DEVAM: 85- CUMA GÜNÜ
HUTBESİ HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI
حَدَّثَنَا
علي بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا وَكِيع.
ح
وحَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
بشار. حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرحمن بْن
مهدي؛ قالا:
حَدَّثَنَا سُفْيَان،
عَن سماك، عَن
جابر بْن
سمرة؛ قَالَ:
-
كان النَّبِي
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
يخطب قائماً.
ثم يجلس. ثم
يقوم فيقرأ
آيات. ويذكر
اللَّه. وكانت
خطبته قصداً، وصلاته
قصداً.
Cabir bin Semure
(r.a.)'den; şöyle demiştir : Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), ayakta hutbe
okurdu. Sonra otururdu. Daha sonra ayağa kalkardı, (ikinci hutbede) ayetler okurdu ve Allah'ı anardı. Onun
hutbesi ne uzundu ne kısa idi. Cuma namazı da ne uzundu ne de kısaydı.
AÇIKLAMA (1103,1104,1105 ve 1106) :
İbn-i Ömer (r.a.)'ın
hadisini Buhari, Müslim, Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Darekutni ve Beyhaki benzer
lafızlarla rivayet etmişlerdir. Bütün rivayetler, efendimizin iki hutbe
okuduğuna, hutbeler arasında oturduğuna ve hutbeleri ayakta okuduğuna delalet
ederler.
Cabir (r.a.)'in
hadisini Müslim, Ebu Davud, Nesai ve . Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Bazı
rivayetlerde lafız farkı var ise de hepsinden Nebi (s.a.v.)'in ayakta iki hutbe
okuduğu, hutbeler arasında oturduğu, hutbede ayet okuduğu ve Allah'ı andığı
anlaşılır.
Amr bin
El-Huveyris (r.a.)'ın hadisine başka kitaplarda rastlayamadım. Zevaid türünden
sayılmadığına göre Kütüb-i Sitte'nin diğerlerinde bulunması gerekir. Bu hadis
de Nebi (s.a.v.)'in minber üzerinde hutbe okuduğuna delalet eder.
Bu hadislerin
ihtiva ettikleri hususları maddeler halinde aşağıya aldıktan sonra her husus
için alimlerin görüşlerini nakledeceğim.
1- Nebi
(s.a.v.) cuma namazından önce iki hutbe okurdu.
2- Hutbeleri
ayakta okurdu.
3- İki hutbe
arasında biraz otururdu.
4- İkinci
hutbede Kur'an'dan ayetler okur, Allah'ı anardı.
5- Hutbeleri
minber üstünde okurdu.
6- Hutbesi ve
namazı mutedil idi.
1-- Cuma
namazından önce iki hutbe okumak hususundaki Alimlerin görüşleri:
a) Maliki, Şafii ve Hanbeli mezhebIerine göre
cuma namazından önce iki hutbenin okunması farzdır ve cuma namazının sıhhati
için şarttır. Hutbeler okunmadan kılınacak cuma namazı sahih değildir.
Delilleri de
Nebi (s.a.v.)'in her cuma günü namazdan önce daima iki hutbe okumuş olduğuna
delalet eden sahih hadislerdir. Bir de Buhari ve Ahmed'in rivayet ettikleri
efendimizin: ''Beni namaz kılarken gördüğünüz gibi namaz kılınız. hadisidir.
Nebi (s.a.v.)'in iki hutbe okumadan bir defa olsun cuma namazı kıldığı sübut
bulmuş değildir .
Bunların bir
delili de; ''Allah'ı anmaya gidiniz,.
mealindeki Cuma suresinin 9. ayetidir. Çünkü cuma ezanından sonraki zikir
hutbedir, diye bu alimler yorum yapmışlardır.
b) Hanefi alimlerine göre bir hutbe kafidir.
İkinci hutbe sünnettir. Zeylai: Bir kaç sahabinin tek hutbe okudukları ve
kimsenin onlara itiraz etmediği rivayet edilmiştir, der. Evzai, İshak bin
Rahuvye, Ebu Sevr, İbnü'l-Münzir ve bir rivayetinde Ahmed'in böyle
hükmettiklerini el-Iraki anlatmıştır.
