45- İMAM'A YAKIN
DURMASI MÜSTEHAB OLANLARI BEYAN BABl
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
الصباح.
أنبأنا سفيان
بْن عيينة،
عَن الأعمش،
عَن عمارة بْن
عمير، عَن أبي
معمر، عَن أبي
مسعود
الأنصاري؛ قَالَ: - كان رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسلَّمْ
يمسح مناكبنا
في الصلاة
ويقول ((لا تختلفوا
فتختلف
قلوبكم.
ليليني منكم
أولو الأحلام
والنهى. ثم
الذين يلونهم.
ثم الذين
يلونهم)).
Ebu Mes'ud
el-Ensari (r.a.)'den; şöyle demiştir:
Namaz (a
durduğumuz) da (Saffın düzgünlüğünü
bilmek için) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) omuzlarımıza ellerdi ve:
«(Saflarda)
karışık durmayınız ki kalbleriniz de karmakarışık olmasın. Sizden en akıllı
olanlar (namazda) bana yakın dursun. Sonra (akıllılık bakımından) onlara yakın
olanlar dursunlar. Daha sonra, oldukça onlara yakın olanlar dursun.» buyururdu.
Diğer tahric:
Müslim, Ebu Davıd. Tirmizi. Ahmed ve Nesai de bu hadisi az lafız farkıyla
rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Hadiste geçen ''Ahlam'' kelimesi ''Hilm'' in çoğuludur.
Hilm akıl demektir. 'Nuha', kelimesi de ''Nuhye''nin çoğuludur. 'Nuhye' de akıl
demektir. Şu halde Ahlam ve Nuha eş anlamlı iki kelimedir.
Tuhfetu'I-Ahvezi'de
beyan edildiğine göre, ibn-i Seyyidi'n-Nas, bu iki kelime ile aynı mana
kasdedilmiş, demiştir. Bazı alimler de 'Ahlam' erginlik çağları anlamında
kullanılmıştır, demişlerdir.
Hadisten
anlaşıldığına göre; Sahabiler namaz için saf oldukları zaman düzgün ve doğru
durup durmadıklarını anlamak için Nebi (s.a.v.) onların omuzlarına dokunurdu, karışık
durmamaları için ikazda bulunarak, safların karışıklığının kalplerin
karışıklığına sebep olduğunu bildirirdi ve en akıllı zatların O'na yakın
durmalarını, diğer safların da akıl ve dirayet derecesine riayet edilerek
dizilmesini emretmiştir.
En akıllı ve
dirayetçe kuvvetli olanların imama yakın durmaları emri ile ilgili olarak
el-Menhel yazarı şöyle der:
''İmam'ın namaz
kıldırışını iyice bellemek, yanılgı halinde imamı uyarmak, imam'ın namazı
bozulunca onun yerine geçmek gibi önemli noktalar nedeni ile en akıllı ve
liyakatlı kimselerin imama yakın durmaları ve liyakat esasına göre safların
düzenlenmesi emredilmiştir.
HüccetuIlah
el-Baliğa'da: Nebi (s.a.v.)'in bu emri vermesinin sebebi, büyüklere saygı
duygusunun İslam toplumunda iyice yerleşmesidir. Keza Iiyakatsız kimselerin, ön
safları işgal etmekle liyakatlı olanları tedirgin etmemeleridir, deiştir.
Nevevi de: Bu
emrin hikmeti şudur: En akıllı ve dirayetli kimseye öncelikle ikram edilmelidir.
Gerektiğinde imam'ın yerine o geçmelidir. İmam yanıldığında herkesten önce o
farkına varır ve uyarır, namazın kılınış şeklini daha iyi zabtederek, başkasına
öğretir, tam manası ile imam gibi hareket etmekle İmam'ın hareketlerini
göremeyen arka saflardaki cemaata rehberlik eder. Akıllı ve dirayetli kişilere
öncelik tanınması hükmü namaza mahsus değildir. Her toplulukta böylelerine
mutena yer verilmelidir. Mesela ilim, fetva, istişare, zikir, sohbet ve
tedrisat meclislerinde en akıllı adamlara ön sıralarda yer verilmelidir.
Hadisin şöyle
yorumlanması da mümkündür:
''Erginlik
çağına varmış olan erkekler bana yakın dursun. Onların arkasında da erginlik
çağına yaklaşmış olanlar ile mümeyyiz olan erkek çocuklar dursun. Onların
arkasında da kadınlar dursun.''
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- En dirayetli
kimselerin namazda imam'a yakın durmaları müstahabtır. Dirayet derecesine göre
saflar düzenlenmelidir.
2- İkinci
yoruma göre erginlik çağına ermiş olan erkekler imam'a yakın durmalıdır.
Erginlik çağına yaklaşmış olanlar ve mümeyyiz olan erkek çocukla! bunların
arkasında durmalıdır, Kadınlar da bunların arkasında saf olmalıdır.
3- İmam,
cemaatın bu şekilde ve düzgün olarak saf olup olmadıklarını incelemeli ve
hatalı duruşları düzeltmelidir.
Nesai'nin Bera'
bin A'zib (r.a.)'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:
'ResuluIlah
(s.a.v.) saflar arasında bir uçtan diğer uc'a kadar dolaşırdı. Omuzlarımızı ve
göğüslerimizi ellerdi ve: Karışık durmayınız ki kalpIeriniz karışık olmasın.
buyururdu.'