SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1132 >>

DEVAM: 95- CUMA FARZINDAN SONRA (KILINACAK) NAMAZ HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة، وأبو السائب سلم بْن جنادة. قالا: حَدَّثَنَا عَبْد اللّه بْن إدريس، عَن سهيل بْن أبي صالح، عَن أبيه، عَن أبي هُرَيْرة؛ قال:

 - قال رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ ((إذا صليتم بعد الجمعة، فصلوا أربعاً)).

 

Ebu Hureyre (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu; demiştir : '

 

«Cuma farzından sonra namaz kıldığınızda dört rek'at kılınız.»

 

 

Diğer tahric: Müsliın, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Beyhaki

 

AÇIKLAMA: İbn-i Ömer (r.a.)'in 1130 nolu hadisini Müslim, Nesai ve Tirmizi de rivayet etmişler. Ebu Davud ve Beyhaki de benzerini rivayet etmişlerdir. Ebu Davud ve Beyhaki'nin rivayetinde hadisin başında şu ziyade vardır: ''İbn-i Ömer (r.a.) Cuma'dan önceki namazı uzun tutardı.''

 

Bu ziyade Cuma'dan önce sünnet vardır, diyen alimler için bir delildir.

 

İbn-i Ömer (r.a.)'in 1131 nolu hadisini Müslim, Tirmizi ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Ebu Davud ve Nesai de bunu rivayet etmişler, bunların rivayetinde:  "evinde" ziyadesi vardır. Tercemede bu ziyade parentez içi ifade ile gösterilmiştir. Bu ziyade, efendimizin Cuma'dan sonra ki iki rek'atı evinde kıldığını belirtir.

 

Ebu Hureyre (r.a.)'ın bu sayfadaki hadisini Müsliın, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetler şöyledir: ''Cuma'dan sonra kim namaz kılacaksa dört rek'at kılsın...''

 

Alimler bu hadisteki emrin mendubluk için olduğunu söylemişlerdir. Bu hadis Cuma'dan sonra dört rek'at sünnet kılmanın müstahablığına delalet eder. Bunun mescidde veya evde kılınmasına dair bir kayıt yoktur.

 

Bu babtaki ilk iki hadis Nebi (s.a.v.)'in Cuma'dan sonra, eve dönüp orada iki• rek'at kıldığına delalet eder. Son hadiste, Cuma'dan sonra dört rek'at kılınması emredilmiştir.

 

Nevevi bu hususta özetle şöyle der:

 

'Resulullah (s.a.v.); bazı vakitlerde 'Cuma'dan sonra yalnız iki rek'at kılmakla en azın iki rek'at olduğunu beyan etmiştir. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in çoğu zaman Cuma'dan sonra dört rek'at kıldığı ma'lumdur. Çünkü dört rek'at kılmayı bize emreden ve bizi buna teşvik eden odur. Halbuki Onun hayra düşkünlüğü ve ibadete iştiyakı, bizimkinden çok fazladır.'

 

El-Iraki, Nevevi'nin bu sözüne itiraz ederek Cumadan sonra Nebi (s.a.v.)'in ekseri vakitlerde dört rek'at kıldığının ma'lum olmadığını hatta sanılmadığını., çünkü Nebi (s.a.v.)'in Cuma'dan sonra evinde iki rek'at kıldığının sabit olduğunu söylemiştir. El-Iraki sözlerine devamla: Nebi (s.a.v.)'in dört rek'at kılmayı emretmesi, kendisinin dört rek'at kılmasını gerektirmez, demiştir.

 

EI-Menhel yazarı, Nevevi ve El-Iraki'nin özetini buraya aldığımız sözlerini naklettikten sonra şöyle der:

 

"Velhasıl Nebi (s.a.v.), Cuma'dan sonra dört rek'at namaz kılmayı ümmetine emretmiştir. Bu emir ümmetine mahsustur. Yani zatına şumulü yoktur. Kİlınacak dört rek'ati evde kılmak kayıt ve şartını koşmamıştır. İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisinde belirtildiği gibi Nebi (s.a.v.)'in sadece iki rek'at kılması, ümmeti için dört rek'atin meşru kılınmasına mani değildir.

