SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 859 >>

DEVAM: 15- KİŞİNİN RÜKU'YA GİTTİGİ VE RÜKU'DAN BAŞINI KALDIRDlĞI ZAMAN ELLERİNİ KALDIRMASI BABI

 

حَدَّثَنَا حميد بْن مسعدة. حَدَّثَنَا يزيد بْن زريع. حَدَّثَنَا هشام، عَن قتادة، عَن نصر بن عاصم، عَن مالك بْن الحويرث؛  - أن رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ كان إذا كبر رفع يديه حتى يجعلهما قريباً من أذنيه. وإذا ركع صنع مثل ذلك. وإذا رفع رأسه من الركوع، صنع مثل ذلك.

 

Malik bin el-Huveyris (r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir :

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) (namaz için) iftitah tekbirini aldığı zaman kulaklarının yakınına kadar ellerini kaldırırdı. Rüku'a gittiği zaman aynı şeyi yapardı. Ve rüku'dan başını kaldırdığı zaman onun gibi yapardı."

 

 

Diğer tahric: Buhari, Müslim, Ahmed ve Ebu Davud

 

AÇIKLAMA: Her iki hadiste Nebi (s.a.v.)'in namaza başlarken, rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken ellerini kaldırdığına delalet ederler.

 

I- İftitah tekbiri alındıgı zaman elleri kaldırmak cumhura göre müstahabtır. Davud-i Zahiri, Evzai, İbn-i Huzeyme, Ahmed bin Seyyar ve Nisaburi namaz'a başlarken elleri kaldırmanın vacib (farz) olduğunu söylemişler ise de her hangi bir delil gösterememişlerdir, Ancak Nebi (s.a.v.)'in daima böyle yapması vacibliğe delalet eder, denilebiliyor ise de Nebi (s.a.v.)'in bir şeye devam etmesinin o şeyin vacibliğine delalet edip etmemesi ihtilaflı bir mes'eledir. Delalet etmemesi daha kuvvetlidir.

 

II- Ellerin nasıl kaldırılacağı hususunda ihtilaf vardır. EI-Menhel yazarı şöyle der: Bazılarına göre eller kaldırılırken açık tutulacak ve el ayası kıbleye yöneltilecektir. Delilleri de Taberani'nin İbn-i Ömer (r.a.)'den merfu' olarak rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:

 

''Sizden birisi namaz için iftitah tekbiri almak istediği zaman ellerini kaldırsın ve ellerinin içini kıbleye yöneltsin. Çünkü Allah'ın azameti onun karşısındadır...'' Diğer bir delil Tirmizi'nin Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:

 

''Resulullah (s.a.v.) tekbir alırken parmaklarını açardı.''

 

Bazılarına göre eller dik tutulacak, parmak uçları kıbleye doğru hafifçe eğilecektir.

 

Bir de şöyle denmiştir: Eller açılarak içi göğe ve dışı yere doğru tutulacaktır.

 

Sahnun ise: Ellerin ayası yere ve tersi semaya doğru tutulacaktır, demiştir. Gazali: de: Eller kendi hali üzerine bırakılacak, parmakları birbirinden uzaklaştırmak veya birbirine yapıştırmak için bir külfete girmeye hacet yoktur, demiştir.

 

Birinci hadiste Nebi (s.a.v.)'in mübarek ellerini omuzlarının hizasına kadar kaldırdığı; ikinci hadiste ise mübarek kulaklarının ya/una kadar kaldırdığı bildirilmiştir.

 

Bu husus alimler arasında ihtilaf konusu olmuştur:

 

1- Malik, Şafii, Ahmed ve İshak ellerin omuzların hizasına kadar kaldırılmasının müstahab olduğuna hükmetmişlerdir. Delilleri de İbn-i Ömer (r.a.)'in mezkur hadisi ve benzeri hadislerdir.

 

2- Hanefi alimleri ve alimlerden bir cemaat ellerin kulakların hizasına kadar kaldırılmasının müstehab olduğunu hükmetmişlerdir. Bunların delili ise; Malik el-Huveyris (r.a.)'in hadisi ve benzeri hadislerdir.

