinci
hadiste ise mübarek kulaklarının ya/una kadar kaldırdığı bildirilmiştir.
Bu husus
alimler arasında ihtilaf konusu olmuştur:
1- Malik,
Şafii, Ahmed ve İshak ellerin omuzların hizasına kadar kaldırılmasının müstahab
olduğuna hükmetmişlerdir. Delilleri de İbn-i Ömer (r.a.)'in mezkur hadisi ve
benzeri hadislerdir.
2- Hanefi
alimleri ve alimlerden bir cemaat ellerin kulakların hizasına kadar
kaldırılmasının müstehab olduğunu hükmetmişlerdir. Bunların delili ise; Malik
el-Huveyris (r.a.)'in hadisi ve benzeri hadislerdir.
Ellerin
omuzların hizasına kadar kaldırılmasına ait rivayetler ile kulakların hizasına
kadar kaldırılmasına ait hadislerin arasını bulmak üzere Şafii şöyle demiştir:
'Mebi (s.a.v.)
ellerini omuzlarının hizasına öyle bir şekilde kaldırıyordu ki parmaklarının
uçları kulaklarının üst kısmına, baş parmakları kulaklarının memelerine ve
ellerinin ayeları omuzlarına tekabul ediyordu.'
Şöyle de
denilebilir: Nebi (s.a.v.) gah böyle gah şöyle etmiştir. Nitekim İbn-i
Abdi'l-Berr: Nebi (s.a.v.)'in ellerini omuzları hizasına kadar kaldırdığı
rivayet edilmiş; kulaklarının hizasına kadar kaldırdığı da rivayet edilmiş ve
göğsünün hizasına kadar kaldırdığı da rivayet olunmuştur. Bütün bu rivayetler
meşhur ve mahfuzdur. Böyle de şöyle de yapılabileceğine delalet ederler,
demiştir.
III- Ellerin
tekbirle beraber mi yoksa önce mi kaldırılacağı hususunda da aIimler tarafından
farklı hükümler beyan edilmiştir:
1- Malik'in
meşhur kavIine, Şafii'lerin en sıhhatli kavline ve Ahmed b. Hanbel'e göre
ellerin kaldırılmasına ve tekbir getirilmesine beraber başlanacak ve bunlar
beraber bitirilecektir. Hanefi alimlerinden yapılan bir rivayette böyledir.
2- Hanefi
alimlerinin ekserisine göre önce eller kaldırılacak, sonra tekbire başlanırken
ellerin indirilmesine de başlanacak tekbir bitinceye kadar ellerin indirilmesi
de bitmiş olacaktır.
3- Ravi'ye göre
önce eller kaldırılacak ve eller kaldırılmış iken tekbir alınacak, tekbir
bittikten sonra eller indirilecektir. Alimler arasındaki bu ihtilaf en efdalin
yapılması yolundadır.
Sünnetin yerine
getirilmesi için mezkur şekillerin hangisi yapılsa olur. EI-Menhel'de
bildirildiğine göre Nebi (s.a.v.)'in anlatılan şekillerin hepsine göre yaptığı
yolunda sahih rivayetler vardır. Nebi (s.a.v.)'in ekseriyetle nasıl yaptığı da
kesin olarak bilinmemektedir. Alimler kendilerince kuvvetli görülen delillere
göre tercihlerini yapmışlardır.
EL KALDIRMANIN
HİKMETİ :
El-Menhel
yazarı, bu hususta şöyle der: ''Namaza başlarken elleri kaldırmanın hikmeti,
başladığı ibadetin kutsallığını ve yüceliğini ifade etmektir. Bazılarına göre
namaza başlayan kişi, ellerini kaldırmakla, dünyaya sırt çevirdiğine ve
bütünüyle namaz ile ilahi müracaata yöneldiğine işaret eder. 'Allahu ekber'
sözüyle davranışı arasında bir uyumluluğun bulunduğunu ilan etmektir. Bir kısım
aIimler de: Ellerin kaldırılması; tevazu, teslim' olmak ve ilahi azamete karşı
eğilmek işaretidir, demişlerdir.
Hüccetü'llah
el-Baliğa'da da : 'EIlerin kaldırılmasındaki sır şudur: Ellerin kaldırılması
fiili bir ta'zjmdir. Namaza ve ilahi müracaat haline girmeye ters düşen
meşguliyetleri terketmek için nefsi uyarır. Bu uyarıyı yapmak için meşru
kılınmıştır,' denilmiştir.
