SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-CENAİZ

<< 1602 >>

DEVAM: 56- BAŞINA MUSİBET GELENE TA'ZİYE DE BULUNMANIN SEVABI HAKKINDA GELEN HADİSLER BABI

 

حَدَّثَنَا عمرو بْن رافع. قال: حَدَّثَنَا علي بْن عاصم، عَن محمد بْن سوقة، عَن إبراهيم، عَن الأسود، عَن عَبْد اللّه؛ قَالَ:  - قال رَسُول اللَّهِ صَلَى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسلَّمْ: ((من عزى مصابا فله مثل أجره)).

 

Abdullah (bin Mes'ud) (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu, demiştir: «Başına musibet gelen kimseye ta'ziyette bulunana musibet sevabının misli verilir.»

 

 

AÇIKLAMA: İlk yani 1601 nolu hadis Zevaid türündendir, Tirmizi Ebu Berze (r.a.)'den buna yakın bir merfu' hadis rivayet etmiştir, O hadis şöyledir: "Çocuğu ölen bir kadına ta'ziyede bulunana Cennet'te kıymetli bir elbise giydirilir.''

 

Tuhfe yazarı bu hadisin izahında Camiu's-Sağir şerhinde genç yaştaki kadına kocasından ve mahremi olan erkeklerden başkası ta'ziyede bulunamaz, denildiğini söylemiştir. Tirmizi de: Bu hadis garibtir, isnadı kuvvetli değildir, demiştir.

 

İbn-i Mes'ud (r.a.)'ın hadisini yani bunu; Tirmizi de rivayet ederek garib olduğunu söylemiş ve Ali bin Asım'dan başka bir raviden merfu' olarak rivayet edildiğini bilmediklerini ifade etmiştir.

 

Ta'ziyet: Başına bir musibet gelen kimseye sabır tavsiye etmek ve teselli vermektir. Mesela: Allah senin ecrini yükseltsin, sana sabır versin. Ta ki, Kur'an'da övülen sabırlılardan olasın, gibi sözler söylemektir.

 

Bu babtaki hadisler ve benzeri hadisler, başına musibet gelene ta'ziyette bulunmanın meşruluğuna ve faziletine delalet ederler. Ta'ziyet için söylenecek sözleri Peygamber (s.a.v.) bir sınırla tahdit etmemiştir. Değişik sözlerle ta'ziyet edildiği rivayetleri vardır.

 

TA'ZİYE ZAMANI HUSUSUNDA ALİMLERİN GÖRÜŞLERİ

 

Hanefiler, Malikiler, Şafiiler'in cumhuru ve Ahmed'e göre ta'ziyet definden önce ve definden sonra üç güne kadar müstehabtır. Daha sonra ta'ziyet mekruhtur. Çünkü ta'ziyetten gaye, hlusibet sahibini teskin etmektir. Üç gün sonra ekseriyetle acı ve keder hızını kesmiş olur. Ta'ziyet, üzüntüyü yeniletir.

 

Alimler, ta'ziyet edenin veya ta'ziyet edilenin hazır olmadığı zamanı üç günlük süreden istisna etmişlerdir .Ne zaman hazır olursa, o zaman ta'ziye işi yapılır, demişlerdir. Taberi: Hazır olmayan için geldiği andan itibaren üç günlük süre vardır. Hastalık ve ölüm haberini duymamak mazeretleri de hazır olmamak özürü gibidir. Şafiiler'in bir kısmına göre ta'ziyet için sınırlı bir süre yoktur.

 

Alimler, ta'ziyet için oturup beklemek hususunda ihtilaf etmişlerdir. Alimlerin bu husustaki görüşleri özetle şöyledir:

 

1- Hanefiler'e göre erkeklerin mescidden başka bir yerde ta'ziyet için üç gün oturmaları caizdir. Kadınların oturması caiz değildir, Hanefiler'den bir cemaata göre ta'ziyeti için oturmak mekruhtur

 

2- Şafiiler ile Hanbeliler'e göre gerek erkeklerin ve gerekse kadınların ta'ziye için oturmaları mekruhtur. Makbul olanı, ölü yakınlarının işlerine gitmeleri ve onlara rastlıyanın, rastladıkları yerde ta'ziyede bulunmalarıdır.

 

3- Malikiler'e göre ta'ziye için oturmak caizdir. Fakat kaç güne kadar oturulacağı hususunda bir bilgi edinilememiştir.

 

Yukarıdaki ihtilaf, oturulan yerde münker, yani dinen yasak olan bir şeyin bulunmaması ve yapılmaması haline mahsustur. Burada dine aykırı bir şey yapıldığı takdirde oturmak ve ta'ziye etmek haram olur,

 

 

قال السندي: قال السيوطي في حاشية الكتاب: هذا الحديث أورده ابن الجوزي في الموضوعات. وقال: تفرد به علي بن عاصم عَن مُحَمَّد بْن سراقة. وقد كذبه في سنده يزيد بْن هارون ويحيى بْن معين. وقال الترمذي، بعد إخراجه: أكثر ما ابتلى به علي بْن عاصم لهذا الحديث نقموه عليه. وقال البيهقي: تفرد به علي بْن عاصم، وهو أحد ما أنكر عليه. قال: وقد روى أيضاً عَن غيره. وقال الخطيب: هذا الحديث مما أنكر الناس على علي بْن عاصم، وكان أكثر كلامهم فيه بسببه. وقد رواه عَبْدُ الحكم بْن منصور. وروى عَن سُفْيَان الثوري وشعبة وإسرائيل ومحمد بْن الفضل بْن عطية وغيرهم عَن ابن سراقة، وليس شيئا منها ثابتا. وقال الحافظ بْن حجر: كان المتابعين لعلي بْن عاصم أضعف منه بكثير، وليس منها رواية يمكن التعلق بها إلا طريق إسرائيل، فقد ذكرها صاحب الكمال من طريق وَكِيع عنه، ولم أقف على إسناده بعد. وقال الصلاح العلائي: قد رواه إبراهيم بْن مسلم الخوارزمي عَن وَكِيع عَن قيس بْن الربيع عَن مُحَمَّد بْن سراقة وإبراهيم بْن مسلم. وذكره ابن حبان في الثقات. ولم يتكلم فيه أحد. وقيس بْن الربيع صدوق، متكلم فيه، لكن حديثه يؤيد رواية علي بْن عاصم ويخرج، عَن أن يكون ضعيفا واهيا، فضلا عَن أن يكون موضوعا والله أعلم. اه ما نقله السندي في الحاشية. ((قلت)) لكن سند الحديث حسب النسختين اللتين تحت يدي، وهما من الصحة بالمكان الذي لا يتطرق إليه احتمال الشك، إن علي بْن عاصم رواه عَن مُحَمَّد بْن سوقة لا عَن مُحَمَّد بْن سراقة. وفوق كل ذي علم عليم.