2-- Hutbelerin
ayakta okunmasının hükmü;
a) Cumhura göre
ayakta okumak şarttır. Delilleri bu babda rivayet edilen hadisler ve benzeri
hadislerdir.
Nevevi: Çünkü
hutbe Cuma'nın iki farzından birisidir. Namaz gibi bunda da ayakta durmak
gerekir, demiştir.
b) Hanefi
alimleri ile bir rivayete göre Ahmed, hutbeyi ayakta okumak sünnettir,
demişlerdir. Çünkü Nebi (s.a.v.)'in ve Hulefa-i Raşidin'in tatbikatı budur,
vacib değildir. Çünkü yalnız tatbikatın bu oluşu vacibliği gerektirmez. Başka
delil de yoktur. Nevevi'nin: Çünkü, hutbe Cuma'nın iki farzından birisidir:
Namaz gibi bunda da ayakta durmak gerekir, sözüne şöyle cevap verilebilir:
Kıbleye doğru durmak namazın şartlarından olduğu halde, hutbenin şartı
olmamakla hutbe namaza muhalif olur. Bu nedenle hutbe namazdan çok ezana
benzer.
3-- İki hutbe
arasında oturmak;
a) Cumhur'a
göre, oturmak sünnettir, oturmaksızın Cuma hutbeleri sahihtir.
b) Şafiiler'e göre hutbeler arasında oturmak
şarttır. Onsuz hutbe sahih değildir. Çünkü Nebi (s.a.v.) hutbeleri arasında
oturmayı hiç terk etmemiştir. Şafiiler bu gerekçe yanında: صلوا
كما رايتمون ي
اصل ي hadisini delil göstermişler.
El-Ayni,
Şafiiler'e cevaben: İbn-i Battal'ın dediğine göre Muğire bin Şu'be (r.a.)'in
hutbeler esnasında oturmadığı rivayet olunmııştur. Eğer oturmak şart olsaydı,
Muğire (r.a.)'in bunu bilmemesi düşünülemez. Faraza bilmeseydi orada bulunan
sahabilerin ve tabiilerin buna müdahale etmemesi düşünülemez, dedikten sonra
Ayni sözüne şöyle devam eder: 'İki hutbe arasında oturmak farzdır, diyenin
elinde hiç bir delil yoktur. Çünkü söz konusu oturuş hatip için bir
dinlenmedir. Hutbe'den bir parça değildir. Hutbe, yapılan konuşmadır. Şafii'den
başka bu oturuşun farziyetine hükmetmemiştir. Bu hüküm icmaa muhaliftir ...
Şafii'nin, Nebi (s.a.v.)'in sırf daimi tatbikatını gerekçe göstererek iki hutbeyi
ve bunlar arasındaki oturmayı farz kılması ve iki hutbeden önce minber üzerinde
oturmayı farz saymaması şaşılacak şeydir. Çünkü Nebi (s.a.v.)'in minbere
çıktığında oturması sabittir.'
4-- İkinci
hutbede Kur'an'dan ayetler okunması:
a) Şafii: İki hutbeden birisinde bir ayet okumak
farzdır. Kaf suresini okumak müstahabtır, demiştir. Şafii'nin Irak'lı
arkadaşları ve Hanbeli'lerden El-Kadı her iki hutbede de ayet okumak gerekir,
demişlerdir,.
b) Cumhur'a göre, hutbede Kur'an okumak vacip
değildir.
5-- Hutbelerin
minber üstünde okunması;
Hutbenin minber
üzerinde okunmasının meşruluğu hususundaki cumhur'un kavline göre hatip, halife
olsun başkası olsun farkı yoktur.
NEBİ
(SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)'İN MİNBERİ :
EI-Menhel
yazarı 'Minber edinmek. babında efendimizin minberini tarif ederken özetle şunu
söyler:
"Bütün
tarihçilerin sözleri Nebi (s.a.v.)'in minberinin üç basamaklı olduğunu
gerektirir. Minberin yüksekliği iki zira', uzunluğu iki zira' ve genişliği bir
zira' idi. Birinci ve ikinci basamağın yüksekliği yarımşar zira', üzerinde
oturduğu üçüncü basamağın yüksekliği bir zira idi. Bu basamağın uzunluğu ve
genişliği de birer zira' idi.
