DEVAM: 56 -- KIBLE BABI
حَدَّثَنَا
علقمة بْن
عمرو الدارمي.
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ عياش،
عَن أبي
إِسْحَاق،
عَن البراء؛
-
قَالَ: صلينا
مع رَسُول
اللَّهِ صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ نحو
بيت المقدس
ثمانية عشر
شهراً. وصرفت
القبلة إلى
الكعبة بعد
دخوله إلى
المدينة
بشهرين. وكان
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسلَّمْ،
إذا صلى إلى
بيت المقس
أكثر تقلب وجهه
في السماء.
وعلم اللَّه
من قلب نبيّه
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ أنه
يهوى الكعبة.
فصعد جبريل.
فجعل رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
يتبعه بصره
وهو يصعد بين
السماء
والأرض. ينظر
ما يأتيه به.
فأنزل اللَّه
{قد نرى تقلب
وجهك في
السماء.
الآية} فأتانا
آت، فقال: إن
القبلة قد
صرفت إلى
الكعبة. وقد
صلينا ركعتين
إلى بيت
المقدس ونحن
ركوع فتحولنا.
فبنينا على ما
مضى من
صلاتنا. فقال
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ ((يا
جبريل! كيف
حالنا في
صلاتنا إلى
بيت المقدس؟))
فأنزل اللَّه
عز وجل { وما
كان اللَّه
ليضيع
إيمانكم}.
"...
Bera" (bin A'zib) (r.a.)'den; şöyle demiştir:
«Biz Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile beraber on sekiz ay (Kudüs'teki)
Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kıldık. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
Medine'ye girişinden iki ay sonra Kıble (Beytü'l-Makdisten) Ka'be'ye çevirildi.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kıldığı
sürede yüzünü göğe doğru çok çevirirdi. Allah da Nebisi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in Ka'be'yi sevdiğini kalbinden bilirdi. Cebrail (bir gün göğe doğru)
çıktı ve yerle gök arasında yükselirken Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem), gözü ile onu takip etmeye başlıyarak Cebrail'in ne emir getireceğini
bakıyordu. Allah:
قد
نرى تقلب وجهك
في السماء.
الآية «Biz senin yüzünün göğe doğru çevirilip durduğunu
muhakkak görüyoruz...»[Bakara 144] ayetini indirdi. Biz (farzın) iki rek'atını
Beytü'l-Makdis'e doğru kılarak ruku'da iken bize bir adam gelerek Kıble'nin
Ka'be'ye çevirildiğini söyledi. Biz de hemen Ka'be'ye doğru döndük ve evvelce
kıldığımız rek'atler üzerine (kalan rek'atleri ekliyerek) namazımızı
tamamladık. Kıble'nin Ka'be'ye çevirilmesinden sonra Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem): Cebrail (Aleyhisselam)'a:
«Ya Cibril!
Beytü'l-Makdis'e doğru (şimdiye kadar kıldığımız) namaz hususundaki durumumuz
nasıldır?» diye sordu. Bunun akabinde Allah (Azze ve Celle) :
"...(ve
Allah sizin (vaktiyle Beytü'l-Makdis'e doğru kılmış olduğunuz) namazı zayi
(sevabtan mahrum) kılacak değildir.» ayetini indirdi."
((عن ابن
إِسْحَاق
الخ)) قال
السندي: قال
الحافظ في فتح
الباري: قد
جاء سماع أبي
إِسْحَاق عن البراء
في غير هذا
الحديث، فلا
ضعف فيه من
تدليس أبي
إِسْحَاق.
ذكره في كتاب
الإيمان. وفِي
الزَوائِد:
حديث البراء
صَحِيْح
ورجاله ثقات.
Not: Bindi'nin
beyanına göre el-Hafız İbn-i Hacer, Fethu'I~Bari'nin İman kitabında: 'Ravi Ebu
İshak'ın Bera (r.a.)'den hadis işittiği varid olduğu için Ebu İshak'ın burada
tedlis yapmasından dolayı senedde bir zayıflık yoktur,' d(miştir.
Zevaid'de
belirtildiğine göre hadis sahihtir, ricali de sikadır.
AÇIKLAMA: Ebu Davud hariç, Kütüb-i Sitte sahiplerinin hepisi
bu hadisi kısmen lafız farkı ile rivayet etmişlerdir. Ancak İbn-i Mace'nin
rivayeti Bera' (r.a.)'ın hadisine ait meşhur rivayetlere muhaliftir. Çünkü
yalnız hicretten sonra Nebi (s.a.v.)'in arkasında namaz kıldığı sabit olan Bera
(r.a.)'ın 18 ay Nebi (s.a.v.) ile beraber Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kıldığı
burada rivayet ediliyor. Halbuki hicretten sonra 18 ay değil, 16 - 17 ay
Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kılınmıştır. Diğer taraftan İbn-i Mace'nin
rivayetinde hicretten iki ay sonra kıblenin Ka'be'ye çevirildiği kaydedilmiştir.
