SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 963 >>

DEVAM: 41- İMAM'DAN ÖNCE RÜKU' VE SECDE ETMEKTEN NEHİY BABI

 

حَدَّثَنَا هِشَامُ بْنُ عَمَّارٍ. حَدَّثَنَا سُفْيَان، عَن ابن عجلان. ح وحَدَّثَنَا أبو بشر، بكر بْن خلف. حَدَّثَنَا يحيى بْن سعيد، عَن ابن عجلان، عَن مُحَمَّد بْن يحيى بْن حبان، عَن ابن محيريز، عَن معاوية بْن أبي سفيان؛ قَالَ:  - قال رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ ((لا تبادروني بالركوع ولا بالسجود. فمهما أسبقكم به إذا ركعت، تدركوني به إذا رفعت. ومهما أسبقكم به إذا سجدت تدركوني به إذا رفعت. إني قد بدنت)).

 

Muaviye bin Ebi Süfyan (r.a.)'dan rivayet ettiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buvurdu demiştir :

 

«Benden önce rüku' ve secde etmeye kalkışmayınız. (Çünkü sizden önce) rüku ettiğimde sizi geçtiğim süre ne ise, rüku'dan kalktığım zaman zarfında siz onun (ikmali) ile bana yetişmiş olursunuz ve (sizden önce) secde ettiğimde sizi geçtiğim süre ne ise secdeden kalktığım zaman zarfında siz onun (ikmali) ile bana yetişmiş olursunuz. Ben hakikatan yaşlandım.»

 

 

TAHRİC VE AÇIKLAMA (960, 961, 962, 963): Ebu Hureyre (r.a.)'in ilk hadisini Müslim de rivayet etmiştir. Hadis, imam'a uyanların imamdan önce rüku'ya gitmelerinin veya secde etmelerinin yasak olduğuna ve cemaatın davranışlarının imam'ın davranışlarını izlemesinin emredildiğine delalet eder.

 

Ebu Hureyre (r.a.)'in ikinci hadisini Kütüb-i iSitte sahiplerinin hepsi ve Beyhaki rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetlerde az lafız farkı vardır.

 

Hadis, imam'a uyan kişinin, imam'dan önce başını kaldırmamasının gerekliliğine ve böyle yapanın başının eşek başına çevrilmesinden korkmasının beklendiğine delalet eder .

 

İmam'dan önce başını kaldıranın başının eşek başına çevirilmesi korkusuna dair hadisteki tehdit, muhtelif şekillerde yorumlanmıştır.

 

Tirmizi, bu hadisi. babımıza benzer bir babta rivayet etmiş olup Şerhi Tuhfe yazarı bu tehdidin yorumlarını şöylece anlatmıştır .

 

''Hadisteki tehdidin yorumu hakkında ihtilaf vardır:

 

Bir kavle göre tehdit cümlesi, mecazi mana taşır. Çünkü eşek ahmaklıkla meşhurdur. İmama uymanın farz olduğunu bilmiyecek veya bildiği halde küçümsiyecek kadar cahil olan kişi için eşek kelimesi mecazi manada kullanılmıştır., Bir çok kimse bu suç'u işlediği halde bugüne kadar hiç birisinin başının hakikaten eşek başına çevirilmemiş olması bu yorumu teyid eder, denmiştir. Fakat böyle bir olayın bu güne kadar vuku bulmamış olmasının bu yorumu teyid etmesi kesin değildir. Çünkü hadis böyle hareket edenin başının eşek başına çevirileceğine ve bunun hemen olacağına delalet etmez. Hadisin delalet ettiği mana, böyle davranan şahsın bu cezaya hazırlanmış olmasıdır.. Bir şeye hazırlanmak, o işin gerçekleşmesi için yeterli değildir.

 

İbn-i Dakiki'l-İyd'in bildirdiğine göre İbn-i Büreyde Hadisteki ''Çevirilme'' ile gerçekten eşek başına mesholmak veya maddi görünüşün değişmesi yahu,t manevi görünüşün değişmesi veyahut maddi ve manevi görünüşün değişmesi kasdedilmiş olabilir. Bazı alimler. bu tehdidi zahirine göre yorumlamışlardır. Çünkü buna bir engel yoktur. Hatta Ebu Malik El-Eş'ari (r.a.)'ın hadisi bu ümmet içinde mesholmak olayının meydana gelmesinin mümkün olduğuna delalet eder, demiştir.

