SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

TAHARE

<< 434 >>

51- BAŞA MESHETMEK HAKKINDA GELEN (HADİSLER)

 

حَدَّثنَا الربيع بْن سليمان، وحرملة بْن يَحْيَى. قَالاَ: أَخْبَرَنَا مُحَمَّد بْن إدريس الشافعيُّ. قَالَ: أَنبَأَنا مَالِك بْن أَنَس عمرو بْن يَحْيَى، عَنْ أَبِيْهِ؛ أَنَّهُ قَالَ لعبد اللَّه بْن زَيْد، وَهُوَ جد عمرو بْن يَحْيَى:  - هَلْ تستطيع أَن تريني كَيْفَ كان رَسُول اللَّه صَلى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَمْ يتوضأ؟ فَقَالَ عَبْد اللَّه بْن زَيْد: نعم. فدعا بوضوء. فأفرغ عَلَى يديه. فغسل يديه ثُمَّ تمضمض واستنثر ثلاثا. ثُمَّ غسل وجهه ثلاثا. ثُمَّ غسل يديه مرتين مرتين إِلَى الَمْرفقين. ثُمَّ مسح رأسه بيديه فأقبل بِهَا وأدبر. بَدَأَ بمقدم رأسه. ثُمَّ ذهب بهما إِلَى قفاه. ثُمَّ ردهما حَتَّى رجع إِلَى الَمْكأَن الذي بَدَأَ منه. ثُمَّ غسل رجليه.

 

Amr bin Yahya'dan (O da) babası (Yahya el-Maadn) (Radiyallahu anh)'daen rivayet edildiğine göre, Yahya, Abdullah bin Zeyd'e: — ki o da Amr bin Yahya'nın dedesidir-.

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in nasıl abdest aldığını bana gösterebilir misin? diye sordu. O da evet, dedi. Bunun üzerine (bir miktar) abdest suyunu istedi. Ellerine su döktükten sonra ellerini iki defa yıkadı. Sonra üç defa ağzını çalkalayıp burnuna su çekti. Bundan sonra yüzünü üç kere yıkadı. Daha sonra ellerini dirseklerle beraber ikişer defa yıkadı. Sonra iki eliyle (bütün) başını meshederek her iki elini ileri götürüp geri getirdi. Başının ön tarafından başhyarak ellerini ensesine kadar götürdü. Sonra ellerini geri getirerek başladığı yere vardı. Bundan sonra ayaklarını yıkadı."

 

Diğer tahric: Malik. Buhari, Müslim, Tirmizi, Nesai. Ebu Davud ve İbn-i Hibban

 

 

AÇIKLAMA :

 

Ebu Davud'un.'Peygamber'in abdestinin sıfatı' başhğı altında açtığı sünen babında rivayet ettiği Hadis'in şerhi EI-Menhel'de şu malumat var: 'Abdullah bin Zeyd'e soru soran zat'm Yahya El-Mazini olduğu müsannif (= Ebu Davud)'un rivayetinde ifade edilmiştir. Şafii'nin EI-Ümm'de Malik'ten aldığı rivayet de böyledir. (Musanmfımızın buradaki rivayetinde görüldüğü gibi böyledir.''

 

Bazı rivayetlerde soru sahibinin Amr bin Ebi'l-Hasan olduğu bildiriliyor. Bu zat, Yahya'nın amucasıdır. Diğer bir kısım rivayetıere göre Yahya'nın babası ve mezkur Amr'ın babası olan Ebu'l-Hasan El-Ensari tarafından soru sorulmuştur. Buhari'nin ve diğer bazı alimlerin rivayetinde ise soru sahibi ismen belirtilmeyerek «Bir adam» diye geçer.

 

Soru sahibinin ismi hususunda görülen ihtilafın bertaraf edilmesi için şöyle bir şey söylemek mümkündür:

 

Abdullah bin Zeyd'in yanında. Hadis'in ravisi Yahya bin Ammare El-Mazini. Yahya'nın amcası Amr bin Ebi'l-Hasan ve Amr'ın babası Ebu'l-Hasan El-Ensari toplu halde bulunmuşlardır. El-İsmaili'nin rivayetindeki «Biz Abdullah'a söyledik ki..." tabiri bu yorumu destekler. AbduIlah (r.a.)'e soruyu yöneIten zat, Amr'dır. Ebu'l-Hasan onun babası ve büyüğü, Yahya da Hadis'in ravisi olduğundan bunlar da mecazi olarak soru sahibi gösterilmiştir.

