DEVAM: 95- CUMA
FARZINDAN SONRA (KILINACAK) NAMAZ HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة،
وأبو السائب
سلم بْن
جنادة. قالا:
حَدَّثَنَا
عَبْد اللّه
بْن إدريس، عَن
سهيل بْن أبي
صالح، عَن
أبيه، عَن أبي
هُرَيْرة؛
قال:
-
قال رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
((إذا صليتم
بعد الجمعة،
فصلوا
أربعاً)).
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu; demiştir : '
«Cuma farzından
sonra namaz kıldığınızda dört rek'at kılınız.»
Diğer tahric:
Müsliın, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Beyhaki
AÇIKLAMA: İbn-i Ömer (r.a.)'in 1130 nolu hadisini Müslim,
Nesai ve Tirmizi de rivayet etmişler. Ebu Davud ve Beyhaki de benzerini rivayet
etmişlerdir. Ebu Davud ve Beyhaki'nin rivayetinde hadisin başında şu ziyade
vardır: ''İbn-i Ömer (r.a.) Cuma'dan önceki namazı uzun tutardı.''
Bu ziyade
Cuma'dan önce sünnet vardır, diyen alimler için bir delildir.
İbn-i Ömer
(r.a.)'in 1131 nolu hadisini Müslim, Tirmizi ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir.
Ebu Davud ve Nesai de bunu rivayet etmişler, bunların rivayetinde: "evinde" ziyadesi vardır. Tercemede
bu ziyade parentez içi ifade ile gösterilmiştir. Bu ziyade, efendimizin Cuma'dan
sonra ki iki rek'atı evinde kıldığını belirtir.
Ebu Hureyre
(r.a.)'ın bu sayfadaki hadisini Müsliın, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve Beyhaki
de rivayet etmişlerdir. Bazı rivayetler şöyledir: ''Cuma'dan sonra kim namaz
kılacaksa dört rek'at kılsın...''
Alimler bu
hadisteki emrin mendubluk için olduğunu söylemişlerdir. Bu hadis Cuma'dan sonra
dört rek'at sünnet kılmanın müstahablığına delalet eder. Bunun mescidde veya
evde kılınmasına dair bir kayıt yoktur.
Bu babtaki ilk
iki hadis Nebi (s.a.v.)'in Cuma'dan sonra, eve dönüp orada iki• rek'at
kıldığına delalet eder. Son hadiste, Cuma'dan sonra dört rek'at kılınması
emredilmiştir.
Nevevi bu
hususta özetle şöyle der:
'Resulullah
(s.a.v.); bazı vakitlerde 'Cuma'dan sonra yalnız iki rek'at kılmakla en azın
iki rek'at olduğunu beyan etmiştir. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in çoğu
zaman Cuma'dan sonra dört rek'at kıldığı ma'lumdur. Çünkü dört rek'at kılmayı
bize emreden ve bizi buna teşvik eden odur. Halbuki Onun hayra düşkünlüğü ve
ibadete iştiyakı, bizimkinden çok fazladır.'
El-Iraki,
Nevevi'nin bu sözüne itiraz ederek Cumadan sonra Nebi (s.a.v.)'in ekseri
vakitlerde dört rek'at kıldığının ma'lum olmadığını hatta sanılmadığını., çünkü
Nebi (s.a.v.)'in Cuma'dan sonra evinde iki rek'at kıldığının sabit olduğunu
söylemiştir. El-Iraki sözlerine devamla: Nebi (s.a.v.)'in dört rek'at kılmayı
emretmesi, kendisinin dört rek'at kılmasını gerektirmez, demiştir.
EI-Menhel
yazarı, Nevevi ve El-Iraki'nin özetini buraya aldığımız sözlerini naklettikten
sonra şöyle der:
"Velhasıl
Nebi (s.a.v.), Cuma'dan sonra dört rek'at namaz kılmayı ümmetine emretmiştir.
Bu emir ümmetine mahsustur. Yani zatına şumulü yoktur. Kİlınacak dört rek'ati
evde kılmak kayıt ve şartını koşmamıştır. İbn-i Ömer (r.a.)'in hadisinde
belirtildiği gibi Nebi (s.a.v.)'in sadece iki rek'at kılması, ümmeti için dört
rek'atin meşru kılınmasına mani değildir.