 

Zerkani'nin nakline göre İbn~i Battal şöyle demiştir: Nebi. (s.a.v.)'in Cuma namazından sonra iki rek'at namazı evinde kılmasının hikmeti şudur: Cuma namazı öğle namazından bedel olduğu için mescidde sünnet kılmayı terk etmiş, ta ki yanlış anlaşılmasın. Çünkü Cuma farzından sonra hemen aynı yerde iki rek'at sünnet kılsaydı bunun öğle namazından kısılmış iki rek'.at olduğu sanılırdı.. Nebi (s.a.v.)'in Cuma farzından hemen önce mescidde iki rek'at sünnet kılmaması da bu endişeden dolayı olabilir.

 

Cuma'dan sonraki sünnetler hakkında alimlerin görüşleri: Bu babtaki hadisler, Cuma'dan sonra sünnetin meşruluğuna delalet ederler. Bu husustaki alimlerin görüşleri şöyledir:

 

1- Hanefi alimlerine göre Cuma'dan sonra dört rek'at sünnet kılınır. Ve iki rek'atte bir selam verilmez. Dört rek'atin bitiminde selam verilir. İbn-i Mes'ud (r.a.) ve Nehai'den bu kavil nakledilmiştir.

 

2- Şafii alimlerine göre ikisi müekked ve ikisi gayri müekked olmak üzere dört rek'at sünnet kılınır. İkişer rek'atte selam vermek daha sevaptır. Eğer Cuma'dan sonra öğle namazını kılarsa, Cumadan sonraki sünneti kılmaya gerek kalmaz. Çünkü kılacağı öğle farzından önceki sünnet, Cuma sünneti yerine geçer.

 

3- Hanbeli alimlerine göre Cuma'dan sonraki sünnet en az iki ve en çok altı rek'attir.

 

4- Maliki mezhebine göre Cuma namazına bağlı sünnet yoktur.

 

Bu babtaki hadisler, Maliki alimlerinin aleyhinde delildir. Bu babtaki hadisler, Cuma namazından sonraki sünnetlerin mescidde veya evde kılınabileceğine delalet eder. Rivayetlerin ekserisi evde kılınmasına aittir. Efdal olanı da budur. Çünkü nafilelerin evlerde kılınmasına teşvik edici hadisler vardır.

 

ZUHR-İ AHİR KILMAK MES'ELESİ:

 

Türkiye'de Hanefi ve Şafii mezhebIeri mensuplarının bulunduğu ma'lumdur. Birden fazla camide Cuma namazını kılan Şafiiler, bundan sonra öğle namazını kılarlar. Hanefile r de Zuhr-i Ahir kılarlar. Bu husustaki mezhebIerin görüşlerini özetliyerek buraya almayı uygun gördüm:

 

Bu husustaki bilgiyi Abdurrahman El-Ceziri'nin te'lif ettiği dört mezhebin fıkhına ait kitabın "Cuma" bahsinden aktarıyorum:

 

"Müslümanların bir yerde toplu halde Allah'a ibadet etmeleri, müslümanlar arasında bulunması gereken muhabbet, şefkat, saygı ve yardımlaşma bağlarının kuvvetlenmesi ve bu duygulara ters düşen duyguların bertaraf edilmesi gibi pek çok hikmetlere binaen Cuma namazı farz kılınmıştır. İhtiyaçtan fazla mescidIerde Cuma namazının kılınması, bu hikmetlere ters düşer. Bunun izahına gerek görmüyorum.

 

Bazı İslam alimleri: İhtiyaç olmaksızın Cuma namazı bir çok camide kılındığı takdirde, ihtiyaca cevap verecek ve daha önce Cuma namazı kılınan camilerdeki Cuma sahihtir. Diğerleri sahih değildir. (Mesela bir şehir halkından Cuma namazına gidenler için on cami kafi iken on beş camide Cuma namazı kılındığı takdirde, namazı ilk kılan on cami cemaatının Cuması sahihtir. Geç kalan beş cami cemaatının Cuması sahih değildir. Öğle namazı kılmaları gerekir.) Bu husustaki mezhebIerin görüşleri şöyledir:

 