 

Ellerin omuzların hizasına kadar kaldırılmasına ait rivayetler ile kulakların hizasına kadar kaldırılmasına ait hadislerin arasını bulmak üzere Şafii şöyle demiştir:

 

'Mebi (s.a.v.) ellerini omuzlarının hizasına öyle bir şekilde kaldırıyordu ki parmaklarının uçları kulaklarının üst kısmına, baş parmakları kulaklarının memelerine ve ellerinin ayeları omuzlarına tekabul ediyordu.'

 

Şöyle de denilebilir: Nebi (s.a.v.) gah böyle gah şöyle etmiştir. Nitekim İbn-i Abdi'l-Berr: Nebi (s.a.v.)'in ellerini omuzları hizasına kadar kaldırdığı rivayet edilmiş; kulaklarının hizasına kadar kaldırdığı da rivayet edilmiş ve göğsünün hizasına kadar kaldırdığı da rivayet olunmuştur. Bütün bu rivayetler meşhur ve mahfuzdur. Böyle de şöyle de yapılabileceğine delalet ederler, demiştir.

 

III- Ellerin tekbirle beraber mi yoksa önce mi kaldırılacağı hususunda da aIimler tarafından farklı hükümler beyan edilmiştir:

 

1- Malik'in meşhur kavIine, Şafii'lerin en sıhhatli kavline ve Ahmed b. Hanbel'e göre ellerin kaldırılmasına ve tekbir getirilmesine beraber başlanacak ve bunlar beraber bitirilecektir. Hanefi alimlerinden yapılan bir rivayette böyledir.

 

2- Hanefi alimlerinin ekserisine göre önce eller kaldırılacak, sonra tekbire başlanırken ellerin indirilmesine de başlanacak tekbir bitinceye kadar ellerin indirilmesi de bitmiş olacaktır.

 

3- Ravi'ye göre önce eller kaldırılacak ve eller kaldırılmış iken tekbir alınacak, tekbir bittikten sonra eller indirilecektir. Alimler arasındaki bu ihtilaf en efdalin yapılması yolundadır.

 

Sünnetin yerine getirilmesi için mezkur şekillerin hangisi yapılsa olur. EI-Menhel'de bildirildiğine göre Nebi (s.a.v.)'in anlatılan şekillerin hepsine göre yaptığı yolunda sahih rivayetler vardır. Nebi (s.a.v.)'in ekseriyetle nasıl yaptığı da kesin olarak bilinmemektedir. Alimler kendilerince kuvvetli görülen delillere göre tercihlerini yapmışlardır.

 

EL KALDIRMANIN HİKMETİ :

 

El-Menhel yazarı, bu hususta şöyle der: ''Namaza başlarken elleri kaldırmanın hikmeti, başladığı ibadetin kutsallığını ve yüceliğini ifade etmektir. Bazılarına göre namaza başlayan kişi, ellerini kaldırmakla, dünyaya sırt çevirdiğine ve bütünüyle namaz ile ilahi müracaata yöneldiğine işaret eder. 'Allahu ekber' sözüyle davranışı arasında bir uyumluluğun bulunduğunu ilan etmektir. Bir kısım aIimler de: Ellerin kaldırılması; tevazu, teslim' olmak ve ilahi azamete karşı eğilmek işaretidir, demişlerdir.

 

Hüccetü'llah el-Baliğa'da da : 'EIlerin kaldırılmasındaki sır şudur: Ellerin kaldırılması fiili bir ta'zjmdir. Namaza ve ilahi müracaat haline girmeye ters düşen meşguliyetleri terketmek için nefsi uyarır. Bu uyarıyı yapmak için meşru kılınmıştır,' denilmiştir.

 

El-Baci de: Namazda bir halden diğer bir hale intikal etmek için bir vücut hareketi bulunur Namaza başlama halinde ve namaz'dan çıkma halinde bir vücut hareketi bulunmadığından dolayı, namaza başlarken ellerin kaldırılması ve namazdan çıkarken, başın döndürülmesi hareketi meşru kılınmıştır, der.

