8- ÖLÜYÜ YIKAMAK
HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الوهاب
الثقفي، عَن
أيوب، عَن
مُحَمَّد بْن
سيرين، عَن أم
عطية؛
-
قالت: دخل
علينا رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ ونحن
نغسل ابنته أم
كلثوم. فقال
((اغسلنها ثلاثاً
أو خمساً أو
أكثر من ذلك،
إن رأيتن ذلك،
بماء وسدر.
واجعلن في
الآخرة
كافوراً أو
شيئاً من
كافور. فإذا
فرغتن
فآذنني)) فلما
آذناه. فألقى
إلينا حقوه.
وقال
((أشعرنها
إياه)).
Ümmü Atiyye
(r.a.)'den: şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), biz onun
kızı Ümmü Gülsüm (r.anha)'yı yıkarken yanımıza girdi ve:
«Onu su ve sidr
ile üç veya beş (defa) hatta gerekirse daha fazla yıkayınız. Son defasında
Kafur yahut Kafur nevinden bir koku kullanınız. Yıkama işini bitirdiğiniz zaman
bana bildiriniz.» buyurdu. Biz yıkamayı bitirince Ona haber verdik. Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bize 'Hakv' denilen kendi izarını verdi ve: «Bunu
kızıma iç gömleği yapınız.» buyurdu.
Diğer tahric:
Ahmed, Kütüb-i Sitte sahipleri ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Sidr: Nebk ağacının yaprağıdır. Kamus'ta şöyle
tarif ediliyor:
Sidr, Nebk
ağacının adıdır ki, Arabistan kirazı denilir. Trabzon hurması o nevidendir. İki
çeşittir. Birisinin yemişi hoştur. Yaprağıyla. yıkanılır. Diğeri kekrek olur.
Hadisin
zahirine göre Sidr, her defasında suya karıştırılır.
Hanbeliler ve
Hanefiler böyle hükmetmişlerdir. Şöyle ki; Hanbeliler'e göre Sidr veya benzeri
bir şey suya karıştırılarak köpürtülür. Köpük kısmıyla cenazenin başı ve sakalı
yıkanır. Bedeni de tortu kısmıyla yıkanır. Sonra temiz su bütün vücuda dökülür.
Bu bir yıkama sayılır. Her defasında böyle yapılır Son defasında Sidr ile
beraber Kafur da suya katılır.
Hanefiler'e
göre ilk iki yıkama sidr ile yapılır. Üçüncüsü Kafur'un katıldığı suyla
yıkanır. EI-Feth sahibi, bu yıkama tarzını zikrettikten sonra: Şeyhülislam
demiştir ki: Birinci defa sade suyla. yıkanır. İkinci defa Sidr'in karıştırılıp
kaynatıldığı suyla yıkanır. Üçüncü defa. Kafur'un karıştırıldığı suyla yıkanır,
demiştir.
Malikiler'e
göre birinci defa sade suyla, ikinci defa Sidr'in karıştırıldığı suyla veya
bunun aksi, üçüncü defa Kafur'un katıldığı suyla yıkanır.
Şafiiler'e göre
ilk defa Sidr'in karıştırıldığı suyla, ikinci defa sade suyla ve üçüncü defa
bir parça Kafur'un karıştırıldığı suyla yıkanır.
Sidr veya
benzeri bir şeyin karışmasıyla değişen suyla yapılan yıkamanın, farz olan
yıkama yerine geçip geçmediği ihtilaflıdır. Sahih kavle göre kafi değildir.
Sade suyla yıkatılması gerekir. Farz olan yıkama, meyyit'in üstündeki necaset
giderildikten sonra bütün vücudu ıslatan bir yıkamadır. Dört mezheb imamının
kavli budur. Kufe alimleri Zahiriye mezhebi alimleri ve el-Müzeni, üç defa
yıkamanın farz olduğuna hükmetmişlerdir.
Sabun gibi
temizleyici olan her temiz madde Sidr hükmündedir. Yıkamanın son defasında suya
Kafur'un katmanın hikmeti, Kafur'un cesedi kuvvetlendirip sertleştirmesi ve
Kafur kokusundan haşeratın nefret etmesidir. Bir de Kafur kullanmada meleklere
ikram ve saygı vardır. Çünkü kokusu güzeldir. Melekler de o sıralarda cenazenin
yanında hazır bulunurlar. Kafur kullanmak müstahabtır.
Cenazeyi
yıkamak, kefenlemek, üzerinde namaz kılmak, taşımak ve defnetmek farz-ı
kifayedir
Nebi
{s.a.v.}'in üç veya beş defa yıkamayı emretmesinden maksat, yıkama sayısının
tek tutulmasının meşruluğunu bildirmektir. Şu halde birinci veya ikinci defa
yıkamakla ceset temizlenmiş olsa. dahi yıkama sayısını üçlemek mendubtur. Keza
dördüncü defa ile temizlik hasıl olursa, tekleştirmek için beşinci defa
yıkanmalıdır. Bundan sonraki sayılarda da aynı usül tatbik edilir,
'Hakv' veya
'Hikv' kelimesinden maksat, belden yukarı giyilen ve izar adı verilen
elbisedir. Asıl manası izarın bağlandığı bel kısmıdır.
HADİSİN FIKIH
YÖNÜ :
1- Ölüyü
yıkamak vacibtir.
2- Yıkama
sayısını tekleştirmek müstehabtır.
3- Ölüyü
yıkarken suya Sidr veya benzeri temizleyici ve temiz bir maddeyi karıştırmak
müstehabtır.
4- Son yıkamada
suya bir parça Kafur veya benzeri güzel kokuyu karıştırmak müstehabtır.
5- Salihlerin
elbiselerinden teberrük için ölüye kefen yapmak meşrudur. Nitekim hadiste
belirtildiği gibi Nebi (s.a.v.) kendi izarını vererek kızına iç kefen
yapılmasını emretmiştir. Bunu iç kefen yapmanın hikmeti, mübarek izarın
doğrudan doğruya cesede sarılmasıdır.