DEVAM: 152- KÜSUF
(güneş ve a:y tutulması) NAMAZI HAKKINDA GELEN HADISLER BABI
حَدَّثَنَا
محرز بْن سلمة
العدني.
حَدَّثَنَا
نافع بْن عمر
الجمحي، عَن
ابن مليكة،
عَن أسماء بني
أبي بكر؛
قالت: - صلى
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسلَّمْ
صلاة الكسوف.
فقام فأطال
القيام. ثم ركع
فأطال الركوع.
ثم رفع فقام
فأطال القيام.
ثم ركع فأطال
الركوع. ثم
رفع. ثم سجد
فأطال السجود.
ثم رفع. ثم سجد
فأطال السجود.
ثم رفع فقام
فأطال القيام.
ثم ركع فأطال
الركوع. ثم رفع.
ثم سجد فأطال
السجود. ثم
رفع. ثم سجد
فأطال السجود.
ثم انصرف،
فقال ((لقد دنت
مني الجنة حتى
لو اجترأت
عليها لجئتكم
بقطاف من
قطافها. ودنت
مني النار حتى
قلت: أي رب!
وأنا فيهم)). قال
نافع: حسبت
أنه قال
((ورأيت امرأة
تخدشها هرة
لها. فقلت: ما
شأن هذه؟
قالوا: حبستها
حتى ماتت
جوعاً. لا هي
أطعمتها ولا
هي أرسلتها
تأكل من خشاش
الأرض)).
Ebu Bekir
(r.a.)'in kızı Esma' (r.a.)'dan; şöyle demiştir :
Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem), bize Küsuf namazını kıldırdı, namaza durdu.
Ayakta duruşu uzattı. Sonra rüku' etti rüku'u da uzattı. (Rüku'dan başını)
kaldırıp doğruldu, ayaktaki duruşu uzattı. Sonra rüku' etti. Rükuu (yine)
uzattı. (Rüku'dan başım) kaldırdı. Secde etti. Secdeyi (de) uzattı. (Secdeden
başını) kaldırıp (tekrar) secde etti. Secdeyi (yine) uzattı. Sonra başını
kaldırıp ayağa kalktı. Kıyamı uzun tuttu. Rükua vardı. Bunu da uzun tuttu.
(Rüku'' dan başını) kaldırdı. Kıyamı
(yine) uzattı. (Tekrar) rüku'a vardı, Rükuu (yine) uzattı. Sonra (başını)
kaldırdı ve secdeye gitti. Secdeyi uzattı (Secdeden başın.) kaldırdı. Sonra
(tekrar) uzun secde yaptı. Sonra (namazı tamamlayıp) döndükten sonra şöyle
buyurdu:
«Cennet bana o
kadar yaklaştı ki ona cür'et etseydim size onun salkımlarından bir tanesini
getirirdim. Cehennem ateşi de bana o kadar yaklaştı ki: Ey Rabbim! Ben de
bunlar arasındayım' demeyi başladım.»
Nafi' demiştir
ki: Zannımca ibn-i Ebi Müleyke: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), şöyle
buyurdu, demiştir:
«Ve (cehennemde)
bir kedinin tırmalayıp durduğu bir kadın gördüm. 'Buna ne oluyor?' diye sordum.
Dediler ki: Bu kadın bu kediyi ölünceye kadar hapsetti. Ne ona yiyecek verdi,
ne de yerin haşaratından bir şey yesin diye salıverdi.»
Diğer tahric:
Buhari, Müslim ve Ahmed
AÇIKLAMA: Bu da Aişe (r.anha)'nın hadisi gibi küsuf
namazının iki rek'at olduğuna, her rek'atta uzun tutulan iki kıyam ve iki rüku
bulunduğuna, bu namazın cemaatla kılınmasının meşruluğuna delalet eder. Ayrıca
bu namazdaki secdelerin uzun tutulduğunu ve kadınların da bu namazın cemaatına
katılmasının meşruluğunu ifade eder.
Hadis,
Peygamber (s.a.v.)'in küsuf namazından sonra irad buyurduğu hutbenin bir
parçasını ihtiva eder. Bu parçada cennet ve cehennemin efendimize çok
yaklaştığı ifade edilmiştir. Hafız İbn-i Hacer: Cennet ve Cehennemin
yaklaşmasına ait bu parça alimlerce iki şekilde yorumlanmıştır:
Birinci
ihtimal: Efendimizle Cennet ve Cehennem arasındaki perdeler kaldırılmış,
aradaki mesafe öyle katlanmış ki Peygamber (s.a.v.) buraları çok yakından görüp
seyretmiş ve isteseydi elini uzatıp Cennet meyvelerinden koparıp halk'a
verebilirdi.
İkinci ihtimal:
Cennet ve cehennem Allah'ın emri ile duvara yansıtılmış ve efendimiz aynaya
bakar gibi duvara aksettirilmiş olan cennet ve cehennem şekline baktığında
oraların ahvalini seyretmiştir.
Efendimizin:
«Ben de bunlar arasındayım» cümlesinin manası şu olabilir: Ben insanlar
arasında bulunduğum müddetçe azap görmemelerine dair bir ilahi vait vardır.
"Sen onlar arasında iken Allah onları
ta'zib edecek değildir.'' Ayeti bu vait hakkındadır. Efendimiz Cehennemi çok
yakından seyredince bu ilahi vadi dile getirerek şefkatını izhar etmiş olur.
Üçüncü ihtimal:
Efendimiz cehennemi çok yakından müşahede edince ilahi haşyet dolayısıyla «Ey
Rabbim! Ben de onlarla beraber miyim?» diyerek Allah'ın rahmetine sığınmıştır.
Ehl-i sünnet mezhebine
göre cennet ve cehennem halen mevcuttur. Buraların efendimize gösterilmesi
Allah'ın kudretindedir. Zaman ve mekan mefhumunun kaldırılması ile bir anda
cennet ve cehennemin Habib-i A'zam'a seyrettirilmiş olmasının akıldan uzak hiç
bir yönü yoktur .