DEVAM: 155- İKİ BAYRAM
NAMAZI HAKKINDA GELEN (HADİSLER) BABI
حَدَّثَنَا
أبو كريب.
حَدَّثَنَا
أبو معاوية،
عَن الأعمش،
عَن إسماعيل
بْن رجاء، عَن
أبيه، عَن أبي
سعيد. وعن قيس
بْن مسلم، عَن
طارق بْن
شهاب، عَن أبي
سعيد. قَالَ: -
أخرج مروان
المنبر يوم
العيد. فبدأ
بالخطبة قبل
الصلاة. فقام
رجل فقال: يا
مروان خالفت
السنة. أخرجت
المنبر يوم
عيد ولم يخرج
به. وبدأت
بالخطبة قبل
الصلاة ولم
يكن يبدأ بها.
فقال أبو
سعيد: أما هذا
فقد قضى ما
عليه. سمعت رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
يقول ((من رأى
منكراً
فاستطاع أن
يغيره بيده.
فإن لم يستطع
فبلسانه. فإن
لم يستطع
بلسانه،
فبقلبه. وذلك
أضعف
الإيمان)).
Ebu Said(-i
Hudri) (r.a.)'den; şöyle demiştir: (Medine valisi) Mervan bayram günü minberi
(musallaya) çıkartarak bayram namazından önce
(minber üzerinde) hutbe okumaya
başladı. Bir adam ayağa kalkarak :
Ya Mervan! Sen
sünnete muhalefet ettin. Bayram günü minberi (mescidden musallaya) çıkarttın.
Halbuki minber çıkarılmazdı. Namazdan önce hutbeye başladın. Halbuki hutbe
(namaz'dan) önce okunmazdı, dedi. Ebu Said(-i Hudri) (r.a.) :
Bu adam kendisine
düşen görevi ifa etti, (çünkü) ben Resulııllah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'den işittim buyurdu ki:
«Kim bir münkeri
görüp onu eli ile değiştirmeye muktedir ise, eli ile değiştirsin. Eğer buna
gücü yetmezse dili ile değiştirsin. Dili ile değiştiremezse kalbi ile
değiştirsin. Kalb ile değiştirmek İman'ın en zayıfıdır.»
Diğer tahric:
Ahmed, Müslim, Ebu Davud ve Beyhaki
AÇIKLAMA: 167. babta gelecek olan 1313 nolu hadisin izahında
belirteceğim gibi hava yağışlı olmadığı zaman Peygamber (s.a.v.) ve Hulafa-i
Raşidin bayram namazını müsait bir meydanda kıldırırlardı ve 158. babta
açıklanacağı üzere Peygamber (s.a.v.) bayram hutbesini minber üzerinde
okumazdı. Medine valisi Mervan bayram hutbesi için mesciddeki minberi, bayram
namazının kılınacağı meydana çıkarttırmış ve bayram hutbesini okumak için
minbere çıkmış. Bir de hutbeyi namazdan önce okumaya başlamış, bunun üzerine
cemaattan bir zat valinin bu hareketine karşı çıkarak iki noktada sünnet'e
muhalefet ettiğini cemaat'ın huzurunda söylemiştir. Burada Sünnet'ten maksat,
Resulullah (s.a.v.)'den sabit olan yoldur.
EI-Menhel
yazarının nakline göre valiye İtiraz eden zat'ın İmare bin Ruayba olduğu söylenmiştir.
Hadisin
zahirine göre bayram hutbesini namazdan önce okuyan ilk şahıs Mervan'dır.
Bazıları Osman (r.a.)'ın da böyle yaptığını söylemiş ise de el-Ayni'nin dedigi
gibi bu rivayet subut bulmamıştır. Bazıları da bunu ilk yapanın Muaviye (r.a.)
olduğunu söylemiştir. Şafii'nin rivayetine göre Abdullah bin Yezid
el-Hıtmi: Nebi (s.a.v.) Ebu Bekir, Ömer
ve Osman (r.anhum) önce bayram namazını kıldırırlardı, ondan sonra hqtbe
okurlardı. Muaviye (r.a.) iş başına geçince hutbeyi öne aldı, demiştir.
Ebu Said
(r.a.): "Bu adam kendisine düşen görevi yaptı." demekle valiye İtiraz
eden zat'ın, mükellef bulunduğu ma'rufü emretmek ve münkeri nehiy etmek
vecibesini yerine getirdiğini ifade etmiştir.
