DEVAM: 193- NAMAZIN
GÜNAHLARA KEFFARET OLDUĞUNA DAİR GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
سُفْيَان بْن
وَكِيع.
حَدَّثَنَا
إسماعيل بْن
علية، عَن
سليمان
التيمي، عَن
أبي عثمان
النهدي، عَن
عَبْد اللّه بْن
مسعود؛
-
أن رجلاً أصاب
من امرأة،
يعني ما دون الفاحشة.
فلا أدري ما
بلغ. غير أنه
دون الزنا. فأتى
النَّبِي
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ.
فذكر ذلك له.
فأنزل اللَّه
سبحانه: {أقم الصلاة
طرفي النهار
وزلفاً من
الليل، أن
الحسنات
يذهبن
السيئات ذلك
ذكرى للذاكرين}
فقال: يا رسول
اللَّه! ألي
هذه؟ قال ((لمن
أخذ بها)).
Abdullah bin
Mes'ud (r.a.)'den: şöyle demiştir:
Bir adam, bir
kadın'a uygunsuz dokunmuş, yani zinadan noksan bir şey yapmış, artık yaptığının
nereye ulaştığını bilemiyeceğim. Ancak zina olmadığını biliyorum. Adam,
bilahere Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek başından geçeni anlatmış,
bunun üzene Allah Sübhanehu ve Teala: أقم
الصلاة طرفي
النهار
وزلفاً من
الليل، أن الحسنات
يذهبن
السيئات ذلك
ذكرى
للذاكرين = Gündüzün her
iki tarafında ve gecenin saçaklarında (gündüze yakın olan saatlerinde) namaz
kıl! Muhakkak ki, iyilik kötülükleri giderir. Bu ise, düşünebilenlere bir
öğüttür. [Hud 114]
Ayetini indirmiş, o adam:
Ya Resulallah! Bu
yalnız benim için mi? ye sormuş; Resullulah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
«Ümmetimden bunu tutan herkes içindir.» buyurmuştur."
Diğer tahric:
Buhari, Tirmizi
AÇIKLAMA (1397, 1398): Osman (r.a.)'ın 1397 npdaki hadisini Buhari, Tirmizi ve Nesai, Ebu
Hureyre (r.a.)'den rivayet etmişlerdir,
Fina: Evin
yakını demektir, Deren: Kir' dir.
Hadis, günde
beş defa temiz suyla yıkanan bir kimsenin vucudu üzerinde kir kalmadığı gibi
beş vakit namaz kılanın üzerinde manevi kir mesabesinde olan günahların
kalmadığını ve namazın su gibi manevi kiri giderdiğini bildiriyor.
Sindi: Alimler,
hadisteki günahları küçük günahlarla yorumlamışlardır. Ancak hadisin zahiri bu
yoruma pek uygun düşmez. Çünkü namaz, temizleyicilik bakımından suya
benzetilmiştir. Su, her türlü kir'i giderir. Gideremiyeceği bir şey kalacak
olsa dahi büyük ve çok kirin değil, az ve küçük kirin.kalması düşünülür. Bu
duruma göre büyük günahların kalışı ve küçük günahların gidişi, benzetme
bakımından akla yatkın görülmüyor. Ancak şöyle düşünülebilir: Küçük günahlar,
vücudun dış kısmını manen kirletir. Nitekim abdest alınırken küçük günahların
abdest uzuvlarından döküldüğü, varid olan hadislerden anlaşılıyor. Büyük
günahlar böyle değildir. Çünkü büyük günahlar, insanın içini de kirletir.
Nitekim bir hadiste: ''Kul, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl
olur.'' buyurulmuştur. Bu hadisin benzerleri vardır.
'' Hayır hayır,
öyle değil. Aksine onların kazandığı günahlar kalplerinin üzerine pas olmuştur.
(Mutaffifin,14 ) ayeti de bu mealdedir.
En şiddetli
büyük günahların ciddi tevbe ile giderilmesinin mümkünlüğü bilinmektedir. Ciddi
tevbe, kalbin pişmanlık duymasıyla hasıl olur. Vücudu yıkamak yalnız dıştaki
kiri giderir. İç kiri gidermez. Namaz yıkamaya benzetildiği için onun gibidir.