Sindi müelIifin (İbn-i Mace'nin). rivayeti hakkında şöyle der; Burada rivayet
edilen: "Biz Resulullah (s.a.v.) ile beraber Beytü'l-Makdis'e doğru I8 ay
namaz kıldık." sözü ile:
"Kıble, Peygamber (s.a.v.)'in Medine'ye girişinden iki ay sonra
Ka'be'ye doğru çeviriIdiği." sözü arasında bulunan çelişki açıktır. Çünkü
birinci söz, kıblenin hicretten 18 ay sonra Ka'be'ye çevirildiğine delalet
eder. Zira Bera (r.a.)'ın Nebi (s.a.v.) ile beraber namaz kılması Nebi
(s.a.v.)'in Medine'ye girişinden sonra olmuştu!", İkinci söz ise Medine'ye
girişten iki, ay sonra Kıble'nin çevrilmesine delalet eder.
Hafız, İbn-i
Hacer: 'Nebi (s.a.v.)'in Medine-i Münevvere'ye teşrifi Rebiu'l-Evvel ayında
olmuştur. Bunda ihtilaf yoktur. Sahih kavle göre Kıble'nin Ka'be'ye çevirilmesi
de hicretin 2. yılı Receb ayının ortasında olmuştur. Cumhur (çoğunluk)
kesinlikle bununla hükmetmiş,' demiştir.
Sözün özü
müelllfin yani İbn-i Mace'nin rivayeti Bera', (r.a.)'ın hadisine ait meşhur
rivayetlere muhalif ve şaz. bir rivayettir. Çünkü meşhur rivayetlerde buradaki
ikinci söz hiç yoktur. Birinci söz de meşhur rivayetlerin bir kısmında 16 veya
17 ay diye tereddütlü olarak geçer, bazılarında kesin ifadeyle 16 ay olarak
geçer, bir kısmında da 17 ay olarak bildirilmiştir.
Hafız İbn-İ
Hacer, müellifin birinci sözüne ait rivayetin şazlığına (meşhur rivayetIere'
aykırılığına) hükmederek: Bu rivayet, Ebu Bekir bin Ayyaş'ın tarikindendir. Ebu
Bekir'in hafızası zayıftır. Bu rivayeti muztaribtir, diyerek ıztırabını
açıklamıştır."
Taberani'nin
İbm-i Cüreyc'den rivayetine göre; Nebi (s.a.v.)'in ilk kıblesi Ka'be iken,
sonradan kıble Beytu'l-Makdis'e çevirilmiş ve üç yıl devam etmiştir. Bu sürenin
bitiminde kıble tekrar Ka'be'ye çevirilmiştir.
Ahmed bin
Hanbel'in İbn-i Abbas (r.a.)'den olan bir rivayetinde de efendimiz, Mekke'de
iken Beytu'l-Makdis ile Ka'be'nin her ikisine doğru durup namaz kılardı. Bu
rivayet de efendimiz henüz Mekke'de iken Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kıldığına
delalet eder.
Nebi
(s.a.v.)'in kalbi ilk ve son kıblesi olan Ka'be'ye bağlı idi. Dedesi İbrahim
(a.s.)'in kıblesi olduğu için Ka'be'ye doğru namaz kılmak iştiyakı dinmiyordu.
Bu sebeple Mekke'de iken Ka'be'nin rükn-i Yemani ile rükn-i Hicr-i İsmail
(a.s.) arasında namaz kılardı. Çünkü orada Beytü'l-Makdis'e doğru durunca
Ka'be'ye doğru durmuş olurdu. Böylece hem ilahi emri ifa ederdi, hem de muştak
olduğu Ka'be'ye de yönelmiş olurdu. Hicret'ten sonra her iki kıbleye doğru
namaz kılmasına imkan kalmamıştı. Çünkü Mekke, Medine'nin güneyindedir. Kudüs
ise, Medine'nin kuzey tarafına düşer. Bu .sebeple Medine'de 18 ay
Beytü'l-Makdis'e doğru namaz kılan efendimizin gönlü hep Ka'be'ye meylediyordu.
Bakara suresinin 144. ayeti ve Bera' (r.a.)'ın hadisi bu iştiyakı belirtiyorlar.
Nihayet inen mezkur Bakara 144. ayetle kıble Ka'be'ye çevirildi.
Kıble'nin
Ka'be'ye çevirilmesine ait vahiy bir öğle veya ikindi namazı esnasında
inmiştir.