El-Baci de: Namazda
bir halden diğer bir hale intikal etmek için bir vücut hareketi bulunur Namaza
başlama halinde ve namaz'dan çıkma halinde bir vücut hareketi bulunmadığından
dolayı, namaza başlarken ellerin kaldırılması ve namazdan çıkarken, başın
döndürülmesi hareketi meşru kılınmıştır, der.
RÜKU'YA
GİDERKEN VE ONDAN KALKARKEN EL KALDIRILMASI HÜKMÜ:
Mezkur iki
hadiste; Nebi (s.a.v.)'in rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken ellerin
kaldırdığı bildirilmiştir. Bu hususta da alimler ihtilaf etmişlerdir: EI-Menhel
yazarı, 'Elleri kaldırma babı'nda şöyle der:
1- Şafii, Ahmed
bin, HanbeI, ishak, Hasan-i Basri, ibn-i Sirin, Ata, Tavus, Mücahid, el-Kasım,
Mekhul, Evzai ve bunlardan başka bazı tabii alimler, rüku'ya giderken ve
rüku'dan kalkarken elleri n kaldırılmasının müstehablığına hükmetmişlerdir.
Delilleri ise mezkur hadisler (858 ve 859 nolu) ve benzeri hadislerdir.
Sahabilerden
Ebu Bekir, Ömer, Ali, İbn-i Ömer, İbn-i Abbas, Enes, ibn-i Zübeyr, Ebu Hureyre,
Ebu Musa el-Eş'ari ve sahabilerin çoğu (r.a.)'un kavli budur.
2- Ebu Hanife,
onun arkadaşları ve Kufe halkından bir cemaat, rüku'ya giderken ve rüku'dan
kalkarken elleri n kaldırılmamasına hükmetmişlerdir. Sevri, İbn-i Ebi Leyla,
Nahai ve Şa'bi'nin kavli de budur.
Malik'ten
muhtelif rivayetler olmuştur. ibn-i Kasım'ınkendisinden rivayeti, bu alimlerin
kavline uygundur. Fakat İbn-i Veheb, Eşheb, Ebu Mus'ab ve başkalarının
rivayetlerine göre; İmam Malik, rüku'ya giderken ve ondan kalkarken ellerini
kaldırıyormuş.
İbn-i
Abdi'l-Hakem: İbn-i Kasım'dan başka, hiç bir kimse Malik'in rüku'ya giderken ve
ondan kalkarken ellerini kaldırmadığını rivayet etmemiştir. Bizim tuttuğumuz
hüküm, el kaldırmaktır. Çünkü İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisi bunu gerektiriyor.
İbn-i Veheb ve başkasının Malik'ten rivayet ettikleri hüküm de budur. Tirmizi
de Malik'den, el kaldırmaktan başka bir hüküm nakletmemiştir, demiştir.
Hattabi ve
ondan sonra da Kurtubi, Malik'in iki kavIinden sonuncusunun ve en sahihinin,
rüku'ya giderken ve ondan kalkarken el kaldırmak olduğunu nakletmişlerdir.
Yukarıdaki
ma'lumatı edindiğin zaman, bilmiş oluyorsun ki: Malik'ten sabit olan hüküm,
rüku'ya giderken ve ondan kalkarken ellerin kaldırılması hükmüdür.
Buhari 'Elleri
kaldırma cüz'ü'nde: 'Rüku'a giderken ve rüku'dan kalkarken el kaldırmayı
ondokuz sahabi rivayet etmiştir Beyhaki, el kaldırmayı rivayet eden otuza yakın
sahabinin adlarını zikrederek: 'Ben, el-Hakim'den işittim. Dedi ki: Cennetle
müjdelenmiş olan on sahabi ve onlardan başka büyük sahabiler, el kaldırmak
sünnetini rivayet etmek üzerinde ittifak etmişlerdir.' dedikten sonra:
'Cennetle müjdelenmiş olan on. sahabi ile ileri gelen diğer sahabilerden;
birbirinden uzak memleketlerde bulunmaIanna rağmen, söz konusu el kaldırmak
sünnetinden başka herhangi bir sünnet üzerinde ittifak ettiklerini bilmiyoruz'
demiştir, der,
EL KALDIRMANIN
DELİLLERİ:
Rüku'ya
giderken ve ondan kalkarken el kaldırmanın müstehab olmadığını söyleyen
alimlerin delilleri:
1- Ebu Davud,
Darekutni ve Tahavi'nin Bera' (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir:
Resulullah (s.a.v.) namaza başlarken ellerini kulaklarının yakınına kadar
kaldırırdı. Sonra bir daha kaldırmazdı.
