DEVAM: 48- ORUÇLUNUN
DUASI REDDEDİLMEZ (HAKKINDAKİ) BAB
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ.
حَدَّثَنَا
الوليد بْن
مسلم.
حَدَّثَنَا
إِسْحَاق بْن
عبيد اللَّه
المدني؛
قَالَ: سمعت
عَبْد اللّه
بْن أبي مليكة
يقول: سمعت
عَبْد اللّه
بْن عمرو بْن
العاص يقول: - قال
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسلَّمْ: ((إن
للصائم عند
فطره لدعوة ما
ترد)).
قال ابن
مليكة: سمعت
عَبْد اللّه
بْن عمرو يقول،
إذا أفطر:
اللهم! إني
أسألك
برحمتك، التي
وسعت كل شيء،
أن تغفر لي.
فِي
الزَوائِد:
إسناده
صَحِيْح. لأن
إِسْحَاق بْن
عبيد اللَّه
بْن الحارث، قال
النسائي: ليس
به بأس. وقال
أبو زرعة: ثقة.
وذكره ابن
حبان في
الثقات. وباقي
رجال الإسناد
على شرط
البخاري.
Abdullah bin Amr
bin el-As (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) şoyle buyurdu, demiştir: «.Şüphesiz her oruçlu için iftarını açtığında
reddedilmeyen bir dua vardır.»
ibn-i Ebi Müleyke
demiştir ki. Abdullah bin Amr bin el-As (r.a.)'ın iftarını açtığı zaman şu
duayı okuduğunu kendisinden işittim: «Allahım! Herşeyi kaplayan rahmetin hakkı
için bana mağfiret etmeni Senden dilerim.»
Not: Zevaid'de
şöyle denilmiştir: Bunun isnadı sahihtir. Çünkü Nesai ravi İshak bin Ubeydullah
bin el-Haris'in zararsız olduğunu söylemiştir. Ebu Zür'a da: O sika'dır, demiş.
İbn-i Hibban da Onu sikalar arasında zikretmiştir. İsnadın kalan ricali, Buhari'nin
şartı üzerinedir.
AÇIKLAMA: Bu hadis Zevaid türündendir. Oruçlunun iftar
vaktindeki duasının makbul olduğuna delalet ediyor. Camiü's-Sağir haşiyesinde
el-Hafni: Yani farz veya nafile orucun her günü iftar vaktinde oruçlunun
yapacağı dua makbuldür. Ya dileği aynen yerine gelir veya ona başka mükafat
verilir. Artık oruçlu: Dua ettim de kabul olmadı dememelidir, demiştir.
El-Münavi de:
Oruçlunun iftar vaktindeki duasının kabulü bu ümmete mahsustur, demiştir.
Sindi de
Suyuti'den naklen beyan ettiğine göre Tirmizi: Muhammed (s.a.v.)'in ümmeti.
bütün ümmetler içerisinden seçilerek duası makbul kılınmıştır. Allah Teala bu
ümmete hitaben: ''... Bana dilekte
bulununuz ki duanızı kabul edeyim ..." (Mu'min 60l buyurmuştur. Bu vaad,
eski ümmetIerde yalnız peygamberlere vardı. Bu ümmete de verildi. Fakat
şehvetler onların kalplerine hakim olup işleri karmakarışık olunca durum
değişti. Oruç ise nefsi şehvani duygu ve hareketlerden alıkoyar. Şehvet kalpten
çıkarılınca gönül temiz olur. Ve dua kabule şayan olur. Oruçlunun dilediği şey
onun için mukadder ise süratle verilir, değilse ahiret azığı olarak onun için
saklanır, demiştir.