45- BIR ORUÇLUYA İFTAR
(YEMEĞİNi) VERENİN SEvABI HAKKINDAKİ BAB
حَدَّثَنَا
علي بْن
مُحَمَّد.
حَدَّثَنَا وَكِيع،
عَن ابن أبي
ليلى؛ وخالي
يعلى، عَن عَبْدُ
الملك؛ وأبو
معاوية، عَن
حجاج؛ كلهم عَن
عطاء، عَن زيد
بْن خالد
الجهني؛
قَالَ:
-
قال رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ: ((من
فطر صائما كان
له مثل أجرهم.
من غير أن
ينقص من
أجورهم
شيئاً)).
Zeyd bin Halid el-Cüheni
(r.a.)'den rivayet edildiğine göre; Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
$öyle buyurdu, demiştir: «Oruçlulara iftar (yemeğini) veren kimseye o
oruçluların sevablarından hiç bir şey eksiltmeksizin onların sevabının bir
misli olmuş olur.»
Diğer tahric:
Bu hadisi Tirmizi, Nesai, İbn-i Huzeyme ve ibn-i Hibban da bu hadisi rivayet
etmişlerdir.
AÇIKLAMA: Tuhfe yazarı bu hadisin açıklamasıyla ilgili
olarak şöyle der: " İbnü'l-Melik: İftar'dan maksad, oruçluya yemek
yedirmektir, demiştir. El-Kaari de: Hadisteki iftardan maksad, oruçlunun akşam
iftarını açacağı zaman yemek yedirmektir, demiştir.
Selman-ı Farisi
(r.a.)'ın merfu' hadisinde oruçluya yemek yedirmeye gücü yetmeyenlerin,
oruçluya bir yudum süt veya bir tane hurma, yahut bir yudum su vererek iftar
açtırmaları halinde aynı sevabı kazanacakları müjdelenmiştir.
Hadisteki
oruçluya ait zamir, çoğul için gelmiştir. Çünkü Arab dilinde ma'lumu olduğu
üzere şart edatının arkasında kullanılan nekire kelime tekil bile olsa umumilik
ifade eder."