Zerkani'nin
nakline göre İbn~i Battal şöyle demiştir: Nebi. (s.a.v.)'in Cuma namazından
sonra iki rek'at namazı evinde kılmasının hikmeti şudur: Cuma namazı öğle
namazından bedel olduğu için mescidde sünnet kılmayı terk etmiş, ta ki yanlış
anlaşılmasın. Çünkü Cuma farzından sonra hemen aynı yerde iki rek'at sünnet
kılsaydı bunun öğle namazından kısılmış iki rek'.at olduğu sanılırdı.. Nebi
(s.a.v.)'in Cuma farzından hemen önce mescidde iki rek'at sünnet kılmaması da
bu endişeden dolayı olabilir.
Cuma'dan
sonraki sünnetler hakkında alimlerin görüşleri: Bu babtaki hadisler, Cuma'dan
sonra sünnetin meşruluğuna delalet ederler. Bu husustaki alimlerin görüşleri
şöyledir:
1- Hanefi
alimlerine göre Cuma'dan sonra dört rek'at sünnet kılınır. Ve iki rek'atte bir
selam verilmez. Dört rek'atin bitiminde selam verilir. İbn-i Mes'ud (r.a.) ve
Nehai'den bu kavil nakledilmiştir.
2- Şafii
alimlerine göre ikisi müekked ve ikisi gayri müekked olmak üzere dört rek'at
sünnet kılınır. İkişer rek'atte selam vermek daha sevaptır. Eğer Cuma'dan sonra
öğle namazını kılarsa, Cumadan sonraki sünneti kılmaya gerek kalmaz. Çünkü
kılacağı öğle farzından önceki sünnet, Cuma sünneti yerine geçer.
3- Hanbeli
alimlerine göre Cuma'dan sonraki sünnet en az iki ve en çok altı rek'attir.
4- Maliki
mezhebine göre Cuma namazına bağlı sünnet yoktur.
Bu babtaki hadisler,
Maliki alimlerinin aleyhinde delildir. Bu babtaki hadisler, Cuma namazından
sonraki sünnetlerin mescidde veya evde kılınabileceğine delalet eder.
Rivayetlerin ekserisi evde kılınmasına aittir. Efdal olanı da budur. Çünkü
nafilelerin evlerde kılınmasına teşvik edici hadisler vardır.
ZUHR-İ AHİR
KILMAK MES'ELESİ:
Türkiye'de
Hanefi ve Şafii mezhebIeri mensuplarının bulunduğu ma'lumdur. Birden fazla
camide Cuma namazını kılan Şafiiler, bundan sonra öğle namazını kılarlar.
Hanefile r de Zuhr-i Ahir kılarlar. Bu husustaki mezhebIerin görüşlerini
özetliyerek buraya almayı uygun gördüm:
Bu husustaki
bilgiyi Abdurrahman El-Ceziri'nin te'lif ettiği dört mezhebin fıkhına ait
kitabın "Cuma" bahsinden aktarıyorum:
"Müslümanların
bir yerde toplu halde Allah'a ibadet etmeleri, müslümanlar arasında bulunması
gereken muhabbet, şefkat, saygı ve yardımlaşma bağlarının kuvvetlenmesi ve bu
duygulara ters düşen duyguların bertaraf edilmesi gibi pek çok hikmetlere
binaen Cuma namazı farz kılınmıştır. İhtiyaçtan fazla mescidIerde Cuma
namazının kılınması, bu hikmetlere ters düşer. Bunun izahına gerek görmüyorum.
Bazı İslam
alimleri: İhtiyaç olmaksızın Cuma namazı bir çok camide kılındığı takdirde,
ihtiyaca cevap verecek ve daha önce Cuma namazı kılınan camilerdeki Cuma
sahihtir. Diğerleri sahih değildir. (Mesela bir şehir halkından Cuma namazına
gidenler için on cami kafi iken on beş camide Cuma namazı kılındığı takdirde,
namazı ilk kılan on cami cemaatının Cuması sahihtir. Geç kalan beş cami
cemaatının Cuması sahih değildir. Öğle namazı kılmaları gerekir.) Bu husustaki
mezhebIerin görüşleri şöyledir:
1- Hanefi
mezhebine göre müteaddit yerlerde kılınan Cuma namazı sahihtir. Yerlerin
çokluğu, Cumanın sıhhatına zarar vermez. Hatta hepsinin bir anda kılması
mecburiyeti de yoktur. Lakin bir mescidde Cuma namazını kılanlar, başka
camilerdekilerin daha önce kıldıklarını bildikleri zaman Zuhr-İ Ahir niyetiyle
dört rek'at namaz kılmaları vacibtir. Bu dört rek'ati bir selamla kılarlar.
