8- ZEKAT ÇIKARILIRKEN
SÖYLENECEK SÔZ (DUA) BABI
علي بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا
وَكِيع، عَن شعبة،
عَن عمرو بْن
مرة. قَالَ:
سمعت عَبْدُ
اللَّه بْن
أبي أوفى
يقول:
-
كان رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ،
إذا أتاه
الرجل بصدقة ماله،
صلى عليه.
فأتيته يصدقة
مالي فقال: ((
اللهم صل على
آل أبي أوفى)).
Abdullah bin Ebi
Evfa (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Her hangi bir adam
malının zekatını Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in yanına getirdiği
zaman Efendimiz ona rahmet ve mağfiret için dua ederdi. Ben de malımın zekatını
Onun huzuruna getirdim. Efendimiz: «Allah'ım! Ebu Evfa ailesine rahmet ve
mağfiret eyle.» diye dua buyurdu.
Diğer tahric:
Buhari. Müslim. Ebu Davud ve Nesai de bunu rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Buhari ve Müsiim'in rivayetleri mealen şöyledir.
Abdullah bin Ebi Evfa (r.a.)'dan; Şöyle demiştir. Bir cemaat mallarının
zekatını Nebi (s.a.v.)'in yanına getirdikleri zaman, Efendimiz: .
«Allah'ım!
Onlara rahmet ve mağfiret eyle.» diye dua buyunırdu. Babam Ebu Evfa da malının
zekatını O'nun huzuruna getirdi. Efendimiz: «Allah'ım! Ebu Evfa'nm ailesine
nıhmet ve mağfiret eyle.» diye dua buyurdu.
--Burada
''Rahmet ve mağfiret'' olarak yapılan tercemeler yorumdur. Asıl mana ''Allah'ım
.....nın ailesine salat eyle'' şeklindedir. Bu mana bazı alimlerce mekruh
görülmüştür. Aşağıda ayrıntılı bilgiye yer verilmiştir.---
Buhari'nin
rivayetinde; «Allah'ım! falanın ai/esine rahmet ve magrinot eyle..» ve
Müslim'in rivayetinde; "Allah'ım! Onlara rahmet ve mağfiret eyle.''
buyrulduğundan bu durumu parantez içi ifade ile işaret ettim Hulasa, Buhari,
Müslim ve Ebu Davud'un rivayetlerine göre İbn-i Evfa (r.a.) değil, Onun babası
olan Ebu Evfa, zekatını efendimize getirdiğinde efendimiz: "AlIah'ım! Ebu
Evfa ailesine rahmet ve mağfiret eyle.'' diye dua buyurmuştur.
EI-Menhel
yazarı: Bu duadaki. «aile» kelimesi, cümlenin manası bakımından fazladır, Yani
Peygamber (s.a.v.) Ebu Evfa'nın kendisine dua etmiştir. "Falanm ali"
denilirken bazen adamın kendisi kastedilir. Ebu Musa el-Eş'ari (r.a.)'in Davudi
bir sese sahip kılındığına dair bir hadisteki; «Davud (a.s.)'ın nağmelerinden
.. » cümlesinde bulunan: .... kelimesi de böyledir, demiştir.
E/-Mcnhel
yazarının ve başka zatların böyle söylemesinin sebebi zekat sahibınin Ebu Evfa
(r.a.) ailesi değil, bizzat Ebu Evfa (r.a.)'ın kendisi olmasıdır. Efendimiz de
zekat sahibine dua etmeyi itiyad buyurmuştur,
Acizane kanaatıma
göre böyle bir yorum yapılmasa da olabilir.
Şöyle ki
"Falanın ailesi" denirken aile reisinin de dahil oldugu aile
fertlerinin tümü kastedilebilir,
Müellifin
rivayetine göre Abdullah bin Ebi Evfa (r.a.) kendi malının zekatını efendimizin
huzurun'a götürmüş ve efendimiz anılan duayı buyurmuştur-
Hadis, zekat
alan devlet yotkilisinin mal sahiplerine rahmet ve mağfiret duasında
bulunmasının müstehablığına deıa.let eder. İlim ehlinin ekserisine göre bu
duada bulunmak müstehabtır. Zahiriyye mezhebi mensuplarına göre bu duada
bulunmak vaciptir.
Bunlar; ve ''(Ey Muhammed!) Zekat sahiplerine dua et.
