DEVAM: 65- NEBİ
(SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM)'İN VEFATI VE DEFNİNİN ANLATILDIĞI BAB
حَدَّثَنَا
علي بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا أبو
أسامة.
حَدَّثَني
حماد بْن زيد.
حَدَّثَني ثابت،
عَن أَنَس بْن
مَالِك؛
قَالَ: - قالت لي
فاطمة: يا أنس!
كيف سخت
أنفسكم أن
تحثوا التراب
على رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ؟. وحَدَّثَنَا
ثابت، عَن
أنس؛ أن فاطمة
قالت، حين قبض
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ: وا
أبتاه. إلى
جبريل أنعاه.
وا أبتاه. من
ربه ما أدناه.
وا أبتاه. جنة
الفردوس
مأواه. وا
أبتاه. أجاب
رباً دعاه. قال حماد:
فرأيت
ثابتاً، حين
حدث بهذا
الحديث، بكى
حتى رأيت
أضلاعه تختلف.
Enes bin Malik
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre şöyle demiştir. (Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in kızı) Fatıma (r.a.) bana: Ya
Enes! Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in üstüne toprak saçmaya
gönülleriniz nasıl razı oldu? dedi.
Sabit (r.a.)'in
Enes (ra.)'den bize tahdis ettiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in vefat ettiği zaman Fatıma (r.a.); Ey Cebrail'e vefatını haber
verdiğimiz baba! Ey. şaşılacak derecede Rabbine yaklaşmış olan babam! Ey makamı
Cennetu'l-Firdevs olan babam! Ey Rabbinin davetine icabet eden babam, diye
üzüntüsünü açıklamıştır.
Hammad demiştir
ki; ben Sabit (r.a.)'i bu hadisi anlattığı zaman gördüm. O kadar ağladı ki
kaburgalarının gidip geldiğini gördüm.
Diğer tahric:
Buhari, Darekutni ve Taberanide hunu rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Enes (r.a.) Fatıma (r.anha)'ya hürmeten ve
teeddüben cevab vermeyip susmuştur. Ama hal lisanı ile Enes (r.a.) şöyle
diyordu: Bizim gönlümüz buna razı değildi. Ancak Nebi (s.a.v.)'in emrine uymak
üzere bunu yapmak zorundaydık.
Fatima
(r.anha)'nın; 'Ey babam. sözü niyahat'tan sayılmaz. Çünkü Nebi (s.a.v.) henüz
vefat etmemiş iken de; 'Vay babamın ıstırabına, demişti. Nebi (s.a.v.) Onun bu
söyleyişine karşı çıkmamış idi. Fatima (r.a.) Nebi (s.a.v.)'den sonra altı ay
yaşamış, bu süre içinde hiç gülmemiştir. Gülmemek Onun hakkı idi. Kastalani'nin
nakline göre aşağıdaki beyitler Fatima (r.anha)'nın Nebi (s.a.v.) hakkında
söylediği mersiyedendir.
Miması: Nebi
(s.a.v.)'in vefat ettiği gün gök yüzünün ufukları adeta toz içinde kaldı.
Gündüzün ortasında güneşin ışığı köreIdi. Öğle ve ikindi zamanında kainat
karanlık içinde kaldı. Nebi (s.a.v.)'in vefatından sonra yer küre üzüntüsünden
ve şiddetli ızdırabından bir kum yığını oldu. Artık memleketlerin doğusu ve
batısı ve tüm beldeler Onun için ağlasın. Mudar ve Yemen'in tüm kabileIeri Onun
için ağlasın.
Fatıma
(r.anha)'nın mersiyesinden olan şu iki beyit de meşhurdur: Manası: Benim üstüme
öyle musibetler döküldü ki bu musibetler gündüzler üzerine dökülseydi gündüzler
kapkaranlık geceler olurdu.
Ahmed
(s.a.v.)'in türbesini koklayan kimseye hayatı boyunca güzel kokuları
koklamamasından dolayı ne lazım gelir?