Ebu Davud: Bu
hadis sahih değildir, demiştir. Bazı raviler 'Sonra bir daha kaldırmazdı.'
cümlesini zikretmemişlerdir.
EI-Menhel yazan
da şöyle der: ''Lakin Bera (r.a.)'ın
hadisi, el kaldırmamaya delalet etmez. Çünkü Buhari, Ahmed bin Hanbel Şafii,
İbn-i Uyeyne; İbn-i Zübeyr, Darimi ve başka imamlar, bu hadisi zayıf
görmüşlerdir. Ayrıca hadis hafızları 'Sonra birdaha kaldırmazdı.' diye tercerne
ettiğimiz: ثُمَّ لَا
يَعُودُ cümlesinin hadisten olmayıp
ravi Yezid bin Ebi Ziya'ın sözü olduğunda ve haberin müdreç olduğunda ittifak
etmişlerdir. Nitekim Şu'be, Sevri, Halid et-Tahhan, Züheyr ve başka hafızların
rivayetinde bu cümle yoktur.
El-Humeydi: Bu
ilaveyi Yezid yapmıştır. Yezid ilave yapar, demiştir.
El-Bezzar'da:
Bu ziyade sahih değildir. Darekutni , bu ilave olmaksızın hadisi Yezid bin Ebi
Ziyad Yoluyla el-Bera (r.a.)'dan rivayet etmiştir. Doğrusu da budur, demiştir.
Darekutni'nin
Ali bin Asım yoluyla Muhammed bin Ebi Leyla'dan O'nun da Yezid'in hayatta
olduğu söylendi. Bunun üzerine, Ona gittim. Kendisi bu hadisi bana rivayet
etti. Rivayetinde bu ilave yoktur. Bunun üzerine ben Ona: ibn-i Ebi Leyla'nın
bana haber verdiğine göre sen: ... demişsin, dedim. Yezid, bana: Ben bunu
hatırlayamayacağım, dedi. Ben tekrar Onu ziyaret ettim. Yine: Ben bunu
hatırlamıyorum, dedi.'
2- Ahmed,
Tirmizi ve Ebu Davud'un İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki
hadistir: İbn-i Mes'ud (r.a.): 'Ben size Resulullah (s.a.v.)'in kıldırışı gibi
namaz kıldıracağım, dedi ve namaz kıldırdı. Ellerini yalnız bir defa kaldırdı.'
Bu hadisin de
zayıf' olduğu Ahmed, Yahya bin Adem, İbnü'I-Mübarek, Ebu Hatim, İbn-i Hibban,
İbn-i Abdi'l-Berr ve el-Bezzar tarafından söylenmiştir.
3- Beyhaki'nin
el-Hilafiyat'da İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet. ettiği şu mealdeki hadistir:
'Nebi (s.a.v.) namaza başlarken ellerini kaldırırdı. sonra bir daha
kaldırmazdı.'
El-Hakim: Bu
hadis batıl ve mevdu'dur, demiştir.
Bu görüşteki
alimlerin delil olarak gösterdikleri diğer hadis ve eserler hakkında da söz
edilmiştir.
Bu alimlerin
bir kısmı el kaldırmanın müstehablığına delalet eden İbn-i Ömer (r.a.)'in (858
nolu) ve Malik bin el-Huveyris (r.a.)'in (859 nolu) hadisleri ile benzeri
hadislerin mensuh olduğunu söylemişlerdir. Fakat buna delalet eden her hangi
bir delil yoktur. Diğor taraftan Kütüb-i Sitte sahibIerinin ve başkalarının,
sahabilerden bir cemaattan rivayet ettikleri hadisler, el kaldırmanın
müstehablığına delalet ederler. Bu hadisler; Nebi (s.a.v.)'in el kaldırdığına
delalet ederler. Karşı grubun rivayet ettiği hadisler, Nebi (s.a.v.)'in el
kaldırmadığına delalet ederler. Bir işin olduğuna delalet eden delil, o işin
olmadığına delalet eden delile tercih edilir.
