DEVAM: 26- (EVLİ İKEN
TEKRAR EVLENEN ADAMIN SON ALDIĞI) BAKİRE VE DUL KADININ YANINDA İKAMET (EDECEĞİ
SÜRENİN BEYANI) BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ أَبِي
شَيْبَة.
حَدَّثَنَا
يحيى بن سعيد
القطان عن
سفيان، عن
مُحَمَّد بن
أبي بكر، عن
عبد الملك
((يعني ابن بكر
بن الحارث بن
هشام))، عن أبيه،
عن أم سلمة؛ - أن
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَم لما
تزوج أم سلمة
أقام عندها ثلاثا.
و قَالَ: ((ليس
بك على أهلك
هوان. إن شئت،
سبَّعتُ لك.
وإن سبَّعتُ
لك، سبَّعتُ
لنسائي)).
Ümmü Seleme
(r.a.)'dan; Şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), Ümmü
Seleme (yani kendisi) ile evlendiği zaman, yanında (üst üste) üç gece ikamet
etti ve (ikamet süresini kısa tutmasının sebebinin sırayla diğer zevcelerinin
yanında kalması gereği olduğuna işaret etmek üzere) ona şöyle buyurdu: «Sen'in
ehlin yanında seninle ilgili bir önemsizlik yoktur. Dilersen senin için (ikamet
süremi) yedi geceye tamamlarım. Eğer senin için yedi geceyi tamamlarsam,
(diğer) karılarımın her birisi yanında yedişer gece ikamet ederim.»
AÇIKLAMA: Hadis bazı rivayetlerde Enes (r.a.) üzerinde
mevkuftur. Diğer bazı rivayetlerde ise:
"Enes (r.a.) şöyle demiştir: Sünnet şudur ki (evli olan) adam
bakire bir kızla evlendiği zaman onun yanında yedi gece ikamet eder. DuL bir
kadınla evlendiği zaman onun yanında üç gece ikamet eder." Buhari'nin
rivayeti böyledir. Bu rivayet de merfu hükmündedir. Çünkü sahabinin:
"Sünnet şudur, şu iş sünnettendir." gibi sözleri "Peygamber
şöyle buyurdu" hükmündedir.
Darimi ve
Beyhaki ise müellifimiz gibi rivayet etmişlerdir.
Bu hadisin
fıkıh yönünü sonradan anlatmak üzere Ümmü Seleme (r.anha)'nın hadisine bakalım.
Bu hadisi
Müslim, Malik, Şafii, Ahmed, Ebu Davud, Tahavi ve Beyhaki de rivayet
etmişlerdir.
Peygamber
(s.a.v.)'in Ümmü Seleme (r.anha)'ya buyurduğu; .... cümlesindeki "Senin
ehlin'den maksat Zat-ı Nebevileri olabilir. Çünkü karı ile koca biribirinin
ehlidir. Bu ifade böyle yorumlanırsa cümlesinin manası şöyle olur: "(Ey
Ümmü Seleme!) Senin yanında yalnız üç gece kalmakla yetinmemin sebebi benim
yanımda önemsiz olman ve sana istekli olmamam değildir."
Cümledeki
"Ehli" kelimesiyle Ümmü Seleme (r.anha)'nın kabilesi kastedilmiş
olabilir. Bu takdirde cümleden kastedilen mana şöyledir; ''(Ey Ümmü Seleme)
Senin yanında yalnız üç gece kalmakla yetinrnem nedeniyle senden ötürü kabilene
bir hakaret olmaz."
Peygamber
(s.a.v.)'in bu sözü, Ümmü Seleme (r.anha) yanında üç günü tamamladıktan sonra
mı zifaftan bir gün sonra mı söylediği husüsunda Müellifimizin rivayetinde bir
sarahat yoktur. Malik, Şafii ve Müslim'in rivayetine göre gerdeği takip eden
günün sabahı Peygamber (s.a.v.) ona bunu söylemiştir. Ebu Davud'un rivayetine
göre üç gün ikamet ettikten sonra söylemiştir. Rivayetler arasında ihtilaf
yoktur. Çünkü bunu ikinci veya üçüncü günü söylemiş olması da muhtemeldir.
