DEVAM: 12- (ERGİNLİK
ÇAĞINA ERMİŞ BAKİRE VEYA DUL) KIZ'I HOŞLANMADIĞI HALDE ONU EVLENDİREN BABA(NIN
KIYDIRDIĞI NİKAHA AİT) BAB
حَدَّثَنَا
أبو السقر
يحيَى بن
يزداد العسكري.
حَدَّثَنَا
الحسين بْن مُحَمَّد
المروروذي.
حَدَّثَني
جرير بن حازم،
عَن أيوب، عَن
عكرمة، عَن
ابن عباس؛
-
أن جارية
بكراً أتت
النَّبي
صلَّى اللَّه
عليه وسلَّم.
فذكرت له أن
أباها زوجها
وهي كارهة.
فخيرها
النَّبي
صلَّى اللَّه
عليه وسلَّم.
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بْن
الصباح.
أنبأنا معمر بن
سليمان
الرقي، عَن
يزيد بن حبان،
عَن أيوب السختياني،
عَن عكرمة،
عَن ابن عباس،
عَن النَّبي
صلَّى اللَّه
عليه وسلَّم،
مثله.
İbni Abbas (r.a.)'den şöyle deminştir:
Bakire genç bir kız Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek, kendisi hoşlanmadığı halde babasının
onun nikahını kıydığını Efendimize anlattı. Bunun
üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu (nikahı konusunda)
muhayyer kıldı. (Seçme hakkını kız'a verdi.)
(İbni Mace dediki)
Bu hadis'in mislini İbni Abbas (r.a.) vasıtasıyla
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den
........ raviler senediyle
Muhammed bin es-Sabbah da bize tahdis
etmiştir.
Diğer tahric. Ahmed, Ebu Davud, Nesai
ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Büreyde (r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir. Notta belirtildiği gibi aynı hadisi
başka hadisçiler, Aişe (r.anha)
ve başka sahabiden rivayet etmişlerdir.
Tirmizi'nin Nikah bölümünün "Bakire ve dul kadından izin
istemek" babındaki hadisler şerhinde el-Ahvezi'nin
beyanına göre bu hadisi, Aişe (r.anha)'dan
Nesai rivayet etmiştir. Oradaki hadis mealen
şöyledir: "Aişe (r.anha)'dan
rivayet edildiğine göre genç bir kız. Aişe (r.anha)'nın odasına girerek: " Ben hoşlanmadığım halde babam,
hakirliğini benimle giderip yükselmek için beni erkek kardeşinin oğlu ile
evlendirdi, demiştir. Aişe (r.anha)
kıza: Resulullah (s.a.v.) gelinceye kadar otur,
demiş. sonra (Efendimiz gelince) kız. durumu O'na anlatmış, bunun uzerine
Efendimiz luzın babasına haber gönderip çağırtmış ve
(yapılan nikahın kabul veya red) işini kız'a
bırakmıştır. Bunun üzerine kız: Ya Resulallah; ben
babamın yaptığını kabullendim. Lakin babaların böyle yapmaya hakları
olmadığının kadınlarca bilinmesini istedim, dedi."
Beyhaki: 'Nesai'nin Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiği
bu hadis mürseldir. Çünkü onun senedinde Abdullah bin
Büreyde doğrudan Aişe (r.anha)'dan rivayet etmiştir. Halbuki, İbni
Büreyde (r.a.), Aişe (r.anha)'dan hadis işitmemiş, demiştir.
Ahmed'in de kendi Müsnedinde bu
hadisi rivayet ettiği, el-Ahvezi tarafından
bildirilmiştir.
Sindi: Bu
hadis, yapılan nikahın sahih olduğuna, ancak kız'ın bu
nikahı reddedebileceğine delalet eder, demiştir.
Hadis'in
senedindeki İbni Büreyde
(r.a.) Abdullah isimli olduğu Nesai'nin rivayetinden
anlaşılır. Büreyde'nin Amir isimli başka oğlu da
vardır.
Hadisdeki "Hasiset",
hakirlik ve denilik demektir. İzzet ve şerefin karşıtıdır. İbni
Abbas (r.a.)'ın hadisini Müellifimiz iki sened ile rivayet etmiştir. Bu hadisi Ahmed,
Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de rivayet
etmişlerdir. İbnü'l-Kattan, bu hadisin sahih olduğunu
bildirmiştir.