Avam tabakasının bunu farz olarak itikat etmemesi için bu namazın evde
kılınması efdaldır. Bilindiği gibi Hanefi mezhebinde vacib, farz kadar kuvvetli
değildir. İstersen zuhr-i ahiri kılmanın sünneti müekkede olduğunu
söyliyebilirsin. Şayet başka camilerin daha erken Cumayı kıldıklarından şüphe
edilirse zuhr-f ahir niyetiyle dört rek'at namaz kılmak mepdubtur. Her rek'atte
Fatiha'dan sonra bir sure veya üç kısa ayet okumak gerekir. Çünkü bu namazın
nafile olması muhtemeldir.
Cuma farzından
sonra Cumanın dört rek'at sünneti kılınınalıdır. Ondan sonra zuhr-i ahir
kılınınalı, daha sonra öğle vakti sünneti niyetiyle iki rek'at kılınmalıdır.
2- Şafii
mezhebine göre Cuma namazı kılınan yerlerin sayısı tam ihtiyaca göre ise
hepsinin Cuması sahihtir. Cumadan sonra öğle namazı kılmaları menduptur. Şayet
yer sayısı ihtiyaçtan fazla ise ihtiyaç fazlası olanların Cuması sahih
değildir. İlk kılan ve ihtiyaca cevap verecek sayıdaki yerlerin Cuması
sahihtir. Namazdan geç çıkan diğerlerininki sahih değildir. (Yukarıda Hanefi
mezhebinin görüşü anlatılırken parentez içinde verilen misal, .burası için de
verilebilirJ
Eğer bütün
camilerdeki cemaatların aynı anda Cuma farzına başladıkları tesbit edilirse
veya muhtemel ise yahut da hangi cemaatın önce ve hangisinin sonra başladığı
meçhul ise hepsinin Cuması bozulur. Bu takdirde ihtiyaç fazlası yerlerin
kapatılması ve ihtiyaca kafi gelen yerlerde cemaatın toplanıp Cuma namazını
yeniden kılmaları gerekir. Bu mümkün olmadığı takdirde o günkü öğle namazını
kılmaları gerekir.
3- Maliki
mezhebine göre bir şehirde müteaddit mescidler bulunup hangisinde daha önce
Cuma namazı kılınmış ise her hafta Cuma namazını o meseidde kılmak mecburiyeti
vardır. Bu hükmün dört şartı vardır. Maliki mezhebi mensupları memleketimizde
bulunmadığı için bu şartları aktarmaya gerek görmüyorum.
(Mahir: Bu,
yani İbn-i Mace şerhi hazurlanırken Türkiye de Maliki mezhebine mensub kimse
olmadığı bilgisi mevcut olabilir, ancak 2014 yılında yapılan anket'te % 1
civarında Maliki mezhebi mensubunun Türkiye'de var olduğu ortaya çıktı.)
4- Hanbeli
mezhebi alimleri, Şafii mezhebi alimlerinin görüşlerine yakın bir görüşe
sahiptirler. Bunlara göre Cuma namazı kılınan yerlerin sayısı, tam ihtiyaca
göre ayarlanmış ise Cumadan sonra öğle namazı kılmak evladır. Şayet Cuma namazı
kılınan yerlerin sayısı ihtiyaçtan fazla ise devlet yetkilisinin Cuma için izin
verdiği camilerdeki Cuma namazı sahihtir. Şu şartla ki: Onun izin verdiği
camilerin sayısı ihtiyaçtan fazla olmamalıdır. Aksi takdirde izin alanlardan,
Cumayı ilk kılanlarınki sahihtir. Diğerleri sahih değildir. Kimlerin önce
kıldıkları bilinmezse Şafii mezhebinde olduğu gibi tekrar şartlara uygun olarak
Cuma için toplanmaları mümkün olmadığı takdirde o günkü öğle namazını kılmaları
gerekir.
EBU DAVUD ŞERHİNDEKİ ZUHR-İ AHİR’E DAİR AÇIKLAMA İÇİN
BURAYA TIKLAYIN