DEVAM: 24- TEŞEHHÜD
HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
رمح.
أَنْبَأَنَا الليث
بْن سعد، عَن
أبي الزبير،
عَن سعيد بْن جبير
وطاوس، عَن
ابن عباس؛
قَالَ:
-
كان رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
يعلمنا
التشهد كما
يعلمنا
السورة من
القرآن. فكان
يقول ((التحيات
المباركات
الصلوات
الطيبات لله.
السلام عليك
أيها النبي
ورحمة الله
وبركاته.
السلام علينا
وعلى عباد
الله
الصالحين.
أشهد أن لا إله
إلا الله
وأشهد أن
مُحَمَّداً
عبده ورسوله)).
(Abdullah) İbn-i
Abbas (r.a.)'dan şöyle demiştir:
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize Kur'an'dan sure öğrettiği gibi teşehhüdü
öğretirdi. Ve teşehhüdü şöyle okurdu :
التحيات
المباركات
الصلوات
الطيبات لله.
السلام عليك
أيها النبي
ورحمة الله
وبركاته.
السلام علينا
وعلى عباد
الله الصالحين.
أشهد أن لا
إله إلا الله
وأشهد أن
مُحَمَّداً
عبده ورسوله
Latin
harfleriyle: Ettehiyatu el
Mubarekatu es-selevatu et-teyyibatu lillahi esselamu aleyke eyyuhennebiyyu ve
rahmetullahi ve berekatuhu. Esselamu aleyna ve ala ibadillahi’s-salihin. Eşhedu
en la ilahe illallah ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve resuluhu.
Tahric: Buhari hariç diğer Kütüb-i Sitte sahipIeri, ayrıca
Darekutni ve Tahavi de rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi . de Kelime-i
Şehadetin ikinci cümlesi; '...ve eşhedu enne Muhammeden Resulullah..' şeklinde
rivayet olunmuştur, Bu teşehhüdde: "El mubarekat'' kelimesi, diğer
teşehhüdden fazla olarak bulunmaktadır.
Mubarekat:
'Mubareke'nin çoğuludur. 'Bereket'ten alınmadır. Fazlalık ve bol hayır
demektir.
Teşehhüd
kelimelerinin manası, bundan önceki hadisin açıklamasında vermiştik. Tekrar
etmeye lüzum yoktur. Ancak şunu ilave edelim:
Bazı alimler 'Tahiyyat' kelimesini kavli ve fiili ibadetlere; 'Tayyibat'
kelimesini de mali ibadetlere yorumlamışlardır.
İbn-i Mes'ud
(r.a.)'ın teşehhüdünde Tahiyyat kelimesine atıf edilen kelimelerin başında,
atıf harfi olan 'Vav' vardır. Bu teşehhüdde atıf harfi yoktur.
Şafii,
'el-Mubarekat' lafzının İbn-i Mes'ud (r.a.)'ın teşehhüdünden fazla olarak
bulunduğu için İbn-i Abbas (r.a.)'ın teşehhüdünü seçmiştir. Nevevi. Müslim'in
şerhinde: 'Bizim arkadaşlarımız demişler ki: Şafii, İbn-i Abbas (r.a.)'ın
teşehhüdünü İbn-i Mes'ud (r.a.)'ın teşehhüdünü iki sebeple tercih etmiştir:
Birinci sebep; İbn-i Abbas (r.a.)'in teşehhüdünde ilave olarak 'e!-Mubarekat'
lafzının bulunmasıdır. İkincisi de; Bu teşehhüdün تَحِيَّةً
مِّنْ عِندِ
اللَّهِ
مُبَارَكَةً
طَيِّبَةً [Nur Suresi 61.] ayetine uygunluğudur. Bir de İbn-i
Abbas (r.a.)'ın: 'Bize Kur'an'dan sure öğrettiği gibi...''sözüdür,' demiştir.
Beyhaki de şu
gerekçeyle İbn-i Abbas (r.a.)'ın teşehhüdünü seçmiştir: Nebi (s.a.v.), İbn-i
Abbas (r.a.) ve yaşıtı olan genç sahabilere bu teşehhüdü öğretmiştir. Şu halde
bu teşehhüd, İbn-i Mes'ud (r.a.) ve emsalinin teşehhüdünden' sonraki tarihe
rastlar.
Şafii, İbn-i
Abbas (r.a.)'ın hadisini tahric ettikten sonra: Teşehhüd hakkında muhtelif
hadisler, rivayet edilmiştir. İbn-i Abbas (r.a.)'ın teşehhüdü en mükemmel olanı
olduğu için diğerlerinden fazla hoşuma gitti, demiştir.
El-Fetih'te:
Şafii'ye İbn-i Abbas (r.a.)'ın teşehhüdünü seçmesi sebebi sorulmuş; kendisi
şöyle cevap vermiştir: Ben, Onu geniş gördüm ve İbn-i Abbas (r.a.)'den, sahih
bir senedIe dinledim. Bence daha cami ve kelimeleri daha çoktur. Ben bununla
hükmettim. Ama sahih olan başka teşehhüdle hükmedeni kınamadım, denilmiştir.
İmam Malik ve
arkadaşları ise, Ömer bin el-Hattab (r.a.)'ın teşehhüdünü seçmişlerdir. Onun
teşehhüdü şöyledir: التَّحِيَّاتُ
لِلَّهِ،
الزَّاكِيَاتُ
لِلَّهِ،
الطَّيِّبَاتُ
الصَّلَوَاتُ
لِلَّهِ،
السَّلاَمُ
عَلَيْكَ Baş kısmı farklı olan Ömer (r.a.)'in teşehhüdünün kalan kısmı, diğer
teşehhüdler gibidir. Onun teşehhüdünde fazla olarak bulunan 'Zakiyat' kelimesi,
salih ameller diye yorumlanmıştır. Bu teşehhüdü Tahavi rivayet etmiştir.
EI-Baci:
Malik'in seçtiği teşehhüdün sıhhatının delili, bu teşehhüdün haber-i mütevatir
gibi olmasıdır. Çünkü Ömer (r.a.), minber üzerinde ve sahabilerden bir cemaatin
huzurunda halka öğretmiştir. Kimse itiraz ve muhalefette bulunmamıştır. Hatta
kimse Ona: Başka teşehhüd vardır, dememiştir. Böylece sahabilerin muvafakatı ve
kabulü sabit olmuştur. Eğer başka teşehhüd lafızları bunun yerine geçseydi
sahabiler Ona: Sen geniş olan bir şeyi daralttın. Halk'a sıkıntı verdin. Halk
bu teşehhüd ile başka teşehhüdler arasında muhayyer iken, onları bir teşehhüd
şeklinde zorladın, diyeceklerdi" demiştir.
Ed-Davudi de:
Malik'in bu teşehhüdü seçmesi, istihsan yolu üzerinedir. Namaz kılan kişi,
hangi teşehhüdü okursa, Malik'e göre caizdir. Ömer (r.a.)'in halk'a bunu
öğretmesi, başka teşehhüdü yasaklaması demek değildir, demiştir.
İbn-i
Abdi'l-Berr de: Teşehhüdlerin hepsi güzeldir.
Manaca birbirlerine yakındırlar. Aralarında bir kelime fazlalığı veya
noksanlığı vardır ki bu önemli değildir. Sahabilerin muhtelif rivayetlerine
rağmen Ömer (r.a.)'in öğretimine muvafakat etmeleri, bütün teşehhüd
çeşitlerinin mübahlığına ve mes'elenin kolaylığına delildir, demiştir.