Bu babta rivayet edilen ilk hadis gibi ikinci ve üçüncü
hadisler de, bir babanın erginlik çağına gelmiş kızının muvafakatını
ve rızasını almadan nikahını kıymaya yetkili
olmadığına ve yaptığı takdirde kıyılan nikahın kabul veya red
yetkisinin kız'a ait olduğuna delalet ederler.
Erginlik çagına varmış olan bakire veya dul kız'dan izin almadan
babası tarafından akdedilen nikahın sahih olup olmadığı hususundaki alimlerin görüşlerini bundan önceki babta
izah etmiştim. Burada ise erginlik çağına varmış olan bakire veya dul kadın
hoşlanmadığı halde babası tarafından akdedilen nikahının sahih olup olmadığı
hususundaki alimlerin görüşlerini anlatalım. Buna
geçmeden önce okuyucuların zihinlerinin karışmaması için şu noktayı belirteyim:
Evlenecek kızdan izin almamak ayrı bir şeydir, onun hoşlanmaması ayrı bir
şeydir
BAKİRE OLUP
ERGİNLİK ÇAĞINA VARMIŞ BİR KIZ İSTEMEDİĞİ HALDE BABASI TARAFINDAN
EVLENDİRİLEBİLİR Mİ ?
EI-Menhel'in Tekmile yazarı (1875 nolu)
İbni Abbas (r.a.)'ın
hadisini açıklarken şunları söyler:
"Bu hadisdeki bakire kız (1873 nolu)
hadiste geçen Hansa binti Hizam'dan
başka bir kadındır. Kız evlenmek istemediği halde babası tarafından nikahı yapılmış, Peygamber (s.a.v.) de yapılan nikahın kabul
veya iptal yetkisini kız'a bırakmıştır.
Bu hadis bir
babanın erginlik çağına varmış bakire kızını evlendirmeye yetkili olmadığına
delalet eder. Bu husustaki alimlerin görüşleri
şöyledir;
1. Hanefiler, Evzai, Sevri ve bir rivayete göre
Ahmed böyle hükmetmişlerdir. Tirmizi;
İlim ehlinin ekserisinin böyle hükmettiklerini anlatmıştır.
Bu grubtaki alimlerin delilleri, İbni Abbas (r.a.)'ın yukardaki hadisi, Ebu Hureyre (r.a.)'ın (1871 nolu) hadisi ve İbni Abbas
(r.a.)'ın 1870 nolu)
hadisidir. Bir de şu delilleri vardır: Eğer durumu anlatılan kızın bir malı
olmuş olsa ondan izin almadan babasının o malda tasarruf yetkisi yoktur. Bunun
gibi, kızın izni olmadan babası onu evlendiremez.
2. Malik,
Şafii, (el-Leys, İbni Ebi Leyla) ve İshak: Bir baba erginlik çağına varmış olan
bakire kızını isteği dışında evlendirebilir, demişlerdir. Ahmed'den
de böyle bir rivayet vardır. Bunların delili: Ahmed, Nesai, Ebu Davud
ve Beyhaki'nin rivayet ettikleri İbni
Abbas (r.a.)'ın şu merfu
hadisidir: ''Dul kadın nefsinin evlenmesi hususunda velisinden daha fazla hak
sahibidir. Bakire de (evlenmesi için) babası ondan izin ister.''
Bu grubtaki alimler; Yukardaki hadisten anlaşılıyor ki, dul olmayan kadın
evlenme hususunda velisinden fazla hak sahibi değil ve velisi ondan daha
yetkilidir. Hadisdeki veli'den maksat babadır. Çünkü
kızına karşı şefkatı tamdır. Baba ölmüş ise kızın
baba babası bu hükmündedir. Hadislerde geçen ''Bakire kızdan emir (izni)
istenir.'' mealindeki hüküm müstahablık içindir.
Nitekim Ahmed, Ebu Davud, Beyhaki ve Şafii'nin
rivayet ettikleri İbni Ömer (r.a.)'ın şu merfu hadisinde Peygamber
(s.a.v.); ''Karılarınıza kızları (nın evlendirilmesi)
hakkında danışınız'' buyurmuştur. Şafii: Kızların evlendirilmesinde anneler
için hiç bir yetki bulunmadığı hususunda alimler
arasında bir ihtilM yoktur. Bu hadisdeki
emir müstahablık içindir. Maksat annelerin gönül
hoşluğunu sağlamaktır, demiştir.
