SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’N-NİKAH

<< 1875 >>

DEVAM: 12- (ERGİNLİK ÇAĞINA ERMİŞ BAKİRE VEYA DUL) KIZ'I HOŞLANMADIĞI HALDE ONU EVLENDİREN BABA(NIN KIYDIRDIĞI NİKAHA AİT) BAB

 

حَدَّثَنَا أبو السقر يحيَى بن يزداد العسكري. حَدَّثَنَا الحسين بْن مُحَمَّد المروروذي. حَدَّثَني جرير بن حازم، عَن أيوب، عَن عكرمة، عَن ابن عباس؛

 - أن جارية بكراً أتت النَّبي صلَّى اللَّه عليه وسلَّم. فذكرت له أن أباها زوجها وهي كارهة. فخيرها النَّبي صلَّى اللَّه عليه وسلَّم.

حَدَّثَنَا مُحَمَّد بْن الصباح. أنبأنا معمر بن سليمان الرقي، عَن يزيد بن حبان، عَن أيوب السختياني، عَن عكرمة، عَن ابن عباس، عَن النَّبي صلَّى اللَّه عليه وسلَّم، مثله.

 

İbni Abbas (r.a.)'den şöyle deminştir: Bakire genç bir kız Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e gelerek, kendisi hoşlanmadığı halde babasının onun nikahını kıydığını Efendimize anlattı. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onu (nikahı konusunda) muhayyer kıldı. (Seçme hakkını kız'a verdi.)

 

(İbni Mace dediki) Bu hadis'in mislini İbni Abbas (r.a.) vasıtasıyla Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den ........ raviler senediyle Muhammed bin es-Sabbah da bize tahdis etmiştir.

 

 

Diğer tahric. Ahmed, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de bunu rivayet etmişlerdir.

 

AÇIKLAMA: Büreyde (r.a.)'ın hadisi Zevaid türündendir. Notta belirtildiği gibi aynı hadisi başka hadisçiler, Aişe (r.anha) ve başka sahabiden rivayet etmişlerdir.

 

Tirmizi'nin Nikah bölümünün "Bakire ve dul kadından izin istemek" babındaki hadisler şerhinde el-Ahvezi'nin beyanına göre bu hadisi, Aişe (r.anha)'dan Nesai rivayet etmiştir. Oradaki hadis mealen şöyledir: "Aişe (r.anha)'dan rivayet edildiğine göre genç bir kız. Aişe (r.anha)'nın odasına girerek: " Ben hoşlanmadığım halde babam, hakirliğini benimle giderip yükselmek için beni erkek kardeşinin oğlu ile evlendirdi, demiştir. Aişe (r.anha) kıza: Resulullah (s.a.v.) gelinceye kadar otur, demiş. sonra (Efendimiz gelince) kız. durumu O'na anlatmış, bunun uzerine Efendimiz luzın babasına haber gönderip çağırtmış ve (yapılan nikahın kabul veya red) işini kız'a bırakmıştır. Bunun üzerine kız: Ya Resulallah; ben babamın yaptığını kabullendim. Lakin babaların böyle yapmaya hakları olmadığının kadınlarca bilinmesini istedim, dedi."

 

Beyhaki: 'Nesai'nin Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiği bu hadis mürseldir. Çünkü onun senedinde Abdullah bin Büreyde doğrudan Aişe (r.anha)'dan rivayet etmiştir. Halbuki, İbni Büreyde (r.a.), Aişe (r.anha)'dan hadis işitmemiş, demiştir.

 

Ahmed'in de kendi Müsnedinde bu hadisi rivayet ettiği, el-Ahvezi tarafından bildirilmiştir.

Sindi: Bu hadis, yapılan nikahın sahih olduğuna, ancak kız'ın bu nikahı reddedebileceğine delalet eder, demiştir.

 

Hadis'in senedindeki İbni Büreyde (r.a.) Abdullah isimli olduğu Nesai'nin rivayetinden anlaşılır. Büreyde'nin Amir isimli başka oğlu da vardır.

 

Hadisdeki "Hasiset", hakirlik ve denilik demektir. İzzet ve şerefin karşıtıdır. İbni Abbas (r.a.)'ın hadisini Müellifimiz iki sened ile rivayet etmiştir. Bu hadisi Ahmed, Ebu Davud, Nesai ve Beyhaki de rivayet etmişlerdir. İbnü'l-Kattan, bu hadisin sahih olduğunu bildirmiştir.