Peygamber
(s.a.v.) Ümmü Seleme (r.anha)'ya bu iki şıktan dilediğini seçebileceğini beyan
buyurduktan sonra Ümmü Seleme (r.anha)'nın üç günlük ikametten sonra sırayla
arkadaşlarının yanında kalma şıkkını tercih ettiği Malik, Şafii ve Müslim'in
rivayetinde belirtilmiştir.
Nevevi:
'Peygamber (s.a.v.) Ümmü Seleme (r.anha)'ya hakkını beyan buyurmuş ve üç gün
ikametle yetinildiği takdirde bütün zevcelerin yanında sırayla birer gece
kalınacağı şayet üç günlük ikametle yetinilmeyip yedi gün kalındığı takdirde
diğer zevcelerin her birisinin yanında yedişer gün kaldıktan sonra sıranın Ümmü
Seleme (r.anha)'ya geleceğini bildirmiş ve bu iki şıktan birisini seçmek için
Ümmü Seleme (r.anha)'yı serbest bırakmıştır. Ümmü Seleme (r.anha) üç gün
ikametle yetinınek şıkkını tercih etmiştir. Çünkü yedi günlük ikamet bir yönden
daha iyi ise de bu takdirde diğer arkadaşlarının her birisinin yanında yedişer
gün kalındıktan sonra ancak kendisine sıra geleceği yönünden pek karlı olmazdı.
Çünkü ona sıra geç gelecekti,' demiştir.
ÜMMÜ SELEME
(RADİYALLAHU ANHA)'NIN HADİSİNDEN ÇIKARILAN HÜKÜMLER
1. Erkek,
karısının hakkını onun anlıyabileceği bir dil ile anlatmalıdır.
2. Birden fazla
karısı olan kişi bunlar arasında adaletli davranmalıdır.
3. Evli iken
dul bir kadınla evlenen adam o dul kadını üç günlük ikamet ile yedi günlük
ikamet arasında serbest bırakmalıdır. Şayet üç günlük ikamet ile yetinilir ise
bundan sonra sırayla karılarının yanında birer gece kalınır. İkamet süresi yedi
güne çıkarıldığı takdirde diğer karıların her birisinin yanında yedişer gün
kalınır.
a) Şafii, Ahmed
ve cumhur'un kavli budur.
b) Malik:
Sonradan nikahlanan dul kadın için muhayyerlik yoktur. Onun hakkı yalnız üç
gündür, diyerek Enes (r.a.)'ın 1916 nolu hadisiyle amel etmiştir. Ona göre Ümmü
Seleme (r.anha)'nın bu hadisinin Peygamber (s.a.v.)'e mahsus bir hüküm olması
muhtemeldir. Böyle bir ihtimal varken Ümmü Seleme (r.anha)'nın hadisi delil
olamaz.
c) Hanefiler'e
göre adam son aldığı dul kadın yanında üç gece ikamet ederse diğer karılarının
her birisinin yanında üçer gece ikamet edecek. Şayet yedi gece ikamet ederse
diğerlerinin her birisinin yanında yedişer gece ikamet edecektir. Çünkü
Peygamber (s.a.v.) karıları arasında adaletli taksimat yapardı. Ümmü Seleme
(r.anha)'nın hadisinde: ''Eğer senin yanında yedi geceyi tamamlarsam (diğer)
karılarımın her birisinin yanında yedişer gece kalırım'' buyurulmuş.
Hanefiler'e
göre bunun manası şudur: "Ben senin ile diger karılarıım arasında adaletli
davranırım. Senin yanında yedi gece kaldığım gibi onların yanında da yedişer
gece kalırım." Keza onun yanında 3 gece ikamet edince digerlerinin yanında
da üçer gece kalmasının gerekliliiği manası çıkar,
Cumhur şöyle cevap
vermiştir: Hadiste Peygamber es.a.v.)'in zevceleri arasındaki eşitlik hükmü
yalnız yedi gece ikamet hakkındadır. Üç günlük ikameti buna kıyaslamak nass
karşısında kıyas yapmak demektir ki, böyle bir kıyaslama müteber değildir-
Zahir olan cumhur'un kavlidir.