 

RÜKU'YA GİDERKEN VE ONDAN KALKARKEN EL KALDIRILMASI HÜKMÜ:

 

Mezkur iki hadiste; Nebi (s.a.v.)'in rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken ellerin kaldırdığı bildirilmiştir. Bu hususta da alimler ihtilaf etmişlerdir: EI-Menhel yazarı, 'Elleri kaldırma babı'nda şöyle der:

 

1- Şafii, Ahmed bin, HanbeI, ishak, Hasan-i Basri, ibn-i Sirin, Ata, Tavus, Mücahid, el-Kasım, Mekhul, Evzai ve bunlardan başka bazı tabii alimler, rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken elleri n kaldırılmasının müstehablığına hükmetmişlerdir. Delilleri ise mezkur hadisler (858 ve 859 nolu) ve benzeri hadislerdir.

 

Sahabilerden Ebu Bekir, Ömer, Ali, İbn-i Ömer, İbn-i Abbas, Enes, ibn-i Zübeyr, Ebu Hureyre, Ebu Musa el-Eş'ari ve sahabilerin çoğu (r.a.)'un kavli budur.

 

2- Ebu Hanife, onun arkadaşları ve Kufe halkından bir cemaat, rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken elleri n kaldırılmamasına hükmetmişlerdir. Sevri, İbn-i Ebi Leyla, Nahai ve Şa'bi'nin kavli de budur.

 

Malik'ten muhtelif rivayetler olmuştur. ibn-i Kasım'ınkendisinden rivayeti, bu alimlerin kavline uygundur. Fakat İbn-i Veheb, Eşheb, Ebu Mus'ab ve başkalarının rivayetlerine göre; İmam Malik, rüku'ya giderken ve ondan kalkarken ellerini kaldırıyormuş.

 

İbn-i Abdi'l-Hakem: İbn-i Kasım'dan başka, hiç bir kimse Malik'in rüku'ya giderken ve ondan kalkarken ellerini kaldırmadığını rivayet etmemiştir. Bizim tuttuğumuz hüküm, el kaldırmaktır. Çünkü İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisi bunu gerektiriyor. İbn-i Veheb ve başkasının Malik'ten rivayet ettikleri hüküm de budur. Tirmizi de Malik'den, el kaldırmaktan başka bir hüküm nakletmemiştir, demiştir.

 

Hattabi ve ondan sonra da Kurtubi, Malik'in iki kavIinden sonuncusunun ve en sahihinin, rüku'ya giderken ve ondan kalkarken el kaldırmak olduğunu nakletmişlerdir.

 

Yukarıdaki ma'lumatı edindiğin zaman, bilmiş oluyorsun ki: Malik'ten sabit olan hüküm, rüku'ya giderken ve ondan kalkarken ellerin kaldırılması hükmüdür.

 

Buhari 'Elleri kaldırma cüz'ü'nde: 'Rüku'a giderken ve rüku'dan kalkarken el kaldırmayı ondokuz sahabi rivayet etmiştir Beyhaki, el kaldırmayı rivayet eden otuza yakın sahabinin adlarını zikrederek: 'Ben, el-Hakim'den işittim. Dedi ki: Cennetle müjdelenmiş olan on sahabi ve onlardan başka büyük sahabiler, el kaldırmak sünnetini rivayet etmek üzerinde ittifak etmişlerdir.' dedikten sonra: 'Cennetle müjdelenmiş olan on. sahabi ile ileri gelen diğer sahabilerden; birbirinden uzak memleketlerde bulunmaIanna rağmen, söz konusu el kaldırmak sünnetinden başka herhangi bir sünnet üzerinde ittifak ettiklerini bilmiyoruz' demiştir, der,

 

EL KALDIRMANIN DELİLLERİ:

 

Rüku'ya giderken ve ondan kalkarken el kaldırmanın müstehab olmadığını söyleyen alimlerin delilleri:

 

1- Ebu Davud, Darekutni ve Tahavi'nin Bera' (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: Resulullah (s.a.v.) namaza başlarken ellerini kulaklarının yakınına kadar kaldırırdı. Sonra bir daha kaldırmazdı.

