DEVAM: 17- BİR ADAK
ADAYIP TA ADAĞINıN NE OLDUĞUNU BELİRTMEYEN KİMSENİN
(ADAMASININ HÜKMÜNÜ BEYAN EDEN HADiSLER) BABI
حَدَّثَنَا
هشام بن عمار.
حَدَّثَنَا
عبد الملك بن
مُحَمَّد
الصنعاني.
حَدَّثَنَا
خارجة بن مصعب
عن بكير بن
عبد اللَّه بن
الأشج، عن
كريب، عن ابن
عباس،
-
عن النَّبِيّ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَم
قَالَ: ((من نذر
نذرا ولم يسمه
فكفارته يمين.
ومن نذر نذرا
لم يطقه
فكفارته يمين.
ومن نذر نذرا
أطاقه فليف
به)).
İbn-i Abbas (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: «Kim bir adak adayıp da onu
belirtmezse, o adağın keffareti bir yemin keffaretidir. Kim gücünün yetmediği bir adak adarsa bunun keffareti de bir yemin keffaretidir.
Kim gücü dahilinde bir adak adarsa onu yerine
getirsin.»
Diğer tahric: Ebu Davud
AÇIKLAMA: Bazı rivayetlerde hadisin: ''ve O adağı tayin
etmezse'' cümlesi yoktur.
Tuhfe yazarı Ukbe (r.a.)'ın
hadisinin açıklaması bölümünde şöyle der: "Adağın tayin edilmemesi şöyle
olur: Mesela; Adam: Ben bir adak adadım veya: Bir adak benim üzerimde olsun,
der ve bunun oruç mu, yoksa bir şey mi olduğunu belirtmez. İşte böyle bir nezrin
kefareti bir yemin kefaretidir. Bu hadis, kefaretin belirsiz nezre ait
olduğunun delilidir.
Müslim'in
rivayetinde yukardaki cümle yoktur. Nevevi bu hadisin şerhinde: "Alimler
bu hadisten kasdedilen mana hakkında ihtilaf
etmişlerdir. Arkadaşlarımızın cumhuru bu hadisi Lücac
denilen adak nev'ine yorumlamışlardır. (Lücac nezri, öfke veya münakaşa halinde yapılan nezirdir.)
Böyle bir adamada bulunan şahıs serbesttir, dilerse adağını yerine getirir,
dilerse bunu yerine getirmez de bir yemin kefaretini öder.
Malik ve alimlerden çok kimse veya alimlerin çoğu bu hadisi mutlak
nezre (Yani tayin edilmeyen nezre) yorumlamışlardır. Yani: Üzerime bir adak
olsun, gibi belirsiz adak adayana aittir.
Hadis
fıkıhçılarından bir cemaat da bunun, bütün nezir türlerini kapsadığını kabul
etmiş ve: Kişi ettiği bütün nezirlerde serbesttir, dilerse bunun yerine bir
yemin kefaretini öder, demiştir." Müslim'deki hadis metni şöyledir:
''Nezrin kefareti, yemin kefaretidir .''
Nevevi. Müslim'deki rivayeti dikkate alarak bu görüşü
benimsemiş olabilir. Şevkani ise şöyle der: Zahir
olan yorum Müslim'deki rivayeti tayin edilmemiş olan adak türüne has kılmaktır.
Çünkü Müslim'deki rivayet mutlaktır. Diğer bazı rivayetler, tayin edilmeyen
adakla kayıtlıdır, mutlak olan rivayeti kayıtlı olan rivayete göre yorumlamak vacibtir. Tayin edilen adaklara gelince, eğer adayanın
gücünün dışında kalan bir ibadet ise, onun yerine bir yemin kefareti ödenir.
Şayet adayanın gücü dahilinde bir ibadet ise bunu
yerine getirmek gerekir. O ibadet mali olsun, bedeni olsun fark yoktur. Eğer
yapılan adak bir günah işlemek ise, böyle bir nezir sahih değildir ve bunun
yerine kefaret ödemek de gerekmez. O günahın işlenemiyeceği
de malumdur. Eğer nezredilen şey mübah
bir iş olup adayanın gücünün yettiği bir iş ise, zahir olan hüküm bu tür nezrin
muteber sayılması ve yerine getirilmediği takdirde kefaretin ödenmesinin
gerekliliğidir. Çünkü yaya olarak Ka'be'ye gitmeyi
adayan kadın hakkında varid olan hadislerde bunun
ifası emredilmiştir. Şayet adanan mübah şey. adayanın gücü dışında bir şey ise. yine
bir yemin kefaretinin ödenmesi gerekir. İbn-i Abbas
(r.a.)'ın 2128 nolu) hadisi buna delalet eder. Sahih hadislerden istifade
edilen hükümlerin hulasası budur, demiştir."
---Tubfe'den nakil burada bitti.---
Avnü'l-Mabud yazarı da Nevevi ve Şevkani'nin yukardaki sözlerini naklettikten sonra Şevkani'nin
yorumunun güzel olduğunu söylemiştir.
İbn-i Abbas (r.a.)'ın
hadisini Ebu Davud da
rivayet etmiştir.
Bu hadisle
ilgili izah Şevkani'nin yukardaki
sözünden anlaşıldığı için buna eklenecek bir şey yoktur, denilebilir.