DEVAM: 41- ABDESTTE
TESMİYE (Allah'ı anmak) HAKKINDA GELEN HADİSLER BAB!
حَدَّثنَا
عَبْد
الرَّحْمَن
بْن إبراهيم.
حَدَّثنَا
ابْن أَبِي
فديك، عَن
عَبْد الَمْهيمن
بْن عَبَاس
بْن سهل بْن
سعد الساعديِّ،
عَن
أَبِيْهِ،
عَن جده، عَن
الْنَّبِيّ
صَلى اللَّه
عَلَيْهِ
وَسَلَمْ
قَالَ ((لاَ
صلاة لَمْن
لاَ وضوء
لَهُ. ولا
وضوء لَمْن
لَمْ يذكر اسم
اللَّه
عَلَيْهِ. ولا
صلة لَمْن لاَ
يصلي عَلَى
النبي. ولا
صلاة لَمْن
لاَ يحب
الأنصار)).
Sehl bin Sa'd
es-Saidi (Radiyallahu anh)'den, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu, dediği rivayet edilmiştir :
«Abdesti
olmayanın namazı yoktur. Abdest üzerinde Allah adını zikretmeyenin abdesti
yoktur. Ve Nebi üzerine salavat
getirmeyenin namazı yoktur. Ensar'ı sevmiyenin namazı da yoktur.»
قَالَ أَبُو
الحسن بْن
سلَمْة:
حَدَّثنَا أَبُو
حاتم.
حَدَّثنَا
عِيْسَى
((عُبَيْسُ))
بْن مرحوم
العطار. حَدَّثنَا
عَبْد
الَمْهيمن
بْن عَبَاس.
فذكر نحوه.
Müellif,
hadis'in nivilerinden Abdul'l-Muheymin bin Abbas'tan sonra ikinci bir senedIe
kendisine intikal ettiğini belirterek bu senedde aşağıdan yukarıya doğru
sırayla Ebu'l-Hasan bin Seleme, Ebu Hatim, Isa (Ubeys) bin Merhum El-Attar,
Abdu'l-Muheymin (r.a.)'ın bulunduğunu ifade etmiştir.
فِيْ
الْزَوَائِدِ:
ضَعِيْف،
لاتفاقهم عَلَى
ضعف عَبْد
الَمْهيمن. وَقَالَ
السندي: لَكِن
لَمْ ينفرد
بِهِ عَبْد
الَمْهيمن،
فقد تابعه
عَلَيْهِ
ابْن أخي عَبْد
الَمْهيمن.
رَوَاهُُ
الطبرانيّ
فِيْ الَمْعجم
الكبير.
Not: Senedin
iki kolunun birleştiği ravi Abdu'l-Muheymin'in zayıflığı hususunda alimler ittifak
ettikleri gerekçesi ile isnadın zayıf olduğu Zevaid'de belirtilmiştir. Fakat
Sindi demiş ki Abdu'l-Muheymin yalnız kalmamıştır. Çünkü onun kardeşi oğlu da
rivayette bulunmuştur. Bu rivayeti Taberani, El-Mu'cemu'l-Kebir'de nakletmiş
tir.
AÇIKLAMA : (397, 398, 399, 400)
''Abdesti
olmayanın namazı yoktur.'' manası
şudur: Hiçbir farz veya nafile namaz
abdestsiz kılınamaz. Abdestsiz olarak kılınan namaz sahih değildir, namaz
sayılamaz.
Bütün
müslümanlar, abdest almaya gücü yeten bir kimsenin abdest almasının namazın
sıhhati için şart olduğunda ittifak etmişlerdir. Su bulamayan veya kullanamayan
kimse için teyemmüm de abdest hükmündedir.
Hadisin
"Abdest üzerinde Allah ismini zikretmeyenin abdesti yoktur.'' bölümüne
gelince: Allah'ın ismini zikretmek çeşitli şekillerde olabilir.
Beyhaki, Nesai
ve Darekutni'nin Enes r.a.'den rivayet ettiklerine göre Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in mubarek parmakları arasından bir mucize mahiyetinde su fışkırdığı
zaman Resulullah (s.a.v.) ...... = "Bismillah diyerek abdest alınız''
buyurmuştur.
Taberani'nin
Ebu Hureyre r.a.'den rivayetine göre Resul-i Ekrem (s.a.v.) ona: Ya Eba Hureyre! Abdest almak istediğin zaman;
Bismillah ve'l-hamdu Lillah söyle. Çünkü böyle söylersen o abdestin bozuluncaya
kadar senin görevli meleklerin senin için hasenat yazarlar. buyurmuştur. Fakat
bu hadis'in sen.edinin zayıf olduğu Subulu's-Selam»da belirtilmiştir.
Fethü'l-Kadir'de
denildiğine göre Seleften veya Nebi (s.a.v.)'den nakledilen söz; ---
Bizmillahi'l-Azim ve'l-hamdu Lillahi ala dini'l-İslam--- dır. Bir de en
faziletlisi, istiazeden sonra tam besmele çekmektir, diyenler vardır.
EI-Muhit'te ise Kelime-i Tevhid veya Kelime-i Şehadet yahut AIlah'a hamd etmek
ile hadisin gereği yapılmış olur, denilmiştir.
Bölümün
",.. Abdesti yoktur.'' hükmü de iki şekilde yorumlanmıştır.
1. Allah'ın
ismini anmayanın abdesti sahih değildir.
2. Allah'ın
ismini anmayanın abdesti kamil ve olgun değildir.