 

Bu babta rivayet edilen ilk hadis gibi ikinci ve üçüncü hadisler de, bir babanın erginlik çağına gelmiş kızının muvafakatını ve rızasını almadan nikahını kıymaya yetkili olmadığına ve yaptığı takdirde kıyılan nikahın kabul veya red yetkisinin kız'a ait olduğuna delalet ederler.

Erginlik çagına varmış olan bakire veya dul kız'dan izin almadan babası tarafından akdedilen nikahın sahih olup olmadığı hususundaki alimlerin görüşlerini bundan önceki babta izah etmiştim. Burada ise erginlik çağına varmış olan bakire veya dul kadın hoşlanmadığı halde babası tarafından akdedilen nikahının sahih olup olmadığı hususundaki alimlerin görüşlerini anlatalım. Buna geçmeden önce okuyucuların zihinlerinin karışmaması için şu noktayı belirteyim: Evlenecek kızdan izin almamak ayrı bir şeydir, onun hoşlanmaması ayrı bir şeydir

 

BAKİRE OLUP ERGİNLİK ÇAĞINA VARMIŞ BİR KIZ İSTEMEDİĞİ HALDE BABASI TARAFINDAN EVLENDİRİLEBİLİR Mİ ?

 

EI-Menhel'in Tekmile yazarı (1875 nolu) İbni Abbas (r.a.)'ın hadisini açıklarken şunları söyler:

"Bu hadisdeki bakire kız (1873 nolu) hadiste geçen Hansa binti Hizam'dan başka bir kadındır. Kız evlenmek istemediği halde babası tarafından nikahı yapılmış, Peygamber (s.a.v.) de yapılan nikahın kabul veya iptal yetkisini kız'a bırakmıştır.

 

Bu hadis bir babanın erginlik çağına varmış bakire kızını evlendirmeye yetkili olmadığına delalet eder. Bu husustaki alimlerin görüşleri şöyledir;

 

1. Hanefiler, Evzai, Sevri ve bir rivayete göre Ahmed böyle hükmetmişlerdir. Tirmizi; İlim ehlinin ekserisinin böyle hükmettiklerini anlatmıştır.

 

Bu grubtaki alimlerin delilleri, İbni Abbas (r.a.)'ın yukardaki hadisi, Ebu Hureyre (r.a.)'ın (1871 nolu) hadisi ve İbni Abbas (r.a.)'ın 1870 nolu) hadisidir. Bir de şu delilleri vardır: Eğer durumu anlatılan kızın bir malı olmuş olsa ondan izin almadan babasının o malda tasarruf yetkisi yoktur. Bunun gibi, kızın izni olmadan babası onu evlendiremez.

 

2. Malik, Şafii, (el-Leys, İbni Ebi Leyla) ve İshak: Bir baba erginlik çağına varmış olan bakire kızını isteği dışında evlendirebilir, demişlerdir. Ahmed'den de böyle bir rivayet vardır. Bunların delili: Ahmed, Nesai, Ebu Davud ve Beyhaki'nin rivayet ettikleri İbni Abbas (r.a.)'ın şu merfu hadisidir: ''Dul kadın nefsinin evlenmesi hususunda velisinden daha fazla hak sahibidir. Bakire de (evlenmesi için) babası ondan izin ister.''

 

Bu grubtaki alimler; Yukardaki hadisten anlaşılıyor ki, dul olmayan kadın evlenme hususunda velisinden fazla hak sahibi değil ve velisi ondan daha yetkilidir. Hadisdeki veli'den maksat babadır. Çünkü kızına karşı şefkatı tamdır. Baba ölmüş ise kızın baba babası bu hükmündedir. Hadislerde geçen ''Bakire kızdan emir (izni) istenir.'' mealindeki hüküm müstahablık içindir. Nitekim Ahmed, Ebu Davud, Beyhaki ve Şafii'nin rivayet ettikleri İbni Ömer (r.a.)'ın şu merfu hadisinde Peygamber (s.a.v.); ''Karılarınıza kızları (nın evlendirilmesi) hakkında danışınız'' buyurmuştur. Şafii: Kızların evlendirilmesinde anneler için hiç bir yetki bulunmadığı hususunda alimler arasında bir ihtilM yoktur. Bu hadisdeki emir müstahablık içindir. Maksat annelerin gönül hoşluğunu sağlamaktır, demiştir.