 

Ebu Davud: Bu hadis sahih değildir, demiştir. Bazı raviler 'Sonra bir daha kaldırmazdı.' cümlesini zikretmemişlerdir.

 

EI-Menhel yazan da şöyle der:  ''Lakin Bera (r.a.)'ın hadisi, el kaldırmamaya delalet etmez. Çünkü Buhari, Ahmed bin Hanbel Şafii, İbn-i Uyeyne; İbn-i Zübeyr, Darimi ve başka imamlar, bu hadisi zayıf görmüşlerdir. Ayrıca hadis hafızları 'Sonra birdaha kaldırmazdı.' diye tercerne ettiğimiz: ثُمَّ لَا يَعُودُ cümlesinin hadisten olmayıp ravi Yezid bin Ebi Ziya'ın sözü olduğunda ve haberin müdreç olduğunda ittifak etmişlerdir. Nitekim Şu'be, Sevri, Halid et-Tahhan, Züheyr ve başka hafızların rivayetinde bu cümle yoktur.

 

El-Humeydi: Bu ilaveyi Yezid yapmıştır. Yezid ilave yapar, demiştir.

 

El-Bezzar'da: Bu ziyade sahih değildir. Darekutni , bu ilave olmaksızın hadisi Yezid bin Ebi Ziyad Yoluyla el-Bera (r.a.)'dan rivayet etmiştir. Doğrusu da budur, demiştir.

 

Darekutni'nin Ali bin Asım yoluyla Muhammed bin Ebi Leyla'dan O'nun da Yezid'in hayatta olduğu söylendi. Bunun üzerine, Ona gittim. Kendisi bu hadisi bana rivayet etti. Rivayetinde bu ilave yoktur. Bunun üzerine ben Ona: ibn-i Ebi Leyla'nın bana haber verdiğine göre sen: ... demişsin, dedim. Yezid, bana: Ben bunu hatırlayamayacağım, dedi. Ben tekrar Onu ziyaret ettim. Yine: Ben bunu hatırlamıyorum, dedi.'

 

2- Ahmed, Tirmizi ve Ebu Davud'un İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet ettikleri şu mealdeki hadistir: İbn-i Mes'ud (r.a.): 'Ben size Resulullah (s.a.v.)'in kıldırışı gibi namaz kıldıracağım, dedi ve namaz kıldırdı. Ellerini yalnız bir defa kaldırdı.'

 

Bu hadisin de zayıf' olduğu Ahmed, Yahya bin Adem, İbnü'I-Mübarek, Ebu Hatim, İbn-i Hibban, İbn-i Abdi'l-Berr ve el-Bezzar tarafından söylenmiştir.

 

3- Beyhaki'nin el-Hilafiyat'da İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet. ettiği şu mealdeki hadistir: 'Nebi (s.a.v.) namaza başlarken ellerini kaldırırdı. sonra bir daha kaldırmazdı.'

 

El-Hakim: Bu hadis batıl ve mevdu'dur, demiştir.

 

Bu görüşteki alimlerin delil olarak gösterdikleri diğer hadis ve eserler hakkında da söz edilmiştir.

 

Bu alimlerin bir kısmı el kaldırmanın müstehablığına delalet eden İbn-i Ömer (r.a.)'in (858 nolu) ve Malik bin el-Huveyris (r.a.)'in (859 nolu) hadisleri ile benzeri hadislerin mensuh olduğunu söylemişlerdir. Fakat buna delalet eden her hangi bir delil yoktur. Diğor taraftan Kütüb-i Sitte sahibIerinin ve başkalarının, sahabilerden bir cemaattan rivayet ettikleri hadisler, el kaldırmanın müstehablığına delalet ederler. Bu hadisler; Nebi (s.a.v.)'in el kaldırdığına delalet ederler. Karşı grubun rivayet ettiği hadisler, Nebi (s.a.v.)'in el kaldırmadığına delalet ederler. Bir işin olduğuna delalet eden delil, o işin olmadığına delalet eden delile tercih edilir.