Beyhaki (l875 nolu) İbni Abbas (r.a.)'ın hadisine
cevaben: Bu hadiste mezkur bakire kız, Küf'ü (yani dengj) olmayan bir erkekle nikahı kıyıldığı için Peygamber (s.a.v.)
onu muhayyer kılmış, demiştir.
El-Hafız da: Beyhaki'nin cevabı, itimada şayan bir cevabtır.
Özel bir olaydır. umumi bir hüküm ifade etmez,
demiştir.
Birinci
gruptaki aJimler, ikinci grubun delillerine şöyle
cevap vermişlerdir:
a) İkinci grubun
dediği İbni Abbas (r.a.)'ın
merfu' hadisindeki; ''Dul kadın evlenmesi hususunda
velisinden daha çok (yetki) sahibidir'' ifadeden çıkarılan ''Dul olmayan kadın
velisinden daha çok hak sahibi değil, velisi daha çok hak (yetki) sahibidir.''
hükmü Ebu Hureyre (r.a.)'ın (1871 nolu) hadisin açık
hükmüne ters düşer.
b) İbni Abbas (r.a.) (1875 nolu)
hadisindeki bakire kızın, babası tarafından, küf'ü (dengi) olmayan bir erkeğe nikahını kıydığı sözü hiç bir delili olmayan mücerred bir iddiadır. Bilakis bu hadisin zahirine göre kiz, nikahının kıyıldığı kocadan
hoşlanmadığı için Peygamber (s.a.v.) tarafından muhayyer kılınmıştır.
Muhayyerlik işi kocasının denk ve küf'ü olmaması nedeniyle olmamıştır.
El-Allame es-San'ani de: Beyhaki ve
el-Hafız'ın yukardaki sözlerini bağlı bulundukları
Şafii mezhebini savunmak kabilinden telakki ediyorum. Beyhaki'nin
yorumu bir delile dayanmıyor. Eğer küf'ü, yani emsal olmamak nedeni söz konusu
olsaydı, kız bunu anlatacaktı. Halbuki sadece
hoşlanmadığını anlatmıştır. El-Hafız'ın dediği: Bu özel bir olaydır, umumi bir
hüküm ifade etmez, sözü de sıhhatli değildir. Bilakis bu hüküm umumidir. Çünkü
illeti kızın hoşlanmayışıdır. Nerede hoşlanma durumu olursa bu hüküm sabittir,
demiştir.
İbni Hazm ise: İkinci grubun
bildiğimiz tek dayanağı babanın henüz erginlik çağına varmamış olan kızının nikahını kıyabildiğine dair (1876 nolu
gibi) hadislerdir. Onlar derler ki madem ki baba kÜçük
yaştaki kızının nikahını kıyabilir. O halde bu hüküm
yetişkin kız için de caizdir, demiştir."
Tuhfe yazarı da yukardaki
bilgileri daha genişçe naklettikten sonra: İbni Mace'nin (1874 nolu) Büreyde (r.a.)'ın merfu' hadisi de birinci grubun görüşünü teyid eder mahiyettedir. Çünkü hadisteki "Fetat" kelimesi genç kız ve kadın anlamını ifade eder
ki bu ifadenin kapsamına bakire de dul da girer. Nesai'nin
Aişe (r.anha)'dan rivayet
ettiği benzeri hadis mürsel ise de İbni Mace'nin ki muttasıldır,
demiştir.
DUL OLUP
YETİŞKİN BİR KIZ İSTEMEDİĞİ HALDE BABASI TARAFINDAN ONUN NİKAHI KIYILABİLİR Mİ ?
1873 nolu Hansa (r.anha) ile ilgili
hadis, dul bir kadının rızası alınmadan babası tarafından nikahının kıyılamıyacağını ve kıyılsa dahi reddedilmeye mahkum
olduğuna delalet eder.
