SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-TİCARAT

<< 2158 >>

DEVAM: 8- KUR'AN ÖĞRETMEK KARŞILIĞıNDA ÜCRET ALMAK BABl

 

حدثّنا سَهْلُ بْنُ أَبِي سَهْلٍ حدثّنا يَحْيَى بْنُ سَعِيدٍ عَنْ ثَوْرِ بْنِ يَزِيدَ حدثنّا خَالِدُ ابْنُ مَعْدانَ حدثني عَبْدُ الرحَّمنِ عَنْ عَطيَّةَ الْكَلَاعِيِّ عَنْ أُبَيِّ بْنِ كَعْبٍ قَالَ : عَلَّمْتُ رَجُلاً الْقُرْآنَ فَأَهْدَى إِلّيَّ قَوْساً فَذَكَرْتُ ذلِكَ لِرَسُولِ اللّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَالَ : - (( إِنْ أَخَذْتَهَا أَخّذْتَ قَوْساً مِنْ نَارٍ )) فَرَدَدْتُهاَ

 

في الزوائد :إسناده مضطرب قاله الذهبيّ في الميزان في ترجمة عبد الرحمن بن سلم وقال العلاء في المراسيل : عطية بن قيس الكلاعيّ عَنْ أبيّ بن كعب ، مرسل

 

Ubeyy bin Ka'b (r.a.)'den şöyle demiştir: Ben bir adam'a Kur'an öğrettim. O da bana bir adet ok yayını hediye etti. Ben bu durumu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e arz ettim. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): «Eğer sen  bu yay'ı alırsan ateşten bir yay almış olursun.» buyurdu. Bunun üzerine ben yay'ı geri verdim.

 

Not: Zevaid'de şöyle denilmiştir: Bunun senedi muztarib nevindendir. Bunu Zehebi, el-Mizan'da ravi Abdurrahman bin Selem'in hal tercemesi bölümünde söylemiştir. El-Ala da, el-Merasil'de, ravi Atiyye bin Kays el-Kelai'nin Ubey bin Ka'b (r.a.)'den olan rivayetinin mürsel olduğunu söylemiştir.

 

AÇIKLAMA: Ubade (r.a.)'m hadisini Ebu Davud da rivayet etmiştir. Avnü'l-Mabud'da Hattabi'nin şöyle söylediği belirtilmiştir; "Bu hadisin mana ve yorumu hakkmda alimlerden bir cemaat ihtilaf etmişlerdir. Şöyle ki;

 

1. Bazıları, bunu zahirine göre manalandırarak: Kur'an öğretmek karşılığında ücret almak mübah değildir. Zühri, Ebu Hanife ve İshak bin Raheveyh bu görüştedirIer.

 

2. Alimlerden bir cemaat; Şart koşulmadıkça ücret almakta bir sakınca yoktur, demiştir. Hasan-i Basri, İbn-i Sirin ve Şa'bi de bu görüştedirier.

 

3. Diğer alimlere göre şart koşulsun koşulmasın ücret almak caizdir, demişlerdir. Ata, Malik, Şafii ve Ebu Sevr'in görüşü budur. Bunların bir delili bir kadınla evlenmek isteyip mehir olarak verebileceği bir malı bulunmayan adama Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in adama: «Senin hıfzındaki Kur'an karşılığında bu kadını sana nikahladım» mealinde buyurduğu ve Sehl bin Sa'd'ın rivayet ettiği hadisdir. (İbn-i Mace 1889 nolu hadis)

 

Bu grubtaki alimler Ubade (r.a.)'ın hadisine cevaben; Ubade fahri olarak Suffe ehline Kur'an okutmuş, onlara ders verirken bir bedel ve menfaatı düşünmemiş, sırf sevab kazanmak için okutmuştu. Resul-i Ekrem (s.a.v.) de kendisini uyarmış, sevabının giderilmemesi için dikkatini çekmiş ve tehdit etmiştir. Ubade'nin meselesi, bir kimsenin zayi olmuş bir malını fahri olarak bulup getiren veya denize düşmüş bir eşyayı yine fahri olarak çıkarıp getiren adamın meselesine benzer. Zayi olan veya denize düşen bir malı bulup bir hayır olsun diye getirip sahibine teslim eden kişi, mal sahibinden bir ücret alamaz. Ama önceden pazarlık edip, sonra bulup getirirse, ücretini alabilir. Suffe ehIi fakir kimselerdi. Halkın sadakası ile geçinirlerdi. Bunlardan mal almak mekruhtur, mal vermek de müstahabtır.

