DEVAM: 129- NAMAZDA
SEHV ETMEK (UNUTMAK) BAB!
حَدَّثَنَا
عمرو بْن
رافع.
حَدَّثَنَا
إسماعيل بْن
علية، عَن
هشام.
حَدَّثَني
يحيى. حَدَّثَني
عياض؛ - أنه سأل
أبا سعيد
الخدري، فقال:
أحدنا يصلي
فلا يدري كم
صلى. فقال: قال
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
((إذا صلى
أحدكم فلم يدر
كم صلى،
فليسجد
سجدتين وهو
جالس)).
İyaz (r.a.)'den
rivayet edildiğine göre, kendisi Ebu Said-i Hudri (r.a.)'e :
Birimiz namaz
kılıyor da kaç rek'at kıldığını bilemiyor, diyerek soru sormuş. Ebu Said-i
Hudri (r.a.) de: Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir:
«Sizden birisi
namaz kılacağı zaman kaç rek'at kıldığını bilemezse, (kesin bildiği rek'at
sayısına göre namazını tamamlasın ve selam'dan önce) oturduğu halde iki secde
etsin.»
Diğer
tahric: Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve
Ahmed
AÇIKLAMA: Ebu Davud'un rivayetinde Ebu Said-i Hudri (r.a.)'a
soru soran zat'ın ismi Hilal bin İyaz olarak geçmektedir. Bu hadiste Ebu Said
(r.a.)'in Nebi (s.a.v.)'den rivayet ettiği metin kısa olup 1210 numarada uzun
ve tafsilatlı olarak geçecektir.
Abdullah İbn-i
Mes'ud (r.a.)'ın hadisinde Nebi (s.a.v.)'in kıldırdığı namazı fazla mı, eksik
mi kıldırdığı hususundaki tereddüdün ravi İbrahim Nehai'ye ait olduğu hadiste
belirtilmiştir. Yani İbrahim, Alkame bin Kays'tan aldığı rivayette Nebi
(s.a.v.)'in yapmış olduğu sehiv secdesinin sebebini namazdaki fazlalık mı
eksiklik mi olduğunda tereddüt etmiştir. Bu badiste İbrahim'in ravisi
El-A'meş'tir. 1205 nolu hadiste İbrahim'in Alkame'den olan rivayetinde Nebi
(s.a.v.)'in öğle namazıra beş rek'at olarak kıldığı belirtilmiştir. Bu
rivayette İbrahim'in bir tereddüdü yoktur. Burada İbrahim'in ravisi
el-Hakem'dir. Şöyle olmuş olabilir: İbrahim, El-A'meş'e rivayet ederken
tereddüdü varmış, fakat El-Hakem'e rivayet ederken namazda bir fazlalık
olduğunu kesin olarak hatırlamış. Mamafih el-A'meş'in rivayetinden de sehiv
secdesinin sebebinin fazlalık olduğu anlaşılıyor. Çünkü bu hadiste Nebi'
(s.a.v.)'e arz edilen soru: 'Namaz'a birşey mi ilave edildi?' şeklindedir.
Sahabilerin bu
soruyu sormaları sebebine gelince; Nebi (s.a.v.)'e namaz içinde ve dışında
vahiy gelebilirdi. Sahabiler, bu durumu biliyorlardı. Nebi (s.a.v.) öğle
farzını beş rek'at kıldırınca ilahi bir emirle rek'at sayısının beşe çıktığını
zan eden sahabiler, durumu öğrenmek için bu soruyu sormuşlardır. Nebi (s.a.v.)
verdiği cevapta durumun bir unutmadan meydana geldiğini bildirmiş, sonra iki
secde yapmıştır.
Hadis, Nebi
(s.a.v.)'in ibadette sehivetmesinin caizliğine delalet eder. EI-Menhel yazarı,
bu konuda şöyle der:
İbn-i
Dakiki'l-İyd: 'Bilumum alimlerin mezhebi budur. Hadis de buna delildir. Bazı
kimseler: Nebi (s.a.v.)'in sehiv etmesi caiz değildir, şer'i bir hükme esas
olsun diye bile bile, fakat unutmuş suretiyle fazla rek'at kılmıştır, demişler
ise de bu söz batıldır. Çünkü hadiste görüldüğü gibi Nebi (s.a.v.) bizzat:
''Ben ancak bir
insanım. Siz unuttu'ğunuz gibi ben de unuturum ... '' buyurmuştur. Diğer taraftan
unutmuş suretinde görünerek bile bile fazla veya eksik kılmak namazı bozar.