 

Abdullah bin Zeyd'in, Amr bin Yahya'nın dedesi olduğu ifade edilmiştir. Ayni ve bazı alimler: Amr'ın, annesi AbduIlah'ın kızıdır,. demişlerdir. Fakat El-Hafız bunun bir yanılma olduğunu, çünkü İbn-i Sa'd, Amr'ın anası Hamide bint-i Muhammed bin İyas bin El-Kebir'dir, dediğini beyan etmiştir. İbn-i Abdi'l-Ber de: Malik'ten başka kimse AbduIlah, Amr'ın dedesidir, dememiştir, diyerek bunun bir yanılgı olduğunu belirtmiştir. İbn-i Dakiki'l-İyd de aynı şeyi söylemiştir.

 

EI-Menhel yazarı, bu nakilleri yaptıktan sonra sözlerine devamla şöyle der: Bu nakillerden anlaşılıyor ki AbduIlah bin Zeyd, Amr bin Yahya'nın ne anası ne de babası tarafından dedesi değildir.

 

 

Hadisin Manası :

 

Soru sahibi, AbduIIah bin Zeyd (r.a.)'den abdest tarifini uygulamalı olarak göstermesini istemiş, çünkü, bu tür öğretim daha etkilidir. Soru sahibinin ",.. Bana gösterebilir misin?'' diye istifhamda bulunmasının sebebine gelince EI-Menhel yazarı diyor ki: AbduIIah bin Zeyd'in bunu unutmuş olması ihtimali karşısında soru sahibi istifhamda bulunmuştur. Çünkü arada bir hayli zaman geçmişti.

 

Sindi ise şu yorumlarda bulunmuştur: Her sahabinin Peygamber'in abdestini izlemiş olması sahabiliğin şartı değildir. ~ Dolayısıyla AbduIIah (r.a.) Peygamber'in abdest alışını görmemiş olabilir. Haliyle görmediği bir şeyi göstermesi mümkün olmaz. Yahut, göstermek için gereken su ve kabın bulunması ve zaman ile durumun müsaid olması şarttır. Bu imkanlar el vermeyince göstermek mümkün olmaz. Veyahut sorunun nezaket içinde yöneltilmesi için istifham şekli kullanılmıştır. '

 

«Ellerine su döktükten sonra iki defa yıkadı» parçasına gelince bu rivayete göre AbduIIah bin Zeyd ellerini iki defa yıkamıştır. Malik, Buhari ve Beyhaki'nin rivayetleri de böyledir. Ebu Davud'un rivayetinde elleri kaç defa yıkadığı belirtilmemiştir. Buhari'nin diğer bir rivayetinde ve Müslim'in rivayetinde "Ellerini üç defa yıkadı» . deniliyar. Demek ki Abdullah bin Zeyd ellerini iki veya üç defa yıkamıştır. Üç defa yıkadığına dair olan ve güvenilir rivayetlerin çokluğu dolayısıyla tercih edilmesi uygundur. Hadisenin iki ayrı zaman tekerrür ettiği ve birisinde iki, diğerinde üç defa ellerini yıkadığı söylenemez. Çünkü tahriç eden zat (Amr bin Yahya) tektir. Asıl da olayın tekerrür etmeyişidir .

 

''Yüzünü üç defa yıkadıktan sonra kollarını ikişer defa yıkadığı'' hususu, Amr bin Yahya'dan yapılan bütün rivayetlerde aynıdır. Yani hepsinde kolların ikişer defa yıkandığı mervidir. Lakin Müslim'in, Habban bin Vasi' tariki ile AbduIIah bin Zeyd'den yaptığı rivayette, AbduIIah, Resul-i Ekrem'in (mubarek) kollarını üç defa yıkadığını gördüğünü söylemiştir. İki hadisi tahriç edenler ayrı iki zat olduğu için Resül-i Ekrem'in iki ayrı zamanda aldığı abdestlerin birisinde ikişer defa ve diğerlerinde üçer defa kollarını yıkadığına Abdullah'ın şahit olması muhtemeldir. Olayın bir defa vuku bulduğu farzedildiği takdirde üçer defa yıkamaya ait rivayetler, çokluğu ve kuvvetliliği dolayısıyla tercih edilir.

