DEVAM: 48- MÜŞRİKLERİN
KABİRLERİNİ ZİYARET ETMEK HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
إسماعيل بْن
البختري
الواسطي.
حَدَّثَنَا
يزيد بْن
هارون، عَن
إبراهيم ابن
سعد، عَن
الزهري، عَن
سالم، عَن
أبيه؛
-
قال: جاء
أعرابي إلى
النَّبِي
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمْ
فقال: يا
رَسُول اللَّهِ!
إن أبي كان
يصل الرحم،
وكان وكان. فأين
هو؟ قال: ((في
النار)) قال
فكأنه وجد من
ذلك. فقال: يا
رسول اللَّه!
فأين أبوك؟
فقال رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ:
((حيثما مررت
بقبر مشرك، فبشره
بالنار)) قال
فأسلم
الأعرابي،
بعد. وقال: لقد
كلفني رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ
تعباً. ما
مررت بقبر
كافر إلا
بشرته بالنار.
فِي
الزَوائِد:
إسناد هذا
الحديث
صَحِيْح.
Salim'in babası
(ibn-i Ömer r.a.)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Bir A'rabi, Nebi
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e gelerek:
Ya Resulullah !
Babam gerçekten yakınlarıyla gerektiği gibi ilgilenirdi. Şöyle idi, böyle idi
(diyerek babasını övdü ve:) Babam nerededir ? diye sordu. Efendimiz:
«Ateştedir.» buyurdu. Abdullah (r.a.) demiştir ki:
Bana öyle geliyor
ki; adam bu cevap'tan dolayı içerliyerek: Ya Resulallah ! Senin baban
nerededir? diye sordu. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Sen nerede
bir müşrik'in kabrine uğrarsan onu ateşle müjdele.» buyurdu.
Abdullah (r.a.)
demiştir ki: Bu A'rabi, bilahere müslüman oldu ve dediki: Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bana cidden yorucu bir görev yükledi. Ben
yanından geçip te onu cehennemle müjdelemediğim hiç bir kafir yoktur.
Not: Bu hadisin
isnadının sahih olduğu Zevaid'de bildirilmiştir.
AÇIKLAMA: Bu hadıs, Zevaid türündendir. Nebi (s.a.v.)'in
babasının Cehennemlik olduğu manası, bu hadisten çıkarılamaz. Suyuti şöyle
demiştir: A'rabi, babasının Cehennemlik olduğunu öğrenince içinden öfkelenerek
Nebi (s.a.v.)'e: Senin baban nerededir? diye sormuş, Nebi (s.a.v.) Ona, gönlünü
alıcı ve tüm müşriklere şümullü umumi bir cevap vermiş, kendi babasının
durumunu belirtmemiştir. Esasen Nebi (s.a.v.)'in babasından müşriklik halinin
bulunduğu bilinmemektedir. Küçük yaşta vefat etmiştir. Çünkü vefat ettiğinde
onaltı yaşında idi. Ayrıca Allah Teala'nın Nebi (s.a.v.)'in hatırı için
babasını ve annesini dirilttiği ve onların Nebi (s.a.v.)'e iman ettikleri
rivayet edilmiştir. Kesinlikle verilen hüküm, ikisinin de Cennetlik oldukları
yolundadır. Bunun en kuvvetli delillerinden birisi şudur ki : İkisi de Fetret
ehlindendirler. Şafii ve Eş'ari mezhebIerinin imamları ve ileri gelen alimleri,
bir Nebiin gönderilişi haberini alamayanların ta'zib edilmiyecekleri ve
Cennetlik oldukları hususunda ittifak etmişlerdir Çünkü Allah Teala: «Biz,
Resu! göndermedikçe azab verici değiliz.» (İsra 15) buyurmuştur.
Hafız İbn-i
Hacer, el-İsabe'de: Bunak fetret devrinde ölen, dilsiz, sağır ve kör doğan, bir
de deli olarak doğan veya henüz erginlik çağına gelmeden deliren ve ölünceye
kadar delilik hali devam eden kimseler hakkında müteaddit yollardan rivayet
edildiğine göre anılan bu kişilerin her birisi, ahirette kendisine bir mazeret
gösterip, kendisini savunacak ve: Aklım olsaydı, bana tebliğ edilseydi... iman
edecektim, diyecektir. Bunun üzerine bunlar için ateş yükseltilecek ve bunlara:
Şu ateşe giriniz! denilecektir. Verilen emre itaat ederek girenlere, ateş serin
ve selametlik olacak. Emre karşı gelenler, zorla ithal edileceklerdir. Biz
umuyoruz ki; Abdülmuttalib ve ev halkı, verilen emre itaatla ateşe girenler
cümlesinden olurlar. Yalnız Ebu Talib için bir umudumuz yoktur, demiştir.
Sindi,
müellifimizin bu hadisi bu babta zikretmesi ile ilgili olarak şöyle der:
Kanımca; müellif, hadisteki: «Nerede bir müşrikin kabrine uğrarsan ... »
cümlesini dikkate alarak bu babı : "Müşriklerin kabirlerini ziyaret"
başlığıyla açmıştı.r. Çünkü müşriklerin kabirlerinin yanından geçmek de bir
nevi ziyarettir Ama bab'ın başlığını böyle seçmesi tartışılabilir
MÜSLİM DEKİ BENZERİ VE İZAHI İÇİN BURAYA TIKLAYIN