"Münker"
Şer'an kötü sayılan şeydir. Peygamber (s.a.v.)'den sabit olan yol'a aykırı
düşen her fiil, hareket ve söz münker'in kapsamına girer. Böyle bir münkere
karşı çıkmaya da "İnkar" denir.
Kadı iyaz:
Cemaatın huzurunda adam'ın valiye itiraz etmesi ve' Ebu Said'in valinin
hareketini münker sayması, hutbenin namazdan sonraya bırakılmasının Sünnet-i
seniyye'ye ve Hulefa-i Raşidin'in tatbikatına uygunluğuna delalet eder,
demiştir.
Münker bir şeyi
değiştirmeye ait hadisteki emir alimlerin icmaı ile vaciblik içindir. Bu vucup
farz-ı kifaye türündendir. Yani bu görevi bazı kimseler ifa ettiği takdirde
diğerlerinden sorumluluk kalkar. Hiç kimse yapmazsa toplumun tümü sorumluluk
altında kalır.
Namaz, oruç,
zekat gibi farziyeti herkesçe bilinen marufu emretmek ve içki, kumar, zina gibi
haramlığı herkesçe malum olan münkeri değiştirmek hizmeti yalnız din alimlerine
münhasır değildir. Bütün müslümanlar bu konuda sorumluluk taşır. Fakat
farziyeti veya yasaklığı yalnız din alimlerince bilinebilen ince meselelerde
marufu emretmek ve münkeri değiştirmek görevi ilim ehline aittir. Avam tabakası
bundan sorumlu değildir.
Bir münkeri
elile değiştirmeye muktedir olmayan, mesela; eli ile müdahale etmesi halinde
daha büyük bir fitnenin doğmasından korkan kimse, diliyle değiştirsin. Şayet
diliyle karşı çıkmak ve ikazda bulunmak daha fena bir duruma sebebiyet
verecekse, artık kalple değiştirsin. Yani kalben o münkerden nefret etsin ve
giderilmesi için Allah'a dua etsin.
Hadisin; فإن لم
يستطع
بلسانه،
فبقلبه. وذلك
أضعف الإيمان
cümlesinin zahir manası; "Münkerden kalben nefret etmekle yetinmek imanın
en zayıf mertebesidir."
Bu mana
kastedilmemiştir. Çünkü; eli le ve dili ile münkeri değiştirmeye muktedir
olmayan bir kimse yalnız kalben nefret etmekle mükelleftir. Gücünün yetmediği
bir şeyle mükellef değildir. Dolayısıyla bundan dolayı imanı en zayıf mertebeye
düşmüş, denmez.,
Mezkur cümle
muhtelif şekillerde yorumlanmıştır.
Sindi'nin
beyanına göre; bazı alimler, cümledeki 'iman' kelimesini 'Amel' manasına
yorumlamıştır. Yani münkerden yalnız kalben nefret duymak münkerle mücadele
etmek bakımından en zayıf olan ameldir.
Bazıları da:
'Münkerden kalben nefret etmek iman meziyetlerinin en zayıfıdır.' diye yorum
yapmışlardır.
El-Menhel
yazarı da: Münker'den kalben nefret duymak iman meyvesi bakımından
diğerlerinden zayıftır, diye yorum yapmıştır.
Münkeri el ile
değiştirmek iman'ın en kuvvetli meyvesidir. Dil ile değiştirmek imanın mutedil
bir semeresidir. Kalben nefret etmek ise en küçük ve az bir semeredir.
Kadı İyaz:
Hadis, münkerin değiştirilmesi keyfiyeti için bir esastır. Artık münkeri
değiştirmeye çalışan mü'min elinden gelen her çareye baş vurmak durumundadır.
Münkeri elile değiştirmek, kumar, saz, caz aletlerini kırmak, içkileri dökmek,
gaspedilmiş olan malları gaspedenlerden tahsil etmek veya bunların irası için
emir ve talimat vermekle gerçekleşir. Eğer böyle yapmaktan daha büyük bir
fitnenin doğacağından korkarsa mü'min, o münkeri dili ile değiştirsin. Bu da
nasihat etmek, gerektiğinde tehdit etmek, korkutmak ve hayra davet etmekle
hasıl olur. Münkeri sözle değiştirmenin daha büyük bir fitneye sebebiyet
vereceğinden korkan kişi artık kalben nefret etmekle yetinir. Hadisten
kastedilen mana budur. Bazıları, şartlar ne olursa olsun münkeri değiştirmek gerekir.
Bu uğurda ölmek ve büyük zararları göze almak gerekir, demişler ise de bu görüş
hadisten kastedilen manaya aykırıdır, demiştir.