Kastalani:
"Kıbleye yönelmek" babında şöyle der:
İbn-i Sa'd,
Tabakat'ta naklettiğine göre Nebi (s.a.v.) Medine mescidinde müslümanlara öğle
farzından iki rek'at kıldırdıktan sonra Mescid-i Haram'a (= Ka'be'ye) yönelmesi
emri inmiş ve hemen Ka'be'ye doğru durmuş, cemaat da onunla beraber dönmüştür.
Bir de şöyle
denmiştir: 'Nebi (s.a.v.) Beni Selime kabilesine giderek Ümmü Bişr El-Bera' bin
Ma'rür (r.a.a)'e uğramış. Ümmü Bişr (r.anha) Ona öğle yemeğini hazırlamış, bu
esnada öğle vakti olunca Nebi (s.a.v.) ashabına öğle namazından iki rek'at
kıldırdıktan sonra Ka'be'ye doğru durması emrediimiş ve bunun üzerine Ka'be'ye
yönelerek Mizab'a. doğru durmuştur. Bu olay dolayısıyla bu kabilenin mescidine
'Mescidü'l-Kibleteyn = iki kıble mescidi' adı verilmiştir.
İbn-i Sa'd'ın
dediğine göre Vakıdi bu ikinci rivayeti daha isabetli görmüştür ...
Kıblenin
Ka'be'ye çevirildiğini,. Bera' ve arkadaşlarına haber veren zat'ın ismi burada
anılmamıştır. Kastalani, Ayni ve 'Tuhfe' yazarının nakline göre bu zat Abbad
bin Bişr veya Abbad bin Nehik'dir. Bu zat Beni Hanife kabilesine vardığında
Ensar-ı Kiram'dan Bera' ve arkadaşlarını ikindi namazını kılarken görmüş ve
hemen kıble tahviii emrini tebliğ etmiştir. Bu emri duyan cemaat hemen yer
değiştirmek suretiyle Ka'be'ye yönelmşşlerdir. İmam önden en arkaya geçmiş ve
yüzünü arka duvara (Ka'be yönüne) çevirmiş, erkek cemaat onun arkasında,
kadınlar da erkeklerin arkasında saff durmuşlardır.
Buhari, Müslim
ve Nesai'nin rivayet ettikleri İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisine göre Kuba halkı da
ertesi gün sabah namazı esnasında bu haberi almışlar ve aynı şeyi yapmışlardır.
HADİSTEN
ÇIKARILAN HÜKÜMLER :
Nevevi şöyle
der:
1- Şer'i bir
hüküm, şer'i bir delil ile neshedilebilir (yürürlükten kalkabilir), nitekim
burada fiilen kalkmıştır.
2- Bir kişinin
verdiği haber (Haber-i vahid) makbuldür.
3- Bir namazı
iki yöne doğru kılmak caizdir. Bizim arkadaşlarımız böyle hükmetmişlerdir. Bir
adam kıblenin şu tarafta olduğuna kanaat getirerek namaza durduktan sonra
kanaatı değiştiğinde namaz esnasında yeni kanaatına göre yön değiştirir. Hatta
dört rek'atlı bir namazın her rek'atını kanaat değişmesi dolayısıyla ayrı ayrı
yönlere doğru eda ederse en sahih (sağlıklı) kavle (görüşe) göre namaz
sahihtir. Çünkü hadiste söz konusu mescid halkı namaz esnasında yön
değiştirmişler, buna rağmen namazlarına devam etmişler namazı baştan iade
etmemişlerdir.
4- Mükellefler
(İslam-i emirleri yerine getirmesi beklenenler), bir hükmün neshedildiğini
duymadıkça mesul değillerdir.
Bizim
arkadaşlarımız ve diğer mezhebIere mensup alimler Beytü'l-Makdis'e doğru durmak
hükmünün Kur'an'la. mı, Nebi (s.a.v.)'in ictihadıyla mı sabit olduğu hususunda
ihtilaf etmişlerdir. Kadi iyad: Alimlerin çoğu bu hüküm Kur'an'la değil,
Sünnetle sabittir, demişler, diyor. Buna göre Kur'an sünneti nesheder, diyen
mütaahhirin olan usul alimlerinin çoğunluğu için bu hadis delil sayılır.
Şafii'nin bir kavli de böyledir:
Şafii'nin diğer
bir kavline ve bir grup alim'e göre Kur'an, sünneti neshetmez. Çünkü sünnet,
Kur'an'ın açıklamasıdır, nasıl Kur'an onu neshetsin.
Bu grup
alimlere göre Beytü'l-Makdis'e doğru durmak hükmü sünnetle değil, vahiyle
sabittir. Nitekim Allah Teala: ''ve senin evvelce tarafına yönelik olduğun
Beytü'I-Makdis'i ancak... "
buyurmuştur.
Sünnetin
Kur'an'ı neshedip etmemesi de ihtilaflıdır. Alimlerin ekserisi bunu caiz
görmüşlerdir. Şafii ve bir grup alim caiz görmemişlerdir,"
0a