EI-Menhel'in Tekmile yazarı "Dul kadının evlenmesi"
babında rivayet olunan bu hadisin şerhinde özetle şöyle der: "Bütün
ülkelerdeki fetva yetkilisi imamlar, bir babanın, dul kızından muvafakat ve
rızasını almadan, nikahını kıyamıyacağı
hususunda ittifak etmişlerdir. Yalnız Hasen-i Basri ve en-Nahai muhalif
kalmışlardır. Hasen-i Basri:
Bir baba, dul
olan kızının nikahını, ondan muvafakat almadan, hatta isteksiz
olduğunu bilse bile yapabilir, demiştir. En-Nehai de
eğer dul kız babasının yanında barınmış olup bakımı altında ise, ondan
muvafakat istemeden, babasının kıyacağı nikah
sahihtir. Şayet, dul kız babasından ayrı oturuyor veya uzak bir yerde bulunuyorsa
babası onun rızasını isteyip öylece nikahını kıyabilir,.
demiştir."
Gerek Hansa ile
ilgili mezkur hadis ve gerekse dul kadınların nikahı ile ilgili diğer sahih
hadisler bu iki alimin görüşünü reddeder. Hansa
(r.anha)'nın dul olduğu Ebu
Davud'un ve başkaların rivayetinde açıklanmıştır. Bu
hususla ilgili bilgi kısmen o hadisin izahında verilmiştir.
YETİŞKİN DUL
KADININ İZNİ ALINMADAN VELİSİ TARAFINDAN KIYILAN NİKAHININ
HÜKMÜ NEDİR?
Tekmile yazarı yukardaki bölümün devamında bu hususta da şöyle der:
"Bu (1873 nolu) hadisle hükmeden alimler izni alınmadan velisi tarafından nikahı
akdedildikten sonra, durumdan haberdar olup kabul eden dul kadının kıyılmış
olan nikahının caizliği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki
:
1. Hanefiler;
Dul kadın, yapılmış olan nikahı kabullenirse, nikah
caiz sayılır. İptal ederse nikah hükümsüz sayılır,
demişlerdir.
2. Şafii, Ahmed ve Ebu Sevr: Dul kadın,
yapılmış olan nikahı kabullense bile nikah
hükümsüzdür. Çünkü Peygamber (s.a.v.) Hansa 'nın
yapılmış olan nikahını reddetmiştir, derler.
3. Malikiler:
Veli durumdaki şahıs dul ve bakire bir kadından izin almadan nikahını
kıyar, sonra kadın durumdan haberdar edilirse bakılır; Eğer bu kadın, şehirde
ise ve rızasının alınması kolay olup durumu duyduktan sonra yapılmış olan
nikahı reddettim gibi bir harekette bulunmadan nikahı kabul ve tasvip ederse,
nikahtan sonra alınacak izni geçerlidir ve nikah da bu iznin alınması ile
tamamlanmış olur. Şayet, kadın o şehirde değil, veya
kabul etmesi ihtimali zayıf ise yahut durumdan haberdar olur olmaz henüz
muvafakat ve iznini almak gibi yollara baş vurulmamış iken, yapılan nikahı
reddetmiş ise, yapılan nikah akdi, akit sayılmaz, dolayısıyla kadının
boşanmasına da mahal kalmaz, demişlerdir.'
Nevevi de Müslim'in "Dul kadından nikah hususunda açık izin istenir" babındaki hadisler
şerhinde şunu söyler:
"Nikahı akdedecek veli baba olsun, başkası olsun dul kadının
nikahını akdedebilmek için kadının kendi diliyle ve açıkça izin vermesinin
gerekliliği hususunda ihtilaf yoktur. Çünkü daha önce evlenip erkekle yaşadığı
için bakire kadar sıkılganlığı kalmamış olur. Bir kadının dul sayılması
hususunda bakireliğinin sahih veya batıl bir evlenme veya vad-ı
şüphe (yani bir erkek o kızı kendi karısı zan ederek, kız da o erkeği kendi
kocası zannı ile yapılan cinsi temas) ile veya zina ile bakireliğinin
giderilmesi arasında bir fark yoktur. Hangi şekilde bakireliği zail olmuş ise
dul sayılır. Fakat kadının yüksek bir yerden atlaması, yaşının ilerlemesi,
parmak gibi bir şeyin tenasül uzvuna sokulması ile bakireliği zail olan yahut livata ile temas edilmiş olan bir kadını dul hükmünde
sayılıp sayılmaması mes'elesi ihtilaflıdır. En
kuvvetli kavle göre dul sayılır, demiştir.