Muaviye (r.a.)
devrinde Medine valisi olan Mervan zamanına kadar Minber-i Nebevi böyle idi.
Nihayet Mervan minberin alt kısmına üç basamak ilave ederek basamak sayısını
altıya çıkardı. Olay şöyle cereyan etmiştir: Muaviye (r.a.), minberin
söktürülerek Şam'a gönderilmesi için Mervan'a emir vermiş, Mervan da minberi
söktürmüş ve Şam'a göndermeyi düşünürken güneş tutulmuş, Medine karanılkta
kalmış, gündüz olmasına rağmen yıldızlar görülmüş ve şiddetli bir fırtına
kopmuştur. Mervan bunun üzerine Medine cemaatına bir hitabede bulunarak :
Ey Medine
halkı! Siz Emirü'l-Mü'min'in minberi Şam'a göndermemi istediğini sanıyorsunuz.
Halbuki Emir, Nebi (s.a.v.)'in koymuş olduğu minberi değiştirmenin hatalı
olduğunu bilir, Emir'in bana emri, Minberi büyütmek ve yükseltmektir, demiş ve
bir marangoz çağırtarak Mezkur ilaveyi yaptırmıştır .
Nihayet hicri
654 yılında Mescid-i Nebevi'de vuku bulan yangında Mescid ile beraber minber de
yandı.
Yangın
olayından sonra Yemen Meliki Muzaffer 656. yılında yeni minber yaptırmış, yirmi
yıl sonra Mısır,. Meliki Zahir Baybars, Muzaffer'in minberini kaldırtarak yeni
bir minber yaptırmıştır. Hicri 820. yılında Mısır padişahı Melik Müeyyed yeni
bir minber göndermiştir."
6. Hutbesi ve
namazı mutedil idi.
Yani cuma
hutbesi, cemaatı yoracak kadar, uzun değildi, meramı ifade etmiyecek kadar kısa
da değildi, diğer hutbeleri kadar uzun dnğildi. Keza, cuma namazı da böyleydi.
Diğer namazlara göre ne kısa sayılırdı, ne de uzun. Cuma hutbesinin kısa
kesilmesine ve cuma namazının uzatılmasına dair Nebi (s.a.v.)'in hadisini
Müslim rivayet etmiştir. Meali şöyledir:
''Ammar
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre kendisi: Ben Resulullah (s.a.v.)'den şöyle
buyururken işittim: "Adamın namazının uzunluğu ve hutbesinin kısahğı onun
fıkıh bilgisinin alametidir. Şu halde namazı uzatınız ve hutbeyi kısa
kesiniz."
Müslim'in bu
hadisi, babımızda rivayet olunan Cabir (r.a.)'in hadisine muhalif değildir.
Çünkü Cabir (r.a.)'in hadisinin manası hutbe ile namazın birbirine denk olması
değildir. Maksat Cuma hutbesinin diğer hutbelere nisbeten ve Cuma namazının da
diğer namazlara nisbeten mutedil olmalarıdır.
Cabir (r.a.)'in
1105 sayılı hadisindeki; "o biraz
otururdu." cümlesi ile iki hutbe arasındaki oturuş kasdedilmiş ise bu
oturuşun şer'i hükmünü 3. maddede anlattım. Cümlenin böyle yorumlanması
muhtemeldir. Ve Cabir (r.a.)'in 1106 nolu hadisine uygun ve benzeri olur.
İkinci ihtimal:
Mezkur cümle ile minbere çıkarken hutbeye başlamadan önce biraz oturmak
manasının ifade edilmesidir. Mezkur cümle bu yoruma da müsaiddir. Nebi
(s.a.v.)'in minbere çıkarken biraz oturduğu Buhari, Ebu Davud, Nesai ve
başkalarının rivayet ettikleri İbn-i Ömer (r.a.)'in bir hadisi ile sabittir. Bu
oturuşun gayesi, bu esnada okunan e:zanın bitmesini beklemektir.
Bu oturuş
cumhurun kavline göre sünnettir .