 

Nevevi, Müslim'in şerhinde: ''Hadis, abdest uzuvlarının bir kısmının üçer ve diğer bir kısmının ikişer defa yıkanmasının caizliğine delalet eder. Böyle alınan abdest şüphesiz caizdir. Fakat müstehab olan şekil abdest uzuvlarının hepsinin üçer defa yıkanmasıdır. Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in bazı vakitlerde müstahab olan şekle muhalefet etmesi bunun caizliğini beyan etmek içindir. Nasıl ki Resulullah (s.a.v.), caizliğini beyan etmek için bazı zamanlarda abdest uzuvlarını birer defa yıkamıştır. Peygamber'in o zamanlarda böyle abdest alması O'nun için daha faziletlidir. Çünkü şer'i hükmün beyanı O'na vacibtir. Hükmün, dil ile anlatmak suretiyle beyanı mümkün ise de bilfiil yapmak ve tatbikini göstermek süretiyle açıklanması daha etkili ve yanlış yorumIardan daha uzaktır.''  (---El•Menhel'den yapılan nakil burada bitti---)

 

Hadisin bundan sonraki kısmında Abdullah bin Zeyd'in başının tamamını meshettiği bildiriliyor.

 

 

BAŞIN NE KADARINI MESHETMEK VACİBTİR ?

 

Sünen-i Ebu Davud'un "Peygamber'in abdest sıfatı'' başlığı altındaki babta rivayet olunan ilk hadisin şerhinde EI-Menhel yazarı başın meshi hakkında aşağıdaki bilgiyi vermektedir:

 

"Abdestte başın meshedilmesi gerekliliği Kitab, Sünnet ve İcma' ile sabittir. Başın ne kadarını meshetmenin vacip olduğu hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki:

 

Hanefi alimlerden alman bir rivayete göre başın dörtte birisini meshetmek vacibtir. Diğer bir rivayete göre el parmaklarından üç parmakla yapılan mesh kafidir. Hanefi'lerin delili Müslim ve başkasının rivayet ettiği El-Muğire'nin hadisidir. Bu hadiste Peygamber'in (bir defa) abdest alırken başının nasiyesi (= ön kısmı) nı meshettiği bildiriliyor. Onlar nasiyeyi başın dörtte bir miktarı olarak takdir etmişlerdir.

 

Şafii alimlere göre başın bir saç telini veya başın sınırı içinde kalan bir saç parçasını meshetmek kafidir. Fakat başın sınırından çıkacak şekilde uzamış olan bir saç telinin ucunu meshetmek kafi değildir. Onlar derler ki; Resul-i Ekrem'in nasiyesini ve sarığının üstünü meshetmekle yetindiği sabittir. Hiç kimseye nasiye kısmının meshedilmesi zorunludur dememiştir. Şu halde önemli olan başın bir kısmını meshetmektir. Nasiye, başın dörtte birinden daha az bir parça olup bununla yetinildiğine göre başın tamamını veya dörtte birini meshetmenin vacib olmadığı sonucu alınıyor.

 

Malik, Ahmed bin Hanbel ve bazı alimler ise başın tamamını meshetmek vaciptir, demişlerdir. Bazı Maliki alimler de başın üçte ikisini, diğer bir kısmı da üçte birisini meshetmek vaciptir, demişlerdir.

 

Başın tamamını meshetmek vacibtir, diyenlerin delili bu babta rivayet edilen Osman bin Affan ve AbduIIah bin Zeyd'in hadisleridir. Çünkü Peygamber'in abdestini uygulamalı olarak gösteren bu iki zat başının tamamını meshetmişlerdir. (Yukarda görüşleri belirtilen 4 mezheb imamlarının başka delilleri EI-Menhel'de belirtilmiştir.

 

 

KAÇ DEFA MESHEDİLİR?

 

Hadisin zahirine göre bir defa meshetmekle yetinilmiştir. Ebu Hanife, Malik ve Ahmed bin Hanbel bu ve benzeri hadisleri delil göstererek böyle hükmetmişlerdir.

 

Şafii, Ata' ve bazı alimler ise baş'ın üç defa meshedilmesi sünnettir, demişlerdir. Onların delili, Müslim ve Ebu Davud'un rivayet ettikleri Hz. Osman (r.a.)'ın şu manadaki hadisidir:

 

''Resulullah (s.a.v.) (azasının) abdestini üçer defa aldı." Diğer taraftan, abdestin bütün uzuvları üçer defa yıkandığına göre başın meshini de bu uzuvların yıkanmasına kıyaslamışlardır. Bu Aimler; başın bir defa meshedildiğine dair olan rivayetler, bunun caizliğini beyan etmek içindir, demişlerdir.