SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU İKAMETİ’S-SALAT

<< 1178 >>

117- VİTİR NAMAZINDAKİ KUNÜT (DUASI) HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI

 

حَدَّثَنَا أَبُو بَكْر بْنُ أَبِي شَيْبَة. حَدَّثَنَا شريك، عَن أبي إِسْحَاق، عَن بريد بْن أبي مريم، عَن أبي الحوراء، عَن الحسن بْن علي؛ قَالَ:

 - علمني جدي، رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ كلمات أقولهن في قنوت الوتر ((اللهم عافني فيمن عافيت. وتولني فيمن توليت. واهدني فيمن هديت. وقني شر ما قضيت. وبارك لي فيما أعطيت. إنك تقضي ولا يقضى عليك. إنه لا يذل من واليت. سبحانك ربنا وتعاليت)).

 

Hasan bin Ali (bin Ebi Talib) (r.a.)'dan; şöyle demiştir: Vitir (namazı)  kunutunda okumakta olduğum şu cümleleri bana, dedem Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), öğretmiştir:

 

اللهم عافني فيمن عافيت. وتولني فيمن توليت. واهدني فيمن هديت. وقني شر ما قضيت. وبارك لي فيما أعطيت. إنك تقضي ولا يقضى عليك. إنه لا يذل من واليت. سبحانك ربنا وتعاليت

 

Allahumme afini fi men afeyte, Ve tevelleni fi men tevelleyte, Ve ehdini fi men hedeyte, Ve kini şerre ma kadeyte, Ve barikli fi ma ateyte, İnneke takdi vela yukda aleyke, İnnehu la yezillu men ve aleyte, Sübhaneke Rabbena ve tealeyte. 

 

Anlamı:  Allah'ım! Dünyada ve ahirette dertten azad eylediklerinin yanında beni de azat eyle. (Veya sevdiğin) adamlar meyanında benim işlerimi de düzenle (veya beni de sev), hidayete erdirdiklerinle beraber beni de erdir. Kaderin şerrinden beni sen koru. bana verdiğin nimetleri bereketlendir. Şüphesiz (dilediğinle) hükmedersin, sana hükmedilemez. Şüphesiz sevdiğin (kul) zelil olmaz, sen her tür eksikliklerden paksın. Ey Rabbimiz! İhsan (ve iyiliğin) boldur, zatına layık olmayan her şeyden nezih ve temizsin.

 

 

Diğer tahric: Tirmizi, Ebu Davud. Nesai, Ahmed, İbn-i Huzeyme. İbn-i Hibban. Hakim. Darekutni ve Beyhaki

 

AÇIKLAMA: Bazı rivayetlerde cümlelerin sıralanışında takdim, tehir vardır. Ebu Davud. Nesai ve Tirmizi'deki cümlelerin sıralanışı şöyledir:

 

اللَّهُمَّ اهْدِنِي فِيمَنْ هَدَيْتَ وَعَافِنِي فِيمَنْ عَافَيْتَ وَتَوَلَّنِي فِيمَنْ تَوَلَّيْتَ وَبَارِكْ لِي فِيمَا أَعْطَيْتَ

وَقِنِي شَرَّ مَا قَضَيْتَ إِنَّكَ تَقْضِي وَلَا يُقْضَى عَلَيْكَ وَإِنَّهُ لَا يَذِلُّ مَنْ وَالَيْتَ وَلَا يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْتَ

 

وَلَا يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ  cümlesi Ebu Davud'un rivayetinde mevcuttur. EI-Menhel yazarı bu ziyadenin sabit olduğunu söylemiştir.

 

Beyhaki ve Tabarani'nin rivayetlerinde mevcuttur. El-Hafız da et-Telhis'te muttasıl bir senedIe yaptığı rivayetle bu ziyade mevcuttur.

 

إِنَّكَ تَقْضِي cümlesi Nesai ve Tirmizi'de : فإِنَّكَ تَقْضِي diye geçer.

 

سبحانك ربنا وتعاليت cümlesi yerine Tirmizi ve Ebu Davud'da تَبَارَكْتَ رَبَّنَا وَتَعَالَيْتَ cümlesi bulunur.

 

Nesai'nin rivayetinde Mezkur cümlelerin sonunda: وصلى الله على محمد النبي  cümlesi vardır.

 

Tuhfe yazarı mezkur cümleIerin şerhinde şöyle der: اللهم عافني cümlesinin manası: ''Allah'ım! Beni hidayet üzerinde sabit kıl, bundan ayırma." Veyahut: ''Allah'ım! Benim için hidayet sebeplerini artır."