En-Neyi yazarı:
Sahabiler, Nebi (s.a.v.)'in vefatından sonra, el kaldırmanın meşruluğu üzerinde
ittifak etmişlerdir. Sahabiler Nebi (s.a.v.) zamanında bulunmayan bir şey
üzerinde ittifak etmezler. Kaldı ki Beyhaki'nin İbn-i Ömer (r.a.)'den olan
rivayetiyle sabit olmuştur ki; Nebi (s.a.v.), vefat edinceye kadar, namaza
başlarken, rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken ellerini kaldırıyormuş. Nebi
(s.a.v.)'in el kaldırmadığı sabit olduğu takdirde, el kaldırmamanın caizliğini
beyan etmek içindir, diye yorum yapılacaktır."
Tirmizi,
rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken el kaldırmanın meşruluğuna delalet eden
İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisini rivayet ederek, hadisin hasen - sahih olduğunu
söyledikten ve bu görüşteki bazı sahabiler ile tabiilerin ve onlardan sonra
gelenlerin isimlerini zikrettikten sonra, İbn, Mes'ud (r.a.)'ın: 'Ben size
Resülullah (s.a.v.)'in kıldırışı gibi namaz kıldırayım...'' mealindeki hadisini
nakletmiş ve onun hasen olduğunu söylemiştir. Tirmizi, daha sonra: Sahabilerden
ve tabiilerden, İbn-i Mes'ud (r.a.)'un hadisine uygun olarak hükmeden alimler
bir kişi değildir. Süfyan ve Kufe halkının kavli de budur, demiştir
El kaldırmak
sünnetinde erkekler ve kadınlar müşterektir. Arada bir fark bulunduğuna delalet
eden bir delil varid olmamıştır. Keza el kaldırma miktarı hususunda da bir şey
varid olmamıştır. Fakat bazı Hanefi alimlerine göre teharrüm tekbiri
alındığında erkek, ellerini kulaklarına kadar, kaldınr ise omuzlarına kadar
kaldıracaktır. Çünkü kadının örtünmesine daha uygun olanı budur.
El kaldırmak
bakımından imam, münferid ve me'mum arasında. keza farz ile nafile namaz
arasında bir fark yoktur.
İbn-i Ömer
(r.a.)'in hadisi iki secde arasında el kaldırılmayacağına delalet eder.
Cumhur'un mezhebi de budur.
İKİ HADİS (yani
858 ve 859'un) FIKIH YÖNÜ
1- Taharrüm
tekbiri alındığında elleri kaldırmak meşrudur.
2- Rüku'ya
giderken ve ondan kalkarken de elleri kaldırmak meşrudur.
3 - İki secde
arasında elleri kaldırmak meşru değildir.
EI-Menhel
yazarı, daha sonra konuyla ilgili, aşağıdaki bilgiyi vermiştir .
''Namaz kılan
kişinin; ellerini kaldırması mümkün olmadığı veya yalnız bir elini kaldırması
mümkün olduğu, yahut omuzlara kadar değil de biraz kaldırması mümkün olduğu
zaman kişi, mümkün olanı yapacaktır. Çünkü Buhari ve Müslim'in rivayet
ettikleri bir hadis'e göre; Nebi (s.a.v.) :
"Size bir
şey emrettiğim zaman, ondan, gücünüzün yettiğini yapınız,. buyurmuştur.
Eğer adam
ellerini kaldırdığı zaman, bir illet nedeniyle elleri omuzlarını geçiyorsa
ellerini kaldırmalıdır. Çünkü emredilmiş olan şeyi yapmış oluyor ve bu arada
iradesi dışında fazlasını yapmış oluyor.
El kaldırmayı
unutan kişi, henüz tekbiri tamamlamadan hatırlarsa, el kaldırmalıdır. Çünkü
henüz yeri bitmemiştir.
Nevevi derki:
'Arkadaşlarımız demişler ki : Adam'ın iki eli veya birisi bilekten kesik ise,
kollarını kaldırır.
Bağavi demiştir
ki: Adamın eli dirsekten kesilmiş ise, en sıhhatli kavle göre kollarını
kaldırır. İkinci kavle göre kollarını kaldırmaz. Çünkü elleri sağlam iken de
kollarını kaldırmaz. el-MütevelIi, kolları kaldırmaya hükmetmiştir.' demiştir.