Senin duan onların gönlüne sükunet verir." (Tevbe 103) ayetinin zahirini
tutmuşlardır. Fakat bu ayet Peygamber (s.a.v.)'e mahsus'tur. Çünkü O'nun duası,
zekat sahiplerinin gönlünü yatıştırır, sükunet bahşeder. Başkalarının duası bu
etkiyi yapnıaz. Bir de şu var ki, dua etnıek vacip olsaydı, Peygamber (s.a.v.),
zekat. toplayan memurlara bu duay! ekumalarını emredecekti. Keza, devlet
yetkilisinin ödenmesi gerekli olan kefaretleri, borçları ve benzeri tahsilatı
teslim alırken her hangi bir dua etmesi vacip değildir, Şu halde zekatı teslim
alırken de dua etmesi vacip değildir .Nevevi: Müslim'in şerhinde beyan ettiğine
göre Şafii, zekatı tesllm alanın: ''Allah, verdiğin zekattan dolayı seni
sevaplandırsın günahlardan arındırsın ve bıraktığın malını
bereketlendirsin." duasını okumasını müstehap saymıştır, Nevevi daha sonra
şöyle der:
"Zekatı
teslim alanın; ''Allahumme Salli ala al-i ...'' diye dua etmesini Şafiiler'in
cumhuru mekruh saymışlardır. İbn-i Abbas, Malik, İbn-i Uyeyne ve Selef'ten bir
cemaatın mezhebi de budur.
Alimlerden bir
cemaat. bu hadis'e dayanarak mezkur duayı okumanın mekruh olmayıp caizliğine
hükmetmişlerdir. Bizim arkadaşlarımız: Peygamberlerden başka kimselere salavat
getirmek süretiyle dua edilemez. Ancak Peygamberlere salavat getirilirken, bu
arada başkalarına da teşmil edilebilir. Örneğin 'Allah'ım! Muhammed'e, ashabına
ve aline salat ihsan eyle!' denilebilir.
Peygamberlerden
başkasına re'sen salavat getirmenin sebebi şudur: Selef-i salihin dilinde
salavat peygamberlere mahsustur. Nasıl ki (Azze ve Celle) ifadesi Allah Teala
hakkında kullanılır. O'na mahsustur. Hz. Muhammed (s.a.v.) aziz ve celil olduğu
halde Muhammed (Azze ve Celle) denmediği gibi Ebu Bekir (s.a.v.) veya Ömer
(s.a.v.) de denilmez. Halbuki (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) cümlesinin manası
Allah O'na rahmet ve magfiret eylesin demektir. Mana yönünden bir sakınca
bulunmamasına rağmen Peygamberlerden başkasına re'sen salavat okunamaz.
Peygamberlerden
başkasına re'sen salavat okuma yasağının derecesi hakkında arkadaşlarım ız
değişik hükümler vermişlerdir Bunun haram olduğunu söyleyenler olduğu gibi,
tenzihen mekruhtur diyenler ve adaba aykırıdır diyenler de vardır. Meşhur ve en
sahıh olan kavil bunun tenzlhen •mekruh olmasıdır. ÇÜnkÜ bid'at ehli,
Peygamberden başka bir takım kimselere salavat okurlar. Biz onların
adetlerinden ve alamet-i farikalarından uzak durmak zorundayız.
İmamlardan
sayılan arkadaşlarımızdan eş-Şeyh Ebu Muhammed ei-Cüveyni: Selam da salavat
hüküm ve manasını taşıyor. Peygamberlerden başkasına re'sen ve münferiden
salavat okunmadığı gibi selam da okunamaz. Mesela falan aleyhi's-Selam şöyle
dedi, denilemez. Ama bir diriye veya ölüye selamla hitap etmek meşrudur. Mesela
selam sana ey falan, denilir. Selamlaşmak bunun bir örnegidir, demiştir,"
EI-Menhel
yazarı da "Peygamber (s.a.v.)'den başkasına salavat getirmek" babında
bu konuyu aydınlatıcı hilgi vermiştir. O da özetle şÖyle der: Ahmed ve Zahiriye
mezhebi mensuplarına göre Peygamberlerden başka kimselere salavat edilebilir
Fakat cumhur bunu caiz görmemiştir. Çünkü salavat bir ta'zim, yüceItme ve aziz
sayma ifadesi olarak peygamberler hakkında kullanılmıştır Peygamber bazı
şahıslara salavat okumuş ise de bunu dua ve rahmet dilemek anlamında
kullanmıştır, Ta'zim amacı ile söylememiştir.
Kur'an'da
Peygamber (s.a.v.)'e salavat getirme emri vardır. Bu da salavatın normal bir
rahmet dilemekten ötede başka bir özellik taşıdığını ifade eder,
Ashab-ı Kiram
ve yüce müctehidlere rahmet, mağriret ve rıza duaları yapılır.
Ashab-ı Kiram
devrinde peygamberlerden başkasına salavat getirmek suretiyle dua edilme adeti
yok idi. Bilahere, Rafiziler ve Şiiler, bazı imamlara salıwat getirmeyi itiyad
ettiler. Mesela Ali (sallallahu aleyhi ve sellem) dediler, Bid'at ehline
benzemek ise yasaktır. Onlara muhalefet etmek gerekir,"