 

İbn-i Hibban'ın bir rivayetinde: Allah'ın onun başını köpek başına çevirmesinden ... '' buyurulmuştur. Bu rivayet mezkur tehdidin, zahirine göre yorumlanması şeklini kuvvetlendirir. Çünkü başını imam'dan önce kaldıranın ahmaklık bakımından eşeğe benzemesi münasebeti bu rivayette yoktur. Diğer taraftan hadiste adamın başının istikbalde (gelecekte) eşeğin başına çevirilmesi korkusundan söz edilmiştir. Eğer, adam'ın ahmakça hareketi bakımından eşeğe benzetilmesi kasdedilmiş olsaydı istikbal kaydı olmaksızın: "Onun başı eşeğin başına benzer.- gibi bir ifade kullanılacaktı. Zira adam'ın ahmakça davranışı bil-fiil sabit olmuş olur. Artık böyle olmasından korkulur tabiri uygun sayılamaz. ---Bu açıklama Fethü'l-Bari'den alınmıştır. ---

 

Bence kuvvetli ve açık görüş, hadisin zahirine göre manalandırılmasıdır. Tevile (yorum'a) hiç ihtiyaç yoktur. Kaldı ki tevil yorumu hakkında Hafız'ın el-Fetih'te beyan ettiğı itirazlar da vardır. Bazı hadisçilerden nakledilen şu kıssa da hadisin zahirine göre manalandırılmasını teyid eder (destekler); Hadis alimlerinden birisi, meşhur bir hadis şeyhinden hadis almak için Şam'a giderek ondan bir hayli hadis alıyor. Şeyh bu sürece ders verdiği halde yüzünü göstermiyerek perde arkasında hadis okutuyor. Öğretim süresi uzayınca, şeyh bir gün yüzündeki nikabı açıyor. Yüzünün eşek yüzüne dönüştüğünü gören misafir alim, dehşete kapılıyor. Bunun üzerine şeyh: ''Evladım! Sakın namaz kılarken imam'dan önce başını kaldırma. Çünkü ben bu hadisi okuduğumda, imam'dan önce başını kaldıranın başının eşek başına çevirilmesine pek ihtimal vermedim. Ve imam'dan önce başımı kaldırdım da yüzüme bu felaket geldi'', demiştir.''

 

Hadisin: ''İmam'dan önce başını kaldıran... '' lafzı umumi (genel) dir. Gerek rüku'dan ve gerekse secdeden başını imamdan önce kaldıran kimse bu tehdide maruzdur. Ebu Davud hariç diğer Kütüb-i Sitte sahipIerinin rivayetleri de böyledir. Ebu Davud'un rivayetinde; ''ve imam secdede iken ... '' kaydı vardır. Onun zahirine göre tehdit secdeden kalkışa mahsustur. Ancak hadis alimleri, bu rivayette secde hali ile yetinilmiştir. Rüku da böyledir, demişlerdir. Secde daha önemli olduğu için özellikle dikkatlerin ona çekilmesi istenmiş olabilir.

 

Ebu Musa (r.a.}'ın hadisi notta belirtildiği gibi Zevaid türündendir.

 

Hadisteki: 'بدنت' şeddeli olarak 'Tef'il' babındandır. Manası da ''Yaşlandım.'' demektir. بدنت fiili şeddesiz olamaz. Çünkü şeddesiz olunca bedaret (= şişmanlamak) kökünden türeme olur. Manası da "Şişmanladım. demektir. Halbuki Nebi (s.a.v.) şişman değildi, diyerek fiilin şeddeli olmasının zaruri olduğunu söyleyenler vardır.

 

Sindi ise mezkur fiilin iki şekilde de okunabileceğini söyleyerek şeddesiz okunması halinde gösterilen engelin, mahzur teşkil etmediğini savunarak şöyle demiştir:

 

'Nebi (s.a.v.)'in mu'tedil bir şişman olduğu rivayet edilmiştir. Aişe (r.anha}'dan:

 

"Vaktaki yaşlandı ve şişmanladı..." mealinde rivayet vardır.'

 

Nebi (s.a.v.) şunu buyurmak istemiş olur: Ben artık yaşlandım. Yani hızlı eğilip kalkmam veya artık şişmanladım. Hızlı eğilip kalkmam. Namaz kıldırdığımda acele etmeyiniz. Benden önce rüku' etmeyiniz. Ben rüku' edince siz o zaman rüku' ediniz. Ben rüku'dan başımı kaldırmadıkça siz başınızı kaldırmayın. Keza ben secde edince siz de secde ediniz. Sakın benden önce rüku' edene veya benden evvel secde edene rastlamıyayım.

 

Hadis namazdaki eğiliş ve kalkışlarda cemaatın imamdan önce davranmasının yasaklığına ve cemaatın hareketlerinin imam'ın hareketinden sonra olmasının emredildiğine delalet eder.