 

En-Neyi yazarı: Sahabiler, Nebi (s.a.v.)'in vefatından sonra, el kaldırmanın meşruluğu üzerinde ittifak etmişlerdir. Sahabiler Nebi (s.a.v.) zamanında bulunmayan bir şey üzerinde ittifak etmezler. Kaldı ki Beyhaki'nin İbn-i Ömer (r.a.)'den olan rivayetiyle sabit olmuştur ki; Nebi (s.a.v.), vefat edinceye kadar, namaza başlarken, rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken ellerini kaldırıyormuş. Nebi (s.a.v.)'in el kaldırmadığı sabit olduğu takdirde, el kaldırmamanın caizliğini beyan etmek içindir, diye yorum yapılacaktır."

 

Tirmizi, rüku'ya giderken ve rüku'dan kalkarken el kaldırmanın meşruluğuna delalet eden İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisini rivayet ederek, hadisin hasen - sahih olduğunu söyledikten ve bu görüşteki bazı sahabiler ile tabiilerin ve onlardan sonra gelenlerin isimlerini zikrettikten sonra, İbn, Mes'ud (r.a.)'ın: 'Ben size Resülullah (s.a.v.)'in kıldırışı gibi namaz kıldırayım...'' mealindeki hadisini nakletmiş ve onun hasen olduğunu söylemiştir. Tirmizi, daha sonra: Sahabilerden ve tabiilerden, İbn-i Mes'ud (r.a.)'un hadisine uygun olarak hükmeden alimler bir kişi değildir. Süfyan ve Kufe halkının kavli de budur, demiştir

 

El kaldırmak sünnetinde erkekler ve kadınlar müşterektir. Arada bir fark bulunduğuna delalet eden bir delil varid olmamıştır. Keza el kaldırma miktarı hususunda da bir şey varid olmamıştır. Fakat bazı Hanefi alimlerine göre teharrüm tekbiri alındığında erkek, ellerini kulaklarına kadar, kaldınr ise omuzlarına kadar kaldıracaktır. Çünkü kadının örtünmesine daha uygun olanı budur.

 

El kaldırmak bakımından imam, münferid ve me'mum arasında. keza farz ile nafile namaz arasında bir fark yoktur.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisi iki secde arasında el kaldırılmayacağına delalet eder. Cumhur'un mezhebi de budur.

 

İKİ HADİS (yani 858 ve 859'un) FIKIH YÖNÜ

 

1- Taharrüm tekbiri alındığında elleri kaldırmak meşrudur.

2- Rüku'ya giderken ve ondan kalkarken de elleri kaldırmak meşrudur.

3 - İki secde arasında elleri kaldırmak meşru değildir.

 

EI-Menhel yazarı, daha sonra konuyla ilgili, aşağıdaki bilgiyi vermiştir .

 

''Namaz kılan kişinin; ellerini kaldırması mümkün olmadığı veya yalnız bir elini kaldırması mümkün olduğu, yahut omuzlara kadar değil de biraz kaldırması mümkün olduğu zaman kişi, mümkün olanı yapacaktır. Çünkü Buhari ve Müslim'in rivayet ettikleri bir hadis'e göre; Nebi (s.a.v.) :

 

"Size bir şey emrettiğim zaman, ondan, gücünüzün yettiğini yapınız,. buyurmuştur.

Eğer adam ellerini kaldırdığı zaman, bir illet nedeniyle elleri omuzlarını geçiyorsa ellerini kaldırmalıdır. Çünkü emredilmiş olan şeyi yapmış oluyor ve bu arada iradesi dışında fazlasını yapmış oluyor.

 

El kaldırmayı unutan kişi, henüz tekbiri tamamlamadan hatırlarsa, el kaldırmalıdır. Çünkü henüz yeri bitmemiştir.

 

Nevevi derki: 'Arkadaşlarımız demişler ki : Adam'ın iki eli veya birisi bilekten kesik ise, kollarını kaldırır.

 

Bağavi demiştir ki: Adamın eli dirsekten kesilmiş ise, en sıhhatli kavle göre kollarını kaldırır. İkinci kavle göre kollarını kaldırmaz. Çünkü elleri sağlam iken de kollarını kaldırmaz. el-MütevelIi, kolları kaldırmaya hükmetmiştir.' demiştir.