 

فيمن هديت lafzından maksad şudur:' ''Hidayete erdirdiğin Peygamber ve veliler arasında ... ''

 

İbnü'l-Melik: 'Yani: Dosdoğru yola erdirdiklerin arasına beni kat.'demiştir.  Afiyet, Muafiyet: İbnü'l-Melek, bu kelimeden maksat, kötülüklerin defidir. (biz bunu dertden azad olmak diye terceme ettik. )

 

تولني fiili, "Tevelli" kökünden alınmadır. "Tevelli" sevgi, koruma, işi düzenleme anlamlarını ifade eder. Cümlenin manası şudur:  "Allah'ım! Sevdiğin, koruduğun ve işlerini güzel düzenlediğin kullar arasında beni sev, koru ve işlerimi düzenle.",

 

"Kaderin şerrinden beni koru" cümlesinden maksat: 'Kaderin şer cilveleri karşısında sabırsızlık ve öfkelenmek gibi nizama aykırı hareketlerden beri koru.' demektir. Kaderin kendisinden korunmak kasdedilmemiştir. Çünkü bilindiği gibi hayır olsun, şer olsun kader ne ise aynen gerçekleşir, bunun değişmesi söz konusu değildir. Bu cümleden maksat, Kader-i ilahiyye karşı isyan etmemeli ve sabretmelitir. Bu husus için Allah'tan yardım dilemektir.

 

لا يذل من واليت "Şüphesiz senin sevdiğin (kul) zeliI olmaz...''cümlesindeki "Valeyte" fiilinin kökü olan "Muvalat" kelimesi ile ilgili olarak Tuhfe'de şöyle deniliyar:

 

'Muvalat: Muadat'ın zıddıdır. (Yani düşmanlığın zıddı olan muhabbettir)

 

İbn-i Hacer: Yani, senin sevdiğin kullar, ahiret günü veya dünya ve ahirette zelil olmazlar. Dünyada hakarete uğrasalar, başlarına bela ve musibetler gelse dahi buna bakılmaz Çünkü görülen zillet zahiridir, hakiki degildir. Zira zahiren hakaret ve zillet sayılan haller, Allah katında ve veliler gözünde en büyük izzet ve şereftir, yüceliktir. Önemli olan da Allah ve sevdiklerinin nazarındaki haldir. Bunun içindir ki, Nebiler (s.a.v.)'in başına çok acaib belalar ve pek garib sıkıntılar gelmiştir.

 

وَلَا يَعِزُّ مَنْ عَادَيْتَ cümlesinin manası şudur: "Senin düşmanlık ettiğin kimse ahirette veya dünya ve ahirette aziz olamaz." Böylesine dünya nimetlerinden ne .kadar çok verilirse verilsin, Allah'ın emirlerine uymadığı ve yasaklarından sakınmadığı için Allah ve sevgili kulları katında aziz ve şerefli olamaz.'

 

Tirmizi bu hadisi rivayet ettikten sonra şöyle der: "Kunut hususunda Nebi (s.a.v.)'den bundan daha güzel bir şeyin sabit olduğunu bilmiyoruz. Vitir namazındaki kunut hakkında alimler ihtilaf etmiştir. Abdullah bin Mes'ud (r.a.) bütün yıl vitir namazında Kunut duasını okumayı ve Kunut'un vitir namazının (son rek'atinin) rüku'undan önce okumayı seçmiştir. İlim ehlinin kavli budur. Süfyan-i Sevri, İbnü'l-Mübarek, İshak ve Kufe ehli bununla hükmetmişlerdir.

 

Ali (r.a.)'den rivayet edildigine göre kendisi yalnız Ramazan ayının son onbeş gününde vitir namazında Kunut duasını okurdu ve Kunut'u rüku'dan sonra ederdi. Bazı alimler de böyle hükmetmişlerdir. Şafii ve Ahmed böyle demişlerdir."

 

El-Menhel yazarı bu hadisin şerhinde şöyle der: "Hadis, vitir namazında Kunut okumanın meşruluğuna delalet eder. Hadisin zahirine göre bu hususta Ramazan ayı ile başka zamanlar arasında fark yoktur: Hanefiler ve Hanbeliler böyle hükmetmişlerdir.

 

İbn-i Mes'ud, Ebu Hanife, Süfyan-i Sevri, İbnü'l-Mübarek, İshak, Kufeliler Bera', Ebu Musa, İbn-i Abbas, Enes, Ömer bin Abdülaziz, Ubeyde, Abdurrahman bin Ebi Leyla ve Hamid et-Tavil (r.a.), Kunut'un rükü'dan önce okunmasına hükmetmişlerdir.

 

Bir cemaat, Kunut duasının yalnız Ramazan ayinın son yarısında vitir namazında okunmasına hükmetmişlerdir. Ali, İbn-i Sirin, Said bin Ebi'l-Hasen, Zühri, Yahya bin Sabit, Malik ve Şafii bu grubtaki alimlerdendirier.