 

Beyhaki (l875 nolu) İbni Abbas (r.a.)'ın hadisine cevaben: Bu hadiste mezkur bakire kız, Küf'ü (yani dengj) olmayan bir erkekle nikahı kıyıldığı için Peygamber (s.a.v.) onu muhayyer kılmış, demiştir.

 

El-Hafız da: Beyhaki'nin cevabı, itimada şayan bir cevabtır. Özel bir olaydır. umumi bir hüküm ifade etmez, demiştir.

 

Birinci gruptaki aJimler, ikinci grubun delillerine şöyle cevap vermişlerdir:

 

a) İkinci grubun dediği İbni Abbas (r.a.)'ın merfu' hadisindeki; ''Dul kadın evlenmesi hususunda velisinden daha çok (yetki) sahibidir'' ifadeden çıkarılan ''Dul olmayan kadın velisinden daha çok hak sahibi değil, velisi daha çok hak (yetki) sahibidir.'' hükmü Ebu Hureyre (r.a.)'ın (1871 nolu) hadisin açık hükmüne ters düşer.

 

b) İbni Abbas (r.a.) (1875 nolu) hadisindeki bakire kızın, babası tarafından, küf'ü (dengi) olmayan bir erkeğe nikahını kıydığı sözü hiç bir delili olmayan mücerred bir iddiadır. Bilakis bu hadisin zahirine göre kiz, nikahının kıyıldığı kocadan hoşlanmadığı için Peygamber (s.a.v.) tarafından muhayyer kılınmıştır. Muhayyerlik işi kocasının denk ve küf'ü olmaması nedeniyle olmamıştır.

 

El-Allame es-San'ani de: Beyhaki ve el-Hafız'ın yukardaki sözlerini bağlı bulundukları Şafii mezhebini savunmak kabilinden telakki ediyorum. Beyhaki'nin yorumu bir delile dayanmıyor. Eğer küf'ü, yani emsal olmamak nedeni söz konusu olsaydı, kız bunu anlatacaktı. Halbuki sadece hoşlanmadığını anlatmıştır. El-Hafız'ın dediği: Bu özel bir olaydır, umumi bir hüküm ifade etmez, sözü de sıhhatli değildir. Bilakis bu hüküm umumidir. Çünkü illeti kızın hoşlanmayışıdır. Nerede hoşlanma durumu olursa bu hüküm sabittir, demiştir.

 

İbni Hazm ise: İkinci grubun bildiğimiz tek dayanağı babanın henüz erginlik çağına varmamış olan kızının nikahını kıyabildiğine dair (1876 nolu gibi) hadislerdir. Onlar derler ki madem ki baba kÜçük yaştaki kızının nikahını kıyabilir. O halde bu hüküm yetişkin kız için de caizdir, demiştir."

 

Tuhfe yazarı da yukardaki bilgileri daha genişçe naklettikten sonra: İbni Mace'nin (1874 nolu) Büreyde (r.a.)'ın merfu' hadisi de birinci grubun görüşünü teyid eder mahiyettedir. Çünkü hadisteki "Fetat" kelimesi genç kız ve kadın anlamını ifade eder ki bu ifadenin kapsamına bakire de dul da girer. Nesai'nin Aişe (r.anha)'dan rivayet ettiği benzeri hadis mürsel ise de İbni Mace'nin ki muttasıldır, demiştir.

 

DUL OLUP YETİŞKİN BİR KIZ İSTEMEDİĞİ HALDE BABASI TARAFINDAN ONUN NİKAHI KIYILABİLİR Mİ ?

 

1873 nolu Hansa (r.anha) ile ilgili hadis, dul bir kadının rızası alınmadan babası tarafından nikahının kıyılamıyacağını ve kıyılsa dahi reddedilmeye mahkum olduğuna delalet eder.