Bölümün
zahirine göre birinci şekilde yorumlanır. Böyle yorumlanınca tesmiye (=
Allah'ın adını zikretmek) abdestin sıhhati için vacip olur. Zahiriye mezhebine
mensup alimler İshak ve başka bir grup alim bu görüştedirler. Bunlardan
Zahiriye mezhebine göre tesmiye abdestin farzıdır. Unutularak bile terk
edilirse abdest sahih sayılmaz. Diğerlerine göre kasden terkedenin abdesti
sahih değil ise de unutarak terkedenin abdesti sahihtir. Ahmed bin HanbeI'den
bir rivayete göre O da böyle söylemiştir. Ashabı da bu görüştedir. Gusül ve
teyemmüm de abdest gibidir. Abdest esnasında hatırlayan kimse hemen besmele
çekerek abdestine, kaldığı yerden devam eder.
Bölümü ikinci
şekilde yorumlayan alimlerin başında gelen Hanefi, Şafii ve Maliki'ler ise;
tesmiyenin sünnet olduğuna hükmetmişler. Ahmed bin HanbeI'in bir rivayeti de
böyledir.
Tesmiye çeşitleri
hakkındaki Hanefi'lerin görüşü; yukarda Fethü'l-Kadir'den alınan nakilde
belirtildi.
Şafii'lere göre
ise BismilIah demek yeterlidir. Tam besmeleyi çekmek ise daha faziletlidir.
Maliki
mezhebine göre besmeleyi tam çekmek hakkında iki görüş vardır. Birisine göre
tam çekmek daha iyidir. Diğerine göre ise yalnız Bismillah demek daha iyi
sayılmıştır.
Tesmiyenin
vacip olmadığını söyleyerek bölümü 2'nci şekilde yorumIayanların delili şu
hadistir. 'Kim Allah adını zikrederek
abdest alırsa, aldığı abdest onun bütün bedenini temizler. Allah adını
zikretmeden aldığı abdest ise yalnız abdest uzuvlarını temizlemiş olur.'
Bu hadisi,
Darekutni ve Beyhaki İbn-i Ömer (r.a.)'den merfuan rivayet etmişler. Fakat
senedIerinde rivayeti metruk olan AbduIlah bin El-Hakem Ed-Dahiri bulunur.
Darekutni, Ebu Hureyre (r.a.)'den de rivayet etmiş ise de onun senedinde, zayıf
olan Mirdas bin Muhammed bin AbdiIIah ve babası vardır. Keza Darekutni ve
Beyhaki, İbn-i Mes'ud (r.a.)'den de rivayette bulunmuşlar. Lakin bu senedde de
metruk olan Yahya bin Haşim Es-Simsar bulunur.
Bu hadis
tesmiyenin vacip olmadığına delalet eder, diyen alimler yukarıda Beyhaki, Nesai
ve DarekutnI'nin Enes (r.a.)'den rivayet ettiklerini belirttiğimiz 'Bismillah
diyerek abdest alınız' mealindeki hadise dayanarak besmele'nin sünnet olduğunu
söylemişlerdir.
Nevevi de, bu
mes'elede Ebu Hureyre (r.a.)'in şu mealdeki hadisini delil göstermek mümkündür,
demiştir: 'Allah adı ile başlanmayan
önemli her iş sakattır, eksiktir.'
Ebu Davud'un
şerhi EI-Menhel'de bu izahat verildikten sonra şöyle deniliyor:
Bu dayanakların
kuvvetli oimadığı ve matluba pek delalet etmediği görülmektedir. Lakin Tirmizi'
nin şerhinde İbn-i Seyyidi'n-Nas, bazı rivayetlerde, hadis metninde: = .. Kamil
abdest... tabiri bulunur, demiştir.
Rafii de bu
tabirin bulunduğu rivayeti delil göstermiştir. Eğer bu rivayet sabit ise,
tesmiye'nin sünnet olduğunu ispatlayan en kuvvetli delil budur.
Tirmizi'nin
şerhi Tuhfe'de şöyle deniliyor: «Abdest
alınırken Allah adını anmak hususunda rivayet olunan hiç bir hadisin kuvvetli
olmadığı El-Bezzar tarafından ifade edilmiştir. Ben derim ki: Bu babta çok
hadis rivayet olunmuş olup bir diğerini desteklemektedir. Bunların toplamından
anlaşılıyor ki; tesmiyenin bir aslı vardır. El-Hafız İbn-i Hacer de: Hadislerin
toplamından bir kuvvet doğup tesmiyenin bir aslının bulunduğuna delalet var,
der. Ebu Bekr bin Şeybe de: Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in abdest alırken tesmiyede
bulunduğu bizce sabittir, demiştir.
400 nolu
hadisteki: 'Ve Nebi üzerine salavat getirmeyenin namazı yoktur.' bölümü ile
ilgili olarak Sindi şöyle der:
Bölümün manası
şudur: Ömründe bir defa olsun Nebi'ye salavat getirmenin farziyetine
inanmayarak bu nedenle salavat getirmeyen veya ömür boyunca Nebi'ye salavat
getirmeyi hiçe sayarak bu vecibeyi ifa etmiyenin namazı makbul değildir.
Şafii ise: Bu
bölümden maksad, namaz içinde Nebi'ye salavat getirmeyenin namazının sahih
olmadığını ifade etmektir, diyerek namazda O'na salavat getirmeyi farz
saymıştır.
'Ensar'ı
sevmiyenin namazı yoktur ..' bölümünden maksad ise, Ensar-ı Kiram (r.a.)'ın
yapmış oldukları fedakarlık ve yardımlara değer vermiyerek onların fazilet ve
üstünlüklerini tanımayan kimsenin namazı makbul değildir.