 

4. Bazı ilim ehIi de: Kur'an öğretmek karşılığında ücret almanın değişik durumları vardır: Müslüman cemaatı içinde Kur'an okutabilen müteaddit kimseler var ise Kur'an dersini vermek belirli bir kişinin boynunda bir farz-ı ayn değildir. Bu itibarla öğreticilik eden kişi, ücret alabilir. Şayet bir yerde bu işi becerebilen yalnız bir kişi var ise bu iş ona farz-ı ayn olur. Bu takdirde bu kişinin ücret alması caiz değildir. Hadisler arasında görülen ihtilaf bu yolla hallolur, demişlerdir."

 

Avnü'l-Mabüd, Hattabi'nin yukardaki sözünü naklettikten sonra Fethü'l-Vedüd'dan naklen şu bilgiyi vermektedir: Suyuti: Bazı alimler Ubade'nin hadisinin zahirini tutmuşlar. Bazıları da bunu tevil ederek, İbn-i Abbas'ın rivayet ettiği; ''Karşılığında ücret aldığımız hizmetlerin en haklı olanı Allah'ın Kitabı karşılığındaki ücrettir.'' hadisine ters düştüğünü söylemişlerdir, demiştir.

 

Beyhaki de: Ubade'nin hadisine ait seneddeki ravilerin hepsi tanınmış zatlardır. Yalmz ravi el-Esved bin Salebe'nin bundan başka hadisini bilmiyoruz. Bu raviden dolayı Ubade'nin hadisinde ihtilaf olmuştur. İbn-i Abbas'ın (yukardaki) hadisi ile Ebu Said'in (2156 nolu) hadisine ait senedIer daha sıhhatlıdır, demiştir.

 

Fethü'l-Vedüd yazarı: Ben diyorum ki: Hadisler arasında bir zıtlık ve ihtilai olduğu zaman bir şeyi haram kılan hadise öncelik tanınması meşhurdur. Umulur ki bu prensip hadislerin senedIerinin sıhhat derecesi eşit olduğu zaman uygulanır. Lakin Ebu Davud'un sözü, bu konuda varid olan hadisler arasında bir zıtlık. ve ihtilafın bulunmadığına işaret eder. Şöyle ki, ibn-i Abbas'ın hadisi ile benzeri hadisler tıp ve tedavi hakkındadır. Ubade'nin hadisi ise öğretim hakkındadır. Bu durumda, rukye için Kur'an okumak karşılığında ücret almanın caizliği ve Kur'an öğretmek karşılığında ücret almanın caiz olmaması mümkündür.

 

Bazıları da demişler ki: Ubade'nin hadisi ihlas ve azimet'in kaçırılmamasına ait bir uyarıdır. İbn-i Abbas'ın hadisi ise ücret alma ruhsatının beyanına aittir, diye bilgi vermiştir.

 

Sindi de yukardaki görüşlerin bir kısmını beyan ettikten sonra şöyle der: "En uygunu şöyle demektir: Alimler arasındaki ihtilaf ücret hakkındadır. Hediye almaya gelince, bunun caiz olmadığını söyleyen bir kimse yoktur. Ubade'nin hadisi ise hediye hakkındadır. Bu nedenle Ubade'nin hadisi alimlerin icma'sı ile terk edilmiştir. Ebu Davud'un sözünün zahirine göre kendisi bu hadisle amel etmiştir. Muhtemelen kendisi bu hadisin ücret hakkında olduğunu zan etmiştir.

 

Kur'an öğretmek karşılığında ücret almanın caiz olmadığını söyleyen ilim ehlinin 2156 nolu Ebu Said-i Hudri (r.a.)'ın hadisine verdikleri cevaba gelince İbnü'l-Cevzi özetle şöyle der: '

 

"1. Ebu Said-i Hudri'nin, reisIerine Fatiha okuduğu kabile kafir idi. Onların malını almakta bir sakınca yoktu.

 

2. Misafire ikram etmek vacib olduğu halde bu kabile İslam suvarilerinin ihtiyaçlarını gidermeyip misafir etme isteğini de reddetmişlerdi.

 

3. Dua için ücret almanın, caizliği Kur'an öğretmek için de ücret almanın caizliğine delil olmaz."

 

Şu noktayı belirteyim: Bu konu, ölüler veya diriler için hatim veya Yasin okumak konusu değildir. Kur'an dersini vermek ve okutmak konusudur. Kur'an okutmak en şerefli bir görevdir. Bu görevi üstlenen kimselerin Kur'an-ı Kerim'in yüceliğini her şeyden üstün tutmalıdır. Başka bir hizmet ve göreve benzemez. Her hangi bir görev için pazarlığa girişmek normaldir. Ama bu kutsal görev için maddi menfaatı ön plana almamak gerekir.