DEVAM: 19- NİKAH
AKDİNİN HUTBESİ (NİN BEYANI) BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَ، و
مُحَمَّد بن
يحيى، و
مُحَمَّد بن
خلف العسقلاني
قالوا:
حَدَّثَنَا
عبيد اللَّه
بن موسى، عن
الأوزعي، عن
قرة، عن
الزهري، عن
أبي سلمة، عن
أبي هُرَيْرَة؛
قَالَ: - قَالَ
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم: ((كلا
أمر ذي بال. لا
يبدأ فيه
بالحمد،
أقطع)).
قَالَ
السندي:
الحديث قد
حسنه ابن
الصلاح والنووي.
وأخرجه ابن
حبان في
صحيحه.
والحاكم في المستدرك.
Ebu Hureyre
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu, demiştir: «(Allah'a) Hamd (etmek) ile başlanılmayan her önemli
şey (bereketi) kesilmiş (veya noksan bir şey)dir.»
Not: Sindi, şöyle
demiştir: İbnü's-Salah ve Nevevi bu hadisin hasen olduğunu söylemişler, İbn-i
Hibban kendi sahihinde, el-Hakim de el-Müstedrek'te bu hadisi rivayet
etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Bu hadisin bir benzerini Ebu Davud ve Nesai yine
Ebu Hureyre 'den merfu olarak rivayet etmişlerdir. Oradaki hadis metni
şöyledir: ''Allah'a harnd ile başlanmayan her konuşma kesilmiştir.'' Bu
rivayetin isnadının sahih olduğu Camiu's-Sağir şerhi Siracu'l-Münir'de
bildirilmiştir. Bazı rivayetlerde "Eczem" veya "Akta' "
kelimeleri yerine "Ebter" kelimesi bulunur. Hepsinden kastedilen
mana: "Bereketsiz veya noksan" demektir.
Tirmizi de Ebu
Hureyre (r.a.)'den merfu' olarak şu hadisi rivayet ederek hasen-ğarib olduğunu
söylemiştir:"içinde teşehhüd bulunmayan her hutbe (= konuşma) kesilmiş
(veya cüzzam hastalığına tutulmuş) el gibidir.''
Tirmizi'nin
şerhi Tuhfe'de bu hadisin açıklaması bahsinde şöyle deniliyor: ''Turbeşti:
Teşehhüd'ün asıl manası şehadet kelimesidir.
Başka bir
rivayette "Teşehhüd" kelimesi yerine "Şehadet" kelimesi
bulunur. Şehadet: Kesin haberdir. Kesin haberlerin en doğrusu ve en azametlisi
Allah Teaıa'ya hamdetmektir, demiştir.
'EI-Erbain
EI-Büldaniyye' kitabının başında müellifi el-Hafız Abdülkadir er-Ruhavi: Bu
hadisin başka metinlerle 'yapılan rivayetleri de vardır. Bunlardan birisinde:
"Besmele ile başlanılmayan her ônemli şey (bereketten) kesilmiş (veya
noksan) dir.'' hadisidir, demiştir.'
Ebu Davud,
Tirmizi, Nesai, İbni Hibban, Hakim, Darekutni, Beyhaki ve başkalarının Ebu
Hureyre'den rivayet ettikleri ve senedIeri müteaddit olan hadisin bazı
rivayetlerinde önemli her şeyin başında hamd etmek, diğer bazı rivayetlerde
besmele çekmek, bir kısım rivayetler de her konuşmanın başında hamdetmek isteniyor.
Sindi müellifin
hadisinin haşiyesinde şöyle der: 'Bazı alimler hadisdeki hamd etmeyi Allah'ı
anmakla yorumlamışlardır. Çünkü bazı rivayetlerde 'Besmele çekmek' diğer bir
kısım rivayetlerde 'Allah'ı anmak' ile başlanılmayan her şeyin noksan veya bereketsiz
olduğu bildirilmiştir. Bütün rivayetlerin arasını bulmak için 'Allah Teala'yı
anmak' yorumunu yapmak en uygun olanıdır.'
Önemli işlerden
maksat haram veya mekruh olmayan meşru şeylerdir. Bu şeyler, konuşmak, hutbe
okumak, bir iş yapmak gibi hususların tümünü kapsar.
Müellif bu
hadisi hutbe babında zikretmekle, hutbenin başında hamd etmeyi ve Allah
Teala'yı anmayı kasdetmiştir.
Bu babtaki
hadisler, nikah akdinin başında ve diğer önemli işlerin başında hutbe okumanın
müstehablığına delalet ederler. Çünkü yukarda metni ve meali verilen hutbede
Allah'a hamdetmek, O'ndan yardım ve mağfiret dilemek, şerlerden O'na sığınmak,
kelime-i şehadet ve daha başka meziyetler ve hayırlar toplanmış durumdadır.
Böyle meziyetleri içine alan bir zikir manzumesi ile başlanılan işler bereketli
ve tam olur. Bunsuz yapılan işler ise bereketsiz ve noksan olur. Zira Nebi
(s.a.v.)'in tavsiyesine riayet edilmemiş olur.
Tirmizi'de
bildirildiği gibi hutbesiz kıyılan nikah akdi bazı alimlerce caiz sayılmıştır.
Süfyan-i Sevri ve başka alimler böyle demişlerdir. Çünkü Ebu Davud ve
Beyhaki'nin Beni Süleym kabilesinden (Abbad isimli) bir adam şöyle demiştir:
"Ben Abdülmuttalib'in kızı Ümame (r.anha) ile evlenmek istediğimi Nebi
(s.a.v.)'e arz ettim. O da hutbe olmaksızın nikahımızı akdetti."
Zahiriyye
mezhebine mensup alimler nikah akdi için hutbe okumanın vacipliğine
hükmetmişlerdir.
Cumhur'a göre
nikah akdinde hutbe okumak müstehabtır.