Nebi
(s.a.v.)'in unutmasının caizliğine hükmeden alimler: Nebi (s.a.v.)'in unuttuğu
şeyin olduğu gibi bırakılması söz konusu değildir. Bunun tamiri için ya hemen,
ya da bilahere O'nun tarafından gereken açıklama yapılır. Nitekim hadiste söz
konusu unutma olayının hemen arkasından gerekli açıklama yapılmış ve tamir
edilmiştir. Nebi (s.a.v.)'in unutmasının hikmeti. bu konuda şer'i hükmün beyan
edilmesidir.
Nebi
(s.a.v.)'in konuşmalarında unutma mes'elesine gelince; şer'i hükümlerin tebliği
ile ilgili konuşmalarında unutmasının mümkün olmadığı hususunda icma'
bulunduğunu Kadı iyaz ve Nevevi nakletmişlerdir. Vahiyle ilgisi olmayan; şer'i
hükümlere mesned olmayan ve tebliğle alakası bulunmayan konuşmalara gelince;
bazı alimler: Bu tür konuşmalarda unutma caizdir. Çünkü tebliğ kabilinden ve
şer'i hükümlere esas olan konuşma kabilinden değildir, demişler ise da Kadı
iyaz: Şüphesiz hak ve gerçek olanı, hiç bir konuşmada Nebilerin unutmasının
caiz olmadığına hükmeden alimlerin kavlini tercih etmektir. Nebilerin
konuşmalarında bile bile gerçek dışı konuşmaları caiz olmadığı gibi yanılarak
dahi olsa hilaf konuşmaları caiz degildir, demiştir.' diye bilgi vermiştir.' '
Namazda selam verildikten
sonra Nebi (s.a.v.)'e : 'Namaza bir şey mi ilave edildi?' diye sorulunca Nebi
(s.a.v.) : ''Ben ancak bir insanım".'' buyruğunu buyurduktan sonra iki
secde yapmıştır.
1211 nolu İbn-i
Mes'ud (r.a.)'in hadisinde ise Nebi (s.a.v.)'in önce iki secde yaptığı, sonra:
"Ben ancak bir insanım.,,'' buyurduğu bildirilmiştir.
Buradaki
hadisin İbn-i Mes'ud (r.a.)'den itibaren dördüncü ravisi El-A'meş'tir. Orada
ise Mansur'dur. Mezkur hadisler, diger hadis kitaplarında aynı şekilde rivayet
edildiği gibi her iki rivayeti te'yid eden başka senedler de vardır. Hulasa
bazı rivayetIere göre Nebi (s.a.v.) önce sehiv secdesi etmiş, sonra: ''Ben
ancak bir insanım ... '' buyurmuştur. Bazı rivayetler de bunun aksinedir.
Beyhaki ve El-Hafız, Mansur'un rivayetini tercih etmişlerdir.
EI-Menhel,
yazarı: maslahatı için yapılan aşma namazı bozmaz diyenler için bu hadis delil
olabilir demiştir.
Hadisin
zahirine göre sehv secdesi vaciptir. Hanbeliler bununla hükmederek, emirde
vaciplik asıldır. Burada da unutma nedeniyle secde edilmesi emredilmiştir. Eğer
selamdan önce yapılmasını gerektiren. bir durumda iken bile bile terk ederse
namaz bozulur. Şayet selamdan sonra yapılmasını gerektiren bir durumdan dolayı
ise bu secdenin terk edilmesi namazı bozmaz. Çünkü bu secde namazın dışındadır,
eksiklerini tamamlar. Gerek selamdan önce yapılması icap eden sehiv secdesi
unutularak terkedilip uzun zaman geçmeden hatırlanırsa hemen yapılır. Bu arada
kişi yüzünü kıble'den döndürmüş olsa veya konuşma yapmış olsa bile zarar
vermez. Fakat uzun ara verirse veya mescid'den çıksa, veyahut abdesti bozulsa
artık sehv secdesi yapmaz. Kıldığı namaz da sahihtir.
Ebu Hanife ve
arkadaşları: Sehv secdesi vaciptir. Terk etmek günahtır. Ama namaz bozulmaz.
Günahtan çıkmak için namazı iade etmek gerekir, demişlerdir. Zayıf bir kavle
göre sünnettir.
Ebu Said-i
Hudri (r.a.)'in hadisiyle ilgili izah 1210 nolu hadis bahsinde verilecektir.
Not: Selam'dan
önce veya sonra secdeyi gerektiren durumlar için 1219 nolu hadis'in
açıklaması....