Muaviye (r.a.)'ın hadisini Ebu Davud ve İbn-i Hibban da rivayet etmişlerdir. Bu hadiste Nebi (s.a.v.) şunu buyurmak istemiştir: "Benden önce rüku'a gitmeyiniz. Keza benden önce secdeye gitmeyiniz. Bilakis ben rüku'ya gidince, siz de beni takib ediniz. Yani biraz sonra rüku'a varınız. Ve benden sonra rüku'dan kalkınız. Secdede de böyle davranınız. Hareketinizin benim hareketimden biraz sonra oluşundan dolayı; rüku' ve secdedeki kalışlarınızın, benim kalışımdan süre bakımından eksik olmasından endişe etmeyiniz. Çünkü rüku' ve secdeye varışınız, benim varışıından sonra olduğu gibi, kalkışınız da benim kalkışımdan sonradır. Durum böyle olunca sizden biraz önce rüku' ve secdeye varmakla henüz siz varmadan önce kaldığım az miktara karşılık, rüku' ve secdeden kalktığım zaman biraz durmakla o farkı kapatmış olursunuz ve böylece sizin rüku' ve secde miktarı benimki kadar olur.''

 

Bu babta geçen hadisler imam'dan önce rüku veye. secdeye varmanın veya onlardan önce kalkmanın yasak olduğuna ve imam'a uyan kimsenin iimam'dan biraz sonra davranmasının gerekliliğine delalet eder.

 

TAHARRÜM TEKBİRİ. RUKU - SECDE VE SELAMDA İMAM'A UYMANIN HÜKMÜ :

 

Gerek ruku ve gerek secdede gerekse namaz'a başlarken ve namazdan çıkarken imama uymak hususundaki 4 mezhebin görüşleri hakkında el-Menhel yazarı "imam oturarak namaz kıldırır'' babında şöyle der:

 

"1- İmam'a uyanın imamdan sonra taharrum tekribini alması Maliki, Şafii, Hanbeli alimlerine ve Hanefiler'den Ebu Yusuf ile Muhammed'e göre mecburidir. Bunlara göre imamla beraber veya imam'dan önce taharrum tekbirini alan kimsenin namazı bozulur. İmam taharrum tekbirini alarak namaza başladıktan sonra cemaatın taharrum tekbirini alması gerekir.

Ebu Hanife'ye göre cemaat imamla beraber taharrum tekbirini almalıdır. İmam'dan önce tekbir alamaz. İmam'dan geç l<alması da fazileti azaltır.

 

2- Rüku ve secdeye varış, bunlardan kalkış ve namazdaki benzeri hareketlere gelince Şafii, Maliki ve Hanbeli mezhebIerine göre bu hareketleri imamla beraber yapmak mekruhtur. Cemaatın hareketi imam'ın hareketinden biraz sonra olmalıdır. Mesela, imam önce rüku'ya varmalı ve henüz rüku'dan kalkmamış iken cemaat rüku'a varmalıdır. Beraber rüku'da kalındıktan sonra önce imam kalkmalı cemaat da imamı takip etmelidir.

 

Bu hareketleri imamdan önce yapmak cumhürun ittifakiyle haramdır. Ama namazı bozmaz. Bu hususta ayrıntılı bilgi için fıkıh kitaplarına başvurmak gerekir. Çünkü bazı hallerde bu nevi hareketler namazı bozar.)

 

İbn-i Ömer (r.a.), bir rivayete göre Ahmed bin Hanbel ve Zahiriye mezhebine mensub alimler: İmamdan önce rüku ve secdeye varanların veya imamdan önce bunlardan kalkanların namazı bozulur, demişlerdir. Onlara göre namazdaki diğer hareketler de böyledir. EI-Mugni'de Ahmed bin Hanbel'den naklen şöyle denilmiştir: 'Namazda imamdan önce davrananın namazı yoktur. Eğer böyle yapan için muteber bir namaz bulunmuş olsaydı, onun azaba müstahak olmasından korkulamayacaktl. Bilakis sevaba kavuşması umulacaktı.'

 

3- Namazda selam verilmesi konusunda da imama uymak, yani imamdan sonra selam vermek gerekir. Eğer imama uyan şahıs, imamla beraber veya imam'dan önce bile bile selam verirse, Maliki ve Hanbeli alimlerine göre namazı bozulur. Bunlara göre sehven imamdan önce selam veren kişi, imam'ın selamından sonra ,tekrar selam vermek zorundadır. Aksi takdirde namazı bozulur.

 

Şafiiler'e göre imam'dan önce bile bile selam verenin namazı bozulur, İmamla beraber selam verenin hükmü de bir kavle göre böyledir, En sahih olan kavle göre mekruhtur.

 

Selam hususunda Ebu Hanife'den iki rivayet vardır:

 

Bir rivayete göre imamla beraber selam verilmelidir',

 

İkinci rivayete göre imam'dan sonra selam verilmelidir. Ebu Yusuf ve Muhammed'in kavli, Ebu Hanife'den olan ikinci rivayet gibidir. Kuvvetli sayılan kavil budur.'