 

EI-Menhel'in Tekmile yazarı "Dul kadının evlenmesi" babında rivayet olunan bu hadisin şerhinde özetle şöyle der: "Bütün ülkelerdeki fetva yetkilisi imamlar, bir babanın, dul kızından muvafakat ve rızasını almadan, nikahını kıyamıyacağı hususunda ittifak etmişlerdir. Yalnız Hasen-i Basri ve en-Nahai muhalif kalmışlardır. Hasen-i Basri:

 

Bir baba, dul olan kızının nikahını, ondan muvafakat almadan, hatta isteksiz olduğunu bilse bile yapabilir, demiştir. En-Nehai de eğer dul kız babasının yanında barınmış olup bakımı altında ise, ondan muvafakat istemeden, babasının kıyacağı nikah sahihtir. Şayet, dul kız babasından ayrı oturuyor veya uzak bir yerde bulunuyorsa babası onun rızasını isteyip öylece nikahını kıyabilir,. demiştir."

 

Gerek Hansa ile ilgili mezkur hadis ve gerekse dul kadınların nikahı ile ilgili diğer sahih hadisler bu iki alimin görüşünü reddeder. Hansa (r.anha)'nın dul olduğu Ebu Davud'un ve başkaların rivayetinde açıklanmıştır. Bu hususla ilgili bilgi kısmen o hadisin izahında verilmiştir.

 

YETİŞKİN DUL KADININ İZNİ ALINMADAN VELİSİ TARAFINDAN KIYILAN NİKAHININ HÜKMÜ NEDİR?

 

Tekmile yazarı yukardaki bölümün devamında bu hususta da şöyle der: "Bu (1873 nolu) hadisle hükmeden alimler izni alınmadan velisi tarafından nikahı akdedildikten sonra, durumdan haberdar olup kabul eden dul kadının kıyılmış olan nikahının caizliği hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki :

 

1. Hanefiler; Dul kadın, yapılmış olan nikahı kabullenirse, nikah caiz sayılır. İptal ederse nikah hükümsüz sayılır, demişlerdir.

 

2. Şafii, Ahmed ve Ebu Sevr: Dul kadın, yapılmış olan nikahı kabullense bile nikah hükümsüzdür. Çünkü Peygamber (s.a.v.) Hansa 'nın yapılmış olan nikahını reddetmiştir, derler.

 

3. Malikiler: Veli durumdaki şahıs dul ve bakire bir kadından izin almadan nikahını kıyar, sonra kadın durumdan haberdar edilirse bakılır; Eğer bu kadın, şehirde ise ve rızasının alınması kolay olup durumu duyduktan sonra yapılmış olan nikahı reddettim gibi bir harekette bulunmadan nikahı kabul ve tasvip ederse, nikahtan sonra alınacak izni geçerlidir ve nikah da bu iznin alınması ile tamamlanmış olur. Şayet, kadın o şehirde değil, veya kabul etmesi ihtimali zayıf ise yahut durumdan haberdar olur olmaz henüz muvafakat ve iznini almak gibi yollara baş vurulmamış iken, yapılan nikahı reddetmiş ise, yapılan nikah akdi, akit sayılmaz, dolayısıyla kadının boşanmasına da mahal kalmaz, demişlerdir.'

 

Nevevi de Müslim'in "Dul kadından nikah hususunda açık izin istenir" babındaki hadisler şerhinde şunu söyler:

 

"Nikahı akdedecek veli baba olsun, başkası olsun dul kadının nikahını akdedebilmek için kadının kendi diliyle ve açıkça izin vermesinin gerekliliği hususunda ihtilaf yoktur. Çünkü daha önce evlenip erkekle yaşadığı için bakire kadar sıkılganlığı kalmamış olur. Bir kadının dul sayılması hususunda bakireliğinin sahih veya batıl bir evlenme veya vad-ı şüphe (yani bir erkek o kızı kendi karısı zan ederek, kız da o erkeği kendi kocası zannı ile yapılan cinsi temas) ile veya zina ile bakireliğinin giderilmesi arasında bir fark yoktur. Hangi şekilde bakireliği zail olmuş ise dul sayılır. Fakat kadının yüksek bir yerden atlaması, yaşının ilerlemesi, parmak gibi bir şeyin tenasül uzvuna sokulması ile bakireliği zail olan yahut livata ile temas edilmiş olan bir kadını dul hükmünde sayılıp sayılmaması mes'elesi ihtilaflıdır. En kuvvetli kavle göre dul sayılır, demiştir.