Ümmü Seleme
(r.anha) dul iken Peygamber (s.a.v.) onunla evlenmiştir.
Enes (r.a.)'ın
hadiSinden çıkarılan hüküm şudur: Evli bir adam tekrar evlendiğinde sonradan
evlendigi kadın dul ise onun yanında üç gece ikamet eder. Sonra mevcut
karılarının hepsinin yanında adaletli bir şekilde sıra ile ikamet eder.
Sonradan evlendiği kadın bakire ise onun yanında yedi gece ikamet eder- Ondan
sonra sırayla ve adaletli bir şekilde hepsinin yanında ikamet eder.
Tuhfetü'l-Ahvezi'de
şöyle denilmiştir: "Yukardaki hüküm (yani anlattığım hüküm) Şafii, Ahmed.
İshak ve Cumhur'un kavlidir.
Nevevi,
Müslim'in şerhinde: 'Bu hadis yeni evlenilen kadın için özel bir hak
bulunduğuna delalet eder. O hak şudur: Eğer bakire ise onun yanında yedi gün ve
gece üst üste ikamet edilir. Sonra mevcut karılar arasında nöbetle ikamet
etmeye başlanılır. Nöbet işi hesaplanırken onun yanında kalınan yedi günlük
süre müstesna tutulur. Eğer sonradan alınan kadın dul ise bu kadın serbesttir.
Dilerse ilk üç gece onun yanında ikamet edilir, sonra mevcut kadınlar arasında
adaletli nöbet işine başlanılır. Onun yanında kalınan üç günlük süre nöbet
işinden müstesna tutulur. Şayet bu dul kadın yedi gün ikamet şıkkını tercih
ederse kocası ona uyar. Bu süre bittikten sonra diğer karıların her birisinin
yanında yedişer gün ikamet edildikten sonra sıra bu dul kadına gelir. Şafii ve
ona muvafakat edenlerin mezhebi budur. Sahih hadislerle sabit olan hüküm de
budur. Malik, Ahmed, İshak, Ebu Sevr, İbni Cerir ve Cumhur'un kavli budur',
demiştir.
Hanefi imamlarından
Muhammed, kendi Muvatta'ında Ümmü Seleme (r.anha)nın hadisini rivayet etmiştir.
Oradaki rivayet şöyledir: «(Ey Ümmü Seleme) dilersen senin yanında yedi gün
ikamet ederim ve diğer karılarımın yanında da yedişer gün kalınm. Dilersen
senin yanında üç gün kalırım ve (sonra) dolaşmaya başlarım.» buyurulmuş. Ümmü
Seleme (r.anha): (Benim yanımda) üç gün (ikamet et) demiştir. "
İmam Muhammed
bu hadisi rivayet ettikten sonra: Biz bununla amel ederiz. Eğer onun yanında
yedi günü tamamlarsa diğerlerinin yanında da yedişer gün kalır. Ona
diğerlerinden fazla bir hak vermez. Eğer onun yanında üç gün kalırsa
diğerlerinin yanında da üçer gün kalır. Ebu Hanife'nin ve bizim mezhebimizin
bütün Fıkıhçılarının kavli budur, demiştir."
Tuhfe yazarı
cumhur'un mezhebine taraftar çıkarak Hanefi alimlerin yeni karı ile eski karı
arasında ve bakire ile dul kadın arasında ikamet bakımından bir farkın
bulunmadığı yolunda verdikleri hükmün hadislerin zahirine uymadığını
söylemiştir. Daha sonra İmaın Muhammed'in Muvatta' üzerinde yazılmış olan
'Et-Ta'liku'l-Mümecced' adlı kitaptan uzunca bir parçayı nakletmiştir. Bu
eserin sahibi de cumhur'un görüşüne taraftar çıkmıştır.