DEVAM: 73 - YOLCULUKTA
KASR (NAMAZI KISALTMAK) BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
عَبْد اللّه
بْن إدريس،
عَن ابن جريج،
عَن ابن عمار،
عَن عَبْد
اللّه بْن بابيه،
عَن يعلى بْن
أمية. قَالَ:
-
سألت عمر بن
اْلخطَّاب،
قلت: ليس عليكم
جناح أن
تقصروا من
الصلاة إن
خفتم أن
يفتنكم الذين
كفروا. وقد
أمن الناس؟
فقال: عجبت
مما عجبت منه،
فسألت رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ عَن
ذلك فقال
((صدقة تصدق
اللَّه بها
عليكم. فاقبلوا
صدقته)).
Ya'la bin Ümeyye
(r.a.)'den; şöyle demiştir: Ben, Ömer bin el-Hattab (Radıyallahü anh)!
Allah: «Yer yüzünde yolculuk ettiğiniz zaman
kafirlerin size eziyet ve zarar vermelerinden korkarsanız namazınızı
kısaltmanızdan dolayı size günah yoktur.» [Nisa 101] (buyurmuştur.) Halbuki
şimdi halk güven içindedir. (Halkın güvenlik içindeyken namazı kıseltmalarına)
ne dersin? diye sordum. Ömer (r.a.):
Senin şaştırın şu
işe ben de şaşmıştım da bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e
sormuştum. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştu:
«Bu, Allah'ın
size verdiği bir sadakadır. Onun için siz Allah'ın sadakasını kabul ediniz.»
dedi.
AÇIKLAMA: EI-Menhel yazarı Ya'la (r.a.)'ın hadisini
açıklarken şöyle der:
"Ya'la
Ömer (r.a.)'e şunu demek istemiştir: 'Anılan ayette namazın kısaltılması için
kafirlerin fitnesinden korkmak sebep olarak gösterilmiştir. Kafirlerin
fitnesinden korkmak tehlikesi kalmamıştır. Şu halde halk niçin hala namazı
kısaltıyor? Bunun sebebini bana bildirir misin?
Ömer (r.a.) bu işe kendisinin de şaştığını ve Nebi (s.a.v.)'e konuyu
sorduğunu, Nebi (s.a.v.)'in şöyle cevap buyurduğunu Ya'la (r.a.)'a anlatmıştır.
Namazı
kısaltmanın sadaka oluşundan maksat, yolculuk zorluğundan dolayı bu işin ilahi
bir ikram ve rahmet olmasıdır.
Tercemede
bulunan parentez içi ifadeler, Ebu Davud'un rivayetinden alınmadır. '
Bu babta
rivayet olunan hadisler, yolculuk halinde dört rek'atli farz namazların iki
rek'at olarak kılınmasının meşruluğuna delalet ederler. Ancak yolculuk halinde
kılınacak, öğle, ikindi ve yatsı farzlarının doğrudan doğruya iki rek'at olarak
mı farz kılındığı, yoksa hazer hali gibi dört rek'atli olarak farz kılınıp
sonradan mı iki rek'ate indirildiği hususunda alimlerin ihtilafı vardır. (Eğer
baştan iki rek'at olarak farz kılınmış ise, yolculuk halinde böyle kılmak,
Fıkıh dilinde Azimet olur. Şayet kolaylık olsun diye sonradan iki rek'ate
indirilmişse buna Ruhat denilir.)
Sahabilerden
Ömer, Ali, İbn-i Abbas, İbn-i Mes'ud, İbn-i Ömrr ve Cabir (r.a.); 'Azimet'tir
demişlerdir. Hanefi alimleri de böyle hükmetmişlerdir. Bu gruptaki alimlerin
delil gösterdikleri hadislerden birisi (1063 ve 1064) nolu) Ömer (r.a.)'in
hadisi ve diğ6ri İbn-i Abbas (r.a.)'ın (gelecek olan 1068 nolu) hadisidir.
İbn-i Ömer (r.a.)'in (1067 nolu) hadisi de delil gÖsterilmiştir. Dördüncü delil
de Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai ve başkalarının Aişe (r.anha)'dam rivayet
ettikleri şu mealdeki hadistir:
«Namaz hazerde
ve seferde ikişer rekat olarak farz kılınmış, seferdeki namaz öyle kalmış,
hazerdeki namaz arttırılmıştır.» Akşam namazı, Ahmed bin HanbeI'in riv8.yetinde
belirtildiği gibi bu hükümden müstesna kılınmıştır. Yani o, baştan beri üç
rek'at olarak tutulmuştur. Aişe (r.anha)'nın hadisini açıklayan alimlerin
beyanına göre Mirac gecesi ikişer rek'at olarak kılınması emri verilmiş, İbn-i
Hibban, Buhari, Beyhaki ve İbn-i Huzeyme'den rivayet edilen Aişe (r.anha)'nın
başka bir hadisinde açıklandığı üzere Nebi (s.a.v.) Medine'de yerleştikten
sonra öğle, ikindi ve yatsı farzları dört rek'ate çıkarılmıştır.
Osman, Sa'd bin
Ebi Vakkas, Aişe, Hasen-i Basri, meşhur kavline göre Malik, Şafii, Ahmed bin
HanbeI, Ebu Sevr ve Davud: Yolculukta namazı kısaltmak 'Ruhsat'tır demişlerdir.