Dıştaki manevi kiri giderir. İçe nüfuz edenIeri, Yani büyük günahları gidermez.
İbn-i Mes'ud
(r.a.)'un hadisini Buhari ve Tirmizi de rivayet etmiştir. Oradaki rivayette bir
adamın yabancı bir kadın'ı öpmek suçunu işlediği, sonra başına geleni Nebi
(s.a.v.)'e bildirdiği ve bunun üzerine anılan ayetin indiği belirtilmektedir.
Öpülen kadının
Ensar'a mensup olduğu bilinmekle beraber, adı meçhul kalmıştır. Onu öpen adamın
kimliği hususunda ihtilaf olmuştur. En sahih kavle göre Ebu'l-Yeser, Ka'b b.
Amr b. Abbad el-Ensari es-Selemi'dir. Akabe ve Bedir'de bulunan
sahabilerdendir. Bedir savaşında Nebi (s.a.v.)'in amcası Abbas (r.a.)'ı esir
eden odur. Bedir ehlinin en son yaşıyanı olup, hicretin 55. yılı vefat
etmiştir. Abbas (r.a.) 'a :
Avucunda
ezebileceğin Ebu'l-Yeser (r.a.)'e nasıl esir oldun? diye sorulmuş, kendisi:
Karşıma gelir gelmez koca Handeme dağı gibi oldu, cevabını vermiştir.
Ali (r.a.)'den
şöyle bir rivayet vardır: Ensar'dan birisi Abbas (r.a.)'ı esir olarak getirdi.
Abbas (r.a.) Allah'a yemin ederim ki beni esir eden bu değildir. Beni esir eden
alabacak bir ata binmiş, güzel yüzlü, başının yan tarafları taz bir kimsedir
ki, onu içinizde görmüyorum, deyince Ensari : ValIahi ben esir ettim Ya
Resulallah, dedi. Bunun üzerine Nebi (s.a.v.) Ensari'ye: "Sus! Yemin
ederim ki, Allah seni bir melekle te'yid etmiştir.'' buyurdu.
Hadiste,
belirtilen suçu işleyen zat, gizli işlemesine rağmen AIlah'a karşı beslediği
korku ve pişmanlık nedeniyle bir an önce gerekli cezaya çarptırılmasını ve
Allah'ın huzuruna ak bir yüzle çıkmasını şiddetle arzuladığı için gizli olan bu
halini Nebi (s.a.v.)'e arzetmiştir.
Tirmizi nin
rivayetinde, adam başından geçeni Nebi (s.a.v.)'e arzedince, Nebi (s.a.v.) :
"Allah
yolunda savaşmaya giden bir müslüman'ın karısına böyle mi bakarsın?'' buyurmuş.
Ebu'l-Yeser"(r.a.) bunun üzerine kendisini Cehennemlik olmuş zannıyla: Ah
bu saate kadar keşke iman etmemiş olsaydım diye temennide bulunmuş ve biraz
sonra Hud suresinin 114. ayeti inmiştir. Ayet, hadisin tercemesi esnasında
zikredilmiştir, Meali şöyledir:
"Ve namazı
gündüzün iki tarafından ve geceden de gündüze yakın saatlerde dosdoğru kıl.
Şüphe yok ki güzellikler, kötülükleri giderir. Bu, güzelce düşünenler için iyi
bir öğüttür.''
Bu ayette
emredilen namazların Farz namazlar olduğunda ittifak vardır. Gündüzün iki
tarafından maksat gündüzün ilk yarısı ile son yarısıdır. İlk yarısına sabah,
son yarısına öğle ve ikindi namazları girer. İbn-i Abbas (r.a.)'a göre akşam
namazı da girer. Gecenin gündüze yakın zamanlarındaki farz namazlar ise akşam
ile yatsı namazlarıdır.
Hadisin
sonundaki; ''Ümmetimden bunu tutan herkes içindir.'' cümlesi yerine Buhari'de:
"Bütün ümmetimin hepsi içindir'' cümlesi vardır. Buhari'nin, bir başka
rivayetinde: "Ümmetimden bununla amel edenler içindir.'' ifadesi var. Bu
üç rivayetin manası bir birine yakındır.