1- Hanefi mezhebine göre müteaddit yerlerde kılınan Cuma namazı sahihtir. Yerlerin çokluğu, Cumanın sıhhatına zarar vermez. Hatta hepsinin bir anda kılması mecburiyeti de yoktur. Lakin bir mescidde Cuma namazını kılanlar, başka camilerdekilerin daha önce kıldıklarını bildikleri zaman Zuhr-İ Ahir niyetiyle dört rek'at namaz kılmaları vacibtir. Bu dört rek'ati bir selamla kılarlar. Avam tabakasının bunu farz olarak itikat etmemesi için bu namazın evde kılınması efdaldır. Bilindiği gibi Hanefi mezhebinde vacib, farz kadar kuvvetli değildir. İstersen zuhr-i ahiri kılmanın sünneti müekkede olduğunu söyliyebilirsin. Şayet başka camilerin daha erken Cumayı kıldıklarından şüphe edilirse zuhr-f ahir niyetiyle dört rek'at namaz kılmak mepdubtur. Her rek'atte Fatiha'dan sonra bir sure veya üç kısa ayet okumak gerekir. Çünkü bu namazın nafile olması muhtemeldir.

 

Cuma farzından sonra Cumanın dört rek'at sünneti kılınınalıdır. Ondan sonra zuhr-i ahir kılınınalı, daha sonra öğle vakti sünneti niyetiyle iki rek'at kılınmalıdır.

 

2- Şafii mezhebine göre Cuma namazı kılınan yerlerin sayısı tam ihtiyaca göre ise hepsinin Cuması sahihtir. Cumadan sonra öğle namazı kılmaları menduptur. Şayet yer sayısı ihtiyaçtan fazla ise ihtiyaç fazlası olanların Cuması sahih değildir. İlk kılan ve ihtiyaca cevap verecek sayıdaki yerlerin Cuması sahihtir. Namazdan geç çıkan diğerlerininki sahih değildir. (Yukarıda Hanefi mezhebinin görüşü anlatılırken parentez içinde verilen misal, .burası için de verilebilirJ

Eğer bütün camilerdeki cemaatların aynı anda Cuma farzına başladıkları tesbit edilirse veya muhtemel ise yahut da hangi cemaatın önce ve hangisinin sonra başladığı meçhul ise hepsinin Cuması bozulur. Bu takdirde ihtiyaç fazlası yerlerin kapatılması ve ihtiyaca kafi gelen yerlerde cemaatın toplanıp Cuma namazını yeniden kılmaları gerekir. Bu mümkün olmadığı takdirde o günkü öğle namazını kılmaları gerekir.

 

3- Maliki mezhebine göre bir şehirde müteaddit mescidler bulunup hangisinde daha önce Cuma namazı kılınmış ise her hafta Cuma namazını o meseidde kılmak mecburiyeti vardır. Bu hükmün dört şartı vardır. Maliki mezhebi mensupları memleketimizde bulunmadığı için bu şartları aktarmaya gerek görmüyorum. 

 

(Mahir: Bu, yani İbn-i Mace şerhi hazurlanırken Türkiye de Maliki mezhebine mensub kimse olmadığı bilgisi mevcut olabilir, ancak 2014 yılında yapılan anket'te % 1 civarında Maliki mezhebi mensubunun Türkiye'de var olduğu ortaya çıktı.)

 

4- Hanbeli mezhebi alimleri, Şafii mezhebi alimlerinin görüşlerine yakın bir görüşe sahiptirler. Bunlara göre Cuma namazı kılınan yerlerin sayısı, tam ihtiyaca göre ayarlanmış ise Cumadan sonra öğle namazı kılmak evladır. Şayet Cuma namazı kılınan yerlerin sayısı ihtiyaçtan fazla ise devlet yetkilisinin Cuma için izin verdiği camilerdeki Cuma namazı sahihtir. Şu şartla ki: Onun izin verdiği camilerin sayısı ihtiyaçtan fazla olmamalıdır. Aksi takdirde izin alanlardan, Cumayı ilk kılanlarınki sahihtir. Diğerleri sahih değildir. Kimlerin önce kıldıkları bilinmezse Şafii mezhebinde olduğu gibi tekrar şartlara uygun olarak Cuma için toplanmaları mümkün olmadığı takdirde o günkü öğle namazını kılmaları gerekir.

 

 

EBU DAVUD ŞERHİNDEKİ ZUHR-İ AHİR’E DAİR AÇIKLAMA İÇİN BURAYA TIKLAYIN