Beyhaki'nin rivayet ettiğine göre Selman-ı Farisi'nin de dahil oldUğu on iki
sahabi böyle demişlerdir. Enes, Misver bin Mahreme, Abdurrahman bin el-Esved,
İbnü'l-Müseyyeb ve Ebu Kulabe de 'Ruhsat'tır, diyenlerdendirler.
Bu görüşteki
alimlerin birinci delili (1065 noda geçen) ayet-i kerimedir. Bunlar derler ki,
ayette: "Namazı kısaltmakta cünah (= günah) yoktur.» buyurulmuştur.
Cünahın
yokluğu, yalnız mübah anlamında kullanılıyor. (EI-Menhel yazarı bu hususta uzun
izahat. vermişse de buraya aktarmaya gerek görmedim.)
Bu gruptaki
alimlerin ikinci delili (1065 nolu) Ömer (r.a.)'in hadisidir. Şöyle ki : Eğer
yolculuk namazı doğrudan doğruya iki rek'at olarak farz kılınmış olsaydı Ömer
(r.a.)'ın ve ravisi Ya'la (r.a.)'ın şaşmasında mana yoktu.
Üçüncü delil
Müslim'in İbn-i Ömer (r.a.)'den rivayet ettiği şu mealdeki hadistir:
"ResUluIlah (s.a.v.) Mina'da dört rek'allı namazı iki rek'at olarak kıldı.
Ondan sonra Ebu Bekir (r.a.) böyle kıldı. Ebu BeKir (r.a.)'den sonra Ömer
(r.a.) böyle kıldı. Ömer (r.a.)'den sonra Osman (r.a.) hilafetinin ilk
zamanlarında böyle luldl. Daha sonra dört rek'at olarak kıldı."
İbn-i Ömer
(r.a.) imam'a uyduğunda dört rek'at; yalınız başına kıldığında iki rek'at
kılardı. Eğer seferde kısaltmak Azimet olsaydı Osman (r.a.) bunu terketmezdi.
Sahabiler de onun terkinde kendisine uymazlardı.
Bu gruptaki
alimler, birinci grubun delil olarak gösterdildari Aişe (r.anha)'nın: «Namaz
ikişer rek'at farz kılındı." hadisini ve Ömer (r.a.)'in : "Yolculukta
namaz iki rek'attir." hadisini yorumlayarak: Bundan maksad, istiyenIerin
böyle kılabilmeleridir.
Nevevi:
Hadislerin arasını bulmak için bu yorum yolunu tutmaktan başka yol yoktur. Aişe
(r.anh)'nın:; kısaltma hadisini rivayet etmesi yanında, 'yolculukta namazı dört
rek'at olarak kılması, bu yorumu kuvvetlendirir. Demekki Aişe (r.anha) ve Osman
(r.a.) iki şekilde kılmayı caiz görmüşlerdir. Misafirin iki rek'at olarak
kıldığı namaza kasırlı namaz ismini vermekte tüm müslÜmanların icma' etmesi ve
zikredilen ayette kısaltma tabiri bu yorumu te'yid ettiği (desteklediği) gibi
birinci grubun delil gösterdiği Aişe (r.anha)'nın hadisinin zahirini tutmak,
Kur'an'ın nassına ve müslümanların icmaına ters düşer. Ahad hadisi Kur'an'ın
nassına veya icma'ya muhalif olduğu zaman o hadisin zahirini terk etmek vacib
olur, der.
Bu gruptaki
alimler, Ömer (r.a.)'in (1063 - 1064 nolu) hadisinde geçen: غير
قصر cümlesini: ''Sevabı tamdır, noksan değildir.''
şeldinde yorumlamışlardır.
İbn-i Ömer
(r.a.)'in (1067 nolu) hadisinde Nebi (s.a.v.)'in yolculukta dört rek'atlı
farzları hep iki rek'at olarak kıldığı hususuna gelince Nebi (s.a.v.)'in
devamlı böyle kıIması, bunun vacibliğini gerektirmez.
El-fetih'te:
'Bana zahir olan ve konu hakkında varid olan bütün delilleri toplayıcı görüş ve
sonuç şudur ki; Akşam farzı hariç farz namazlar Mi'rac gecesi ikişer. rek'at
olarak farz kılınmış, Hicret'ten sonra öğle, ikindi ve yatsı farzları dört
rek'ate çıkarılmıştır. İbn-i Hibban, İbn-i Huzeyme ve Beyhaki'nin rivayetleri
bunu ifade ederler. Öğle, ikindi ve yatsı farzlarının dört rek'ate
çıkarılmasından
bir süre sonra
(1065 nolu hadiste geçen) Kasır Ayeti inince yolculuk halinde mezkür namazlar
hafifletilerek ikiye indirilmiştir. İbn-i Esir'in EI-Müsned şerhinde: 'Namazı
kısaltma emri Hicret'in 4. yılı verilmiştir,' şeklinde verdiği ma'lumat bunu
te'yid eder, Bu duruma göre Aişe (r.anha)'nın:
"Sefer
namazı iki rek'at olarak tutuldu." cümlesinden murad, sefer namazının
Mi'rac gecesinden bu yana iki rek'at olarak tutulması değil, Kasır Ayetinden sonraki
durumun, Mi'rac gecesindeki duruma dönüşmesini ifade etmektir. Bu söz, namazı
kısaltmanın Aziınet olmasını gerektirmez,' der."