 

Kunut'un rüku'dan önce mi sonra mı okunması hususunda, yukarıda işaret ettiğim gibi ihtilaf vardır:

 

Hulefa-i Raşidin ve Said bin Cübeyr gibi zatlar, rüku'dan sonra olduğuna hükmetmişlerdir. Ahmed bin Hanbel'in kavli ve Şafii mezhebinin meşhur kavli budur .

 

İbn-i Mes'ud, Süfyan-i Sevri, İbnü'l-Mübarek, Ebu Hanife ve yukarıda isimleri geçen alimler, rüku'dan önce olduğunu söylemişlerdir.

 

(El-Menhel yazarı, bu arada bunların delillerini zikrettikten sonra şöyle der:)  Kunut'un rüku'dan önce veya sonra okunmasına dair rivayetler arasında bir çelişki söz konusu değildir. Çünkü iki şekil de mübah kabilindendir. Artık rüku'dan önce de okunabilir, rüku'dan sonra da. Çünkü ikisi de Nebi (s.a.v.)'den varid olmuştur. Nitekim rüku'dan önce ve sonra Kunut etme hükmü, Enes (r.a.)'e sorulmuş, kendisi: "Biz rüku'dan önce de sonra da Kunut ederdik" diye cevap vermiştir." (1183 nolu hadistir.)

 

 

KUNUT HAKKINDAKİ DÖRT MEZHEB'İN GÖRÜŞLERİ :

 

Vitir namazı Hanefiler'e göre vacib, diğer üç mezhebe göre sünnettir. Kunut duasına gelince:

 

1- Hanefiler'e göre vitrin son rek'atinin kıraatı bitince el kaldırıp tekbir almak ve Kunut okumak vacibtir. Kunut Allah'a övgüyü ve dua'yı ihtiva eden sözlerdir. Lakin İbn-i Mes'ud (r.a.)'den rivayet edilen şu sözleri okumak sünnettir.

 

Allah'ım! Biz Senden yardım ve mağfiret dileriz. Senden hidayet üzere sabit kalmamızı dileriz. Sana imannımız var. Sana tevekkül ederiz. Tüm övgü vasıfları ile seni överiz. Sana şükrederiz. Sana nankörlük etmeyiz. Sana muhalefetle isyan edeni başımızdan atarak terkederiz. Allah'ım! Yalnız sana ibadet ederiz. Ancak senin için namaz kılar, secde ederiz. Koşmamız ve çabalamamız yalnız sana yaklaşmak içindir. Senin rahmetini umarız. Senin azabından korkarız. Şüphesiz senin azabın kafirlere yapışır.''

 

Bundan sonra Nebi (s.a.v.)'e, aline ve ashabına salavat okunur.

 

Ayrıca büyük afetler ve musibetler geldiğinde sabah namazında ve ikinci rüku'dan sonra imam'ın Kunut etmesi sünnettir.

 

2- Şafii mezhebine göre yıl boyunca sabah farzının ikinci rek'atinde rüku'dan kalkınca Kunut okumak sünnettir. Keza Ramazan ayının son yarısında vitir namazının son rek'atinde yine rüku'dan kalkınca Kunut etmek sünnettir. Kunut, Allah'a övgü ve duayı kapsayan sözlerden meydana gelir. Lakin Nebi (s.a.v.)'den varid olan lafızları okumak sünnettir. Bu lafızlar, hadisimizdeki lafızlardır. Ancak hadisteki lafızlardan sonra şunu ilave etmek sünnettir.

 

Bela ve musibetler zamanında bütün vakit namazlarında Kunut okumak hem imam hem münferid için sünnettir.

 

3- Hanbeliler'e göre vitrin son rek'atinin rüku'undan kalkınca Kunut etmek, yıl boyunca sünnettir. Ramazan ayı ile diğer aylar arasında bir fark yoktur. Varid olan lafızları okumak daha efdaldır. Varid olan lafızlar, yukarıdaki iki Kunut'tur.

 

Vitir namazı dışındaki namazlarda Kunut etmek mekruhtur. Fakat müslümanlara taundan başka bir bela geldiği zaman devlet reisi veya vekilinin beş vakit namazda Kunut etmesi sünnettir. Kunut, vitrin son rek'atinin rüku'undan önce okunabiliyor ise de efdal olanı rüku'dan sonradır.

 

4- Maliki mezhebine göre Vitir namazında Kunut yoktur. Sabah namazında Kunut okumak menduptur. Rüku'dan önce okunmalıdır. Unutarak rüku'a varınca Kunut etmediğini hatırlarsa Kunut için geri dönülmez. rüku'dan kalktıktan sonra Kunut edilir.