SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 976 >>

45- İMAM'A YAKIN DURMASI MÜSTEHAB OLANLARI BEYAN BABl

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن الصباح. أنبأنا سفيان بْن عيينة، عَن الأعمش، عَن عمارة بْن عمير، عَن أبي معمر، عَن أبي مسعود الأنصاري؛ قَالَ:  - كان رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ يمسح مناكبنا في الصلاة ويقول ((لا تختلفوا فتختلف قلوبكم. ليليني منكم أولو الأحلام والنهى. ثم الذين يلونهم. ثم الذين يلونهم)).

 

Ebu Mes'ud el-Ensari (r.a.)'den; şöyle demiştir:

 

Namaz (a durduğumuz) da  (Saffın düzgünlüğünü bilmek için) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) omuzlarımıza ellerdi ve:

 

«(Saflarda) karışık durmayınız ki kalbleriniz de karmakarışık olmasın. Sizden en akıllı olanlar (namazda) bana yakın dursun. Sonra (akıllılık bakımından) onlara yakın olanlar dursunlar. Daha sonra, oldukça onlara yakın olanlar dursun.» buyururdu.

 

 

Diğer tahric: Müslim, Ebu Davıd. Tirmizi. Ahmed ve Nesai de bu hadisi az lafız farkıyla rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Hadiste geçen ''Ahlam'' kelimesi ''Hilm'' in çoğuludur. Hilm akıl demektir. 'Nuha', kelimesi de ''Nuhye''nin çoğuludur. 'Nuhye' de akıl demektir. Şu halde Ahlam ve Nuha eş anlamlı iki kelimedir.

 

Tuhfetu'I-Ahvezi'de beyan edildiğine göre, ibn-i Seyyidi'n-Nas, bu iki kelime ile aynı mana kasdedilmiş, demiştir. Bazı alimler de 'Ahlam' erginlik çağları anlamında kullanılmıştır, demişlerdir.

 

Hadisten anlaşıldığına göre; Sahabiler namaz için saf oldukları zaman düzgün ve doğru durup durmadıklarını anlamak için Nebi (s.a.v.) onların omuzlarına dokunurdu, karışık durmamaları için ikazda bulunarak, safların karışıklığının kalplerin karışıklığına sebep olduğunu bildirirdi ve en akıllı zatların O'na yakın durmalarını, diğer safların da akıl ve dirayet derecesine riayet edilerek dizilmesini emretmiştir.

 

En akıllı ve dirayetçe kuvvetli olanların imama yakın durmaları emri ile ilgili olarak el-Menhel yazarı şöyle der:

 

''İmam'ın namaz kıldırışını iyice bellemek, yanılgı halinde imamı uyarmak, imam'ın namazı bozulunca onun yerine geçmek gibi önemli noktalar nedeni ile en akıllı ve liyakatlı kimselerin imama yakın durmaları ve liyakat esasına göre safların düzenlenmesi emredilmiştir.

 

HüccetuIlah el-Baliğa'da: Nebi (s.a.v.)'in bu emri vermesinin sebebi, büyüklere saygı duygusunun İslam toplumunda iyice yerleşmesidir. Keza Iiyakatsız kimselerin, ön safları işgal etmekle liyakatlı olanları tedirgin etmemeleridir, deiştir.

 

Nevevi de: Bu emrin hikmeti şudur: En akıllı ve dirayetli kimseye öncelikle ikram edilmelidir. Gerektiğinde imam'ın yerine o geçmelidir. İmam yanıldığında herkesten önce o farkına varır ve uyarır, namazın kılınış şeklini daha iyi zabtederek, başkasına öğretir, tam manası ile imam gibi hareket etmekle İmam'ın hareketlerini göremeyen arka saflardaki cemaata rehberlik eder. Akıllı ve dirayetli kişilere öncelik tanınması hükmü namaza mahsus değildir. Her toplulukta böylelerine mutena yer verilmelidir. Mesela ilim, fetva, istişare, zikir, sohbet ve tedrisat meclislerinde en akıllı adamlara ön sıralarda yer verilmelidir.

 

Hadisin şöyle yorumlanması da mümkündür:

 

''Erginlik çağına varmış olan erkekler bana yakın dursun. Onların arkasında da erginlik çağına yaklaşmış olanlar ile mümeyyiz olan erkek çocuklar dursun. Onların arkasında da kadınlar dursun.''

 

HADİSİN FIKIH YÖNÜ :

 

1- En dirayetli kimselerin namazda imam'a yakın durmaları müstahabtır. Dirayet derecesine göre saflar düzenlenmelidir.

 

2- İkinci yoruma göre erginlik çağına ermiş olan erkekler imam'a yakın durmalıdır. Erginlik çağına yaklaşmış olanlar ve mümeyyiz olan erkek çocukla! bunların arkasında durmalıdır, Kadınlar da bunların arkasında saf olmalıdır.

 

3- İmam, cemaatın bu şekilde ve düzgün olarak saf olup olmadıklarını incelemeli ve hatalı duruşları düzeltmelidir.

 

Nesai'nin Bera' bin A'zib (r.a.)'den rivayet ettiğine göre şöyle demiştir:

 

'ResuluIlah (s.a.v.) saflar arasında bir uçtan diğer uc'a kadar dolaşırdı. Omuzlarımızı ve göğüslerimizi ellerdi ve: Karışık durmayınız ki kalpIeriniz karışık olmasın. buyururdu.'